Fetullahçı Terör Örgütü Üyeliği" İddiasına Dava (2)
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, "Fetullahçı Terör Örgütü üyeliği" iddialarına ilişkin 4'ü polis 7 kişi hakkında açtığı davanın iddianamesinde, sanıklardan Kadir İnan'ın, soruşturma aşamasında verdiği ifadede, sanık polis Seyyit Akşit'in "cemaatin her yerde bulunması ve cemaat mensuplarının zarar görmemesi için her türlü mücadelenin içinde olmaları gerektiğini" söylediğini iddiasına yer verdi.
BARIŞ KILIÇ - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, "Fetullahçı Terör Örgütü üyeliği" iddialarına ilişkin 4'ü polis 7 kişi hakkında açtığı davanın iddianamesinde, sanıklardan Kadir İnan'ın, soruşturma aşamasında verdiği ifadede, sanık polis Seyyit Akşit'in "cemaatin her yerde bulunması ve cemaat mensuplarının zarar görmemesi için her türlü mücadelenin içinde olmaları gerektiğini" söylediğini iddiasına yer verdi.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, sanıklar Seyyit Akşit, Cihan Tümbül, Durak Yiğit, Ömer Aydın, Kadir İnan, İbrahim Şimşek ve Nebil Ark olarak gösterildi.
Sanıklardan Akşit, Tümbül, Aydın ve Şimşek'in emniyet mensubu oldukları, Yiğit'in geçen yıl emniyetten ihraç edildiği, Ark'ın Turgut Özal Üniversitesinde kulak burun boğaz uzmanı, İnan'ın ise suç örgütü lideri olduğu belirtilen iddianamede, sanık ve tanıkların, soruşturma aşamasında verdikleri ifadeleri özetlendi.
Emniyete gelen ihbar telefonunun ardından gözaltına alınan, 2008-2014 yılları arasında KOM Daire Başkanlığında çalıştıktan sonra meslekten ihraç edilen tanık Ali Dilekli, soruşturma aşamasında "şüpheli" sıfatıyla verdiği ifadede, Seyyit Akşit'in, "çalınan aracın şoförü polise, şube müdürüne ve amirlere gıcık olduğu için İnan'ın bir adamı ile aracı çaldırdığını kendisine itiraf ettiğini" söyledi.
Dilekli, Akşit'in "elindeki arşiv ve belgelerle, şube müdürü ve amirleri zor duruma sokacağını, bu olmazsa gayrimeşru yöntemlerle müdür ve amirleri görevden aldıracağını" anlattığını öne sürdü.
"Akşit'in teknik büroda çalışırken, bazı suç örgütlerinin dinleme tapelerini 70 bin lira karşılığında sildiğini, Kadir İnan'a verdiği malzemeler karşılığında 20 bin lira alacağını duyduğunu" anlatan Dilekli, "Akşit'in, Emniyet teşkilatı içerisinde devlete karşı paralel bir devlet görünümlü her türlü gizli bilgiye ulaşabilen; şantaj, tehdit ve ayak kaydırma yöntemlerini uygulayan bir yapıya hizmet ettiğini" savundu.
Dilekli, "Akşit'in anlattığına göre, şubedeki dosyaları kendisi ve arkadaşlarının gayrimeşru aleme servis ettiğini, yeni ekibin başarısız olması için hakkında dosya yapılan ve dinleme kararı olanların bu konuları bildiğini, bu sayede kendisinin de para kazandığını, yürümeyen emniyet sisteminin kendi arkadaşlarının döneceği tarihe kadar kilitleneceğini, dolayısıyla devletin de kilitleneceğini, yeniden hakimiyet kazanacaklarını anlattığını" kaydetti.
Akşit, suçlamaları reddetti
Sanık Akşit ise soruşturma sürecinde verdiği ifadede, Ankara Organize Suçlarla Mücadele Organize Büro Amirliği fiziki takip ekiplerinde Haziran 2011-Ocak 2012 arasında görev yaptığını, ardından Teknik Dinleme Büro Amirliği, Suç Gelirleri Bürosu ve Güvenlik Büroda çalıştıktan sonra Temmuz 2014'te Batman'a tayinin çıktığını anlattı.
Sanıklardan İnan'ı Organize Şubedeki görevi dolayısıyla, uyuşturucu satıcısı ve silahlı suç örgütü lideri olarak bildiğini kaydeden Akşit, 2014'te İnan'ın kendisini aramasının ardından onunla buluştuklarını iddia etti.
