Fetö'nün İş Dünyası Yapılanması Davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanmasına yönelik davada tutuklu yargılanan Ömer Faruk Kavurmacı, bilirkişi raporuna ilişkin "Ağabeyimin ve bazı çalışanların eylemleri konusunda bilgi sahibi değilim. Çalışanlar da benim dahlim olmadığını söylemişlerdir.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanmasına yönelik davada tutuklu yargılanan Ömer Faruk Kavurmacı, bilirkişi raporuna ilişkin "Ağabeyimin ve bazı çalışanların eylemleri konusunda bilgi sahibi değilim. Çalışanlar da benim dahlim olmadığını söylemişlerdir." dedi.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki salonda yapılan duruşmada, tanıkların dinlenilmesinden sonra dosyaya gelen evrak okundu.
Mahkeme Başkanı Ömer Yıldırım, celse arasında sanık Ömer Faruk Kavurmacı'nın sağlık sorunlarıyla ilgili tahliye talebinde bulunduğunu, diğer sanıkların da adli kontrol tedbirleri uygulanarak tahliye talep ettiklerini belirtti.
"Rızanur Meral, Fildişi Sahilleri'nde iddiası"
Başkan Yıldırım, Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 2 Ocak'ta, Faruk Güllü'nün cezaevinde kalması yönünde bir engel olmadığı yönünde mütalaasının dosyaya geldiğini ifade ederek, firari sanık Rızanur Meral'in Fildişi Sahilleri'nde bulunduğu iddiasıyla ilgili yazdıkları yazıya cevap gelmediğini söyledi.
Cumhuriyet savcısı, gelmeyen yazıların akibetlerinin sorulmasını, firari sanıkların yakalanmasının beklenmesini, 9 tutuklu sanığın tutukluluk hallerinin devamını talep etti.
Sanıkların avukatları da müvekkillerinin tahliye edilmesini istedi.
Taleplerle ilgili söz verilen tutuklu sanık Ömer Faruk Kavurmacı, şimdiye kadar tutukluluğunu gerektirecek hiçbir durum olmadığını, bu durumun da video kayıtları, noterden istifa belgesi, çocuklarını ilişkili okuldan alarak başka bir okula nakletme belgeleri, seçim çalışmalarındaki fotoğraflar, gizli tanığın lehine olan ifadeleri, çalışanlarının beyanlarıyla belli olduğunu anlattı.
Sanık Kavurmacı, "Daha fazla anlatacak gücüm kalmadı, aynı şeyleri tekrarlamaya takatim yok. Bir yıl önce mahkemeye şirket serverlarından e-mail kayıtlarına ulaşıldı. Akabinde mayıs ayında bu yazışmalarla ilgili mahkemeye beyanda bulundum. Bunlarla ilgili bir ilişkim olmadığı açıklamasını da yaptım. Bir yıl sonra bilirkişi heyeti başka hiçbir şey elde edemeden sadece kronolojik sıraya sokarak yeni bir şey gibi heyetinize bu durumu ulaştırdı. Hiçbir endişe taşımıyorum, yeni bir şey bulamayacaklarından emindim. Raporla ispatlandığı için de kendimi son derece rahat hissediyorum." diye konuştu.
Mahkemeye söz konusu e-maillerin tarafı olmadığını daha önce de söylediğini ifade eden Kavurmacı, bu eylemlerden bu yazışmaları yapanların sorumlu olduğunu, şahsına bu sorumluluğun yüklenemeyeceği, hiçbir vakıf ve dernek için kurban kestirmediğini, bu durumun çalışanlarının beyanlarıyla da belli olduğunu savundu.
"Yardım amaçlı ürünlerdir"
Sanık Kavurmacı, raporda yer alan tüm yazışmaların tekstil şirketince yapıldığını, kendisinin inşaat bölümünde olduğunu, bu çalışmalardan haberi olmadığını dile getirerek, şunları söyledi:
"Şirketimiz Bank Asya'nın ortağıydı. Raporda belirtildiği gibi bankada para olması bu yüzden normaldir. Bank Asya pos cihazlarının kullanımı da tekstil tarafıyla ilgilidir. Sanki Bank Asya'ya destek amacıyla bir seçimde bulunulmuş gibi gösterilmiştir. Raporda yer alan Amerika'da kurulan şirketle ilgili olarak bu şirketin kuruluşu tamamen usulüne uygun yapılmıştır. Yurt dışına para aktarımı söz konusu değildir. 10 milyon dolar para transferi yapılmıştır. Söz konusu gayrimenkul işi olmayınca para iade alınmıştır. Babam ifadesinde zaten bu hususa değinmişti. Mal ya da para kaçırma gibi bir durumun olmadığı Amerika'daki şirketin bu amaçla kurulmadığının kanıtıdır. Bilirkişi raporundaki hususların tarafımca ilgisi yoktur. Ağabeyimin ve bazı çalışanların eylemler konusunda bilgi sahibi değilim. Çalışanlar da benim dahlim olmadığını söylemişlerdir."
Bilirkişi raporunda yer alan 3 Nisan 2013'te babasından elbise istenildiği konusuyla ilgili olarak ise Kavurmacı, "Bir dönem görev yapan sonra FETÖ'yle irtibatlı olduğu için görevden alınan hakim ve savcıların isimleri var. Adil Akgün o zaman şirkette görevde sanırım. Ne ben ne babam bu kişileri tanır. Babam da satışa sunmadığımız 2. kalite ürünlerden vermiştir. A kalite yeşil kartlı ürünler 2. kalite ürünlerdir. Yardım amaçlı ürünlerdir. Bu durum raporda da yer alıyor. Bu şahıs babama gelmiş, babam da talebi ret etmemek için böyle bir şey yapmış. Bu konuyu da açıklığa kavuşturmak istedim. 2,5 senedir tutukluyum, tahliyeme karar verilmesini talep ediyorum." şeklinde konuştu.
Söz verilen bazı tutuklu sanıklar da tahliyelerini talep etti.
Duruşma, yarına ertelendi.