Fetö'nün Doğan Medya Center'ı İşgali İddianamesi
Fetullahçı Terör Örgütü'nün(FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Doğan Medya Center'ın işgali ve çıkan olaylarda bir vatandaşın şehit edilmesine ilişkin 19 asker hakkında hazırlanan iddianamede, mağdur, müşteki ve tanıkların ifadeleri ile olay gecesi yaşananlar anlatıldı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün(FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Doğan Medya Center'ın işgali ve çıkan olaylarda bir vatandaşın şehit edilmesine ilişkin 19 asker hakkında hazırlanan iddianamede, mağdur, müşteki ve tanıkların ifadeleri ile olay gecesi yaşananlar anlatıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan ve İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, mağdur, müşteki, tanık ve şüphelilerin ifadelerine yer verildi.
CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş ifadesinde, darbe gecesi helikopterle otoparka inen 14 askerin binaya girdiğini belirterek, çalışanları sakin olmaları yönünde devamlı uyardığını söyledi.
Askerlerin binanın birinci ve ikinci katındaki çalışanlara yayını durdurmaları ve cep telefonlarından görüntü almamaları yönünde ikazda bulunduğunu anlatan Aktaş, bu esnada bina içerisinde bir el silah sesi duyduğunu ama kimin ateş ettiğini görmediğini kaydetti.
Aktaş, askerlerin, kendisinin görev yaptığı 3. kattaki Haber Merkezi ve CNN Türk yayın bölümüne geldiklerini belirterek, şöyle devam etti:
"O anda iki er bana doğru silah doğrultarak bağırıp, çağırıp burayı boşaltmamızı ve yayını durdurmamızı söyledi. Ben de onları sakin olmaları yönünde uyardım. Onlar da bana emir aldıklarını, bu emri uygulamaları gerektiğini söyledi. O sırada bir yüzbaşı geldi. Ben onun konuşmasına fırsat vermeden yaptıkları eylemin kanunsuz olduğunu belirttim. Kanunsuz emri uygulamama haklarının olduğunu hatırlattım ve 'Normalde terk etmem ama elinizde silah var. Savunmasız olduğum için mecburen terk edeceğim.' dedim. Askerler yayının kesildiğini zannetti. Binanın çeşitli yerlerinde telsiz mikrofonla yayın yapmaya çalıştım. Birinci kata indim, o anda halkın yaşanan olayları protesto amaçlı geldiğini gördüm. Daha sonra polis geldi ve güvenliği sağladıklarını söyledikten sonra tekrar 3. kata gittim. Oradaki polislere güvende olup olmadığımızı sordum. Güvende olduğumuzu söyledikten sonra yayına tekrardan devam ettim."
"Yanlış hareket görürseniz vurun" emri
Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin de ifadesinde, darbe gecesi gazeteye geldiğini belirterek, şunları aktardı:
"Askerler en alt kattaydı. Ben 3. kattaydım. Alt katta askerler özel güvenlik personeli ile münakaşa halindeydi. Benim telefon konuşmalarımı duyan askerler silahlarını bana çevirdi. Ben de özel güvenlik personeli ile askerlerin yaşadıkları münakaşanın fotoğrafını çekmeye çalıştım. Bana hep bir ağızdan 'Çekme' diye bağırdılar. Ben de bunun üzerine askerlerin bulunduğu avluya indim. Binada bulunan herkesi aşağıya çağırdılar. Ben duruma müdahale etmek için askerlerin başındaki yüzbaşının yanına gittim. Arkadaşlarımı korumak için onlarla konuşmaya başladım. Askerlerin hepsi silahlarını çalışan personellere doğrultmuştu. Ben yüzbaşıya askerlerin silahlarını indirmelerini, bizim gazeteci olduğumuzu, silahlarımızın olmadığını, kimseye bir zarar veremeyeceğimizi söyledim."
