Haberler
Meclis Başkanlığı'na sunuldu! 2 milyar TL'lik Genel Sağlık Sigortası borcu silinecek

Meclis Başkanlığı'na sunuldu! 400 bin kişinin borcu siliniyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan dizilerdeki şiddet sahnelerine tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kızdıran sahne!

7 kişiyi katleden berberin dükkan camındaki yazı dikkat çekti

7 kişiyi katleden berberin dükkan camındaki yazı dikkat çekti

Ayhan Bora Kaplan: Bürokratlara ve devlet büyüklerine iftira atmamı istediler

Ayhan Bora Kaplan'dan ortalığı karıştıracak suçlama: O isimlere iftira atmamı istediler

Gazeteciler, Mültecileri Konuştu

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Mülteci Hakları Merkezi'nin İstanbul'da buluşturduğu yaygın ve yerel gazete mensupları, mülteci haklarını ve sorunlarını tüm boyutlarıyla ele aldı.

Mülteci Hakları Merkezi, İstanbul Point Hotel'de, mültecilere ilişkin sorunlar ve gazetecilerin bakış açısının masaya yatırıldığı bir arama toplantısı gerçekleştirdi. Katılımcılar arasında yaygın medyadan Anadolu Ajans (AA), Doğan Haber Ajansı (DHA), Türkiye Gazetesi, Yeni Şafak, Zaman, Today's Zaman'dan, Bas Haber; yerel olarak ise Şanlıurfa'dan Gazete İpekyol, Gaziantep'ten Dev Haber ve Gaziantep Güncel Gazetesi temsilcileri yer aldı. Türkiye'ye çeşitli gerekçelerle gelen mültecilere yönelik, özellikle hukuksal anlamda çalışmalarını sürdüren Mülteci Hakları Merkezi, son yıllarda yaşanan göçlere yönelik bir dizi çalışma başlattı. Bu çalışmaların bir ayağı da medya temsilcileriyle bir araya gelmekti.

Açılış konuşmasını yapan Mülteci Hakları Merkezi Direktörü Oktay Durukan, "Mülteciler konusunda, Türkiye'nin kurumları zorlanıyor, uluslararası kuruluşlar zorlanıyor, mülteci meselesini yönetmek için artık Türkiye'nin uzun vadeli politikalar oluşturmaya ihtiyacı var. Bu noktada kamuoyunun, toplum kesimlerinin, siyaset aktörlerinin nabzını en yakından tutan gazetecilerle, böyle bir toplantı yaptık." dedi.

DURUKAN: DAHA CESUR ADIMLAR ATILMALI

Mülteci Hakları Merkezi Direktörü Oktay Durukan, Türkiye'nin uzun vadeli politikalar oluşturmaya ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, "Son beş yıla baktığımız zaman çok önemli adımlara atıldı hakkını teslim edelim. Bundan sonra artık Türkiye'ye sığınan bu insanların, uzun vadeli olarak Türkiye'de kalabileceği tezinden hareketle daha da cesaretli daha da ileri adımlar atılması gerekiyor. O noktada işte kamuoyunun bu sığınma olgusunu, Türkiye'nin önündeki seçenekleri daha izlemesi lazım. O noktada kamuoyunun, toplum kesimlerinin, siyaset aktörlerinin nabzını en yakından tutan gazetecilerle, böyle bir toplantı yaptık. Bugün gelinen noktayı nasıl görüyoruz. Hem sığınma meselesinin zorluklarını ileriye yönelik durumlarda nasıl yaparız, hem de insanlara nasıl en etkili şekilde anlatırız ona yönelik çalışma yapıyoruz." diye konuştu.

