Filistin Sempozyumu'nda Akademik Özgürlükler ve Filistin Konusu Tartışıldı
İbn Haldun Üniversitesince "Filistin ve Küresel İlişkilerin Geleceği" temasıyla bir otelde düzenlenen "Filistin Sempozyumu"nda "Akademik Özgürlükleri Korumak ve Kamusal Aydınların Filistin Konusundaki Rolü" paneli yapıldı.
İbn Haldun Üniversitesince "Filistin ve Küresel İlişkilerin Geleceği" temasıyla bir otelde düzenlenen "Filistin Sempozyumu"nda "Akademik Özgürlükleri Korumak ve Kamusal Aydınların Filistin Konusundaki Rolü" paneli yapıldı.
İbn Haldun Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Irfan Ahmad moderatörlüğünde yapılan panele, Gazze İslam Üniversitesinden Kamalain Shaath, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinden David Miller ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nden Prof. Dr. Berdal Aral konuşmacı olarak katıldı.
Sempozyumun açılış konuşmasını Norveçli Prof. Dr. Mads Gilbert yaptı.
Gilbert, burada yaptığı konuşmada, Gazze'nin herkesi etkileyen bir mücadele olduğunu vurgulayarak, "Eğer İsrail cezasız kalmaya devam edecekse ve bu Amerika Birleşik Devletleri tarafından desteklenen İsrail'in herhangi bir sonucu olmaksızın öldürmek istedikleri kadar kişiyi öldürmelerine izin verilecekse sırada kim olacak ve çocuklarımız ve torunlarımız için dünya neye benzeyecek?" dedi.
Filistin halkının acı çektiğini, ölüm, yaralanma, açlık ve susuzlukla mücadele ettiğini kaydeden Gilbert, "Hepsinden önemlisi Filistin halkı sömürgeciliğe, işgale ve apartheide karşı direnişlerinde dimdik ayakta duruyor." diye konuştu.
Gilbert, Gazze'de yaşananların İsrail tarafından yapılan ve ABD'nin desteklediği yüzde 100 beşeri bir felaket olduğuna dikkati çekerek, "Bunun askeri bir anlamı yoktur, bu ortadan kaldırma politikasıdır. Bu, toprak çalmanın ve toprağın sahibi olan insanları öldürmenin sömürgeci siyasetidir." ifadesini kullandı.
Filistinli sağlık çalışanlarının şu anda bu dünyanın ahlaki pusulaları olduğunu belirten Gilbert, onların gerçek kahramanlar olduğunu söyledi.
Gilbert, Gazze'de derhal ateşkes sağlanması gerektiğini vurgulayarak, bölgeye gıda, su, sağlık ekibi ve tıbbi malzeme girişine de izin verilmesi gerektiğine işaret etti.
Yardımların Gazze'ye girişinin uluslararası toplum tarafından kontrol edilmesi gerektiğini dile getiren Gilbert, Gazze'nin yeniden inşasının da önemine değindi.
Gilbert, sorumluluğun Filistinlilerde olması gerektiğinin de altını çizerek, Gazze'nin çok güzel bir yer olduğunu ve orada uzun yıllar çalıştığını anlattı.
Dört ay boyunca Gazze'de her gün ortalama 10 çocuğun uzuvlarının kesildiğini aktaran Gilbert, gerekli ameliyatlar için Gazze'de rehabilitasyon hizmetine de ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Gilbert, Gazze'deki çocukların yüzde 90'ının ishal, kusma gibi bulaşıcı hastalıklara yakalandığını, hastalıklar nedeniyle su ihtiyacı daha da artan çocukların temiz su kaynaklarına erişiminin olmadığını vurguladı.
