Fetö'nün Darbe Girişiminde Akom'un İşgali (1)
ENES CAN - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezini (AKOM) işgal eden askerlere ilişkin hazırlanan iddianamede, AKOM'un şüpheli askerler tarafından işgali ve "sokağa çıkın" çağrısına uyan halk ile emniyet görevlilerinin...
MURAT KAYA - ENES CAN - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezini (AKOM) işgal eden askerlere ilişkin hazırlanan iddianamede, AKOM'un şüpheli askerler tarafından işgali ve "sokağa çıkın" çağrısına uyan halk ile emniyet görevlilerinin baskısı sonucu teslim olmaları süreci anlatıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 214 sayfalık iddianamede, diğer darbe girişimi iddianamelerinde olduğu gibi, FETÖ'nün yapısı, toplumda kabul görmesi, kullandığı yöntemler, paralel devlet kurma çabası, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) yapılanması, hakkında yürütülen soruşturmalar ve darbe kalkışması bağlantısı aktarıldı.
Kalkışmayla ilgili iki toplantı
İddianamede, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe kalkışmasıyla ilgili FETÖ/PDY üyeleri hakkında başlatılan soruşturmaların çok yönlü devam ettiği ve İstanbul'daki olaylarla ilgili soruşturma dosyalarının bölgelere göre ayrıldığı bilgisi verilirken, İstanbul'un Avrupa yakasında, A bölgesi olarak adlandırılan ilçelerde meydana gelen olaylara ilişkin 12 farklı dosya üzerinden soruşturma yürütüldüğü ve bu soruşturmalardan birinin de AKOM'un işgaliyle ilgili olduğu kaydedildi.
Darbe kalkışmasıyla ilgili, kalkışma tarihi ve öncesinde Maltepe'deki General Nurettin Baransel Kışlası 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı, Yeşilköy'deki Hava Harp Okulu Komutanlığı ve Esenler'deki 66. Mekanize Piyade Tugay komutanlıklarında toplantılar gerçekleştirildiği aktarılan iddianamede, 15 Temmuz'da AKOM'da FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin eylemlerin, İstanbul 6. Motorlu Piyade Alayında görevli subay, astsubay ve erler ile bu unsurları komuta etmek için Kara Harp Akademilerinden kanunsuz bir şekilde görevlendirilen subaylar tarafından gerçekleştirildiği vurgulandı.
Piyade Kurmay Albay Müslüm Kaya'nın 14 Temmuz'da 6. Motorlu Piyade Alay Komutanlığı görevini Tankçı Kurmay Albay Nebi Gazneli'ye devrettiği ve Gazneli'nin de 15 Temmuz'da bölük komutanlarıyla iki toplantı yaptığı anlatılan iddianamede, AKOM'un işgaliyle ilgili detayların ve hazırlıkların konuşulduğu ifade edildi.
Harp Akademisi öğrencileriyle görev dağılımı
Şüpheliler Yarbay Mustafa Kubilay ile Harp Akademileri öğrencileri olan subaylar Hakan Özhan, Ramazan Derviş, Levent Aksoy ve Mehmet Fatih Güven'in sivil araçlarla, kamuflajları yanlarında olacak şekilde sivil kıyafetler giyerek, yine akademide yapılan toplantı sonucunda Binbaşı Hamza Mermer'in yönlendirmesiyle 15 öğrenci subayın da saat 19.00'da 6. Motorlu Piyade Alayına geldikleri kaydedilen iddianamede, Müslüm Kaya ve Nebi Gazneli'nin burada Harp Akademilerinden gelen öğrenci subay ve öğretim görevlileri ile yaptıkları toplantı sonucunda öğrenci subay ve öğretim görevlilerini gruplara ayırdıkları aktarıldı.