Buluşmada İnan'ın, "Başkomiser Durak Yiğit ve Komiser Ömer Aydın ile irtibatlı olduğunu" söyleyerek, kendisinden polis telsizi, çelik yelek, polis aracı ve silah istediğini öne süren Akşit, kabul etmemesi durumunda eşini ve çocuğunu öldürmekle tehdit ettiğini söyledi.
İsteği kabul etmeyince İnan ve adamlarınca izlendiğini ve ailesinin hayatıyla tehdit edildiğini aktaran Akşit, daha sonra ailesi için endişelenerek, talebi kabul ettiğini öne sürdü.
Önce, beraber çalıştığı komiserin ekip otosunda unuttuğu telsizi çalarak İnan'a verdiğini kaydeden Akşit, daha sonra İnan'ı savmak için "gereksiz" bazı evrakı da ilettiğini anlattı.
Akşit'in "usulsüz dinlemeler" konusundaki sözleri
Akşit, çeşitli suçlardan hakkında dava açılan Arif Ötleş grubuna yönelik dinlemeler sırasında, başkalarının da farklı isimlerle dinlendiğini, bunu amirlerin ısrarıyla yaptıklarını, usulsüz dinleme sırasında uzatma kararları alındığını, hazırlanan birçok tapenin amirlere elden verildiğini, polis memurlarının aidiyet numarasını kullanarak yetkisi olmayan amirlerin dinleme yaptıklarını dile getirdi.
Emniyete ait otomobilin çalınması öncesinde keşif için kullanıldığı belirtilen aracı sanık Cihan Tümbül'den, "eşini hastaneye götürmek için" aldığını iddia eden Akşit, silah zoru altında İnan ile Keçiören'e gittiklerini savundu.
Akşit, ara sıra kullandığı için bu otomobilin yedek anahtarının kendisinde bulunduğunu ve anahtarı araç çalınmadan 3-4 gün önce yedek anahtarı İnan'a verdiğini anlattı.
Çalınan aracı polisler bulduktan sonra İnan'ın kendisini arayıp "seni öldürürüm" dediğini, çalınan araç içerisindeki malzemelerin İnan'da olduğunu ifade eden Akşit, İnan'ın bağlantısı olan "Aydın ve Yiğit'in paralel yapı içerisinde hiyerarşik bir biçimde yer aldıklarını" öne sürdü.
Yiğit ve Aydın'ın, suç örgütlerinin bilgilendirilmesi ve organize şube aracının çalınmasıyla şubenin başarısız duruma düşürülmesini amaçladıklarını savunan Akşit, organize şubedeki bazı polis ve amirlerin paralel yapıdan olduklarını kaydetti.
Şubenin cemaat abisinin, "abilerin abisi" lakaplı Fatih Üniversitesi doktoru "Nebi" adlı kişi olduğunu ve talimatlarının tüm birimlerin yetkililerince uygulandığını söyleyen Akşit, şubeye personel alımından başlayarak her konuda bu kişinin müdürlere emir verdiğini ifade etti.
Akşit, Yasin Öztürk adlı kişinin amir ve memurlardan "himmet" adı altında sürekli olarak 200-500 lira topladığını, Ankara Emniyeti'nin "polis ağabeyinin" Arif Canlı olduğunu, Adem Yalçınkaya'nın da bu yapı sayesinde Organize Şubeye geldiğini iddia etti.
İddianamede, Akşit'in sonradan bu beyanının doğru olmadığı, baskı altında ifade verdiğini öne sürdüğü, buna ilişkin şikayetinin "soyut ve delile dayanmaması" dolayısıyla takipsizlikle sonuçlandığı kaydedildi.
İnan'ın beyanları
İddianameye göre sanık Kadir İnan ise "devlet adına hizmet yaptığını düşünerek çeşitli olaylara karıştığını ve zarar geleceğini düşünüp gerçeği gizlediğini ancak sonradan Akşit tarafından aldatıldığını, yapılanların bir devlet görevi olmadığını anladığını" beyan ederek, "olayları ayrıntılarıyla anlatmak istediğini" söyledi.
İnan, Ocak 2014'te tanıştığı Akşit'in, "kendisini, devlet adına çeşitli hizmetlerde kullanmak istediğini söylediğini" ifade ederek, Akşit'in müdürlüğün yapacağı operasyonlara ilişkin evrak getirdiğini ve operasyon yapılacak kişilerle irtibat kurmak için yardım talep ettiğini anlattı.
