Fetö/pdy'nin "Yasa Dışı Dinleme ve Casusluk" Davası
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) kapsamında eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın da aralarında bulunduğu 143 polisin yargılandığı "casusluk ve yasa dışı dinleme" davası, sanık savunmalarıyla sürüyor.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) kapsamında eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın da aralarında bulunduğu 143 polisin yargılandığı "casusluk ve yasa dışı dinleme" davası, sanık savunmalarıyla sürüyor.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, 6 tutuklu, bazı tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı. Duruşmaya, 7 sanık ise cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.
Duruşmada, sanıkların savunmasına alınmasına devam edildi.
Tutuksuz sanık Kazım Özdemir, yaptığı savunmasında, suçlamalara konu eylem sırasında Edirne İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığını söyledi.
Hakkında, altında imzası olan altı dinleme kararı ve beş kişi hakkında suçlama olduğunu ifade eden Özdemir, Edirne'de beş ay görev yaptığını ve daha sonra Ankara'da geçici olarak görevlendirildiğini anlattı.
İstihbari dinlemenin, araştırmanın başı olduğunu aktaran Özdemir, istihbari dinlemenin adli dinleme ile karıştırılmaması gerektiğini ve istihbari dinlemede önemli olanın çalışmaların gizlilik içerisinde yürütülmesi olduğunu aktardı.
Kendisine gelen dosyaları imzaladıktan sonra müdürüne sunduğunu ve mahkeme kararı olmadan dinleme kararı vermediğini ileri süren Özdemir, 2013 yılı ekim ayında uzman ekip tarafından denetleme yapıldığını ve kendisi hakkında herhangi bir olumsuzluk olmadığını öne sürerek, gerekirse mahkeme tarafından bu dosyanın istenebileceğini söyledi.
Suçlama noktasında kendisi hakkında hazırlanan dosyayla ilgili konuşan Özdemir, "Dinlenen kişilerin mesleğine değinilmediği, gizlendiği söyleniyor. Eğer dinlenen kişilerin polis olduğu gizlenseydi adres kısmı yazılmaz veya başka bir adres yazılırdı. Bu kişilerin de adreslerinde emniyette çalıştıkları ve polis oldukları bellidir. Dinlenen bir şahıs sivil olduğu için adresi normal bir adres. Benim kontrol ettiğim evraklarda şahısların ismi ve adresleri doğrudur. Herhangi bir saklama düşüncesi yoktur." ifadelerini kullandı.
Arşiv kaydının bulunmadığına yönelik bir suçlama olduğunu da ifade eden Özdemir, İstihbarat Daire Başkanlığı'nın yazısına göre dinlemelerde illiyet bağı ve arşiv kaydının aranmadığını iddia etti.
Sanık Özdemir, 15 Temmuz 2016'da gerçekleşen darbe girişimi sırasında sivil olduğunu, 2015 yılının şubat ayında ihraç edildiğini anlatarak, "Sıralı amirlerim dışında kimseden emir almadım ve bilgi vermedim. Bugüne kadar yapılan dinlemelerde kimsenin özel hayatı ihlal edilmemiştir. Yapılan dinlemeler sonucu elde edilen veriler on gün sonra imha edilmiştir." iddiasında bulundu.
Hataya düşmüş veya düşürülmüş olabileceğini ifade eden sanık Özdemir, dinlenen kişileri şahsen tanımadığını, herhangi bir düşmanlığı ve dostluğunun olmadığını söyledi.
Kanunsuz hiçbir iş yapmadığını ileri süren Özdemir, kanser tedavisi gördüğünü, hiçbir örgüte üye olmadığını, vatana, millete ihanet etmediğini öne sürerek, tüm suçlardan beraatini istedi.
Duruşma, sanıkların savunmasıyla sürüyor.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Okan Özsoy tarafından hazırlanan iddianamede, eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın da aralarında yer aldığı 143 polisin "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Sanık Yılmazer hakkında ayrıca "silahlı örgüt kurmak veya yönetmek veya üye olmak, siyasal veya askeri casusluk, resmi belgede sahtecilik, iftira, haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmek" suçlarından bin 924 yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianamede, Erol Demirhan için de aynı suçlardan 5 bin 735 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İddianamede, diğer 141 sanığın "resmi belgede sahtecilik, iftira, görevi kötüye kullanma, haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme" gibi suçlardan 35 yıldan 878 yıla kadar ayrı ayrı hapisle cezalandırılması öngörülüyor.