Filistinli uzmandan "İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak için Trump'ı beklediği" değerlendirmesi
Filistinli siyaset ve yerleşim politikaları uzmanı Cad İshak, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'yı "küçük bölgelere ayırma planını" uyguladığını ve tamamını ya da büyük bir kısmını ilhak etmek için ABD'de seçimleri kazanan Donald Trump'ı beklediğini söyledi.
Filistinli siyaset ve yerleşim politikaları uzmanı Cad İshak, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'yı "küçük bölgelere ayırma planını" uyguladığını ve tamamını ya da büyük bir kısmını ilhak etmek için ABD'de seçimleri kazanan Donald Trump'ı beklediğini söyledi.
Kudüs Uygulamalı Araştırmalar Enstitüsü (ARIJ) Müdürü Cad İshak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail'in Batı Şeria'da çatışmayı yönetmek değil, tamamen bitirmek için bir plan uyguladığını ve "C Bölgesi"nin yüzde 80'ini, Batı Şeria'nın ise toplamda yüzde 61'ini kontrol ettiğini belirtti.
Söz konusu planın, aşırı sağcı dini partiler tarafından hazırlandığını ve bu partilerin 2022'nin sonlarında Binyamin Netanyahu liderliğinde kurulan hükümetin koalisyon anlaşmalarında yer aldığını aktaran İshak, Batı Şeria'nın ilk planının, aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Filistin karşıtlığıyla öne çıkan Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile Başbakan Netanyahu arasında yapılan anlaşmalara dayandığını dile getirdi.
Smotrich'in planı kapsamında Filistinlilere üç seçenek sunulduğunu aktaran İshak, bunların ' İsrail'e boyun eğmeleri, bölgeyi terk etmeleri (ki bu konuda İsrail, Filistinlilere yardımcı olacağını vadediyor) ve direnmeleri durumunda katledilmeleri' olduğunu ifade etti.
" Batı Şeria'nın ilhak yılı"
Smotrich'in 2025'in "karar yılı" olacağını ve Batı Şeria'nın İsrail'e ilhak edileceğini duyurmasına ve " Batı Şeria'daki yerleşimin genetik yapısını değiştireceği" tehdidine değinen İshak, Netanyahu'nun bu açıklamadan önce Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuştuğunu ve Batı Şeria haritasının yer almadığı bir harita gösterdiğini, tüm tarihi Filistin'i "İsrail toprağı" olarak sunduğunu da vurguladı.
İsrail, Batı Şeria'daki Filistin halkının yüzde 92'sini A ve B bölgelerine yerleştirdi, geri kalan C bölgesi ise yüzde 61'lik bir alanla İsrail'in kontrolü altına girdi ve burada tam kontrol sağlamak için adımlar atılmaya başlandı." diyen İshak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"1995 yılına ait "Oslo 2" anlaşmasına göre Batı Şeria toprakları 3 bölgeye ayrıldı. A bölgesi tamamen Filistin kontrolünde. "B" bölgesi İsrail'in güvenlik kontrolü altında ve sivil ve idari olarak Filistin kontrolünde.
C bölgesi ise tamamen İsrail'in sivil, idari ve güvenlik kontrolü altında, 2002'de Batı Şeria'nın yeniden işgal edilmesinin ardından Filistin yönetiminin bu bölgelerde fiili olarak kontrolü kalmadı. C bölgesinin yüzde 80'inden fazlası İsrail'in kontrolü altında, bunlar arasında daha önce doğal koruma alanı olarak sınıflandırılan ve bu statüsü kaldırılarak C bölgesine dönüştürülen yüzde 3'lük alan da var ve (İsrailliler) bu bölgede binaların yıkılmasına dair emirler vermeye başladılar."
"Batı Şeria'yı ilhak planı savaş ilanıdır"
İsrail'in "ilhak planını" "Filistin davasını ortadan kaldırmayı amaçlayan bir savaş ilanı" olarak tanımlayan İshak, "Bu bir savaş suçu, çünkü Uluslararası Adalet ve Ceza Mahkemeleri, yerleşimlerin yasa dışı olduğunu açıkladı. 19 Temmuz'da Uluslararası Adalet Divanı, Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahip olduğunu ve işgal altındaki topraklarda bulunan İsrail yerleşimlerinin boşaltılması gerektiğini bildirdi" dedi.