Şüpheliler Mustafa Kubilay, Hakan Özhan, Levent Aksoy, Mehmet Fatih Güven ve Ramazan Derviş'in AKOM baskınıyla görevlendirildiği belirtilen iddianamede, şüpheli subayların, Mustafa Kubilay'ın emir ve komutasında Acil Müdahale Mangası nöbetçisi Astsubay Ömer Faruk Çimen ve manga görevlisi 7 şüpheli erle birlikte, er Emin Karaca'nın kullandığı askeri bir araçla saat 21.00 sıralarında kışladan çıkış yaptığı ve 15 dakika sonra İSKİ yerleşkesi itfaiye giriş kapısı önüne geldikleri anlatıldı.
"Kuvvetli terör istihbaratı aldık" diyerek içeri girdiler
Araçtan inen Mustafa Kubilay'ın, itfaiye giriş kapısında nöbetçi güvenlik görevlisi müşteki Zekeriya Dolğun'a, kendisini tanıttıktan sonra, "kuvvetli terör istihbaratı aldıkları, destek olmak için geldikleri" beyanında bulunarak kapıyı açmasını istediği ve müştekinin kapıyı açması üzerine, şüphelilerden Levent Aksoy ile er Ramazan Sezer'in kulübede tüfeklerini müştekiye doğrultarak, "Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur, bu dakikadan sonra göz altındasın yat yere silahını ver" dedikleri aktarılan iddianamede, müştekiye tehditle kulübede bulunan güvenlik kamerası ve telsizin kapattırıldığı, olayları fark eden orada görevli diğer güvenlik görevlilerinin de aynı şekilde silah doğrultularak etkisiz hale getirildiği ifade edildi.
İddianamede, Mustafa Kubilay'ın AKOM binasına girdikten sonra şüpheli erleri akademiden gelen öğrenci subaylar arasında paylaştığı ve şüpheli öğrenci subayların paylaştırılan şüpheli erlerle birlikte bina içerisinde kapı kapı dolaşarak arama faaliyetine başladığı kaydedilerek, Kubilay'ın beraberindekilerle birlikte bina içerisinde komuta personeli olarak görev yapan müşteki Muhammet Kır'ın bulunduğu odada 'bomba bomba boşalt' şeklindeki söylemi üzerine müştekinin de 'bomba varsa senin ne işin var, polis gelsin' şeklinde cevap verdiği, müştekinin ayağına bir er tarafından dolduruş yapılarak silah doğrultulduğu, Kır'ın binadan çıkartıldığı ve bu şekilde diğer odalardaki müştekilerin de AKOM bölgesinden gönderilerek bina giriş kapısına götürüldükleri vurgulandı.
"Önce uyarın, sonra önlerine ateş edin" emri
Şüphelilerin bina içerisinde kilitli odaların kapılarını kırarak içeri girip arama yaptıkları, bilgisayarların ve elektronik eşyaların fişlerini çektikleri ve server odalarına girerek sistemi engellemeye çalıştıkları bilgisi verilen iddianamede, "Şüpheli Mustafa Kubilay, şüpheli er Muhammet Fıstıkçı ile birlikte AKOM'da bulunan toplantı odasının kilitli kapılarını kırarak içeri girmişler ve İstanbul genelinde görüntü alan kamera ve ekranları devre dışı bırakmaya çalışmışlardır. Bu esnada toplantı odasında görüntü alan kameraya Kubilay'ın, 'Komutanım binayı emniyete aldık, teknik ekip lazım çok acil. Elimden geleni yapıyorum ama teknik bilgi lazım. Tamam ama toplu gelsinler.' şeklindeki görüşmesi yansımıştır." denildi.
