FETÖ'nün iş dünyası yapılanması davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanmasına yönelik FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, kapatılan TUSKON'un başkanı Rızanur Meral ve genel sekreteri Mustafa Muhammet Günay ile Ömer Faruk Kavurmacı ve Faruk Güllü'nün de aralarında bulunduğu 86 sanığın yargılandığı davada,...
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanmasına yönelik FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, kapatılan TUSKON'un başkanı Rızanur Meral ve genel sekreteri Mustafa Muhammet Günay ile Ömer Faruk Kavurmacı ve Faruk Güllü'nün de aralarında bulunduğu 86 sanığın yargılandığı davada, tanıklar dinlenildi.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki salonda yapılan duruşmada, tanık olarak dinlenilen Esra Gül Tuğran, Aydınlı Grup bünyesinde 21 yıldır yönetici asistanı olarak görev yaptığını, şirkete kayyum atanmadan önce sanık Mustafa Şevki Kavurmacı'nın asistanı olduğunu söyledi.
Tanık Tuğran, kayyum atanmadan önceki süreçte, sanık Kezban Uyar'ın şirkette kadınlar için sohbet organize ettiğini, bu sohbetlerin şirket yönetiminin bilgisi dahilinde cuma namazı sırasında toplantı salonunda yapıldığını, kendisinin de davet edildiğini ancak yoğun çalıştığını bahane ederek hiçbirine katılmadığını kaydetti.
Tanık Tuğran, hakim savcı adaylarının sınavlarında Mustafa Şevki Kavurmacı'ya CV'ler getirildiğini, referans olarak Şevki Kavurmacı'yı gösterdiklerini, bu CV'leri Kavurmacı'nın talimatıyla üst yazıyla ilgili yerlere gönderdiklerini, referans maillerinin yüzde 80 olumlu sonuçlandığını kaydetti.
Tuğran, Mustafa Şevki Kavurmacı'nın talimatıyla şirket üzerinden bazı vakıflara öğrenciler için burs verildiğini, ayrıca her ramazan ayında satışa sunulamayacak olan defolu ya da iade gelen ürünleri hayır için dağıttıklarını, misafirlere hediye olarak verilen ürünlerin de yine defolu ya da iade gelenlerden olduğunu anlattı. Burs verilecek kişilerde bir kriter aranmadığını dile getiren Tuğran, "Burslar fakir öğrencilere verilirdi. Birçok derneğe giyim yardımı yapılırken, Ahmet Sait Kavurmacı bir gün talimat vererek 'Sadece Kimse Yok mu Derneğine verilecek.' dedi. Oraya gönderiyorduk. Şu anda şirkete kayyum atandıktan sonra o satışa sunulamayacak defolu ürünleri Kızılay'a gönderiyoruz." ifadelerini kullandı.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Ahmet Sait Kavurmacı'nın "Yöneltici odasında ne kadar dergi ve mecmua varsa atın." talimatı verdiğini belirten Tuğran, bunun üzerine odada aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yazdığı kitaplar ile Sızıntı dergisi gibi yayınların da bulunduğu tüm kitap, dergi ve gazeteleri çöpe attıklarını söyledi.
Tanık Esra Gül Tuğran, 17-25 Aralık sonrası Ahmet Sait Kavurmacı'nın kendisini aradığını ifade ederek, "Bana, 'Babamın yarın toplantısı var.' dedi ve isimler verdi. Bu kişiler dershane sahipleriydi. Ertesi gün dershane sahipleri geldi. Bir yazı hazırlamıştı, ellerinde o yazıyla Mustafa Şevki Kavurmacı'nın odasında toplantı yaptılar. Ben içeride değildim." dedi.
Bazı hakim ve savcılara hediye olarak gönderildiği iddia edilen kıyafetlere ilişkin de tanıklıklarını anlatan Tuğran, "3 Nisan 2013'te birisi Şevki Bey'i ziyarete geldi. Bir süre sonra Şevki Bey beni odasına çağırdı. Bana bir liste uzattı. 'Bunlara takım elbise hazırlayın. Ama bunlar hakim savcı. O yüzden dikkatli hazırlayın.' dedi. Listede kimlerin adı olduğunu bilmiyorum. Görevli arkadaşlara mail attım. Depodaki az defolu ürünlerden takım elbiseleri hazırlattık." bilgisini verdi.