GÜREŞ: HER YERDE SURİYELİLERİ GÖRMEYE BAŞLADIK

Gaziantep Güncel Gazetesi Yayın Yönetmeni Murat Güreş, "Mekansal bir barınma problemi ortaya çıktı. Konut fiyatları ve kiraları birden iki katına fırladı. Gaziantep, Güneydoğu Meselesi'nden dolayı sürekli göç alan bir şehir. Altı tane sanayi sitesi olan, 200 bine yakın işçi barındıran bir il olarak ekonomik yönden cazip geliyor ve bu sebeple göç alıyor. Gaizantep'in bunu absorbe eden bir yönü de var. Güneydoğu'da tarlasını, bahçesini satıp gelmiş insanlar çok rahat bir şekilde burada fabrika kurabildi, KOBİ kurabildi. Gaziantep'te ayrıca 40-50 kadar Siirtliler, Diyarbakırlılar, Mardinliler gibi dernekler de var. İlk başta asimile edilmek istendiler, karşı bir direnç görülünce birlikte yaşam başladı. Suriyelilerin bu kadar çok geleceği ve bu kadar uzun kalacağı tahmin edilmiyordu. Çok rahatlar. Yüksek sesle konuşuyorlar vs. Bizim toplumsal olarak alışık olmadığımız her türlü durumu onlarda görürsünüz. Dolayısıyla bu biraz göze battı. İnsanlar buna karşı bir refleks geliştirdi. Nüfus arttı, araç sayısı arttı, parklarda, sokaklarda, hastanelerde her yerde Suriyelileri görmeye başladık." şeklinde konuştu.

OKUR: MÜLTECİLER FENERLE MAÇ YAPMALI

Yeni Şafak-Derin Ekonomi Dergisi'nden Meliha Okur, "150 bine yakın insan… Avrupa tarafından kabul edilen insanların hepsi onların istihdam etmek istedikleri insanlardır. O zaman bir onu isteriz, iki çalışma izni çıktı ilk adımdır, 3 milyar Euro'luk paketin bir yansıması olarak yansımamalı, çünkü sorun yaratacak bir konu siyasetçiler açısından. Bu konukseverliğe bağlı. Ben de diyorum ki size Suriyeliler aslında Fenerbahçe fanatiğidir. Bakın çok önemli bir konudan söz ediyorum. Bu görüntüleri lütfen Fenerbahçe kulübünden izleyin. Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. Eğer bu meseleyi sorun çözücü hale getirmek istiyorsak Suriye'deki mülteciler Fenerbahçe kulübü dostluk pankartlarıyla maç yapmalı." dedi.

SEVİ: AYNI ORANDA ŞEHİRLERE DAĞITIYOR

Almanya'daki mültecilerle görüştüğünü ve bu yönde haber yaptığını kaydeden Zaman Gazetesi'nden Selahattin Sevi ise, "Bir kere nüfus yoğunluğunu dağıtma konusunda Almanya'nın tarihi tecrübesi var. Metropol diye bir şey yok mesela. Berlin'de belki 3 milyondan biraz fazla insan var. Onun haricinde insanların yığıldığı bir yer yok. Aynı politikayı mülteciler konusunda da uygulamışlardır. Frankfur'ta da var, Münih'te de var ama benim Ruhr bölgesinde, biraz da oradaki kaynaklarından dolayı 20-25 kilometre yakınlarında Senbörg ve Lünenzüd diye iki tane küçük kasaba. Senbörg'ün nüfusu 7 bin 500 ama burası en önemli mülteci dağıtım merkezlerinden birisi. Çünkü oradaki polis merkezinin içerisinde çok büyük bir çadır kent kurulmuş. Bu çadır kente gelen insanlar, hemen Alman vatandaşları tarafından verilen vergilerden 160 Euro'yu çıkarıp veriyor. Diyor ki 'sen bir insan evladısın, gelmişsin buraya kadar, sen yemek yemek isteyeceksin. Üzerinde başında bir şey olmayabilir, ihtiyacın olabilir. Sen şu 160 Euro'yu al.' Ondan sonra kayıt işlemi yapılıyor. Kayıt işlemi yapıldıktan sonra diyor ki, ben seni en yakın şu okula gönderiyorum. Oraya gönderiyor, kaydını yaptıktan sonra da aynı zamanda her bir mülteciye banka kartı veriyor. Sana ben kişi başına 400 Euro veriyorum ama diyor sen gittiğin yerde okulda kalacaksın, o şehre yük olmaman gerekiyor. O yüzden sana verdiğim 400 Euro'nun 100'ünü elektrik, su masrafı olarak alıyorum. 300 Euro her ay mültecinin hesabına yatırılıyor. Okuldaki sınıflar yatakhane olarak kullanılıyor. Bir de gelen her mülteciye yemek ücretsiz veriliyor. Her aileye yemek pişirmek için ocak veriyor. Her iki aileye bir buzdolabı veriliyor. Elbise dolabı ve nevresim bile veriliyor." diye belirtti.

