"Filistinli Esirler Günü"
Zeynep Hilal Karyağdı/Ayşe Sümeyra Aydoğdu - İsrail hapishanesinde 19 yıl kaldıktan sonra serbest bırakılan Filistinli mahkum Muhammed Attun, Türkiye'nin İsrail'e karşı dik duruşunu överek, "Arap ülkeleri ve Müslüman toplumlar, İsrail"...
Zeynep Hilal Karyağdı/Ayşe Sümeyra Aydoğdu - İsrail hapishanesinde 19 yıl kaldıktan sonra serbest bırakılan Filistinli mahkum Muhammed Attun, Türkiye'nin İsrail'e karşı dik duruşunu överek, "Arap ülkeleri ve Müslüman toplumlar, İsrail hapishanelerindeki Filistinli Esirlerin serbest bırakılması için ciddi bir şekilde harekete geçerse, İsrail hepsini serbest bırakır" dedi.
İsrail'de 19 yıl hapis yattıktan sonra Hamas ve İsrail arasında 2011 yılında yapılan esir takası anlaşması ile serbest bırakılan Muhammed Attun ve Naci Hasan Ebu Kıteş, AA muhabirine konuştu.
Kudüs'ün güneyindeki Surbeyr köyünden olan Attun, Şeyh Ahmed Yasin'in hapishaneden serbest bırakılması için İsrail askerlerini esir aldıklarını ancak operasyonun başarısız olduğunu ve İsrail tarafından hapsedildiklerini söyledi. Attun, Ebu Kıteş ile 2011 yılındaki esir takası anlaşmasıyla Filistin'i terk etmeleri karşılığında serbest bırakılan 40 mahkum arasında yer aldıklarını ve Türkiye'de hayatlarını devam ettirdiklerini belirtti.
Türkiye'nin, İsrail'in özür dilemesine yol açan dik duruşu gibi Arap ülkelerinin de dik durmasını isteyen Attun, "Arap ülkeleri ve Müslüman toplumlar, İsrail hapishanelerindeki Filistinli esirlerin serbest bırakılması için ciddi bir şekilde harekete geçerse, İsrail hepsini serbest bırakır" diye konuştu. Attun, İsrail hapishanelerinde 20 yıldan uzun süredir hapis yatan yaklaşık 57 mahkum olduğunu, bunların arasında 30 yıldır hapis yatanların da bulunduğu kaydetti.
Attun, "Filistin davası için maddi destek veya reklam değil, sadece bu konuda ciddiyetle harekete geçilmesini istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Filistin davasının yalnızca Filistinlilere ait olmadığına dikkati çeken Attun, bu konunun bütün Arap ve Müslüman dünyasını ilgilendirdiğini vurgulayarak, İsrail hapishanelerindeki Filistinli mahkumlar sorununun, bu davanın yalnızca bir parçası olduğunu belirtti.
-"İsrail zindanlarında kapalı kapılar ardında yaşananlar bilinmiyor"-
Türk halkının ve medyanın Mavi Marmara'da yaşananları yakından takip ettiğine işaret eden Attun, "Ancak İsrail zindanları"nda kapalı kapılar ardında yaşananlar bilinmiyor. Filistinli tutukluların yaşadığı zorlukların bütünü göz önüne alındığında Mavi Marmara bunların içinde çok küçük kalır" görüşünü dile getirdi.
Kendilerine Türk vatandaşlığı verilmesine ilişkin duygularını paylaşan Attun, şunları söyledi:
"Bu kutsal ve cesurca bir adım. Diğer ülkelerin böyle bir adım atabileceğini tahmin etmiyorum. Türkiye pasaportuyla dünyayı dolaşıyoruz. Bu sayede Filistin davasını dünyaya duyuruyoruz. Türkiye vatandaşlığı dünyadaki kardeşlerimizle buluşmamız için önemli bir imkan."
-"İsrail hapishaneleri canlılar için mezar"-
Attun, İsrail hapishanelerinde yaşananlar hakkında şöyle konuştu:
"İsrail hapishaneleri canlılar için mezar. Hapishaneye inandığımız, uğruna savaştığımız kutsal bir dava için girdik. Dava adamı olduğumuz için bu şartlara tahammül ettik. Hayatımız, geleceğimiz, tarihimiz çalındı. Ancak yaşamamız için yeterli olacak bir miktarda verilen besinle yaşamak için yaşadık. Ağır ağır ölüme sürüklendik. Hapishane şartları özellikle ilk etaptaki soruşturma döneminde çok ağır. Esirlere hatta ailelerine işkence yapılıyor."
Hapishanede çok acı manzaralarla karşılaştıklarını anlatan Attun, bazı tutukluların hapishanedeyken ailelerini kaybettiklerini ve bu durumdan ancak aylar sonra haberdar olduklarını, bazılarının gazete sayfalarından öğrenebildiklerini aktardı. Attun, mahkumların çoğunun aileleriyle yıllarca görüşmesine izin verilmediği dile getirdi.