Akşit'in, elinde kumandası bulunan bir aracı kendisine getireceğini, araçta çelik yelek, uzun namlulu silah, telsiz ve evrak olacağını, lazım olduğunda aracı geri alacağını söylediğini kaydeden İnan, Akşit'in, "emniyet içerisinde ajanlık yapan kişiler olduğunu, bunları deşifre etmek için aracın alınacağını" aktardığını ifade etti.
İnan, Akşit'in aracın yedek anahtarını kendisine verdiğini, iki gün kadar sonra Akşit'in söylemesi üzerine emniyete ait aracı aldığını ve tenha olması dolayısıyla Altındağ'da bir çıkmaz sokağa park ettiğini bildirdi.
Akşit'in, kendisine gizli bir operasyon için kullanılmak üzere bir telsiz vererek, saklamasını istediğini kaydeden İnan, kendisiyle hep yalnız görüşen Akşit'in, bir gün "uzaktan kumandalı bomba temin etmesini istediğini" savundu.
Bunu ne yapacağını sorduğunda Akşit'in, "devlete ait bir birimde server odasını patlatacağını, odadaki bilgilerin kimsenin eline geçmemesi gerektiğini söylediğini" ileri süren İnan, bunu temin edemeyeceğini söylemesine karşın Akşit'in bunda ısrarcı olduğunu anlattı.
Akşit'in, "devletin paralel yapılanmaya operasyon yapacağını, operasyonun muhataplarına bunun haber verilmesi ve mağdur edilmemeleri gerektiğini" söylediğini, operasyonların sonuçsuz hale gelmesini istediğini öne süren İnan, Akşit'in söylediği kişilerle görüşmediğini, dolayısıyla operasyon yapılacağı haberini vermediğini kaydetti.
İnan, Akşit'in, bazı grup ve kişilere operasyonların başarısız olması için bilgi verdiğini iddia ederek, Akşit'in "cemaatin her yerde bulunması ve cemaat mensuplarının zarar görmemesi için her türlü mücadelenin içinde olmaları gerektiğini" söylediğini öne sürdü.
İnan, Akşit'in, "çeşitli ajanların devlet kurumlarına sızdığını, devletin tehlikede olduğunu, bu ajanların devlete zarar verdiğini, cemaat mensuplarını koruyucu tedbirler geliştirmelerine" ilişkin konuştuğunu kaydetti.
Diğer sanıklar
Sanıklardan Cihan Tümbül de Akşit'in, şube müdürlüğünden suç soruşturmalarıyla ilgili evrak çalıp, suç örgütü içerisindeki muhataplarına para karşılığı verdiğini söylediği bildirilen iddianamede, Tümbül'ün, "teknik dinleme kısmında çalışırken, sıralı amirlerine dinleme tapelerini verdiklerini, ilgisiz kişilerin de usulsüzce dinlendiğini anlattığı" ifade edildi.
Sanıklardan İbrahim Şimşek, Teknik Takip ve İzleme Büro Amirliğinde dinleme kısmında polis memuru olarak görev yaptığını belirtti. Akşit'in psikolojisinin bozuk olduğunu ve kendisinden verim alınamadığını söyleyen Şimşek, çalıştığı dönemde usulsüz dinleme yapılmadığını ve sanıklardan Nebil Ark'ı tanımadığını savundu.
Sanık Ömer Aydın da Ark'ı tanımadığını beyan etti, suçlamaları reddetti ve Akşit'in ifadesini "hayal ürünü ve kurgu" olarak niteledi.
Sanıklar Durak Yiğit ile Nebil Ark da suçlamaları reddetti. Ark, sanıkların hiçbirisini tanımadığını söyledi.
İddianamede, sanıklardan Nebil Ark'ın silahlı terör örgütü kurup yönetmek; İbrahim Şimşek, Ömer Aydın, Durak Yiğit, Cihan Tümbül ve Seyyit Akşit'in silahlı terör örgütü üyesi olmak suçlarından cezalandırılmaları talep edildi.
Sanıkların ayrıca, "Haksız yere elde bulundurulan anahtarla açarak hırsızlık", "kamu kurum ve kuruluşlarındaki eşya hakkında hırsızlık", "soruşturmanın gizliliğini ihlal", "göreve ilişkin sırrın açıklanması", "rüşvet almak" ve "hırsızlık malını bilerek almak" suçlarından cezalandırılmaları istendi.
Davanın açıldığı Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, duruşma tarihini henüz belirlemediği öğrenildi.
(bitti)