Yarbay Mustafa Kubilay'ın MG 3 silahlı erleri binanın giriş kapısı, arkası ve AKOM çatısında mevzilendirdiği, onlara, "dışarıdan içeriye giriş yapılmaması, içeri girmeye çalışan olursa önce havaya ateş edilmesi, uyarılması, gelmeye devam edilmesi halinde önlerine doğru ateş açılması" emrini verdiği belirtilen iddianamede, olaylar şu şekilde anlatıldı:
"Şüpheli Kubilay, bina içerisindeki personelleri tahliye ettikten ve binayı ele geçirdikten sonra teknik ekibin gelmesini beklemiştir. Müşteki Muhammet Kır, akabinde İSKİ güvenlik personelinden elde ettiği bir telefonla AKOM müdürü olan Mustafa Akyüz'ü arayarak olaylar hakkında bilgi vermiştir. Müşteki Akyüz'ün, 'yolda olduğunu, beklemelerini' söylemesi üzerine Kır, yanındaki diğer personel ile beklemeye başlamıştır. Saat 23.30 sıralarında İstanbul Büyükşehir Belediyesinde sivil savunma sekreteri olarak görev yapan ve hakkında soruşturma yürütülen Mehmet Tunç, AKOM'a gelmiştir. Mehmet Tunç'un konuştuğu şüpheli Mustafa Kubilay, 'TSK'nın yönetime el koyduğunu' bildirmiştir. Bunun üzerine Mehmet Tunç, Kubilay'a, 'emrinizdeyim' demiştir.
Şüpheli Kubilay, Mehmet Tunç ile konuşurken müşteki Muhammet Kır'ın ters istikamete gittiğini görmesi üzerine tabancasına mermiyi sürerek müştekiye, durmasını ve diz çökmesini söylemiştir. Kır'ın diz çökmesi üzerine teşhis edilemeyen şüpheli erlerden biri tüfeği ile dolduruş yaparak Kır'a nişan almıştır. Mehmet Tunç'un, Mustafa Kubilay'a müştekiyi kastederek, 'bu çocuğu kaldırın gitsin' demesinden sonra şüpheli Kubilay Kır'a, 'uzaklaşıp gitmesini' söylemiştir. Mehmet Tunç, müştekiler Kır ve Soner Zengin'e, 'çocuklar darbe olmuş, evlerinize gidebilirsiniz' dedikten sonra AKOM'dan ayrılmıştır."
"Cumhurbaşkanına hakaret etti"
İstanbul İtfaiye Müdürlüğünde müdür yardımcısı olarak görev yapan müşteki Mustafa Özsert ile İSKİ Genel Müdürü tanık Fatih Turan'ın askerlerin işgalini öğrendikten sonra görevli oldukları AKOM ve İSKİ yerleşkesine intikal ettikleri aktarılan iddianamede, Fatih Turan'ın olay yerinde şüpheli Kubilay'a kendisini tanıtarak, "askerlerin İSKİ kampüsünde ne aradığını" sorduğu, Kubilay'ın da, "Biz genelkurmaydan talimat aldık, AKOM'un kontrolünü ele aldık, talimat ile geldik talimat olmadan çıkmayız" dediği, Kubilay'ın, Turan'ın, "Başkomutanın talimatını duymadınız mı" şeklindeki sorması üzerine, Cumhurbaşkanına hakaret içeren sözlerle cevap verdiği ve 'yan tarafta bekleyeceklerini' söyleyen Turan'a, 'buradan uzaklaşın' dediği ifade edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, kanlı darbe girişimine karşı vatandaşları sokağa davet etmesi üzerine AKOM binası çevresinde vatandaşların toplanmaya başladığı ve toplanmaya başlanmasına müteakip şüpheli Kubilay'ın emriyle vatandaşların girişini engellemek için binanın giriş kapısı arkasına barikat oluşturulduğu vurgulanan iddianamede, şu detaylar anlatıldı:
"İtfaiye müdür yardımcısı olan müşteki Mustafa Özsert ile birlikte darbe girişimini engellemeye gelen vatandaşlarımızdan müştekiler Mustafa Ertaş, Bilal Uzcan, Haci Demirci, Ramazan Çakır, Eyüp Kalan, Kasım Bakış ve Musa İlhan, yanlarında bulunan diğer vatandaşlarımız ile birlikte AKOM binası giriş kapısına yaklaştıkları esnada şüpheliler Mustafa Kubilay, Ramazan Derviş, Mehmet Fatih Güven, Levent Aksoy ve Hakan Özhan, uyarı amacıyla havaya ateş ettikten sonra hedef gözetmeksizin vatandaşlarımıza doğru ateş etmişlerdir. Açılan ateş sonucu müştekiler Ertaş, Uzcan, Demirci, Çakır, Kalan ve İlhan yaralanmışlardır. Şüpheli er Ramazan Derviş, ateş etmeden önce müşteki Ramazan Çakır'a ve yanında bulunan müştekilere, 'Yönetime el koyduk, darbe yaptık, yaklaşırsanız sizi vururum' şeklinde tehditte bulunmuştur.
