Haberler
Antalya'da 4.6 büyüklüğünde deprem

Antalya'da deprem! Sarsıntının şiddeti çevre illerde de hissedildi

Halep'te büyük kriz! Sorun çözülmezse kaybedilmesi an meselesi

Halep'te büyük kriz! Sorun çözülmezse kaybedilmesi an meselesi

Suriye'deki operasyon sonrası Fransızların 102 yıl önce hazırladığı harita yeniden gündem oldu

102 yıl sonra ortaya çıkan harita Orta Doğu'yu karıştıracak

Sıkıyönetim ilanı Güney Kore'yi karıştırdı! Başkan Yoon'un yardımcıları istifa etti, sokaklar yangın yeri

Üst düzey isimlerin hepsi istifa etti, atılan sloganlar sokakları inletti

Feyzioğlu'na Alkışlı Protesto

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Mersin Barosu’nun CMK eğitim seminerine katılmak üzere Mersin’e gelen Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, akademisyenler bildirisine ilişkin eleştirileri nedeniyle Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Mersin Şubesi üyesi bir grup avukat tarafından alkışlarla protesto edildi.

Mersin Barosu'nun CMK eğitim seminerine katılmak üzere Mersin'e gelen Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, akademisyenler bildirisine ilişkin eleştirileri nedeniyle Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Mersin Şubesi üyesi bir grup avukat tarafından alkışlarla protesto edildi.

Feyzioğlu, Mersin Barosu tarafından düzenlenen Meslek İçi Eğitim Semineri'ne katıldı. Metropol İş Merkezi'ndeki baro toplantı salonunda düzenlenen seminerde konuşma yapmak üzere kürsüye çıkan Feyzioğlu, salonda bulunan Çağdaş Hukukçular Derneği Mersin Şubesi üyesi bir grup avukat tarafından akademisyenlerle ilgili yaptığı açıklamaları nedeniyle alkışlarla protesto edildi. Tepkilerini oturdukları yerden gösteren avukatları kürsüye davet eden Feyzioğlu, "Gelin kürsüden giriş, gelişme ve sonuç olsun. Tutarlı bir şekilde basın mensuplarının önünde eleştirilerinizi dinleyelim, istifade edelim" dedi.

Bunun üzerine kürsüye gelen ÇHD Mersin Şube Başkanı Mehmet Altuntaş, kendilerinin de avukat olduğunu hatırlatarak, Barolar Birliği Başkanı'nın akademisyenlere dönük yapmış olduğu açıklamadan son derece rahatsızlık duyduklarını söyledi. Avukatlar olarak Barolar Birliği'ne ve Barolar Birliği'nin başkanını eylem ve sözlerine karşı eleştirel tutumlarını ifade etmek istediklerini belirten Altuntaş, "Tahir Elçi, sağ olmuş olsaydı kesinlikle akademisyenler için avukatlık yapacak ilk kişiydi bu da biline. Biz Barolar Birliği Başkanı'nın ifade özgürlüğü kapsamında meseleye yaklaşması gerektiğini ve akademisyenlere karşı linç kampanyası yürütülürken böyle bir tutuma girmemesini beklerdik" diye konuştu.

Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatların dışarı çıkmasının ardından yeniden söz alan Metin Feyzioğlu, eleştirinin herkesin en temel hakkı olduğunu ifade etti. Kendisinin de bir yönetici olarak eleştirilmesinin son derece doğal olduğunu dile getiren Feyzioğlu, şöyle devam etti:

"Sıra bendeyken eylem yapan sevgili meslektaşıma 'Gel oradan yapma, buradan konuş, istediğin kadar konuş' dedim. Hatta 'Gerekiyorsa ben konuşmayayım sen konuş' dedim. Ben başka bir mecrada da konuşurum. Siz beni, açılışı dinlemek için gelmiş olabilirsiniz düşüncesiyle bir şeyler paylaşalım arzu ettim. Sorun şu ki, benim düşünce özgürlüğüne gösterdiğim bu önemin bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak benim düşünce özgürlüğüme de gösterilmesini aynı şekilde talep ediyorum."