Hapishaneyi kısıtlı imkanlarla eğitim merkezine dönüştürdüklerini ve çok sayıda mahkumun burada lisans, hatta yüksek lisans derecesi aldığını aktaran Attun, birçok mahkumun hapishanede ilahiyat eğitimi aldığını ve Kur'an-ı Kerim'i ezberleyerek hafız olduğunu ifade etti.
Attun, hapishanedeyken yaşadığı, kendisini en çok üzen olayın ise 1970'lerin sonunda eşi ikiz bebeklerine hamileyken tutuklanan bir arkadaşının hiç görmediği oğlu ile 20 yıl sonra oğlunun da kendisi gibi mahkum olmasının ardından ilk kez hapishanede görmesi olduğunu aktardı.
-"Her 17 Nisan bize işgali ve direnişi hatırlatır"-
Bir başka serbest bırakılan Filistinli tutuklu Naci Hasan Ebu Kıteş,17 Nisan'ın Filistinlilerin kalbinde büyük önemi ve hatıraları olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
"Her 17 Nisan bize işgali ve direnişi hatırlatır. Esirler Günü'nde 1967 yılından beri binlerce Filistinlinin İsrail hapishanelerine girdiğini hatırlarız. Ayrıca topraklarımızın özgürlüğe kavuşması için feda ettiği kurbanları anarız."
Kıteş, 1993 yılında tutuklandığını, 3 müebbet ve 40 yıl hapis cezası aldığını, 19 yıl hapiste kaldıktan sonra esir takası anlaşmasıyla serbest bırakıldığını dile getirdi.
Filistinlilerin çoğunun işgale direniş sebebiyle tutuklandığını vurgulayan Kıteş, "Biz Filistin halkı olarak topraklarımızın işgal edilmesine, işgal güçlerinin bizi kontrolü altına almasına karşı çıkıyoruz. Çoğumuzun tutuklanma sebebi budur" diye konuştu.
İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutukluların durumu hakkında Kıteş, şunları ifade etti:
"İsrail hapishaneleri, patlamaya hazır bomba gibi. Hapishanelerdeki kötü durumları protesto etmek için açlık grevi yapan Filistinliler var. Bunun yanında hapishanelerde Arap, Ürdünlü esirler de bulunuyor. Bazıları uzun yıllar boyunca ailelerini göremiyor, telefonda dahi konuşamıyorlar. En basit hizmetlerden mahrum kalıyorlar. İsrail, annenin çocuğu görmesini engelliyor, bir de akraba olmadıklarını bu sebeple görüştürmediklerini öne sürüyor."
Kıteş, "Filistin davası sadece Filistinlilerin davası olmadığı gibi esir konusunda sadece Filistinlileri ilgilendiren bir konu değil. Filistin halkı, tüm İslam ümmetinin kutsal değerlerini savunmaya çalışıyor. İsrail hapishanelerindeki esirler, cezaevine sadece kendi vatanlarını korudukları için girmediler, onlar ümmetin topraklarını muhafaza ettikleri için hapiste yatıyorlar. Ümmetin Filistinli esirlerin kurtarılması için aynı safta birleşmesi, beraber hareket etmesi gerekiyor" dedi.
-"Türk vatandaşı olmamız bizim için onurdur"-
Türkiye'nin kendilerine vatandaşlık vermesiyle alakalı Türk halkına teşekkürlerini sunduğunu belirten Kıteş, "Vatandaşlık verilmesi Türk halkının ve hükümetinin cömertliğini ayrıca Filistin halkına ve davasına verdiği önemi gösteriyor. Türk vatandaşı olmamız bizim için bir onurdur. Kendi vatanımızdan uzaklaştırıldık, uzun yıllar hapiste kaldık ama buraya geldiğimizde kardeşlik, sevgi ve bizi kucaklayan bir Türkiye bulduk" ifadelerini kullandı.
Mısır hükümetinin arabulucuğuyla 18 Ekim 2011'de yapılan anlaşma gereğince Hamas'ın elinde bulunan İsrail askeri Gilad Şalit'i serbest bırakmıştı. Buna karşılık İsrail yönetimi, hapishanelerindeki bin 27 Filistinli tutukluyu serbest bırakmıştı.
Mahmud Bekir Hicazi'nin 17 Nisan 1971'de İsrail tarafından serbest bırakılarak hapishaneden çıkmasının anısına, 1974'ten itibaren her yıl 17 Nisan
"Filistinli Esirler Günü" olarak kutlanıyor. Hicazi ilk serbest bırakılan Filistinli olarak biliniyor.
Ramallah ve Gazze hükümetlerinin verilerine göre, 17 İsrail hapishanesinde 4 bin 660 Filistinli tutuklu bulunuyor.
Yayıncı: Ekrem Kaftan - İSTANBUL