Müşteki Mustafa Özsert, bu gelişme üzerine bulabildiği kadar itfaiye aracını, kritik öneme haiz olan AKOM binasına şüphelilerce zarar verilmesini engellemek ve şüpheliler üzerinde psikolojik baskı kurmak amacı ile AKOM binasına getirtmiştir. Gelen itfaiye araçlarından yaklaşık bir saat süre ile şüphelilere telkin edici anonslarda bulunulmuştur. Bu sırada, daha önce AKOM'un elektronik projelerini hazırlayan, dolayısıyla binanın yapısı hakkında bilgi sahibi olan tanık Metin Köksal olay yerine gelmiştir. Müşteki Özsert ve tanık Köksal, AKOM'a emniyet güçlerini getirebilmek adına saat 03.00'da Alibeyköy Polis Merkezinde olmak üzere sözleşmişlerdir. Orada emniyet güçlerine AKOM'un krokisini çizerek binanın konumu hakkında bilgi vermişlerdir."
Polis aracından şüphelilere 'teslim olun' çağrısı
Müşteki Mustafa Özsert'in polis merkezinden döndükten sonra olay yerine gelen AKOM müdürü olan Mustafa Akyüz'ün de bulunduğu ortamda "akrep" tabir edilen zırhlı polis aracından şüphelilere teslim olmaları yönünde anonslar yapıldığı bildirilen iddianamede, havanın aydınlanması ve bir polis aracının AKOM bölgesine gelmesi üzerine şüpheli Mustafa Kubilay'ın Müslüm Kaya'yı arayıp takviye istediği, ikinci aramasında ulaşamadığı Kaya yerine bu kez de 'inisiyatif bende' diyen akademide başhoca olan Albay Ahmet Zeki Gerehan'dan takviye talebinde bulunduğu ifade edildi.
İddianamede, saat 06.00 sıralarında Eyüp İlçe Emniyet Müdürü olan tanık İsmail Dinçer Öğüt ve aynı yerde emniyet amiri olan tanık Muharrem Levent Türkmen'in, aynı yerde görevli 6 polis memuruyla AKOM'a geldikleri kaydedilen iddianamede, emniyet görevlilerince, şüphelilere operasyon hazırlığı yapıldığı ve müdür İsmail Dinçer Öğüt'ün megafonla şüphelilere "teslim olun" anonsu yaptığı dile getirildi.
Yapılan anonsa şüphelilerce cevap verilmediği, şüphelilerden Astsubay Ömer Faruk Çimen'in bu sırada bina içerisinden kaçarak, tüfeği ellerinin üzerinde olacak şekilde koşarak emniyet güçlerinin yanına geldiği, emniyet müdürünün olduğu zırhlı araca geçtiği aktarılan iddianamede, Çimen'in burada emniyet müdürü Öğüt'e, "binanın içerisinde erlerin olduğu, erlerin olaydan haberlerinin olmadığı, kendilerinin Hasdal Kışlasında ani müdahale mangasından oldukları, içeride kendi birliklerinden olmayan, tanımadıkları 5 subay bulunduğu, kendilerine, İstanbul çapında büyük bir bombalı eylem beklendiği için AKOM'u tutma emri verildiği" şeklinde beyanda bulunduğu belirtildi.
