Fetö/pdy Çatı Davası
Darbe girişiminden önce açılan ve aralarında terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de yer aldığı 73 sanığın yargılandığı Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davasında bazı sanıkların ek savunmaları alındı.
Darbe girişiminden önce açılan ve aralarında terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de yer aldığı 73 sanığın yargılandığı Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davasında bazı sanıkların ek savunmaları alındı.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tutuklu sanıklar İlhan İşbilen, Dilaver Azim, Abdulkadir Aksoy, Ali Çelik, Alaeddin Kaya salonda hazır bulundu. Diğer tutuklu sanıklar Kazım Avcı ve Hidayet Karaca ise tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile duruşmaya bağlandı.
Mahkeme heyeti, gizli tanık beyanlarının alınması nedeniyle savunması yarım kalan sanık Hidayet Karaca'ya söz hakkı verdi.
İletişim tespit çalışmaları kapsamında elde edilen HTS ve BAZ raporlarına ilişkin savunma yapan Karaca, dava dosyasının delilleri arasında yer alan söz konusu bilgilerden yola çıkılarak, 17-25 Aralık süreciyle ilgili diğer sanıklarla toplantı yaptığı sonucuna varılmayacağını iddia etti.
Sanıkların ev ile işyerlerinin, bir dönem tedavi gördüğü hastaneye yakın olduğunu belirten Karaca, kimi BAZ çakışmalarının bundan kaynaklanmış olabileceğini savundu.
"Gülen ile özdeşleştirildim"
Bir dönem FETÖ elebaşı Gülen'in avukatlığını yapan sanık Abdülkadir Aksoy da "örgütün yargı imamı yardımcısı olmakla" suçlandığını hatırlatarak, "Kolluk ve adli makamlar benimle uğraşırken gerçek imam ve yardımcıları yurt dışına kaçıyor." iddiasında bulundu.
İddianamede aleyhine somut delil bulunmadığını, dosya kapsamında beyanı alınan tanıkların da kendisiyle ilgili suçlayıcı ifadeler kullanmadığını ifade eden Aksoy, "Vitrin için buraya konuldum. FETÖ soruşturmaları kapsamından tutuklanan yüzlerce yargı mensubuna tek tek ismim soruldu. Yargı imamı yardımcısı olduğum iddia edilmesine rağmen ismimi veren çıkmadı." savunmasını yaptı.
Hukukta, "avukatların müvekkilleriyle özdeşleştirilemeyeceğine" dair temel bir ilkenin bulunduğunu, buna rağmen örgüt elebaşı Gülen ile anıldığını ifade eden Aksoy, "Bir diğer husus ise Fatih Üniversitesinin 1996 ile 2000 yılları arasında mütevelli heyetinde yer almamdır. Bu üniversite yasaların vermiş olduğu izinle kurulmuş, açılışına da devlet erkanında isimler katılmıştır." ifadelerini kullandı.
Dosya kapsamındaki delillerin büyük ölçüde toplandığını, kaçma şüphesinin bulunmadığını öne süren Aksoy, ramazan ayını evinde geçirmek için mahkeme heyetinden tahliye tabinde bulundu.
Sanık Ali Çelik ise isim benzerliği nedeniyle tutuklu bulunduğunu iddia ederek, iddianamede kendisiyle ilgili birçok hatalı bilgiye yer verildiğini savundu.
Hakkında soruşturma açıldığında tutuklanacağını bildiği halde mahkemeden kaçmadığın öne süren Çelik, "Mahkemeye koşarak geldim çünkü ben vatan haini, terörist değilim. Ben de bir hukukçuyum ve en güvenilir liman olan adalete sığındım. Buna rağmen kaçma şüphesi gerekçesiyle tahliye edilemiyorum." dedi.
Sanık İlhan İşbilen, tutuklanmadan önce yurt dışına kaçması için "sürekli önünün açıldığını" ifade ederek, "Ne yaparlarsa yapsınlar ben kaçmayacağımı, gitmeyeceğimi söyledim. 'Bu yaşta böyle bir şey yaparak milletin karşısında kendimi rezil edecek değilim' dedim. Mahkemeye heyetine ve tesis edeceği adalete güveniyorum." diye konuştu.
Öte yandan, Bakırköy İlçe Emniyet Müdürü Murat Çetiner de FETÖ'den doğrudan zarar gördüğü gerekçesiyle davaya katılma talebinde bulundu.
Yarınki duruşmada eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın müşteki sıfatıyla beyanlarda bulunması bekleniyor.