"NEZİH BİR PROTESTO YAPILDI"

Burada yapılan olaydan Türkiye'ye örnek bir davranış çıkarabileceklerini belirten Feyzioğlu, çünkü nezih bir protesto yapıldığını söyledi. Protestoculara kürsü verildiğini ve konuşmalarının sağlandığını kaydeden Feyzioğlu, "Şimdi ben konuşacağım. Böylece aynı pencerelerden bakmak zorunda olmadığımızı ama pencereleri yan yana getirerek dünyayı daha güzel kavrayabileceğimizi göreceğiz. Ne ben, ne bir başkası mutlak doğrulara sahip olduğumuz iddiasında olamayız. O yüzden düşünce özgürlüğü var ya da olmalı. Düşüncem, ben yıllarca uluslararası ceza hukuku alanında sadece teorik değil uluslararası arenada çok ciddi pratik çalışmalar yapmış bir meslektaşınızım. Dolayısıyla bir bildiriyi gördüğümde o bildirinin arkasında hangi uluslararası hukuk taleplerinin bulunduğunu, gözlemci diye davet edilen ve henüz isimlendirilmeyen heyetlerin Uluslararası Kızıhaçı aslında işaret ettiğini, Uluslararası Kızılhaçın ülkeye gelmesinin şartının savaşan taraflar statüsünün uluslararası hukukta kabulüne bağlı olduğunu, savaşan taraflar statüsü kabul edildikten sonra bölücü terör örgütüyle devletin uluslararası alanda eşit kefelere konulmaya başlanacağını ve bir sonraki adımda da Uluslararası Kızılhaçın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterliğini Türkiye'ye barış gücü gönderilmesini dahi tavsiye edebileceğini bilecek kadar uluslararası hukuk içerisinde yetişmiş bir meslektaşınızım. Hem vasatlıktan hem eğitimsizlikten hem sloganlardan söz ederek bir yandan da bir bilgiye dayanan çıkışı düşünce hürriyetini yok sayarak sosyal lince tabi tutmayı doğru görmüyorum" şeklinde konuştu.

Tahir Elçi'yi sadece arkadaşı olarak gördüğü için değil tutarlılığı sebebiyle baş tacı ettiğini dile getiren Feyzioğlu, "Tahir Elçi, bu hendeklerin şehirlerde barışın köküne dinamit olduğunu söyleyecek, ailesi Cizre'de oturduğu halde 'Bu hendekleri kapatmazsanız Türkiye'de barışı sağlayamazsınız' diyecek, 'Çocuklarımız eğitim hakkından mahrum oluyorlar' diye dönüp hendekleri kazanlara 'Kapatın bunları' diyecek kadar akıllı, olgun ve tespitleri doğru bir insandı. Aynı zamanda hendeğin önünde keskin nişancı teröristlerin namlusunun dibinde dönüp 'Burada silah istemiyoruz' diyecek kadar da kahramandı. O yüzden Tahir Elçi'nin tırnağına kurban olayım. O'dur barış elçisi" diye konuştu.

"BU DEVLET YIKILIRSA HEPİMİZ ALTINDA KALIRIZ"

Konuşmasını, "Devlet yıkılırsa hepimiz ve demokrasimiz devletin altında kalırız" diye sürdüren Feyzioğlu, "Terör örgütüne; 'Neden 3 yıl boyunca hendek kazdın, keskin nişancı eğitimleri verdin, asfaltların altına bombaları hangi barışçıl amaçla döşedin?' diye sorgulamadan, varsa yoksa 'devlet suçludur' denildiğinde, kusura bakmayın ben de şunu söylüyorum; bu devlet yıkılırsa, hepimiz ve demokrasimiz devletin altında kalırız. Bu devletin yıkılmaması için adaleti mülkün temeli haline getirmek lazım. PKK'ya 'terör örgütü' dedim, bu kanlı savaşın bir numaralı sorumlusu ilan ettim diye ben baskıcı faşist, ben anti demokrat mı oluyorum? Hepimizin burada tuzu kuru, yarın bu tuzların kuruluğunu ararız. Köprü insanı olmaya çalışmak zorundayız" ifadelerini kullandı.

İktidarı dün olduğu gibi bugün de eleştirdiklerini belirten Feyzioğlu, şöyle devam etti:

"Ama devletin karşısında bilinen en kanlı terör örgütünü bir özgürlük ve sevgi yumağı olarak göstermek isteyenlere vereceğim cevap, 'hadi oradan sende' olur. Eğer bu gidişe bir son verilmez ise Türkiye'de herkes birbirinin etnik kökenini, mezhebini sorar hale getirilirse, ne hale geleceğimize Suriye'ye, Yugoslavya'ya bakarak anlayabiliriz. İç savaşa, bölünmeye çeyrek kalmışken birbirimizi zor konularda sarf ettiğimiz tüm cümleleri dinlemeden anlamayı reddedersek, tarih bize bunun hesabını soracaktır. Tarihe altın harflerle geçmek isteyenler köprü olmalıdır. Köprüleri yıkmayalım, daha fazla köprü inşa edelim. Türkiye, doğmamış evlatları, kaptanı, yolcusuyla uçurumun kenarında yuvarlanıyor. Vakit geç değildir. Gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olanlara 'gelin yapmayın' diyelim ama doğruları yanlışlardan ayıralım." - MERSİN

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel
title