Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Kreş tartışmasında CHP'li Başarır ağzını fena bozdu: Tweet bu kadar, geri zekalı

CHP'li Başarır ağzını fena bozdu! Varank'ın yanıtı ise daha bomba

Naci Görür Malatya'daki son depremi işaret ederek uyardı: Endişe verici

Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

21 ilde daha okullar tatil edildi

21 ilde daha okullar tatil edildi

Fetö'nün "Vıp" Dinleme Davası

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) adına siyasetçi, sanatçı, gazeteci ve iş adamı birçok kişiyi usulsüz dinledikleri iddiasıyla yargılanan eski Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek, "Örgüt üyeliği ve yöneticiliğiyle suçlandığım dönem itibarıyla böyle bir örgüt...

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) adına siyasetçi, sanatçı, gazeteci ve iş adamı birçok kişiyi usulsüz dinledikleri iddiasıyla yargılanan eski Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek, "Örgüt üyeliği ve yöneticiliğiyle suçlandığım dönem itibarıyla böyle bir örgüt söz konusu değildi. Tam aksine terör örgütlerinin hedefinde olan Gülen ve grubu söz konusuydu." dedi.

Akyürek ve eski EGM İstihbarat Dairesi Başkanı Ömer Altıparmak'ın da aralarında bulunduğu 185 sanığın, FETÖ adına siyasetçi, sanatçı, gazeteci ve iş adamı birçok kişiyi usulsüz dinledikleri iddiasıyla yargılandığı "VIP dinleme" davasına Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi.

Davanın bugünkü duruşmasında sanık Ramazan Akyürek, ses ve görüntülü bağlanarak savunmasını yaptı. Akyürek, 1977 yılında başladığı mesleğinde Mart 2014 tarihinde açığa alındığını, bu süreçte hiçbir adli ve idari soruşturma geçirmediğini, açığa alındıktan sonra ise çok sayıda soruşturmaya muhatap olduğunu belirtti.

Memuriyeti döneminde görevi gereği yaptığı işlemlerin kasıtlı olarak suç gibi gösterilmeye çalışıldığını ileri süren Akyürek, iddianamede üzerine atılı suçlamalara ilişkin somut deliler ortaya konulmadığını savundu.

Akyürek, şunları söyledi:

"Bugün yıllarca namus ve şerefimle mücadele ettiğim, meslek hayatım boyunca mücadele verdiğim suçlarla itham ediliyorum. Ülkemizdeki adaletsizliği resmetmesi bakımından bugünler ibretliktir. Ben iddia edilen suçların hiçbirini işlemedim, kanunlara aykırı hiçbir işlem yapmadım, kimseye iftira atmadım, sahte belge düzenlemedim, kanunlara aykırı düzenlenmiş hiçbir belgeye imza atmadım, hiçbir belgeyi gizlemedim, yok etmedim, hiç kimsenin konuşmasını kaydetmedim, hiçbir örgütün üyesi ya da yöneticisi olmadım, kimseye kanunsun emir vermedim."

Ramazan Akyürek, istihbarat daire başkanlığı görevinde bulunduğu 3 yıl 5 aylık dönemde, iş nedeniyle makamında bulunmadığı zamanlarda 35 kez yardımcılarına vekalet verdiğini anımsatarak, istihbarat daire başkanlığının dinleme mevzuatı ve uygulama kıstaslarının açık ve net olduğunu, mevzuatın dışına hiçbir zaman çıkmadıklarını savundu.

İddianamede görev yaptığı dönemdeki tüm hukuka aykırı dinlemelerden, imzası olmamasına rağmen sorumlu tutulduğunu, bunun hukuka aykırı olduğunu ileri süren Akyürek, "Sırf daire başkanı olmam nedeniyle ilgili personel tarafından mevzuata uygun düzenlenen evraklara görevim gereği attığım imzalardan dolayı cezalandırılmak istenmem Anayasa'nın 38'nci maddesine ve suçun şahsiliği ilkesine aykırıdır." dedi.

Jandarma, MİT ve Genelkurmay Başkanlığı istihbarat birimlerince yapılan dinlemeler nedeniyle Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı ya da Jandarma Genel Komutanı'nın sorumlu tutulmadığını, bu görevleri yapan kişiler hakkında açılmış bir dava bulunmadığını ifade eden Akyürek, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığının yaptığı dinlemeler nedeniyle, neden kendisinin sorumlu tutulduğunu da anlamadığını kaydetti.

İstihbarat Daire Başkanı olarak acil durumlarda 24 saatlik teknik takip emirlerini imzaladığını, dava konusu mahkeme üst yazılarına ilişkin imzaların da görevli başkan yardımcısının izinli olması nedeniyle iş aksamasın diye kendisine imzalatılmış olabileceğini öne süren Akyürek, gazeteci Muharrem Sarıkaya, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Gülcü ve Mustafa Gül, Mustafa Dokumacı isimlerine ilişkin yazılı emirleri imzaladığını da hatırlamadığını savundu.

Muharrem Sarıkaya'ya ait olduğu iddia edilen mahkeme üst yazısında "Ali Ünlü" isminin yer aldığını belirten Akyürek, söz konusu mahkeme üst yazılarında dinleme taleplerinin "halkı kin ve düşmanlığa sevk eden şahıslara" yönelik alındığının ifade edildiğini kaydetti.