Gilbert, şunları kaydetti:
"Bu dünyanın nesi var böyle? İsrail'in dört ay boyunca insanları aç bırakarak, öldürerek, sakat bırakarak ve dondurarak ölümle korkutmasına izin vermek. Orta Çağ'a geri mi döndük? Ormana mı döndük? Her birimiz tavır almak zorundayız çünkü dediğim gibi bu sadece Filistinlilerin davası değil. Şehitleri asla unutmayacağız. Baskıya, ırkçılığa ve sömürgeciliğe asla boyun eğmeyeceğiz. Filistin halkının yanında dimdik duracağız çünkü belki 15 yıl sonra ya da 20 yıl sonra dünyanın Filistinlilere şu anda gösterebileceği dayanışmaya ihtiyacımız olacak. Taleplerimiz basit. Gazze'yi yeniden inşa edeceğiz ama önce ateşkes talep ediyoruz, kuşatmayı kaldırın, Filistinlilerin sağlık hizmetlerini açın, sınırları açın, çocukları koruyun ve Filistin'in işgalini durdurun!"
"Ve şimdi ateşkes çağrısı yapıyoruz, soykırımı durdurun, Filistin'i özgürleştirin"
Gazze İslam Üniversitesinden Shaath, akademik özgürlüğün entelektüel ve fiziksel olmak üzere iki farklı yönü olduğunu dile getirdi.
Entelektüel anlamda akademik özgürlüğün doğru araştırmanın özgürce yayımlanması olmadığına işaret eden Shaath, önemli olanın konuları tartışma özgürlüğünün bulunması olduğunu vurguladı.
Shaath, insanların fikirlerini kamuya açık bir şekilde ifade etmeleri nedeniyle cezalandırma korkusu olmadan hareket edebilmeleri gerektiğine dikkati çekti.
Fiziksel olarak da akademisyen ve öğrencilerin hareket alanlarının kısıtlanmasına, kısıtlı kaynaklara ve personel güvenliğine yönelik tehditlere işaret eden Shaath, "Aslında İsrail ile Filistin bağlamında, aslında belki de entelektüelden ziyade fiziksel tarafa daha fazla vurgu yapıyoruz. Dolayısıyla öğrenciler için yüksek öğretim kurumlarına erişimimiz yok ve akademisyenler için uluslararası konferanslara katılma imkanımız yok. Küresel akademik topluluklarla ilişki kurmanın ve değerli işbirlikleri oluşturmanın bir yolu yok." ifadelerini kullandı.
Shaath, bu sempozyumun da İsrail kurumlarının ve üniversitelerde Filistinlilere karşı İsrail'i destekleyen akademisyenlerin boykotu için önemine değinerek, "Ve şimdi ateşkes çağrısı yapıyoruz, soykırımı durdurun, Filistin'i özgürleştirin." şeklinde konuştu.
"Biz entelektüeller ve akademisyenler olarak hegemonyanın bir parçası olmamalıyız"
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinden Miller, akademik özgürlüğün gerekliliğine değinerek, "Siyonistler akademik özgürlüğe karşıdırlar çünkü Filistin'in varlığının ifade edilmesine ve hatta buna dair herhangi bir işarete ya da Siyonist projeye yönelik herhangi bir eleştiriye karşıdırlar." dedi.
İsrail'in Gazze'ye saldırılarında üniversitelerin de hedef alındığını anımsatan Miller, "Gazze İslam Üniversitesi, geçen yıl 10 ve 11 Ekim tarihlerinde, oldukça Siyonist bir şekilde bombalandı ve daha sonra Aralık ayına kadar devam eden bir dizi saldırı ile tamamen yok edildi." şeklinde konuşarak, "Bunlar kaza değil, Bunlar, duyduğumuz gibi akademisyenlerin hedef alınarak öldürülmesidir, tıpkı kurtarma görevlilerinin, doktorların, öğretmenlerin hedef alınarak öldürülmesi gibi." diye konuştu.
İstanbul Medeniyet Üniversitesinden Aral da asıl sorunun İsrail'in Gazze'ye yönelik yaptığı saldırlar olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Çok fazla suç işlediniz, bölgeyi işgal ettiniz, suçlusunuz. Biz entelektüeller ve akademisyenler olarak hegemonyanın bir parçası olmamalıyız. Özgür düşünürler olmalıyız, adaletle hareket etmeliyiz ve baskı ve işgal mağdurlarına verdiğimiz destekle hareket etmeliyiz."