Haberler
Bahçeli'nin çağrısı sonrası DEM Parti Öcalan'la görüşmek için yazılı başvuru yaptı

Bahçeli'nin "İmralı ile yüz yüze temas olmalı" çağrısına DEM Parti'den jet yanıt

Ankara'da görüşme hareketliliği! Bahçeli ve Ahmet Türk'ten art arda açıklamalar

Bahçeli "Ağaların kapısı açık olur" dedi, Ahmet Türk'ten yanıt gecikmedi

Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Sanık hemşireden kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Milyonların gözü bu toplantıda: Bakan asgari ücret için tarih verdi

Bakan Işıkhan asgari ücret için tarih verdi: İşte masadaki rakamlar

Fetö'nün İstanbul'daki "Ana Darbe" Davası

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, tutuklu 14 sanığın yargılandığı İstanbul'daki "ana darbe" davasının 24. duruşması tamamlandı.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, tutuklu 14 sanığın yargılandığı İstanbul'daki "ana darbe" davasının 24. duruşması tamamlandı.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'ndeki büyük salonda yapılan duruşmada, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasını yapan sanık eski Kurmay Albay Mehmet Kapan, aleyhinde en ufak bir delil bulunmamasına rağmen, "Yurtta Sulh" adlı Whatsapp grubundan attığı mesajla darbeyi yönettiğinin iddia edildiğini söyledi.

Kendisi hakkında öne sürülen yol kesme ve akademi öğrencilerine talimat verme suçlamalarının doğru olmadığını savunan Kapan, "Bir başka suçlandığım iddia da benim konsey üyeleri ile olan iletişimimi hiçbir delile dayandırmadan suçlanmam olmaktadır. Murat Yanık'ın şahsıma göndermiş olduğu muhtemel bayramlaşma mesajı dahi darbe içerikli görüşme olarak ifade edilmiş ve konsey üyeleri ile irtibat olarak değerlendirilmiştir." dedi.

Sanık Kapan, "Bilgi verin şeklinde attığım tek mesajdan gece boyu darbeyi yönetme sonucunu çıkartma iddiasını yüce mahkemenizin takdirine bırakıyorum. Keşke emir dahi olmayan bir mesajdan gece boyunca darbeyi yönettiğim sonucunu çıkartacak kadar hassas davranan iddia makamı, aynı hassasiyeti darbeyi öğrendikten sonra da verilen emirleri bir bir uygulayanlara da gösterebilseydi." ifadelerini kullandı.

Grubu anlık bir emir doğrultusunda kurduğunun ve olaylardan habersiz olduğunun göstergesinin ise kişilerin sayısının azlığı olduğunu ileri süren sanık Kapan, "6 grup üyesinden sadece 2'si kışla dışına çıkmıştır. Suç işlediğime inansam 6 üyeden 4'ünün kışla içinde olan ve 23.19'dan sonra mesaj atılmayan grubu silmez miydim? Tam aksine darbeyi öğrendikten sonraki hareket tarzımın bir göstergesi olarak değerlendirileceğini düşünmüştüm. Gece boyunca kışla içinde kimsenin burnunun kanamamış olması, diğer tugaylarda olan olaylarla karşılaştırıldığında bizim o gece sağduyulu davrandığımızın en önemli kanıtı olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.

Sanık Mehmet Kapan, 13 Temmuz 2016'da icra edilen bilgilendirme toplantısına da katılmadığını öne sürerek, "Gece 21.37'den sonra tam olarak öğrendiğim darbe girişiminin hiçbir safhasında yer almadım. Toplantıya katılmamam, 14 Temmuz günü Ankara'da toplantıya katılmam, WhatsApp grubunda hiç paylaşımda bulunmamam, görevlendirme listesinde ismimin bulunmamış olması, kışla dışına çıkmamış olmam ve kimseye emir vermemiş olmam eylemlerimle söylemlerimin birbirini desteklediğini göstermektedir." iddialarında bulundu.

"Kaderin bir tezahürü olarak burada bulunduğumu düşünüyorum"

Esas hakkındaki savunmasını yapan eski Kurmay Albay Muzaffer Düzenli de FETÖ/PDY'nin ne üyesi, ne yöneticisi, ne sempatizanı olduğunu iddia ederek, terör örgütü üyesi veya yöneticisi olduğuna dair hukuki bir kanıt olmadığını, bu nedenle iddiaları kabul etmediğini söyledi.

Ne İstanbul'da, ne Ankara'da, ne de başka bir yerde darbe teşebbüsüne yönelik bir faaliyet yürüttüğünü savunan Düzenli, kimseye emir veya talimat vermediğini, suç teşkil eden hiç bir eylemde bulunmadığını savundu.

