Fetö'nün Konya'daki Üniversite Yapılanması Davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Selçuk Üniversitesindeki (SÜ) yapılanmasına yönelik davada, aralarında meslekten ihraç edilenlerin de bulunduğu 12'si tutuklu, 25 sanığın yargılanmasına tanıkların dinlenmesiyle devam edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Selçuk Üniversitesindeki (SÜ) yapılanmasına yönelik davada, aralarında meslekten ihraç edilenlerin de bulunduğu 12'si tutuklu, 25 sanığın yargılanmasına tanıkların dinlenmesiyle devam edildi.
Konya 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler, yakınları ile avukatlar katıldı.
Tanıklardan SÜ Öğretim Üyesi Ş.A, yaklaşık 30 yıldır üniversitede görev yaptığını, 20-25 yılının FETÖ yapılanmasıyla mücadele ederek geçtiğini söyledi.
FETÖ'nün üniversiteyi ve özellikle hukuk fakültesini ele geçirme gayretine şahit olduğunu belirten Ş.A, "Eski Rektör Abdurrahman Kutlu döneminde istedikleri ölçüde yapılanamadılar ancak sonraki Rektör Prof. Dr. Süleyman Okudan döneminde bunu başardılar. Okudan'ın görevde olduğu 4'üncü yıl, ben FETÖ'nün üniversiteyi ele geçirmek için neler yaptığını gördüm ve YÖK'e başvurdum." ifadelerini kullandı.
Şikayet başvurusunun sonuçsuz kaldığını anlatan Ş.A, şöyle devam etti:
"2007 yılında, kimsenin onlara laf söyleyemediği, çekindiği yıllarda şu anda firari olduğunu bildiğim Sami Karahan'ın, Fetullah Gülen'in sağ kolu olduğunu söyledim. Ben '4 yıl daha böyle giderse, Selçuk Üniversitesi FETÖ'nün özel okullarından farksız hale gelecektir' dedim. YÖK, o dönem müfettiş göndermeyerek bir hukuk cinayetine imza attı. Bir yıl sonra Rektör Okudan'a incelenmesi üzere dosya gönderdiler. Onlar da tabii olayın üzerini kapattı."
Okudan'ın ve ardından göreve gelen Hakkı Gökbel'in, FETÖ'nün desteğiyle rektör seçildiklerini savunan Ş.A, o dönem özellikle Mimoza Yayın Şirketi ortakları ve üyelerinden oluşan bir grup akademisyenin, üniversite içinde önemli görevlere atandığını ifade etti.
"Dar alanda kısa paslaşmalar yaptılar"
FETÖ'cü akademisyenlerin özellikle anabilim dalı başkanlığı, bölüm başkanlığı ve dekanlık kadrolarını ele geçirdiğini ileri süren tanık Ş.A, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Belli bir ekip, dar alanda kısa paslaşmalar yaptılar. Böylece üniversiteye yüksek lisans, doktora, asistan alımlarında etkin rol oynadılar. FETÖ'cü olmayan ama ALES puanı, dil puanı yüksek olan başarılı öğrencileri, yazılı veya sözlü sınavlarda düşük puan vererek elediler. Ayrıca sadece yüksek lisans, doktora alımlarında değil, lisans öğrencilerine de derslerde ayrımcılık yaptılar. Bazı öğrenciler, 'Biz çalışıyoruz yüksek not alamıyoruz ancak cemaat evlerinde kalanlar yüksek notlarla geçiyor' söyleminde bulunuyordu."
Ş.A, dekan yardımcılığı yaptığı dönemde, bir öğrencinin sınav notuna itiraz etmesi sonucu, başka hocanın sınav kağıtlarını incelediğini ifade ederek, "Bazı öğrencilere hak etmediği halde 10-20-30 puan yüksek verildiğini gördüm. Bazılarına da geçme notu 50 iken 2 puan bile eklenmemiş, 48 ile dersten bırakılmıştı." diye konuştu.
"Görevde daha kolay yükselme imkanı buldular"
Tezsiz yüksek lisans programında derslerin 3 haftada tek saat gibi oldukça az sayıda yapılması kararı alındığına dikkati çeken Ş.A, şunları kaydetti:
"Tezsiz yüksek lisanslarda devam zorunluluğu aranmamasını ve ders sayısının az olmasını, 'Hocalar ders yapmadan para kazanmak istiyor' şeklinde yorumlamıştım ama şimdi anladım ki amaç FETÖ'ye asker yetiştirmekmiş. Yüksek lisans yapan askeri personel, görevde daha kolay yükselme imkanı bulmuştur. Hukuk Fakültesinde tezsiz yüksek lisans yapanlardan bazıları şu anda FETÖ mensubu olduğu gerekçesiyle görevlerinden ihraç edilmiştir. 17-25 Aralık'tan sonra dahi, FETÖ'nün Mevlana Üniversitesi ile ortak tezsiz yüksek lisans programı açtılar. Mevlana Üniversitesini kurtarmak çabasıyla bazı girişimleri oldu."
Ş.A, FETÖ'cülerin "iftira edebiyatı" ile kendilerini kurtarma gayretinde olduklarını, üniversitenin örgüt yapılanmasından tamamen temizlenmesini arzu ettiğini vurguladı.
Duruşma tanıkların dinlenmesiyle devam ediyor.