Fetö'nün Marmara Üniversitesindeki Yapılanmasına İlişkin Dava
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Marmara Üniversitesindeki akademik yapılanmasına ilişkin soruşturma sonucunda, aralarında akademisyenlerin de bulunduğu 13'ü tutuklu 15 sanık hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın...
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Marmara Üniversitesindeki akademik yapılanmasına ilişkin soruşturma sonucunda, aralarında akademisyenlerin de bulunduğu 13'ü tutuklu 15 sanık hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın ikinci duruşması yapıldı.
İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ikinci duruşmaya, tutuklu sanıklar araştırma görevlileri Yavuz Selim Söylemez, Emir Şahin, İbrahim Çam, Abdullah Sayın, Ahmet Bostan, Ahmet Berk Kurtuluş ile Doç. Dr. Ali Delice, Doç. Dr. Aşkın Şeker, sağlık teknikeri Beyza Gürcü, Doç. Dr Hakan Kaptan, mühendis İbrahim Gür, okutman İbrahim Selçuk Ardıç ve Doç. Dr. Yusuf Kılınç ile tarafların avukatları katıldı. Duruşmada, tutuksuz sanıklar Abdullah Başer ve Gerçek Şahin Yücel de hazır bulundu.
Duruşmada, yoklama yapılmasının ardından mahkemeye gelen evraklar okundu. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan (BTK) bazı sanıklar yönünden, örgütün şifreli haberleşme programı "Bylock"un nasıl indirildiğine dair evrakın geldiği belirtildi.
Bu sanıklara, gelen evraka ilişkin beyanları soruldu. Sanıklar, evraktaki aleyhe olan hususları kabul etmeyerek, cep telefonunun ikinci el olduğunu, böyle bir programı kendilerinin indirmediğini ve internetten de bu tür programların indirilebildiğini savundu.
Duruşmada, sanıkların beyanları ve tahliye taleplerinin ardından, tutuklu sanıkların avukatları söz aldı. Avukatlar, müvekillerinin Bylock programını indirmediklerini, ayrıca bu programa ilişkin net bir olgunun bulunmadığı öne sürerek, bu programı kimin, ne zaman ve nasıl indirdiğini ilgili kurumlardan sorulmasını talep etti.
Söz alan sanık Yavuz Selim Söylemez'in avukatı, mahkeme başkanına hitaben, "Davada, hukuka uygun davrandığına ilişkin çabaların için teşekkür ediyorum." dedi.
Mahkeme Başkanı Hulusi Pur da "İşimiz, görevimizi yapıyoruz. Teşekkür ederiz." ifadesini kullandı.
Avukat da bunun üzerine, "Bu çabalarını sanıkların tahliyesi yönünde de kullanmanı istiyoruz." diye konuştu. Buna karşılık Mahkeme Başkanı Pur'un, "Pazarlık yok." demesi, duruşma salonunda gülüşmelere neden oldu.
Tutuklu sanık Doç. Dr. Yusuf Kılınç'ın avukatı da müvekkilinin hasta olduğu gerekçesiyle Adli Tıpa ve bir eğitim araştırma hastanesine gönderildiği aktararak, müvekkilinin muayenesinin iyi yapılmadığını öne sürdü.
Müvekkilinde kanser başlangıcının tespit edildiğini söyleyen avukat, bu nedenle FETÖ davalarında hastalık nedeniyle tahliye olanları örnek göstererek, sanığın tutuksuz yargılanmasını talep etti.
Bu beyanın ardından Mahkeme Başkanı Pur'un, avukata hitaben, "Müvekkiliniz hemşehrim oluyor. Torpil mi yapalım yani..." demesi salondakileri güldürdü.
Tutuksuz sanıklar da söz alarak vareste talebinde bulundu.
Taleplerin ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tahliye taleplerini reddederek, bazı sanıklar yönünden "Bylock"a ilişkin BTK'ya yazı yazılmasına karar verdi.
Adli Tıpa sevk edilen tutuklu sanıklarla ilgili raporun gelmesi ile daha önce diğer hususlara ilişkin istenen evrakların beklenilmesine, tutuksuz sanıkların vareste taleplerinin de reddine karar veren heyet, duruşmayı 11 Temmuz'a erteledi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Mehmet Şenay Baygın tarafından yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan FETÖ'nün Marmara Üniversitesindeki yapılanmasına yönelik iddianamede, Marmara Üniversitesi Rektörlu¨ğu¨nce, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yu¨ru¨tu¨len çalışmalar neticesinde, örgütle bağı, iltisakı veya irtibatı mevcut ya da anılan örgu¨te destek veya mu¨zahereti olduğu şu¨phesi bulunan personellere ait liste tanzim edilerek Başsavcılığa gönderildiği ve sanıklar hakkında "FETÖ/PDY silahlı terör örgu¨tu¨ne üye olmak" suçundan soruşturma başlatıldığı anımsatıldı.