İshak, mevcut İsrail hükümetinin "Filistin meselesini ortadan kaldırmaya ve Filistin kentlerini topraksız sakinlerin yaşadığı küçük yerleşim bölgelerine dönüştürmeye çalışmaya devam edeceğini ve gelecekte Filistinlilere dayatılacak şeyin de bu olacağını" ifade etti.
İsrail'in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich 11 Kasım'da, liderliğini yaptığı aşırı sağcı Dini Siyonizm Partisinin grup toplantısında, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'yı ilhak etmesinin zamanının geldiğini öne sürerek, ilgili kurumlara ilhak planı için gerekli altyapı çalışmalarını başlatmaları talimatını verdiğini ve 2025'in Batı Şeria'nın "ilhak edilmesi yılı" olacağını da savunmuştu.
Netanyahu'nun Trump'ın zaferini beklediğini belirten İshak, çünkü "Trump'ın, ABD yönetimlerinin Filistinlilere gönderdiği mektuplarda yer alan Kudüs'ün tarihi statüsünde herhangi bir değişiklik yapılmayacağına dair taahhütleri ilga eden kişi olduğunu hatırlattı.
Trump'ın "bu taahhütleri göz ardı ettiğini ve Kudüs'ü 2017'de İsrail'in ebedi başkenti ilan ederek, Kudüs'ün ilhakını duyurduğunu ve Doğu Kudüs'teki konsolosluğu iptal ederek, burayı ABD'nin İsrail'deki büyükelçiliğine dönüştürdüğünü aktaran İshak, Filistinlilerin Batı Şeria'da bölünmüş ve izole edilmiş topluluklar halinde kaldığına işaret ederek, Netanyahu'nun Trump'tan Batı Şeria'nın ilhakını kabul etmesini veya geniş bölgelerini ilhak etmeyi isteyeceğini söyledi.
İshak, "İsrail, işgal altındaki Batı Şeria'yı 'küçük bölgelere ayırma planını' uyguluyor. Tamamını ya da büyük bir kısmını ilhak etmek için ABD'nin seçilmiş Başkanı Donald Trump'ı bekliyor."değerlendirmesinde bulundu.
Gazze konusunda ise İshak, Trump'ın damadı Jared Kushner'in "Gazze sahili çok iyi bir plaj olarak kabul ediliyor." derken söylediği şeyi destekleyebileceğini ve İsrail'in burayı ele geçirmesini destekleyebileceğini kaydetti.
Kudüs Uygulamalı Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cad İshak, "Gazze'de gasbedilmiş bölgeleri yeniden tesis etmek ve Gazze'yi İsrail'in yararına bir turizm beldesine dönüştürmek istiyorlar. Netanyahu'nun Trump'la anlaşarak aradığı şey bu." dedi.
"Netanyahu ve Trump'ı "umursamaz" olarak niteleyen İshak, Trump'ın "etrafını bir grup Siyonistin çevrelediğine" dikkati çekti.
Filistin için küresel bir hareket oluştu
İshak'a göre, sorunun tek çözümü olan 1947'den bu yana Filistin halkına vadedilen ancak gerçekleşmeyen devletin kurulması olduğu konusunda küresel bir fikir birliği var.
"(BMGK'nin Filistin'i iki devlete bölmek için aldığı) 181 sayılı Bölünme Kararı'nı imzalayan ve İsrail'i tanıyanlardan beklenen, Filistinlilerin kendi geleceğini tayin etme hakkını ve 1967 sınırlarında kendi devletlerini kurma haklarını kabul etmeleridir." ifadesini kullanan İshak, mevcut küresel güç dengesinin Filistinlilerin lehine olmadığı değerlendirmesinde bulundu.
Gençlerin, akademisyenlerin ve çok sayıda halkın öncülük ettiği, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkını ve bağımsız Filistin devletinin kurulmasını talep eden küresel bir hareket oluştuğunu belirten İshak, "Filistin egemenliğinin topraklarının tamamında ve özellikle C Bölgesi'nin tamamında olması ve gasbedilmiş toprakların Filistinlilere geri verilmesi" gerektiğini vurguladı.
Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde Batı Şeria; A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.
İşgal altındaki Batı Şeria'nın yüzde 18'ini kapsayan "A bölgesi"nin yönetimi, idari ve güvenlik olarak Filistin'e, yüzde 21'lik "B bölgesi"nin idari yönetimi Filistin'e, "güvenliği" İsrail'e devredilirken, yüzde 61'ini kapsayan "C bölgesi"nin "idare ve güvenliği" İsrail'e bırakılmıştı.