Fransa'da Sosyalistlere, Macron'la ittifakın "siyasi intihar" olabileceği uyarısı
Fransa'da, Michel Barnier hükümetinin muhalefetin gensoru önergesiyle düşürülmesinin ardından, mecliste en fazla milletvekiline sahip solcu Yeni Halk Cephesi (NFP) ittifakının Sosyalist Partisi'nin (PS), kurulacak yeni hükümette ittifaktan ayrılarak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron...
Fransa'da, Michel Barnier hükümetinin muhalefetin gensoru önergesiyle düşürülmesinin ardından, mecliste en fazla milletvekiline sahip solcu Yeni Halk Cephesi (NFP) ittifakının Sosyalist Partisi'nin (PS), kurulacak yeni hükümette ittifaktan ayrılarak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile işbirliğine gitmesinin siyasi geleceğini olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.
Macron'un haziranda parlamentoyu feshederek erken genel seçim kararı almasının ardından Fransa'da siyaset arenası durulmuyor.
Solcu NFP'nin birinci çıktığı, aşırı sağcıların ve sosyalistlerin oylarını ciddi oranda arttırdığı seçimler, ülke tarihinin en parçalı meclis tablosunu oluştururken hiçbir parti ya da ittifak tek başına hükümet kuracak salt çoğunluğu elde edemedi.
Macron, ancak seçimlerin üzerinden 3 ay geçmesinin ardından eylülde başbakan atadı. Üstelik bu başbakanı, seçimin galibi solcu NFP yerine meclisin en küçük partilerinden 47 milletvekiline sahip merkez sağcı Cumhuriyetçiler (LR) partisinden seçti.
Macron, kapsayıcı çoğunluk oluşturma iddiasıyla Michel Barnier'yi bu koltuğa getirirken, Barnier hükümetinde seçimin galibi solculardan ve oylarını ciddi oranda artıran sosyalist ve aşırı sağcılardan tek bir isim bile yer almadı. Böylece Fransa'da Macron'un kararıyla gidilen erken seçimlerin ardından, "seçimin kaybedenlerinin" oluşturduğu bir koalisyon hükümeti kuruldu.
Halk meşruiyetinden yoksun kalan hükümet, 3 ay gibi kısa bir sürede solcu ve aşırı sağcıların aynı anda gensoru önergesine destek vermesiyle düştü. Ülkedeki siyasi krizin sorumlusu olarak görülen Macron'un üzerinde baskı artarken, yeni hükümete başkanlık edecek kişinin de 2 gün içinde belli olması bekleniyor.
Macron, yeniden merkezde partileri bir araya getirmeye çalışırken, sosyalistlerin de solcu ittifaktan ayrılarak hükümette yer almasını istiyor. Böylece 60'tan fazla milletvekili olan sosyalistlerin destek verdiği hükümetin, gensoru önergesiyle düşürülme ihtimalini ortadan kaldırmak istiyor.
Öte yandan, Fransa'nın yakın tarihinde ilk kez ittifak kurarak seçime giden ve bir başarı elde eden solcu ittifakın Macron lehine bölünüp bölünmeyeceği merak konusu.
Sosyalistlerin Macron'la işbirliği siyasi intiharları anlamına gelebilir
Bristol Üniversitesinde öğretim görevlisi Fransa çalışmaları uzmanı Fraser Mcqueen, Fransa'nın içinde bulunduğu siyasi krize ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Macron'un şu anda yapmaya çalıştığı şeyin, "merkez, merkez sol ve merkez sağ partileri bir sonraki başbakana karşı güvensizlik önergesini desteklememeye ikna etmek" olduğunu belirtti.
Mcqueen, merkezdeki partilerin aynı anda kabul edeceği ortak bir ismin başbakan atanmasının, Sosyalist partinin de desteğini gerektireceği için aynı anlamda "solcu NFP ittifakının parçalanmasının bir yolu" olacağını dile getirdi.
Bunun yanı sıra Mcqueen, "iktidara yakın bir yere gelmek için tek gerçekçi şanslarının NFP olduğunu" vurgulayarak, Sosyalistlerin ittifaktan ayrılarak, kısa ömürlü olacağı aşikar olan bir hükümet için Macron'la işbirliği yapmasının "siyasi intihar" olabileceğini kaydetti.
Meclisin parçalı ve 3 bloklu yapısı göz önüne alındığında kurulacak herhangi bir hükümetin "istikrarsız" olacağını ve Barnier hükümetinden çok da uzun süre dayanmasının pek mümkün olmadığını vurgulayan Mcqueen, sosyalistlerin solcu ittifakta yer almayı sürdürmesinin ise onların lehine olacağını değerlendirdi.
