Fransa, Avrupa Siyasi Topluluğu ile neyi hedefliyor?
Fransa'nın girişimiyle doğan Avrupa Siyasi Topluluğu'na ilk adım bugün atılıyor.
Fransa'nın girişimiyle doğan Avrupa Siyasi Topluluğu'na ilk adım bugün atılıyor. 44 Avrupa lideri, hedefleri net olmayan bir proje için aynı fotoğrafta yer alacak. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından önerilen "Avrupa Siyasi Topluluğu" (AST) devlet ve hükümet liderleri düzeyindeki ilk toplantısını bugün Çekya'nın başkenti Prag'da gerçekleştiriyor.
Avrupa Birliğini (AB) dönem başkanlığını yürüten Çekya, Prag Şatosu'nda gerçekleşecek bu ilk toplantıya AB üyesi 27 ülkenin liderlerine ek olarak Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Gürcistan, İzlanda, Kosova, Lihtenştayn, Moldova, Karadağ, Kuzey Makedonya, Norveç, Sırbistan, İsviçre, Türkiye, Ukrayna ve Birleşik Krallık devlet veya hükümet başkanlarını davet etti. Toplantıya video konferans aracılığıyla katılacak Ukrayna lideri Volodimir Zelensky dışında tüm liderler Prag'da olacak. Toplantıya Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katılıyor.
Öğle saatlerinde başlaması beklenen toplantı önce bir genel kurul, ardından "Barış ve Güvenlik" ve "Enerji, İklim ve Ekonomik Durum" temalı iki yuvarlak masa toplantısı formatında gerçekleşecek. Bu oturumlar sonrası akşam saatlerine doğru liderler arasında ikili görüşmeler gerçekleşecek. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'la ikili görüşmeler yapması bekleniyor. AB bu toplantıyı fırsat bilip Ermeni ve Azeri liderler arasında görüşme gerçekleşmesi için de çabalamakta. Sırbistan ve Kosova liderlerinin de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz himayesinde buluşmaları gündemde.
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırışının ardından oluşan yeni jeopolitik ortam sonrası Emmanuel Macron 9 Mayıs'ta Strasbourg'da Avrupa Parlamentosu genel kurulunda yaptığı konuşmada, Avrupa Birliği'nin, entegrasyon kapasitesi dikkate alındığında, kısa vadede Avrupa kıtasını yapılandırmada tek yol olamayacağını söylemiş ve AB'den geniş siyasi bir yapılanma önermiş, AST fikrini ortaya atmıştı. Fikir yeni değil
AST düşüncesi ilk defa gündeme gelmiyor. Bu tür bir siyasi mimari, Berlin Duvarı'nın yıkıldığı 1989 yılında dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand tarafından, "Avrupa Konfederasyonu" adı altında önerilmiş, ancak Sovyetler Birliği boyunduruğundan yeni kurtulan Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri tarafından "Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) üyeliğine alternatif" olacağı gerekçesiyle reddedilmiş ve rafa kaldırılmıştı.
Günümüz Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a bu öneriyi AST adı altında yeniden teklif eden de Mitterrand ekolünün temsilcisi olarak bilinen Fransız düşünce kuruluşu Jacques Delors Enstitüsü oldu. Paris merkezli kuruluş bu yıl Mayıs ayında yayımladığı bir belgeyle, Avrupa'da oluşan yeni jeopolitik dengeleri dikkate alarak, AB'ye üyelik sürecinde bakış açısının değiştirilmesini istedi. AB üyeliğine aday ya da potansiyel aday ülkelerin çoğunun siyasi projeye katılım için hazır olduğunu, ekonomik entegrasyona dahil olma kapasitelerinin ise bulunmadığını belirten kuruluş, AST'nin bu boşluğu doldurabileceğini belirtip, Mitterrand döneminin hatalarının tekrarlanmaması ve AST'nin kesinlikle AB üyeliğine alternatif olarak sunulmaması uyarısında bulundu.