Sanık Düzenli, "Yurtta Sulh" isimli WhatsApp grubunda yer aldığı iddia edilen yazışmalarına ilişkin de şunları söyledi:

"Yazışma içeriklerinin Osman Akkaya isimli şahısın telefonundan ele geçirildiği iddia ediliyor. Ben bu kişiyi tanımıyorum. Bu kişinin telefonu bende kayıtlı değil. Benim telefonum Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde.

Söz konusu iddialara maruz kalan bir kişinin en doğal hakkı telefonunun incelenmesini istemesidir. Yazışmaların benim değil ilgili şahsın telefonundan elde edildiği iddia edilmektedir. İddia edilen yazışmaların şahsıma ait olup olmadığı için telefonumun ve sim kartın bilirkişi incelemesini talep ediyorum. Çünkü incelendiği takdirde yazışmaların şahsıma ait olmadığının ortaya çıkacağından son derece eminim ve bu konuda da iddialıyım."

Bilerek ve isteyerek hiçbir yanlışın içinde olmadığı gerekçesiyle suçlamaları kabul etmediğini kaydeden sanık Düzenli, "Ağırlaştırılmış müebbet istenen bir kişi neden bu kadar rahat merak ediliyor. Allah'a şükür çok rahatım ben. Ben kaderin bir tezahürü olarak burada bulunduğumu düşünüyorum. Millet aleyhinde herhangi bir hainlik diye tabir edilecek bir yanlışın içinde bulunmadığımı Allah biliyor.

Yüz yüze geldiğimiz şurada herkesle öbür tarafta da bir araya geleceğiz. Neyin ne olduğu ortaya çıkacak inşallah." şeklinde konuştu.

"FETÖ'cü olarak bildiğim hiçbir kurumla ilişkim yok"

Tutuklu sanık eski Tuğgeneral Özkan Aydoğdu da tarafına isnat edilen tüm suçlamaları reddettiğini ifade ederek, "Kışladan kaçmadım. Kendi rızamla teslim oldum.

16 Temmuz sabahı köprüdeki askerlerin silah bırakması için görüşme teklifini kabul ettim. Darbeci olsam bunu neden kabul edeyim. Ateş emri de vermedim." dedi.

Darbe gecesi sıkıyönetim direktifinin kendisine ulaştıktan sonra gerçeği anladığını savunan Aydoğdu, kışladan çıkan birlikleri geri çağırdığını, dönemeyecek durumda olanların da en yakın birliklere gitmeleri yönünde emir verdiğini ileri sürdü.

Sanık Aydoğdu, darbe gecesi devletin güvenliğine karşı bir amaç taşımadıklarını, aksine anayasal düzen içinde verilen emirler dahilinde muhtemel terör tehdidinin bertaraf edilmesi için göreve başladıklarını iddia etti.

Yurtta Sulh Konseyi üyesi olmadığını savunan sanık Aydoğdu, "Adil Öksüz'ün darbe girişiminden önce 11 Temmuz 2016'da ABD'ye gittiği, 13 Temmuz 2016'da da dönerek FETÖ üyelerine darbe planını anlattığı iddia ediliyor. Planlaması bitmiş ve onay aldığı iddia edilen planın daha sonra planı yapılır mı?

Yurtta Sulh Konseyi üyesi olmadığımı, hiçbir planlamada yer almadığımı daha nasıl anlatabilirim bilmiyorum." ifadelerini kullandı.

Sanık Özkan Aydoğdu ise bu tür yapılara karşı mücadele ederken, bu tür bir yapı tarafından hedef gösterildiğini düşündüğünü savunarak, "Ben FETÖ liderini tanımıyorum. FETÖ'cü olarak bildiğim hiç bir kurumla ilişkim yok. Sınav sonuçlarını da çalmadım. Bilerek isteyerek FETÖ'cülerle aynı ortamda bulunmadım, görüşmedim. Tüm terfilerimi süresinde aldım, erken terfi almadım. Terfi almak için destek de almadım." iddiasında bulundu.

Örgüt üyesi olmadığını ileri süren Aydoğdu, "Olsaydım kerametini de bilmediğim, cüzdanımdan çıkmış olduğunu görmediğim 1 doları da gözaltına alınmadan önce imha ederdim.

FETÖ üyesi olduğum iddiası yersiz ve maddi delilden uzak varsayıma bağlı suçlamalardır." ifadesini kullandı.

Duruşma, sanıkların mütalaaya karşı savunmalarının alınmasına devam edilmek üzere yarına ertelendi.

Kaynak: AA / Güncel
title