Gazeteci Adem Özköse Suriye Günlerini Anlattı
Suriye'de yaşananları görüntülemek için kameraman Hamit Coşkun ile birlikte gittiği Suriye'de askerler tarafından kaçırılan gazeteci Adem Özköse, yaklaşık 2 ay boyunca yaşadıklarını anlattı.
Suriye'de yaşananları görüntülemek için kameraman Hamit Coşkun ile birlikte gittiği Suriye'de askerler tarafından kaçırılan gazeteci Adem Özköse, yaklaşık 2 ay boyunca yaşadıklarını anlattı.
Gazeteci Adem Özköse, memleketi Samsun'da Dost-Der tarafından düzenlenen söyleşiye katıldı. Özköse, yaklaşık 2 ay boyunca kaldığı Suriye'de yaşadıklarını anlattı. İlim Yayma Eğitim Vakfı'nda konuşan Adem Özköse, kameraman Hamit Coşkun ile birlikte Suriye'de yaşadıkları sıkıntılı günleri anlatırken, duygulu anlar yaşadı. Suriye'ye nasıl girdiklerini ve nasıl yakalandıklarını anlatan Özköse, " Suriye'ye resmi olarak girmedik. Girdiğimiz yer sürekli gazetecilerin kullandıkları bir yol. Hatta ben dağa tırmanırken Kanadalı bir kadın gazeteci aşağı iniyordu. Çekimlere başlayalı 10 dakika olmuştu, 60-70 kişilik silahlı bir grup geldi. Mihmandara sordum 'kim bunlar?' diye. 'Ben bunları tanımıyorum, muhtemelen Baas taraftarları' dedi. Kaçmak istedik, çünkü orada en kötü senaryo Baasçıların eline düşmek. Etrafa ateş açmaya başladılar. Sokaktan geçen arabaları durdurup insan kaçırmaya çalışıyorlar. Hem bize hem diğer arabalara ateş açmaya başladılar. Önümüz ve arkamız silahlı adamlar tarafından kesilince durduk. Bizi gözlerimizi kapatıp bir mahzene götürdüler. Kendi aralarında konuşuyorlar 'ne yapalım bunları, tarlaya götürüp öldürelim mi?' diye. Bunları duyunca işin ciddi olduğunu anladım. Hamit'e söylemedim ne konuştuklarını, 'ben namaz kılmak istiyorum' dedim. Son namazım gibi bir namaz kıldım. Hamit'e namaz kılmasını, dua etmesini söyledim" dedi.
Helikopter ile Suriye istihbarat binasına götürüldüklerini ve orada Baasçıların Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na hakaret ettiklerini söyleyen Özköse, "Daha sonra başka bire ve çıktık. Başka bir grup geldi bizi aldılar, birisi kulağıma 'korkmayın sizi bir pazarlık için kullanacağız, şimdilik öldürmeyeceğiz' dedi. Muhaliflerin elinde olan İmat isimli birisi var onu almak için insan kaçırıp pazarlık yapıyorlarmış. Bu İmat da Suriye'de bütün kirli işleri yapan birisi, 30-35 kişinin katili olarak muhalifler tarafından suçlanan birisi. Karakola götürdüler bizi, sabah kalktık 3 tane zırhlı aracın arasında bir askeri karargaha gittik. Orada bize hakaretler, küfürler, Başbakan'a ve Dış İşleri Bakanı'na hakaretler... Baasçılar Türkiye'nin Suriye politikalarından dolayı nefret ediyorlar Türkiye hükümetinden. Daha sonra bir helikoptere bindirildik. Ellerimiz bağlı, gözlerimiz kapalı 1 saat yolculuk yaptık. Helikopter indikten sonra yarım saat ellerimiz ve gözlerimiz bağlı, sırtımıza askerler basar şekilde yolculuk yaptık. Daha sonra 58 gün kaldığımız istihbarat binasına götürüldük. Suriye'de yerin altı hep zindanlarla dolu. İçlerinden birisi 'Mübarek olsun, Adem seni Ahmet Davutoğlu çok ısrarlı bir şekilde istiyor, fakat hiçbir zaman senin bizim elimizde olduğunu bilemeyecek. Çünkü sen Fua köyünde kayboldun' dedi. Başından beri düşünceleri bizi kaybetmekti. Beni her gün tehdit ediyorlardı. Celal isimli bir asker vardı, 'yukarıdan haber bekliyoruz, seni döverek öldüreceğiz' diyordu" diye konuştu.
İHH Başkanı Bülent Yıldırım ile görüşmelerinin nasıl gerçekleştiğini anlatan Adem Özköse, "Lavaboya git, yüzünü yıka' dediler bana. Askerler üzerimize parfümler sıktı. Hamit'e de aynısını yaptılar. İlk defa Hamit'i orada gördüm. 52-53 gün sonra ilk defa orada karşılaştık ve kucaklaştık. Kapıyı bir açtık, karşımızda İHH Başkanı. Onu karşımızda görünce bir dal yakaladık hayattan. Daha sonra İranlı yetkili geldi 'yarın çıkacaksınız' dedi" şeklinde konuştu.
Özköse, salonda kendisini dinleyen gençlere ise şöyle seslendi:
"Adem ile Hamit'i çıkarttınız içeriden, şuanda 20 milyon tane Adem ve Hamit onlara dualarınızı göndermelerinizi bekliyorlar. Gençler özellikle sizlere sesleniyorum; özgürlük Allah'ın bize verdiği en kutsal şeydir. Ne din adına ne devlet adına ne cemaat adına özgürlüklerinizi ezdirmeyin." - SAMSUN