Haberler
Esenyurt Belediye Başkan Yardımcısı Osman Yalçın hakkında yakalama kararı

Özel'in cezaevi ziyareti sırasında başkan yardımcısına operasyon

Çete ile anılan Güney Hastanesi'nin sahibi: Ortaokul mezunuyum, sigorta primim için hastaneyi satın aldım

İstanbul'un göbeğindeki hastaneyi bakın ne için satın almış

Merkez Bankası 20 Kasım'da sahte dolarlar için rapor hazırlamış

Paranın patronu piyasaları sarsan olay için rapor hazırlamış

Piyasaları alt üst eden sahte dolar skandalı akıllara Saddam'ın yaptığını getirdi

Sahte dolar skandalı akıllara Saddam'ın yaptığını getirdi

Fetö'nün Darbe Girişimine İlişkin İstanbul'daki İlk Dava

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz'da görev yerine gitmedikleri ve halkın direncini kırdıkları iddia edilen 25'i tutuklu 29 polisin yargılanmasına devam ediliyor.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz'da görev yerine gitmedikleri ve halkın direncini kırdıkları iddia edilen 25'i tutuklu 29 polisin yargılanmasına devam ediliyor.

Darbe girişimine ilişkin İstanbul'daki ilk davanın duruşması, İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu karşısında oluşturulan mahkeme salonunda görülüyor. Duruşmaya, biri başka suçtan olmak üzere 25'i tutuklu ve 2 tutuksuz sanık ile bazı sanık avukatları katıldı.

Duruşmada hakkındaki suçlamalar yüzüne okunan Mustafa Uygun'un savunmasına geçildi.

Uygun, FETÖ'nün şifreli haberleşme programı "ByLock" soruşturması kapsamında üç aydır tutuklu yargılandığını ifade ederek, "Hakkımda yürütülen soruşturma kapsamında, 'ByLock' programı kullandığım iddia ediliyor. Telefonumda bu programı kullandığım yönündeki tespitin nasıl yapıldığı yönünde bir rapor henüz elime ulaşmadı, tarafıma hala bu programı kullandığımın nasıl tespit edildiği anlatılmadı." diye konuştu.

Söz konusu programı kullanmadığını öne süren Uygun, "ByLock" programının herkes tarafından indirilebilen bir yazılım olduğunu iddia etti.

Sanık Uygun, şöyle devam etti:

"Ben 'ByLock'u kullanmadım. 160 gündür telefonun imajı alınmadı. Dolayısıyla tarafıma da bu yönde bir belge verilmedi. Değil 160 gün, bin 60 gün bile sürse de ben bu iddiayla cezaevinde olacağım. Telefonunum temiz olduğuna inanıyorum. Bin 60 gün sonra da temiz raporu gelecektir. Peki sonra ne olacak. İkinci kez 'pardon' vakası mı yaşayacağız. Bunun hesabını kim verecek?"

Telefonların seri numaraları ve sinyal verilerinin değiştirilebileceğini anlatan Uygun, bu durumun çok cüzi rakamlarla yapılabileceğini söyledi.

"ByLock"un hangi tarihte sürüme girdiği ve kimler tarafından indirildiğinin araştırılması gerektiğini anlatarak, mahkemeden bu yönde talepte bulundu.

Uygun'un talebi üzerine, mahkeme başkanı Fikret Demir, "Madem kullanmadın, bunun sana ne faydası olacak." dedi. Demir, sanık Uygun'a cep telefonlarının seri numaralarının değiştirilmesi ve kopyalanmasıyla ilgili söylediklerini nasıl bildiğini de sordu.

Telefonların IP ve seri numaralarının değiştirilebildiğini vurgulayan Uygun, "Koğuşumda bunları çok iyi bilen bir arkadaş var, ondan öğrendim ve bunu yapanlar olduğunu biliyorum." yanıtını verdi.

Daha sonra mahkeme heyeti, duruşmaya öğle arası verdi.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcısı Evliya Çalışkan'ın hazırladığı 59 sayfalık iddianamede, çeşitli rütbelerde ve birimlerde görevli 29 sanık polis yer alırken, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi anlatılıyor.

Darbe teşebbüsünü durdurmak için başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere üst düzey devlet yetkililerinin, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne direnilmesi ve karşı konulması şeklinde çağrı yaptığı belirtilen iddianamede, bu çağrılara ve tüm ilgili amirlerin talimatlarına rağmen, sanık polislerin ya göreve gelmedikleri ya da darbe girişimine direnen arkadaşlarını ve vatandaşları vazgeçirmeye çalıştıkları ifade ediliyor.

