Haberler

Gazze'de Soykırımın Kanıtları ve Medya Sempozyumu başladı

Gazze'de Soykırımın Kanıtları ve Medya Sempozyumu başladı
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İstanbul Üniversitesinin İsrail saldırıları altındaki Gazze'deki güncel durumun medya ve iletişim perspektifinden ele alınması amacıyla düzenlediği "Gazze'de Soykırımın Kanıtları ve Medya Sempozyumu" başladı.

İstanbul Üniversitesinin İsrail saldırıları altındaki Gazze'deki güncel durumun medya ve iletişim perspektifinden ele alınması amacıyla düzenlediği "Gazze'de Soykırımın Kanıtları ve Medya Sempozyumu" başladı.

???????AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Doktora Salonu'nda düzenlenen sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, İsrail'in Ekim 2023'ten bu yana sürdürdüğü soykırımın kanıtlarının herkesin gözünün önünde olduğunu, buna rağmen ABD toplumunun yüzde 58'inin İsrail'in haklı olduğunu düşündüğünü, hakikat algısını medya ve iletişim stratejilerinin şekillendirdiğini söyledi.

Karagöz, İsrail'in yaptığı soykırımda yarısı kadın ve çocuk olmak üzere 44 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, 567 okulun yerle bir edildiğini, hem Müslümanların hem de Hristiyanların ibadet yerlerinin bombalandığını dile getirdi.

İsrail yönetiminin hiçbir etik kod, kutsal değer ya da kendilerini durduracak bir yaklaşım tanımadığının altını çizen Karagöz, "Bütün bunlar apaçık ortadayken hakikatin saklanması ve hakikatin ifşası diye bir yol ayrımındayız. Hakikatin saklanması insanları, insanlığı, toplumu köleleştirir. Hakikatin ifşası ise kitleleri, toplumu ve insanları özgürleştirir. Biz Anadolu Ajansı olarak hakikatin ifşası için çalışırken karşımızdaki güç, daha büyük, konvansiyonel anlamda daha etkili bir şekilde hakikatin karartılması için mücadele ediyor." ifadesini kullandı.

Karagöz, bazı uluslararası haber platformlarının İsrail'in saldırıları karşısında yanlı bir editöryal dil takındığını örnekler göstererek anlattı.

Anadolu Ajansının, yanlı, taraflı ve insan hayatını önemsizleştiren bu dille mücadele ettiğini belirten Karagöz, Ajansın Kanıt, Tanık ve Sanık kitaplarını tanıttı.

Kanıt kitabının, uluslararası hukuk nezdinde savaş suçu olarak değerlendirilebilecek görsellerden oluştuğu ve görsellerin Uluslararası Ceza Mahkemesinde delil olarak kabul edildiği bilgisini veren Karagöz, "Kanıt kitabını Güney Afrikalı savcılara verdiğimizde bize şunu söylediler; 'Sadece bu kitap İsrail'i mahkum etmeye yeter.' " dedi.

Karagöz, Tanık kitabında, bölgede çalışan gazeteciler, insan hakları aktivistleri, insani yardım kuruluşları ve doktorların tanıklıklarının ele alındığını dile getirerek, çalışmaların hızlandırıldığı Sanık kitabında ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve savaş suçlularının marifetlerinin tek tek anlatılacağını bildirdi.

"Saldırılarda 189 gazeteci hayatını kaybetti"

Anadolu Ajansının tarihe not ve kayıt düşmeye, şahitlik etmeye ve kanıt üretmeye devam edeceğini belirten Karagöz, "7 Ekim'den bu yana bizimle birlikte bu mücadeleyi veren 1640 medya mensubu saldırıya uğradı ve 189 gazeteci hayatını kaybetti. Anadolu Ajansı bünyesinde bölgede faaliyet gösteren 2 Gazzeli arkadaşımız da bu saldırılarda hayatını kaybetti." diye konuştu.

Karagöz, Kanıt kitabının belgeselinin de bugün ABD başta olmak üzere Avrupa ve Orta Doğu'da pek çok yerde gösterileceğini ifade ederek, salondakilere belgeselin fragmanını izletti.

"Kanıt belgeselimiz tarihe not düştüğümüz bir başka çalışmamız." diyen Karagöz, belgeseli yaparken kitaptaki kanıtları uluslararası insan hakları aktivistlerine ve insan hakları İzleme örgütlerine yorumlattıklarını anlattı.