Sanık Akyürek, usulsüz dinlendiği iddia edilen mağdur ve müştekilerin kimlik bilgilerini bildiğine dair hiçbir somut delil bulunmadığını vurgulayarak, varsayımlar üzerinden suçlandığını, dinlendiği iddia edilen kişilerin kimlik bilgilerini bilmesinin mümkün olmadığını belirtti.

İddianamede müşteki ve mağdurlara iftira attığı yönündeki suçlamayı da kabul etmeyen Akyürek, istihbarat birimlerince bir kişi hakkında dinleme talebinde bulunulmasının o kişiye terörist iftirası olarak değerlendirilemeyeceğini öne sürdü.

Akyürek, FBI ya da başka bir yabancı istihbarat biriminden gelen belgeleri imha ettiği yönündeki iddiaların da asılsız olduğunu, bu tarz belge ve bilgilerin doğrudan daire başkanına değil, ilgili başkan yardımcısı ya da şube müdürüne geldiğini, bu yolla gelen evrakları da kendisinin imha etmesinin mümkün ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savundu.

FETÖ'nün finans kuruluşu BankAsya'da hesabı bulunduğunu kabul eden Akyürek, faizsiz bankacılık yaptığı için bu kurumu tercih ettiğini, banka ile ilgili çıkan haberler ve daha sonra yaşanan süreçte bu hesabını kapattığını bildirdi.

Akyürek, 1985-1987 yıllarında yurt dışında görev yaptığı dönemde biriktirdiği parayla memleketi Adana'da aldığı tarlanın imar geçerek değerlendiğini ve değişik dönemlerde burayı parseller halinde sattığını, MASAK raporunda geçen paranın da buradan elde ettiği gelir olduğunu anlattı.

"ByLock" kullandığı iddialarını da reddeden Akyürek, "Bugüne kadar ByLock olduğu iddia edilen telefonuma el konulmadı, imajı alınmadı, bilirkişi raporu hazırlanmadı. Benim adıma kayıtlı telefonda herhangi bir ByLock programından söz edilmemiştir." dedi.

İstihbarat Daire Başkanlığı görevinden ayrılmadan 6 gün önce bazı proje ve personele ait evrakları imha ettirdiği suçlamasını da kabul etmeyen Akyürek, imha işlemlerinin hepsinin üst makamların onayı dahilinde yapıldığını, bir yıldan eski belgelerin imha edildiğini, tayin olacağını bilmesinin mümkün olmadığını o yüzden "tayin olacağını bildiği için imha işlemi yaptı" iddiasının da doğru olmadığını önü sürdü.

Sanık Akyürek, daire başkanı olduğu dönemde 18 yıldır aralıksız istihbarat birimlerinde çalışan Vedat Yavuz'a, personeli ve işleyişi bildiği için en aktif birim olan personel ve haber alma şubelerinin sorumluluğunu verdiğini belirterek, yoğun olan bu birimleri aynı kişiye vererek, bu kişiyi hata yapmaya zorlamak gibi bir iddiayı kabul edemeyeceğini bildirdi.

İstihbarattaki tüm personelin Vedat Yavuz'u ön planda tuttuğuna şahit olduğunu aktaran Akyürek, "İddiaları kabul edersek beni Trabzon İl Emniyet Müdürlüğünden çok daha yoğun ve stresli görev olan istihbarat daire başkanlığına atayan amirlerim ve siyasi otorite bana da kumpas kurmuş demektir. Böyle bir yaklaşım akla uygun değildir. Vedat Yavuz'u tanıyor ve güveniyordum. Onun bugünkü ifadeleri karşısında kendisi adına üzüldüm." diye konuştu.

Terör örgütü üyesi ve yöneticisi iddialarını da reddeden Akyürek, şöyle devam etti:

"İstihbarat Daire Başkanı olduğum 2006-2009 döneminde Fetullah Gülen ve grubu, terörle ilgisi olmayan dini tarikatlar ve cemaatler başlığı altında değerlendiriliyordu. Bu değerlendirme şahsıma ait değildir, MİT, Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma istihbarat birimleri ve MGK değerlendirmesi de bu çerçevedeydi. Aksine bir değerlendirme söz konusu olsa, düzenli olarak Genelkurmay Başkanı, MİT müsteşarı ile görüşen başbakanlar, hükümet üyeleri Fetullah Gülen ile ilgili övücü konuşmalar yapmaz, ziyaretine gitmezlerdi.

Devletin yaklaşımı ve siyasilerin tutumu da yakın zamana kadar böyleydi. Örgüt üyeliği ve yöneticiliğiyle suçlandığım dönem itibariyle böyle bir örgüt söz konusu değildi. Tam aksine terör örgütlerinin hedefinde olan Gülen ve grubu söz konusuydu. Gülen ve faaliyetlerini hem uluslararası alanda hem de kamuoyuna hitaben yaptıkları yazılı ve sözlü açıklamalarla destekleyen, bu kişiyi ziyaret eden kişiler video ve resimleriyle delillidir. Örgüt üyeliği veya yöneticiliğiyle suçlanması gerekiyorsa benim değil bu kişilerin suçlanması gerekiyor."

Akyürek, görev hayatı boyunca illegal hiçbir hiyerarşik yapılanmanın içinde olmadığını, sıralı amirlerinin yasalara uygun emirlerini yerine getirdiğini savundu.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, duruşmayı bazı sanıkların savunmalarını yapmak üzere, yarına erteledi.

Kaynak: AA / Güncel
title