Tuğran, Mahkeme Başkanı'nın, "Bu şirketin insani duygularla yardımın ötesinde, belli kişilere belli amaçlarla yardım yaptığını düşünüyor musunuz?" sorusuna şu karşılığı verd:
"Ahmet Sait Kavurmacı'nın yaptığını düşünüyorum. Mustafa Şevki Kavurmacı'dan emin değilim. Ama Sait Kavurmacı net. Sait Kavurmacı yurt dışına gittikten bir süre sonra daha şirketi yönetti. Sonrasında yönetimi Ömer Faruk Kavurmacı aldı. Sait Bey tekstil, Ömer Bey inşaat işleriyle ilgilenirdi. Ömer Bey göreve geldikten sonra normal işlerine bakardı. Gelirdi, selam verirdi, babasının halini hatırını sorardı. Sait Bey ile Ömer Bey arasında anlaşmazlık vardı. Mesela seçimlerden önce Ömer Bey'in talimatıyla şirketin dışına AK Parti afişleri astık. Ahmet Kavurmacı, bundan 2 saat sonra şirkete geldi. Hışımla odaya girdi. 'Bu afişleri kim astırdı?' diye bağırıp çağırdı. Sonra çekti gitti. Yine mesela şirketin içindeki televizyonda hep STV açıktı. Ömer Bey beni çağırdı, 'Kanalı değiştirin CNN, NTV falan açın.' dedi. Bir gün Sait Kavurmacı, Bank Asya'ya Yönetim Kurulu Üyesi olacağını söyledi. Ömer Bey'in düşüncesi olumsuzdu. Epeyi bir tartıştılar. Bunun üzerine Sait Kavurmacı geri adım attı. Ne zamandı tarihi tam hatırlayamıyorum."
Tuğran, Mahkeme Başkanı'nın, "17-25 Aralık sonrası şirkette bir kırılma olduğunu düşünüyor musunuz? Mali anlamda değil. Yardım, zekat gibi." sorusu üzerine, "Bu tarih bir milattı. 17-25 Aralık'a kadar hediyelik ürünler falan verirdik, sonrasında durduk. Hatta bazı kişiler görüşmeye geldiğinde Şevki Bey görüşmek istemezdi. Ahmet Sait Kavurmacı'da kırılma olmadı, daha fazla yakınlaştı örgüte." dedi.
"Mecburi olarak Zaman gazetesine abone yaptırıldım"
Tanık Deniz Çağrıcı, 2007 yılından beri Aydınlı Grup'ta müşteri ilişkileriyle ilgili bir birimde çalıştığını, darbe girişiminden önce üstünde çok fazla yönetici olduğunu ancak bulunduğu birimin Ahmet Sait Kavurmacı'ya bağlı bulunduğunu söyledi. Mecburi olarak Zaman gazetesine abone yaptırıldığını dile getiren Çağrıcı, ücretinin maaşından ya da kredi kartından kesildiğini anlattı.
Tanık Yasemin Işık, halen şirketin muhasebe ve finans bölümünde çalıştığını kaydederek, "Şirkette cuma günleri sohbet oluyordu. Mail yoluyla duyuruluyordu. Özellikle öğle arasında cuma vakti oluyordu. İsteyen katılıyor, istemeyen katılmıyordu. Bazen boş olursam katılıyordum. Sohbeti yapanlar şirket çalışanı değildi, isim olarak bilmiyorum. Namaz kılma, ibadetler, abdest nasıl alınır gibi şeyler anlatılırdı. Kur'an ve ilmihaller okunurdu. Bu kişiler içinde sanık Kezban Uyar da vardı." ifadelerini kullandı.
Tanık Mehmet Ali Suat Kurt, sanık Ahmet Sait Kavurmacı'nın 2005'ten 2009 yılına kadar şoförlüğünü yaptıktan sonra istifa ettiğini, sonra geri çağrıldığını ve Ömer Faruk Kavurmacı'nın şoförü olduğunu söyledi. Sait Kavurmacı'nın isteği üzerine Zaman gazetesi aboneliği yaptırdığını, parasını Kavurmacı'nın ödediğini, sonrasında okumadıkları için eve gelen bu gazetenin aboneliğini iptal ettirdiğini dile getiren Kurt, şunları anlattı:
"Bir kez Mustafa Şevki Kavurmacı'yı Samanyolu televizyonuna götürecektim. Asistanı bana kıyafetler verdi. Bunları televizyonun güvenliğine teslim ettim. Bu kıyafetler sanırım Hidayet Karaca'nın giyinmesi içindi. Ömer Faruk Kavurmacı pek konuşmayı sevmezdi. İnşaat işlerine bakardı. Bir gün şirketin önünde Ömer Bey'in çıkışını beklerken, bana büyük bir valiz teslim edildi. Aracın bagajına koydum. Valizi yazlığa götürdüm. Evdeki çalışanlardan birine teslim etmiş olmalıyım."
Duruşmaya yarın tanık beyanlarının alınmasıyla devam edilecek.