Gazeteci Oranlı, 28 Şubat Anılarını Kaleme Aldı
Konya'da başörtülü öğrencilerin derse alınmamasını görüntüleyen ve ardından saldırıya uğrayan gazeteci Çetin Oranlı, yaşadığı zor günleri kitaplaştırdı.
Konya'da başörtülü öğrencilerin derse alınmamasını görüntüleyen ve ardından saldırıya uğrayan gazeteci Çetin Oranlı, yaşadığı zor günleri kitaplaştırdı.
Ordu'da bir kamu kurumunda görev yapan Oranlı, gelecek ay yayımlanacak "Olaylar ve Kişisel Tecrübe Işığında Gazetecilik" adlı kitabında, 28 Şubat sürecinde yaşadığı olayları da paylaştı.
Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu Oranlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Konya'daki 17 yıllık meslek hayatında önemli olaylara tanıklık ettiğini söyledi.
Konya'da, 28 Şubat sürecinde inanç özgürlüğü anlamında baskı uygulandığını savunan Oranlı, "28 Şubat sürecinde, post modern darbesinin kadrosu tarafından Konya'ya özel sistematik baskı uygulandığına gazeteci olarak tanık olduk. Bununla ilgili yaşadıklarım var. Bunlardan bazı örneklere, önümüzdeki ay yayımlanacak 'Olaylar ve Kişisel Tecrübe Işığında Gazetecilik' adlı kitabımda yer verdim" dedi.
Oranlı, söz konusu süreçte düşünce özgürlüğüne sistematik bir baskı uygulandığını vurgulayarak, "Bunlar bazı değerler üzerinden yapıldı. Başörtüsü başta olmak üzere imam hatip okullarının kapatılması gibi sistematik bir süreç yürütüldü. Bilindiği gibi sürecin başlangıç noktası, 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararlarına dayanıyor" diye konuştu.
Çetin Oranlı, 28 Şubat'ın baskı sürecinde yolunun kesiştiği epey olay olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlardan biri, Nisan 1998'de Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı, eski bakan Hasan Celal Güzel ile röportaj yapmıştım. Hasan bey, röportajda sözünü esirgemedi. Çok flaş ve önemli tespitlerde bulundu. Türkiye'nin sorunları, iltica ve inanç özgürlükleri meselesi başta olmak üzere tespitleri oldu. İki bölüm halinde röportajı yayınladık. Yaklaşık 6 ay sonra bize tebligat geldi. Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı. Süreci anlattık, Hasan Celal Güzel, söylediklerini savundu. Bir röportajın ağır cezalık olması ilginçti."
"Biz de yasağın mağduru olduk"
Mezun olduğu üniversitede tartaklandığını ileri süren Oranlı, şunları kaydetti:
"Konya muhafazakar bir şehir olduğu için 'yasak uygulanamaz' diye bir kanaat, iyimser bir bakış vardı ancak maalesef en katı uygulandığı şehirlerden biri oldu. 9 Ekim 2000'de Selçuk Üniversitesi Alaaddin Keykubat Kampüsünde başörtüsü yasağı uygulanmaya başlandı. O günü hiç unutmam çünkü o gün biz de yasağın mağduru olduk. Yasağın uygulandığı gün öğrencileri görüntülemek ve fotoğraflamak üzere kampüs önüne gittim. Birkaç kare fotoğraf çektikten sonra üniversitenin güvenlik elemanları bize saldırdı, fotoğraf makinesini almaya çalıştılar. Makineyi vermedim ama bayağı mücadele oldu. Bana şiddet uyguladılar, ellerindeki telsizle vurdular. Maalesef tatsız şeyler yaşandı, kısacası darp edildik."
Oranlı, sivil polislerin araya girmesiyle güvenlik görevlilerin elinden kurtulduğunu anlatarak, bu olaya öğrencilerin de tepki gösterdiğini dile getirdi.
Rakip gazeteler dahi herkesin olayı kınadığını aktaran Oranlı, "Daha sonra üniversite dolaylı bir özür niteliğinde açıklama yaptı. Darp raporu aldık ve şikayetçi olduk. Savcılık şikayet üzerine dava açtı. O dönemin şartları içerisinde o uzun yargılama sürecinden bir şey çıkmadı ancak fotoğraf makinesinin objektifi zarar gördü, gömleğimiz yırtıldı, telsizle yüzüme darbe aldım" ifadelerini kullandı.
Oranlı, söz konusu süreçte medyanın da araç olarak kullanıldığını iddia ederek, şöyle devam etti:
"O dönemde gazetecilik yapmanın ciddi zorlukları vardı. Gazetecilik de böyle bir dönemde ortaya çıkıyor. İşini iyi yapan, yapmayan, risk alan ya da almayan gibi. Gazetecilik, yeri geldiğinde belirli riskleri almayı gerektiriyor. Böyle bir mesleki yapısı var. Zor bir dönemdi. 28 Şubat nedeniyle okulu uzatan, ağlayan ya da çeşitli mağduriyetlere uğrayan arkadaşlarımızı hatırladıkça çok üzülüyorum. Zor ve acıları kolay silinmeyecek bir süreçti."