Yetkin, şüpheli yüzbaşının gelen telefonun ardından sinirlendiğini ve "Yanlış hareket görürseniz acımayın vurun." şeklinde askerlere talimat verdiğini belirterek, yaşananları şöyle anlattı:
"Askerler personeli dışarı çıkarmak için bir yandan silahlarının dipçikleriyle ittiriyorlardı. Personelin hepsi dışarı çıktı. Yüzbaşı personelin bina dışına çıkmasını söyledi. Ben de kendisine dışarının güvenli olmadığını, personelinin zarar görebileceğini söyledim. O sırada yanıma şu an Hürriyet gazetesi yazarı olan Deniz Zeyrek ve Ekonomi Müdürü Sefer Levent gelip, bana polisin geldiğini, operasyon yapabileceklerini, bizim de arada kalabileceğimizi söyledi. Bunun üzerine yüzbaşının dışarı çıkma isteğini kabul ettik. Polis ekipleriyle irtibat kurarak, askerler hakkında bilgi verdim. Polisler, askerlere 'teslim ol' çağrısında bulundu. Askerler ateşle karşılık verdi. Polisler de ateş etmeye başladı, bahçe ortamında bir çatışma hali yaşandı. Çatışma sırasında askerler bina önünde mevzilenmişlerdi."
Helikopterden ateş açıldı
Murat Yetkin, bir süre sonra ikinci bir askeri helikopterin Hürriyet binasının ön bahçesine inmeye çalıştığını, polislerin ateş açtığı helikopterden karşılık verildiğini belirterek, ancak helikopterin inemediğini ve uzaklaştığını, bu sırada Kanal D ve CNN Türk binasına giden askerlerin teslim olduğunu öğrendiklerini söyledi.
Müşteki Nedim Şener ise darbe girişimini televizyondan öğrendiğini ve bu kalkışmanın FETÖ tarafından yapıldığını düşündüğünü anlatarak, şu ifadeleri kullandı:
"CNN Türk'ün darbe karşıtı yayın yapmasının ardından Cumhurbaşkanı'nın CNN Türk'ten Türk halkına seslenmesini izledim. Bazı darbeciler de bunu engellemek için CNN Türk'e baskın yapmayı son anda kararlaştırmışlar. Nitekim kısa süre sonra darbecilerin helikopterle CNN binasına baskın yaptığı haberini duydum. Darbeye sadece sosyal medya üzerinden değil, fiziki olarak da direnmek gerektiğini düşünerek, CNN Türk'ün bağlı olduğu Doğan Medya grubunun bir çalışanı olarak kurumun darbecilerden kurtarılması gerektiğini düşündüm. Çünkü Türkiye halkı, bu darbecilere karşı topyekun bir mücadele başlatmıştı. Eşimle vedalaşarak Doğan Medya Center'a ulaştım."
"Halk içeri girince darbeciler direnemedi"
Şener, televizyonunun yayın yaptığı kata çıktığını ve karşısında askerleri gördüğünü anlatarak, olay gecesine ilişkin şunları söyledi:
"Askerlerin üzerine doğru yürüyerek 'Çıkın buradan burası bizim evimiz şerefsizler.' dedim. Askerler de bana silah doğrulttu. Erlerden biri 'Çık buradan vururuz.' dedi. Ben de kendilerine 'Vur ulan şerefsizler.' dedim. O sırada televizyonda çalışan arkadaşlar beni sakinleştirip Kanal D'nin bulunduğu alt kata indirdi. Askerler de peşimden geldi. Ben askerlere yine 'Çıkın buradan burası bizim evimiz şerefsizler bu yaptığınızdan utanacaksınız, çocuklarınıza ne anlatacaksınız?' diye bağırdım. Daha sonra arkadaşlar beni asansöre bindirip giriş katına indirdi. Bir yandan da görevliler bana 'Sakin ol, polis operasyon yapacak.' diyorlardı. Ben bunun çok tehlikeli bir durum olduğunu, can kaybının yaşanabileceğini düşündüm. Bunu ancak 'Halk çözer' diye düşünerek girişteki kapalı olan kapıyı içeriden açtım. Darbecilere karşı toplanan halk bu sayede içeri girdi. Darbeciler kalabalığı görünce çok fazla direnemedi. Daha sonra CNN Türk binasındaki darbeci askerler teslim oldu."