Macron'un önünde ayrıca istifa ederek erken genel seçime gitmek ve anayasanın kendisine olağanüstü yetkiler tanıyan 16. maddesini işletmek gibi iki seçeneği olduğunu belirten Mcqueen, ilk seçeneğin "makul bir hareket" olacağını kaydetti. Ancak Macron'un istifa etmeyeceğini duyurduğunu hatırlatan Mcqueen, cumhurbaşkanının 16. maddeye başvuracak bir siyasi çıkmaza girmesi halinde de bunun "açıkça diktatörce bir hareket" olacağı yorumunu yaptı.
Sol ittifakın iki büyük partisi çekişme içinde
NFP'nin en büyük partisi aşırı solcu Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) ile ikinci büyük partisi PS arasında çekişme ittifakın kurulduğu haziran seçimlerinden bu yana devam ediyor.
Sosyalisteler LFI'nin siyasi çizgisini daha "aşırılık yanlısı" bulurken, LFI de sosyalistlerin Macron karşıtı tutumunun "yumuşak" olmasını eleştiriyor. Yaşadıkları fikir ayrılıkları nedeniyle daha önceki genel seçimlerde bir türlü ittifak kuramayan ancak bu seçimlerde kurdukları ittifak ile mecliste en fazla sandalyenin sahibi olan sol partiler, seçim sonrası ilk siyasi "birlik" sınavı ortak bir başbakan adayı belirlemede konusunda verdi.
LFI ve Sosyalistler seçim sonrası uzun süre ortak bir başbakan ismi üzerinde anlaşamayınca, LFI ittifaktan çekilme sinyali verdi. Solcu iki büyük parti, Macron'un azledilmesi konusunda da çekişme yaşadı. LFI mecliste, "kaybedenler hükümeti" kuran Macron'un azledilmesi için bir yol izlerken, sosyalistler bunun "sorumlu" bir hareket olmayacağını düşünerek destek vermedi.
Son olarak, Michel Barnier hükümetinin düşmesinin ardından LFI Macron ile hükümet müzakerelerine katılmayı reddetti. Öte yandan başta sosyalistler olmak üzere solcu ittifakın diğer partileri müzakereleri sürdürdü. Bu durum da solcu NFP ittifakının "çatırdadığı" söylemlerini artırdı.
Mevcut tablo 2027 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aşırı sağcı Le Pen'in elini güçlendiriyor
Mcqueen, ülkenin içinde bulunduğu çalkantının, Fransa'da son 3 seçimdir oylarını artırmayı sürdüren aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisi ve lideri Marine Le Pen'in elini güçlendirebileceğini kaydetti.
2017 ve 2022 seçim stratejilerinde merkez sağ partilerin seçmenlerini yanına çekmeyi başardığını ve solcuların LFI etrafından üçüncü bir siyasi blok yaratmayı başardığını aktaran Mcqueen, Fransa'da "Macron projesine karşı büyük bir reddetme var her halükarda." dedi.
Macron'un cumhurbaşkanlığının son dönemini ülkeyi siyasi bir krize sürükleyerek geçirmesinin, 2027 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olacağını duyuran Le Pen'in pozisyonunu daha da güçlü kıldığı değerlendirmesinde bulunan Mcqueen, solcuların ortak bir cumhurbaşkanı adayı belirleyememesi halinde Le Pen'in seçimleri kazanmasının "çok olası" göründüğünü belirtti.
Mcqueen, aşırı sağın başı çektiği bir Fransa'da da bu durumun siyasi sorumlusunun da büyük ölçüde Macron olacağını vurguladı.
Le Pen anketlerde önde görünüyor
Fransız gazetesi Le Figaro ve Sud Radyo için Ifop-Fiducial anket şirketinin yaptığı çalışma, aşırı sağcı Le Pen ve RN Genel Sekreteri Jordan Bardella'nın 2027 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en üst sırada olacağına işaret ediyor.
Solcu ittifakın tek başına bir aday çıkaramadığı ve seçimlerde 4 solcu ismin cumhurbaşkanlığı için yarışacağının varsayıldığı ankette, Cumhuriyetçilerin (LR) yüzde 6 ila 8, aşırı solcu LFI'nin yüzde 12 ve altı, PS'nin yüzde 5 ila 7 oranında oy kazandığı ve tüm solcu adayların toplam oylarının yüzde 25'i geçmeyeceği öngörülüyor.
Le Pen'in 2027 seçimlerinde, Macron ya da onun yandaş partilerinden merkezci bir isimle karşı karşıya gelmesi halinde rakibinin yüzde 20 ila 25 arasında oy aldığı bir durumda, oyların yüzde 36 ila 38'ini kazanarak önde olacağı tahmin ediliyor.