Fransa, Rusya'nın etkisini azaltmayı hedefliyor
Bu öneri AB'nin genişleme sürecine oldum olası sıcak bakmayan Fransa'da derhal benimsendi. Macron, 9 Mayıs konuşmasında, Ukrayna'nın AB üyeliğinin onlarca yıl alacağını söyleyerek AST'yi adeta tüm Avrupa'ya dayatmış oldu. Macron Avrupa Parlamentosu genel kurulunda öneriyi gündeme getirirken AST'yi "Değerler bütünümüze mensup demokratik Avrupa uluslar için yeni bir siyasi, güvenlik işbirliği alanı" olarak tanımladı. Bu yeni örgütlenmenin AB'ye üyelik garantisi olmadığını ama AB kapısını da kapatmadığını söyledi.
Fransa'nın bu atılımla öncelikli amacı, AB üyesi olmayan Doğu ve Güneydoğu Avrupa ülkelerini "Rusya'nın etki alanı olmaktan çıkarmak" olarak gösteriliyor. Fransızlar buna "AB ile komşu olan bölgeyi istikrara kavuşturmak" olarak tanımlıyor. Fransa aynı zamanda genişleme süreci konusunda da aday ya da potansiyel adaylara gerçekçi bir tablo çiziyor. AB'nin kendi içindeki kurumsal, siyasal ve ekonomik sorunlar nedeniyle özellikle çapı büyük ve sorunlu ülkelere kısa sürede tam üyelik verilemeyeceğini söylüyor. Jacques Delors Enstitüsü, aday ülkelerin, sınır sorunlarını çözümlemeden AB üyesi yapılmaması gerektiğini belirtip, Kıbrıs'ı örnek gösteriyor. Fransa'nın bir diğer hedefi de "Avrupa'ya yön veren öncü ülke" olarak kalmak.
Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs'ın onayı ile davet edildi
Fransa ilk etapta Türkiye'nin AST'ye davet edilmesine sıcak bakmadı, hatta istemedi. Avrupa Birliği üyeleri Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti de, hedeflerini kestiremedikleri AST'nin Türkiye'ye kucak açmasına ilk zamanlarda çekinceyle yaklaştı. Fransa Türkiye'ye onayı Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti yeşil ışık yaktıktan sonra verdi. Türkiye ve diğer aday ülkeler de katılım konusunda son ana kadar tereddüt etti. AST'nin AB üyelik perspektifine alternatif olmadığı güvencesiyle Prag'a gidiyorlar.
AB'nin Orta ve Doğu Avrupa kanadı da AST'yi ilk etapta benimsemedi. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) adlı düşünce kuruluşunun Varşova büro direktörü Piotr Buras, Avrupa'nın "zor bir dönemden geçtiğini" belirtip, "AB yakın çevresinde jeopolitik sorumluluk üstlenmek istiyorsa, yeni zirve formatları geliştirmek yerine genişleme sürecine daha fazla yatırım yapmalıdır" diyor.
AGİT'in yeni bir versiyonu mu olacak?
Fransız yetkililer şimdi AST'nin "hükümetler arası ve olağanüstü esnek" bir yapılanma olacağını söylüyor. Kimi gözlemciler AST'yi 1970'lerin ikinci yarısında kurulan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın yeni bir versiyonu (AGİT 2.0) olarak görüyor. AB ülkelerine ek olarak Birleşik Krallık, Türkiye, Ukrayna, Kafkas ve Balkan ülkelerinin aynı fotoğrafta yer almaları dahi bir ilerleme olarak gösterilmekte. Hatta böyle bir fotoğrafı "Rusya karşıtı ittifak" olarak yorumlayanlar dahi var.
Avrupa için bir tür G20 olarak gösterilen AST'nin adının E44 olarak değiştirilmesi de öneriliyor. Projeye ilk zamanlar temkinli yaklaşan İngilizler ise "topluluk" terimi AB jargonu olduğundan "Avrupa Siyasi Forumu" önerisini ortaya attı.
Bugünkü ilk AST toplantısının ardından ortak açıklama beklenmiyor. İyimserler AST ile 2030 veya 2040'ların Avrupası'nın doğduğunu savunuyor. Kötümserler ise AST'nin pratikte işlevsiz kalacağı görüşünde.