Geleneksel Sanatlar Konuşmaları"
Hat ve ebru sanatçısı Ömer Faruk Dere, bütün teknolojik imkanların birer araç olduğunu belirterek, "Onu kullanmasını bilmek yetmiyor, doğru kullanmasını bilmek lazım. Bu nedenle kendimizi sürekli geliştirmeliyiz.
Hat ve ebru sanatçısı Ömer Faruk Dere, bütün teknolojik imkanların birer araç olduğunu belirterek, "Onu kullanmasını bilmek yetmiyor, doğru kullanmasını bilmek lazım. Bu nedenle kendimizi sürekli geliştirmeliyiz." dedi.
Yapı Kredi Kültür Sanat'ta, Geleneksel Sanatlar Derneği iş birliğiyle düzenlenen "Geleneksel Sanatlar Konuşmaları"nda hat ve ebru sanatçısı Dere ile Prof. Dr. Mehmet Zeki Kuşoğlu sanatseverlerle buluştu.
Bir arada izlenime sunulan 138 parça Osmanlı tombağının yer aldığı "Tombak: Altından Süzülen Zarafet" sergisi dolayısıyla gerçekleştirilen etkinliğe katılan Dere, geleneksel sanatlarda kullanılan malzeme ve tekniklere ilişkin bilgi verdi.
Geleneksel sanatlarda mürekkebin, mürekkep rengi olarak da siyahın önemli olduğunu vurgulayan Dere, "Bizde mürekkep istir, siyahtır, siyah da tevhidin rengidir. Siyah, yazdığınız yazıdaki bütün hatayı gösterir. Renk insanı aldatır ama siyah bütün gerçekliğiyle her şeyi verir. Bu nedenle hat sanatında renk siyahtır ve karbondan yani isten üretilir." ifadesini kullandı.
Dere, selatin camilerinde bulunan is odalarının mürekkepçiliğe hizmet etmek için tasarlandığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Bugün tabi ki guaj boyalar Batılı firmalar tarafından hazırlanıyor. Kaliteli iyi malzemeleri kullanıyoruz. Burada renk olgunluğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Pek çok renk çeşidimiz var ama bunlardan bizim geleneğimize uygun yani kamil renkleri kullanmak, geleneksel sanatçıların yapması gereken en önemli şeylerden biri."
Geleneksel sanatlarla ilgilenenlerin hem renk hem de malzeme konusunda kemali araması gerektiğini dile getiren Dere, "Bütün teknolojik imkanlar bizler için bir araçtır. Onu kullanmasını bilmek yetmiyor, doğru kullanmasını bilmek lazım. Bu nedenle kendimizi sürekli geliştirmeliyiz. İyi malzemenin peşinde olmalı, malzemenin de imkanlarını kovalamalıyız." dedi.
"Ustalardan el almaya gayret ettik"
Ahşap, taş ve maden sanatları alanında klasik ve çağdaş yorumlarla eserler üreten Prof. Dr. Kuşoğlu ise konuşmasında sergide tombak tekniğinin çok güzel örneklerinin bulunduğunu söyledi.
Türk güzel sanatlarının gelişmesi ve bu konuda yapılan çalışmaların akademik düzeyde de artmasını arzu ettiğini vurgulayan Kuşoğlu, şöyle konuştu:
"Ustalardan el almaya gayret ettik, 'nasıl yapılır' diye sorduk. Bütün bu öğrenmeleri Rabbimin bir lütfu olarak görüyorum. Günün birinde aklımda olan bir Türk Güzel Sanatlar Üniversitesi idi, şimdi kurtardığımız şeylerin başında hat, tezhip ve minyatür geliyor. 'Biraz çini biraz mini' dediğim ebru vesaireler geliyor. Ama bunların aksülameli yok."
Bir mezar taşının dahi üç ustanın beraberliğinden geçtiğini söyleyen Kuşoğlu, "Hattat, müzehhip ve taş ustası. Taş ustası müzehhip kadar tezhip, hattat kadar hat bilmek mecburiyetindedir. Bir halı mı dokunuyor, halı tezhip sanatının bir aksülamelidir. Halılara dikkatli bakın, oradaki desenlerin tamamı tezhip ve minyatür kaynaklıdır." şeklinde konuştu.
Mehmet Zeki Kuşoğlu ahşap, taş, maden ve mimari gibi alanlarda halen etkin olunamadığını ifade ederek, "Bunlar öğretilmeli ki sonra yeni yeni yorumlara gidilsin." dedi.
Yazının veya minyatürün bir yerini değiştirmekle çağdaş sanat yapılamayacağını vurgulayan Kuşoğlu, "Çağdaş sanat yapabilmek için de bu sanatları çok iyi bilmek lazım." ifadelerini kullandı.
Etkinlikle aynı konuyu paylaşan "Tombak: Altından Süzülen Zarafet" sergisi 28 Nisan 2019'a kadar Yapı Kredi Kültür Sanat'ta izlenime açık kalacak.