"Siz teslim olmuyorsanız, bari erleri teslim edin"
Şüpheli Çimen'in baskında görevli askerlerle ilgili diğer bilgileri de verdiği, Çimen'in verdiği numaradan askerleri komuta ettiği belirtilen Kubilay'ın telefonla Öğüt tarafından arandığı ve Öğüt'ün Kubilay'a, "Orada beş subaymışsınız, siz teslim olmuyorsanız olmayın, erlerin konudan bilgisi yok bari onları teslim edin" dediği anlatılan iddianamede, şüpheli Kubilay'ın da "Biz askeriz, kesinlikle teslim olmayacağız, onlar da bizim askerlerimiz, onlar da teslim olmayacak" dediği, Öğüt'ün tekrar, "darbe girişiminin başarısız olduğu, hemen hemen her yerde teslim alındıklarını veya öldürüldüklerini, kendilerinin teslim olup olmadıklarının umurunda olmadığını, erlerin kanına girmemesini" belirttiği ve Kubilay'ın, "Beni buraya tutmam için gönderen emir vermeden teslim olmam" dediği kaydedildi.
Söz konusu diyaloğun emniyet müdürü Öğüt tarafından, polis özel harekat gelene kadar zaman kazanmak, şüphelileri baskı altına almak için bilinçli olarak uzatıldığı ve bu sırada polis özel harekat ekiplerinin AKOM'a gelerek keskin nişancıların çatıya yerleştirildiği vurgulanan iddianamede, "Bu görüşmelerin akabinde şüpheli Mustafa Kubilay ve diğer öğrenci subay şüpheliler ellerinde bulunan A 4 kağıdı ebatındaki belgeleri yakarak imha etmişlerdir. Kubilay, öğrenci subay şüphelileri binanın alt katında toplamış ve erlere de terasa çıkmaları emrini vermiştir. Kubilay, keskin nişancıları öğrendikten sonra polislere nasıl müdahale edecekleri husunda öğrenci subay şüphelilere görev dağılımı yaptırmış, şüpheli Levent Aksoy'a da sol tarafta bulunan polislere ateş açmasını, MG 3 kullanan er Hasan Hüseyin Sağlam'a da makinalı tüfeği ile polis aracına ateş etmesini söylemiştir." denildi.
"Gururumuzu kırmadan teslim alırsanız mutlu oluruz"
Şüpheli er Hasan Hüseyin Sağlam'ın kaçarak polislere teslim olduğu ve Mustafa Kubilay'ın darbe girişiminin başarısız olduğunu öğrenmesi, teknik ekibin gelememesi, Müslüm Kaya ile irtibatının kesilmesi, keskin nişancıların çevre binaya yerleşmesi, emniyet güçlerinin operasyon hazırlığına başlaması ve emniyet müdürü Dinçer Öğüt'ün telefondaki konuşmaları üzerine diğer şüpheli erleri de teslim olmaları için gönderip Öğüt'e, "bir dakika müdür bey teslim oluyoruz" dediği belirtilen iddianamede, Öğüt'ün, "şüphelilerin silahsız olarak, elleri başlarının üzerinde, binaya doğru diz çökerek teslim olmalarını" istediği Kubilay'ın, "Gururumuzu kırmadan teslim alırsanız mutlu oluruz" dediği ifade edildi.
HTS kayıtlarına göre Mustafa Kubilay'ın Öğüt ile görüşmesinin ardından Seher Kubilay adına kayıtlı hattan arandığı bilgisine de yer verilen iddianamede, 30 saniyelik görüşme sonrasında şüpheli Mustafa Kubilay ve diğer öğrenci subay şüphelilerin, yanlarında getirdikleri çantalarda bulunan sivil kıyafetlerini giyerek, silahsız, elleri başlarının üzerinde, binaya doğru diz çökmüş bir vaziyette emniyet güçlerine teslim olmak zorunda kaldıkları kaydedildi.
(sürecek)