Müşteki Kanal D Haber Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Sarılar da ifadesinde darbe gecesi yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Askerlerden bir grup Kanal D ve CNN Türk binasının ana girişine, bir grup da tam ters istikamette Hürriyet gazetesinin ana binasına doğru yöneldi. Bir grup askerin benim bulunduğum binaya doğru geldiklerini görünce hızlıca giriş katına inmeye başladım. Bu sırada karşılaştığım askerler 'Boşaltın yayını durdurun.' diye bağırıyorlardı. Ben 'Siz kimsiniz, niye geldiniz?' diye sordum. Hiç cevap vermeden bana 'Çekil' diye bağırdılar. Tekrar kendilerine 'Neden buraya geldiniz, yazılı bir emir var mı?' diye sordum. Yüzbaşı rütbesindeki bir şahıs 'Ordu komutanının emri var.' dedi. Ben de kendisine '1. Ordu Komutanı'nın açıklamasını yayınladık.' dedim. Personeli dışarı çıkarıp yayını durdurmaya çalışıyorlardı. 2. kata geldiğimizde askerler hızlı bir şekilde odalara giriyorlardı. Ben de burada kimsenin olmadığını, bu katın yönetim katı olduğunu söyledim."
Sarılar, şüpheli yüzbaşının Ahmet Akpolat'ın kamerasını almaya çalıştığı sırada arbede yaşandığını belirterek, "Ahmet direnip kamerasını vermemeye çalışıyordu. Bir asker, kameramanın boğazına sarıldı, yere yıktı. İtiş kalkış sırasında benim belime bir silah dayandı. Daha sonra Kanal D çalışanı Hülya Vural ve Egemen geldi. Onlar da bizi ayırmaya çalıştı. Beni ve Ahmet'i askerlerin elinden kurtarmaya çalıştılar. Hülya ve Egemen'i merdivenden aşağı uzaklaştırdılar. Ahmet'i yere yatırdıktan sonra kaldırdık. Yüzbaşı, Ahmet'e 'Ver şunu yoksa vuracağım.' diyordu. Daha sonra kameranın flash belleğini aldılar. Askerler daha sonra hızla 3. kata çıktı. Ben de onlarla birlikte çıktım. Büyük bir kargaşa vardı. Askerler de sürekli bağırıp 'Yayını kesin.' diyorlardı. İki yüzbaşıdan biri bana 'Elektiriği kes.' dedi. Sonunda CNN Türk'ün yayınını kestirdiler. Daha sonra KANAL D'nin yayınını zorla kestiler." diye konuştu.
Mağdur sunucu Başak Şengül
Mağdur sıfatıyla iddianamede yer alan sunucu Başak Şengül ifadesinde, saat 21.00'de CNN Türk'te Akıl Çemberi isimli programa başladığını anımsatarak, program sırasında kendisine Boğaziçi Köprüsü'nde asker olduğu bilgisinin verildiğini, daha sonra en net açıklamanın Başbakan Binali Yıldırım tarafından yapıldığını belirtti.
Şengül, programı bitirdikten sonra son dakika gelişmelerle ilgili yayını sürdürdüğü sırada gürültülü bir ses geldiğini ve ne olduğunu anlayamadığını ifade ederek, şunları aktardı:
"Daha sonra rejiden arkadaşlarım kulaklığıma 'Muhtemelen helikopter ile askerler buraya geldi.' dedi. Camdan görenler olmuş. Bana rejiden 'Biz söyleyene kadar ekranda buraya asker geldiği bilgisini verme.' dediler. O sırada ben bakanlardan biriyle telefon bağlantısı gerçekleştiriyordum. Bana yine rejiden 'Biz askerleri içeri sokmayacağız. Sen yayına devam et.' dediler. Ben de bizim binada bir şey yokmuş gibi haberleri aktarmayı sürdürdüm. Bir süre sonra ise askerin geldiğini yayında söyledim. Daha sonra askerler stüdyodan zorla çıkardılar."