ARISÜT: ŞANLIURFA'DAN 2 MİLYON SURİYELİ GEÇTİ

Gazete İpekyol'dan Mustafa Arısüt de, şunları kaydetti: "Türkiye'den geçen ve şuanda bulunanlarla birlikte sayıları 3,5 milyonu bulan mültecilerin yaklaşık 2 milyona yakını Şanlıurfa'dan geçti. Ortalama 450-500 bin mülteci Şanlıurfa'da bulunuyordu. Bunlar muhtarlıklardan ve kamplardan alınan rakamlar. Elbette tarlada çalışan ve muhtarlıklara başvurmayan mülteciler de vardır. Yaklaşık 80-100 bin Suriyeli mültecinin Avrupa veya çeşitli kentlere gitmesi sonucu Şanlıurfa'da kalan sığınmacı sayısı resmi rakamlara göre 387 bin. Bunun yaklaşık 100 bini il genelinde bulunan kamplarda yaşıyor. Şanlıurfa'da 'Küçük Halep', 'Küçük Şam' gibi Suriyeli mültecilerin, eskisi gibi iş yapamadığı için kapatıp giden yerli esnafın yerine işyerleri açtığını görmek mümkün. Bazıları mevsimlik tarım işçisi olarak bazıları da işyerlerinde çalışıyor. Hiç çalışmayanlar, ekonomik durumu kötü olanlar ve Suriye'de kaldığı için gelemeyenlere kentte 100'ü aşkın STK'nın destek verdiği Şanlıurfa İnsani Yardım Platformu gıda başta olmak üzere çeşitli şekillerde yarım yapıyor. Ayrıca aşevi var. Dar gelirli yoksul yerli halkın yanı sıra mültecilere sıcak yemek dağıtımı yapıyor. Suriyeli mültecilerin suça karışma potansiyeli çok fazla. Bir de bu potansiyel baskı aracı olarak kullanılabiliyor. Örneğin insanlar güç kullanmak veya birilerine zorla bir şey yaptırmak istediği zaman '5 bin liraya Suriyeli kiralık katil bulurum' veya eşlere 'Suriyeli kuma alırım' gibi… Sınırdan kaynaklanan sıkıntılar var. Gidiş kolay ancak geliş zor. İnsan kaçakçıları 'ayak bastı' parası da dahil çeşitli şekillerde mültecilere zor anlar yaşatıyor. IŞİD'in Türkiye'deki saldırılarından sonra Arap olanların bir kısmına IŞİD'li gibi muamele yapılmaya başlandı. Suruç'ta sağduyu hakim olmazsa hendek olayları buraya da sıçrayabilir ve Kobani de bu çatışmanın içerisinde olur. Bu kez YPG'li diye Kürt mültecilere yönelik nefret söylemleri artabilir. Ensar-Muhacir ilişkisi sona ermek üzere. Kentte herkes birbirine 'Ne olacak bu Suriyelilerin durumu' diye sormaya başladı."
(Kaynak: Gazeteipekyol)

Kaynak: Temsilci / Güncel
title