"Yu¨kseköğretim Kurumu örgu¨tlenmesine paralel bir yapı olarak kendi örgu¨tlenmelerini her u¨niversitede oluşturmuşlardır." tespiti yapılan iddianamede, örgütün, üniversitelerde; u¨niversite, faku¨lte, yu¨ksekokul ve enstitu¨ imamları olarak yapılandığı, bu bu¨nyeler içerisindeki örgu¨t u¨yelerinin bu imamlara bağlı örgu¨tsel faaliyet yu¨ru¨ttükleri anlatıldı.
Üniversitelerde okuyan öğrencilerin, kendilerine tahsis edilen evler ve yurtlarda "öğrenci abileri" ve "öğrenci ablaları" tarafından örgu¨tsel eğitim verilerek denetime tabi tutuldukları vurgulanan iddianamede, "Işık evlerinden, dershanelerden yetiştirilen öğrenciler örgu¨tu¨n istediği bölu¨mler için u¨niversiteye hazırlanmış, u¨niversite sınavlarında bu bölu¨mlere girebilmeleri için her tu¨rlu¨ sınav yolsuzluğu yapılmıştır. Üniversiteye giren bu öğrenciler örgu¨tu¨n u¨niversite imamları tarafından korunmuş ve örgu¨t hiyerarşisi içerisinde ileride tayin edilecek görevler için özel olarak yetiştirilmiştir." denildi.
Örgu¨tu¨n hakimiyetinin etkin olduğu taşra u¨niversitelerinde akademik kadrolara yerleştirilen örgu¨t u¨yelerinin daha sonra bu¨yu¨k u¨niversitelere geçişinin sağlandığı, böylece bu¨tu¨n kamu u¨niversiteleri adeta örgu¨tçe kuşatıldığı anlatılan iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
"Üniversite rektörlu¨k seçimlerinde örgu¨t her u¨niversitede ya örgu¨t u¨yesi rektör adayını ya da örgu¨te yakın olan rektör adayını desteklemiş, seçimlerde her tu¨rlu¨ yöntemi kullanarak kazanmayı amaçlamıştır. Örgu¨t için u¨niversite yönetimi çok önemlidir. Üniversitenin akademik kadrosunun yanında idari kadrolarını da elinde tutmak istemiştir. Üniversiteler yu¨ksek bu¨tçeli kurumlar olup, bu bu¨tçelerin örgu¨t mensuplarınca örgu¨tu¨n amaçları doğrultusunda kullanılması hedeflenmiştir. Üniversitelerde mal ve hizmet alımlarında yapılan ihalelerle örgu¨t u¨yesi kişilerin ihalelerin kazanması sağlanmıştır. Üniversiteler bir eğitim, araştırma ve bilim yuvası olarak değil, örgu¨te yetişmiş elaman kazandıran hu¨cre evi, ekonomik girdi sağlayan ticarethane, u¨lke siyasetinde rol alan, yönetime baskı kuran, siyasi partiler gibi kullanılmıştır. Bu nedenledir ki u¨niversitelerdeki örgu¨t u¨yeleri yasalar çerçevesinde eğitim ve öğretim hizmeti vermekten öte örgu¨t talimatlarını yerine getiren örgu¨tu¨n amaçlarına hizmet eden birer militan gibi hareket etmişlerdir."
Bylock kullanan sanıklar meslekten ihraç edildi
Sanıkların eylemlerinin tek tek sıralandığı iddianamede, sanıklar hakkındaki "ByLock, Bank Asya hesap hareketleri ve Dijitürk'ten ayrılma (örgüt talimatı üzerine)" ve sosyal medya paylaşımları ile elde edilen diğer delillere yer verildi.
İddianamede, tutuklu sanıklar araştırma görevlileri Yavuz Selim Söylemez, Emir Şahin, İbrahim Çam, Abdullah Sayın, Ahmet Bostan, Ahmet Berk Kurtuluş, Doç. Dr. Ali Delice, Doç. Dr. Aşkın Şeker, Beyza Gürcü, Yrd. Doç. Dr. Gerçek Şahin Yücel, Doç. Dr Hakan Kaptan, İbrahim Gür, okutman İbrahim Selçuk Ardıç ve Doç. Dr Yusuf Kılınç'ın örgütün haberleşme programı olan ByLock kullanıcısı olduğu belirtildi.
Sanıkların Kanun Hükmünde Kararname ile meslekten ihraç edildiği vurgulanan iddianamede, ByLock isimli programı kullanmaları, örgu¨tu¨n çağrısı u¨zerine Bank Asya'da ya yeni hesap açıp ya da açılmış hesaplara para yatırmaları, Digitu¨rk platformundan çıkmaları ile tu¨m deliller ışığında sanıkların "FETÖ/PDY silahlı terör örgu¨tu¨ u¨yesi" olduğuna ilişkin yeterli şu¨phenin ve delilin bulunduğu belirtilerek, sanıkların "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.