Fetö'nün İstanbul'daki "Ana Darbe Davası"
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin İstanbul'daki "ana darbe davası"nda 9'u firari 15'i tutuklu 24 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin İstanbul'daki "ana darbe davası"nda 9'u firari 15'i tutuklu 24 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşındaki binada görülen duruşmada söz alan tutuklu sanık eski tuğgeneral Özkan Aydoğdu, gözaltına alındığı zaman emniyette kötü muamele gördüğünü öne sürerek, savunmasına başladı.
Darbe girişimi sırasında Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanı olarak görev yapan ve darbeci kanadın oluşturduğu "sözde atama listesi"nde "İstanbul Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı" görevine getirilmesi planlanan Aydoğdu, FETÖ ile iltisakının bulunmadığını ileri sürerek, yakalandığı sırada üzerinde çıkan 1 doları görmediğini, çıksa dahi ne anlama geldiğini bilmediğini savundu.
Aydoğdu, temmuzun ilk haftasında Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında takım komutanlarına cephanedeki mühimmatları sayma emrini verdiğini belirterek, bunun darbe girişimi niyetini taşımadığını ve rutin bir işlem olduğunu iddia etti.
Sanık Aydoğdu'nun mühimmat sayma işlemini "amelelik" olarak niteleyerek 15 Temmuz öncesinde gittiği kafelerin isimlerini ve yediği yemekleri anlatması üzerine araya giren Mahkeme Heyeti Başkanı Cem Karaca, "Tabii 15 Temmuz öncesi yaptıklarınızı anlatacaksınız ama ne yediğiniz, içtiğinizin davayla alakası yok. Bu konularda teferruata girmenize gerek yok." uyarısında bulundu.
Daha sonra savunmasına devam eden Aydoğdu, darbe girişiminden bir hafta önce firari sanık eski albay Uzay Şahin ile tutuklu sanık eski binbaşı Murat Yanık'ın kendisini ziyaret ettiğini ve bu görüşmede darbe girişimiyle ilgili konuşmanın geçmediğini söyledi.
Firari sanık Uzay Şahin'le daha önce de görev gereği Gaziantep ve Kahramanmaraş'ta görüştüğünü dile getiren Özkan, "14 Temmuz'da, Uzay Şahin ile eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Proje Şube Müdürü Kurmay Albay Muzaffer Düzenli görevli bulunduğum tugaya geldiler. Burada İstanbul genelinde terör faaliyetlerin beklendiğini ve bu kapsamda birliğimin emniyet güçlerine yardımda görevlendirilebileceğini söylediler. Mesai saati içinde başlayan bu görüşme gece yarısına kadar sürdü. Uzay Şahin ve Muzaffer Düzenli, birliklerin görevlendirilmesi konusunda yazılı emrin gönderileceğini ve emirlerin sözlü olarak da tebliğ edileceğini bana söylediler. Ülkede artan terör olayları ve ülkede zedelenen güven ortamı dolayısıyla bu konuyu sorgulamadım." ifadelerini kullandı.
Tuğgeneral, Albay'dan emir almış
Eski Tuğgeneral Aydoğdu, 15 Temmuz akşamı mesaiden ayrıldıktan sonra tugay komutan yardımcısının kendisini arayarak sözde "Sıkıyönetim Direktifi"ni ilettiğini öne sürerek, kendisinin de bunun üzerine bütün birlik komutanlarının göreve çağrılması emrini verdiğini anlattı.
Söz konusu sıkıyönetim emrini okuduğunu belirten Aydoğdu, savunmasına şöyle devam etti:
"Evet… Emirde 'Sıkıyönetim Direktifi' yazıyordu. Şaşırdım… Anlam veremedim. Sıkıyönetim emrini ilk defa görüyordum. Emrin hukuki sorumluluğunu soracağım bir personelim yoktu. Danışacağım, arayacağım biri de yoktu. Kara Kuvvetleri Komutanlığından bir albay askeri hattan aradı. Emri alıp almadığımızı sordu. Emrin geldiğini söyledim. 'Size verilen emir doğrultusunda gerekli tedbirleri alın' dedi. Verilen emri sorgulamadım. Birlik komutanlarını rastgele görevlendirdim. Bu sırada saat 21.30 civarında Albay Uzay Şahin ile Binbaşı Murat Yanık'ın birliğime geldiğini öğrendim. Uzay Şahin, askeri hattan görüşmek isteğini ve bağlı bulunduğu komutanlığı arayacağını söyledi. Sürekli telefonuyla görüşüyordu. Keşke izin vermeseydim. İlerleyen saatlerde Harp Akademileri Komutanlığından geldiğini söyleyen bazı subaylar oldu. Sivil giyimliydiler. Onlara birliği terk etmelerini söyledim."
İddianamede, "Darbe girişiminin başlamasıyla birlikte Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, emrindeki astsubay Murat Akkaya vasıtasıyla Kurmay Albay Uzay Şahin'in İstanbul emniyet müdür yardımcılarını aramasını sağladığı, Şahin'in de emniyet müdürlerini arayarak kendisini sözde sıkıyönetim komutanı olarak tanıttığı ve sıkıyönetimin ilan edildiğini, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğunu, bütün emniyet personelinin emirlere itaat etmeleri gerektiğini söylediği" bilgisine yer verilmişti.
"Dinlemiyorlarsa yapacak bir şey yok"
Tutuklu sanık Özkan Aydoğdu, Sabiha Gökçen Havalimanının çevre güvenliğini sağlamak amacıyla birliğindeki zırhı araçları yolladığını ifade etti.
"Tugayımdaki birlikler hazır oldukça çıkıyordu." diyen Özkan, Sabiha Gökçen Havalimanına giden birliklerin koordinesini tutuklu sanık Yarbay Şakir Çınar'ın yaptığını söyledi.
Çınar'la telefon ve telsizle irtibat kurduğunu anlatan Özkan, savunmasında şu ifadeleri kullandı:
"Çınar, beni arayarak askeri araçların protesto edildiğini ve ilerleyemediklerini iletti. Ben de kendisine, halkı uyarması gerektiğini söyledim. Eğer dinlemiyorlarsa yapacak bir şey yok. Sonra 2. Tank Tabur Komutanı Yarbay İrfan Arat'la görüştüm. O da benzer durumla karşılaştığını söyledi. Güvenliğini sağlamak amacıyla görevlendirdiğim personelin aslında darbe girişimine karıştığını öğrenmiş oldum. İrfan'ı aradım, 'Ben teslim oluyorum, sen de teslim ol' dedim. İrademiz dışında, terör bahanesiyle bu işe karıştırıldık. Suç neyse cezasına razıyım diyerek eşimi aradım ve bilgi verdim. Saat 05.00 gibi de emniyete teslim oldum."
Asker olduğunu ve verilen emirlere itaat ettiğini öne süren Aydoğdu, 32 yıllık askerlik hayatında üstlerin verdiği emirleri sorgulamadığını ve komutanlarına güvendiğini ifade etti.
Mahkeme heyeti, duruşmaya öğle arası verdi.