Serdar Karagöz, "Bütün bunlar apaçık hakikatin inşası. Mücadelemiz, hakikati karartmaya çalışanlara karşı hakikatin ifşası şeklinde devam edecek. Anadolu Ajansı kurulduğu günden bugüne 104 yıldır emperyalizmle mücadelede kendisine bir misyon edindi. Bugün de yine çalışmalarımızla uluslararası medyada dengeleyici bir rol üstlenmeye çalışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"Anadolu Ajansı'mızın yaptığı evrensel düzeyde müthiş bir doğru bilgilendirme"

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar da bir yılı aşkın süredir Filistin'de soykırımın ve facianın yaşandığı günlere şahitlik edildiğini, geçen yıl 7 Ekim'de başlayan olayların ikinci haftası dolmadan İstanbul Üniversitesi Senatosu olarak bildiri yayınlayarak saldırıları kınayan ilk üniversite olduklarını söyledi.

Filistin meselesinin bir coğrafyanın veya bir halkın meselesi olmadığına dikkati çeken Zülfikar, "Bu mesele ortak bir mesele. Bugün Disiplinler Arası Filistin Sempozyumu'nda Gazze'deki Soykırımın Kanıtları ve Medya Paneli vesilesiyle bir aradayız. Anadolu Ajansı'mızın burada yaptığı evrensel düzeyde müthiş bir doğru bilgilendirme var. Bu çerçevede bugün bunları onurla söyleyebiliyoruz. Yapılanı, rezilliklerini yüzlerine vurabiliyoruz. Aksi halde sadece söz olarak kalırdık, ama şimdi kanıtlayabiliyoruz. Bu sempozyum sadece bir akademik etkinlik değil vicdanların buluştuğu, insani değerlerin hatırlandığı, tarihe bilimsel ışık tutma olan bir sempozyum." diye konuştu.

Filistin halkının yüzyıllardır adaletsizliğin ve zulmün en ağır biçimlerine maruz kaldığını dile getiren Zülfikar, işgalin getirdiği trajediler, zorla yerinden edilmeler, yıkılan şehirler, dünyanın gözü önünde Gazze'de yaşanan insanlık dramının modern dünyanın en büyük vicdan yaralarından biri olduğunu belirtti.

Zülfikar, Gazze'nin şehir olmanın ötesinde insanlık onurunun da savunulduğu sembol yerlerden biri haline geldiğini, Filistin meselesine disiplinler arası bir perspektifle yaklaşmanın, bu sorunun çözüme kavuşması yolunda atılabilecek adımlar arasında olduğunu söyledi.

Uluslararası kamuoyunda, bilgi ve algı savaşlarının en yoğun yaşandığı yerlerden birinin Filistin olduğunu belirten Zülfikar, Gazze'de yaşananlarla ilgili çok fazla bilgi kirliliği olduğunu, bu bilgiler arasında doğru bilgiyi almanın önemli olduğunu ifade etti.

Filistin meselesi medeniyetlerin sınavı

Rektör Zülfikar, Filistin meselesinin medeniyetlerin bir sınavı olduğunu, insanlık tarihinin pek çok zulme ve adaletsizliğe tanıklık ettiğini ancak bu zulümlere karşı direnen ve adaletin peşinden gidenlerin de hikayelerini yazdığını söyleyerek, akademisyenlerin bu hikayenin tarafı olma sorumluluğu taşıdığını vurguladı.

Akademik çalışmalarıyla bu meseleye dair farkındalık yaratarak, hakikatin sesini daha gür duyurmak ve geleceğe ışık tutmak zorunda olduklarını belirten Zülfikar, Filistin meselesi gibi küresel sorunlara çözüm üretebilmek adına da akademik bir platform sunmayı görev bildiklerini ifade etti.

Zülfikar, Anadolu Ajansının rolüne de bir kere daha dikkati çekmek istediğini söyleyerek, "Sayın Serdar Karagöz'ün liderliğindeki Anadolu Ajansı, Filistin meselesinde hakikati ortaya koyan bir mihenk taşı olmuştur. Medyanın gücünü adaletin ve barışın hizmetine sunarak vicdanların uyarılmasına, uyanmasına öncülük etmiş, büyük katkılar sunmuştur." dedi.

Sempozyum, panellerle devam ediyor.

500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title
Close