İddianamede, bazı emniyet mensuplarının örgüte yardım etmenin ötesinde, ülkenin geleceğine ve yaptığı göreve ihanet ettiğine vurgu yapılarak, "Doğru zamanda, doğru yerde bulunan tek bir kişinin, dik bir duruşun, yerinde söylenen cesur bir sözün ve hepsinden önemlisi doğru ve yerinde kullanılan tek bir kurşunun ülkenin kaderini çizdiği, kadınların kucaklarında çocuklarıyla kendilerini tanklara, bombalara siper ettiği, erkeklerin kendini tankların önüne attığı, yaşlısı genci, kadını erkeği velhasıl toplumun her kesiminden vatandaşın yoksunluklar içinde adeta yalın el çıplak ayak terör örgütüne kahramanlık ve direniş dersi verdiği bir ortamda, TSK dışında devletin elindeki tek meşru silahlı güç olan emniyet teşkilatına mensup bir kısım personelin, çeşitli bahanelerle görev yerine gelmemek, terör örgütüne direnmemek, terör örgütüne direnen vatandaş ve kolluk görevlilerinin şevk ve cesaretini kırmak için mesaj, söz ve davranışlarıyla bozgunculuk yapmak türü eylemlerde bulunmuşlardır." ifadesine yer veriliyor.

Sanıkların, vatandaşların darbeci askerlere müdahale etmek için yardım isteklerine karşılık vermedikleri gibi, polis memurlarına içeride kalıp direnmeden teslim olmaları konusunda uyarıda bulundukları anlatılan iddianamede, sanıkların bu şekilde terör örgütü lehine bozgunculuk yaptıkları belirtiliyor.

İddianamede, darbe girişimi gecesi Özel Harekat Müdürünün saat 22.30 sıralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı korumak üzere Huber Köşkü'ne tim sevk edilmesini istediği kaydedilerek, Havacılık Şube Müdürü Mehmet Kurt'un, sanık polis Ender Küçükağ ile pilot Mehmet Barış Aktaş'ı, helikopterle Özel Harekat timini Huber Köşkü'ne götürmek üzere görevlendirdiği ancak sanıkların, "Özel Harekatçıları oraya götürürsek bu darbeciler bizi asar." diyerek, talimata karşı çıktığı aktarılıyor.

İddianamede, sanıkların talimata uymamaları nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı korumak üzere çıkan ekiplerin, helikopter yerine neredeyse tamamı kapalı olan karayoluyla Huber Köşkü'ne gitmek zorunda kaldığı bildiriliyor.

Polislerin mesajları

İddianamede, sanık polis Muhammet Işık'ın evinde yapılan aramalarda, kullandığı cep telefonunda "Eagle" isimli haberleşme programı bulunduğu ve burada "ABD'den haber; Erdoğan'a darbe yapılacak." altında da 15 Temmuz 2016 gününe ait takvim yaprağının kayıtlı olduğu belirtiliyor.

Yine sanık polis memurlarından İshak Erol'un, WhatsApp grubundan asker fotoğrafı paylaşarak "Bunların anlamını biliyor musunuz? Yarın kamuflajları hazırlayın, yarın asker oluyoruz." şeklinde mesaj attığı kaydedilen iddianamede, sanık Eyüp Şahin'in telefonunda FETÖ yöneticileri tarafından gönderildiği anlaşılan şu mesaj yer alıyor:

"Herkes arkadaşlarını yönlendirsin ve askerlerin müdahalesine yardımcı olunmasını temin etsin. Direnmesinler, direnen emniyet güçlerine engel olsunlar. Özellikle Özel Harekat ve Çeviktekiler, askere teslimiyet gösterin. Emniyetten gelen emirleri de yerine getirmeyin. Ankara'da kim varsa silahını alıp direnen herkesi indirsin."

İddianamede, darbe girişimi başarısız olunca darbeye destek veren polislere gönderilen mesajın ise bir başka sanık Ersan Gönül'ün telefonundan ele geçirildiği anlatılıyor. İddianamede, yer verilen "16 Temmuz 2016 günü 05.20'de 'bölge imamları' kaydıyla gönderilen mesajda, 'Çok acil duyuru… Durum kötü. Tüm hizmet mensupları, darbeyi şiddetle kınayan açıklama yapsın. Meydanlara inip kendisini kamufle etsin, resim çekilip sosyal medyada paylaşılsın, 'seçilmiş irade' falan desinler ama asla hoca efendinin adı geçmesin.'" ifadelerinin yer aldığı belirtiliyor.

Söz konusu mesajda, hükümete ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı asla olumsuz bir paylaşım yapılmaması uyarısında da bulunulduğu kaydediliyor.

Ceza istemi

İddianamede, bir kısmının "ByLock" kullanıcısı olduğu tespit edilen 21 sanık polisin "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek" ile "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçlarından, üçer kez ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

İddianamede, diğer 8 polis hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan onbeşer yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Kaynak: AA / Güncel
title