Haberler
Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

Rusya bir kez daha ABD füzeleriyle vuruldu, Savunma Bakanlığı 'Yanıt verilecek' dedi

ABD füzeleriyle bir kez daha vurulan Rusya'dan dünyayı korkutan açıklama

Geleneksel İletişim Kültürümüz Üzerine Denemeler

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

"Unutulmuş Ne Varsa" Ali Fuat Bilkan'ın Yeni Kitabında!


Geleneksel iletişim kültürümüz üzerine denemeler yazan, İpek Üniversitesi Rektörü Ali Fuat Bilkan, "Unutulmuş Ne Varsa" adlı yeni kitabıyla dilin önemine vurgu yapıyor ve eski kültürümüzde yer alan ve günümüzde unutulan; çocuğa hitap, mahalle dili, sohbet kültürü, masal, bilmece, eski takvim ve hatta mezar taşlarına kadar birçok konuyu ele alıyor.

"Unutulmuş Ne Varsa" adlı kitap, eski geleneklerimizi "söz" varlığı üzerinden değerlendiriyor ve tekrar hatırlamamıza yardımcı oluyor. Kaynak Yayınları'ndan çıkan, Ali Fuat Bilkan'ın kaleme aldığı "Unutulmuş Ne Varsa" adlı kitap, Arapça, Farsça ve Türkçe ile zenginleşen dilimizi, eski kültürümüzü ve geleneklerimizi anlatıyor.

Kişiler Arası İlişkilerde Dilin Rolü

Kişiler arası ilişkilerde dilin önemine vurgu yapılan kitapta, eskilerin sözü başlı başına bir ilim dalı haline getirdiklerini, durumun gerekliliğine uygun söz söyleme sanatı olarak tanımlanan "Belagat" kitaplarının başlıca müracaat kaynağı olduğu belirtiliyor.

Ali Fuat Bilkan, modern çağda insanlar arasında ikna kabiliyeti zayıfla­dıkça anlaşmazlıkların ve çatışmaların arttığını, "Medenile­re galebe iknâ iledir" özdeyişiyle, dilin çatışma çözümlerindeki rolünü de ortaya koyduğunu söylüyor. Çağımızdaki iletişim araçlarının yaygınlığının, in­san ilişkilerinin çok daha yoğun yaşanmasının, şehirleşmenin, eği­tim seviyesinin yükselmesinin, çatışmaları ortadan kaldırmak için yeterli olamadığına dikkat çekiyor. Bilkan; "Hitap şekillerinden övgü kalıpla­rına, nezaket ifadelerinden tenkit ölçülerine kadar, dilin tah­rik gücünü kavrayabildiğimiz seviyede, aile ve toplum içeri­sinde sağlıklı iletişim ortamları oluşturulabiliriz. Dili, sadece bir anlaşma aracı olarak tanımlamak ve bu bi­çimde sınırlamak, büyük bir eksiklik olur. Dil, ferdin bir top­lum içerisinde yaşayabilmesi ve toplumun da uyumlu bir hal­de varlığını sürdürebilmesi için hayati öneme hâiz bir unsur­dur. O halde, söz ile davranış bütünlüğünün belirlediği kültü­rel kalıplar, toplumların karakteristik özelliklerini de ortaya koymaktadır. Bir bebeği kucağına alırken, mutlaka "Maşaal­lah", "Allah bağışlasın", "Rabbim kem gözlerden korusun" ifa­delerini telaffuz eden Türk insanı, bir yandan da çocuğa na­zar değmemesi için, "ne kadar da çirkin" gibi bir imâda bulu­nur. Bu hareketin kaynağı, eski Türk kültüründeki kötü ruh­ların zararlarından korunmaya kadar uzandığı gibi, İslamî dönemdeki nazar inancını da kapsayan bir özellik taşır" diyor.

Kitapta, ilişkilerin dil üzerinden kurulması, dile dayalı zengin çeşitliliğe sahip bir edebî geleneğin oluşturulmasını sağlıyor, tekerlemeler, çocuk oyunları, masallar, türküler, ağıt­lar, dilin toplumsal işlevini gösteren önemli ürünleri oluşturduğu belirtiliyor. Dil ile gülmek, dille ağlamak, dile gelmek, dile dökmek, bir bakıma duygu ve düşünce dünyasının somut bir hale gelmesi, bir kalı­ba dökülmesi anlamına geliyor.

Okula başlarken okunan ilahilerin, bir elbise giyerken söy­lenen duanın, su içerken, yemek yerken, uyurken, uyanırken vel­hasıl bütün bir hayat boyunca geleneksel ifade kalıplarıyla hareket eden insanın, psikolojik rahatlığı da bu kabuller etra­fında gerçekleştiği vurgulanıyor. Eski insanın, şair fıtrata, nüktedan kişiliğe, kalender tabiata ve zaman zaman hayatı hiçe sayacak kadar melâmet ilkesine sahip olması, onu çağımızın yalnız insanı­nın karşı karşıya kaldığı bunalımlardan ve psikolojik sıkıntı­lardan da uzak tuttuğu belirtiliyor.

Kaynak: Bültenler / Güncel
title