Fetö'nün Atatürk Havalimanı'nı İşgal Girişimi Davası
İSTANBUL(AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe teşebbüsünde Atatürk Havalimanı'nın işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 kişinin yargılandığı davada, savunması alınan tutuklu sanık eski Astsubay Ahmet...
İSTANBUL(AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe teşebbüsünde Atatürk Havalimanı'nın işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 kişinin yargılandığı davada, savunması alınan tutuklu sanık eski Astsubay Ahmet Kardaş, Metin Doğan'ın darbecileri durdurmak için bir tankın önüne yattığı anları anlattı.
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Alibey Spor Salonu'ndaki duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Abdurrahman Arslan, olay tarihinde Baştabya'daki 66. Mekanize Tugay Komutanlığı 2. Mekanize Piyade Taburu 6. Bölük'de takım astsubayı olduğunu söyledi.
Arslan, 15 Temmuz'da normal mesaisine devam ederken Üsteğmen Zübeyir Bayır'ın, Albay Yusuf Sarı'nın talimatıyla erlere atış talimi yaptırılacağını söylediğini belirterek, şöyle devam etti:
"Atış alanına gittik. Yusuf Sarı bizden önce oraya gitmiş. Personel azlığı nedeniyle bizi azarladı. Atış yaptırıldı. Sonrasında kışlaya gittiğimizde, bir silahın kayıp olduğu, bulana kadar kimsenin kışladan ayrılmayacağı talimatı geldi. Bölük komutanı Bayır'ın emri doğrultusunda yazıhaneye geçtim. Burada servislerin ikinci bir emre kadar iptal edildiğini öğrendim. Saat 20.00 sıralarında 'alarm, tatbikat' diye bağırıldığını duydum. Hemen hücum yeleği ve kompozit başlık alıp garajlar bölgesine gittim. Silahımı da yanıma aldım. Silah takım komutanı üsteğmen Mehmet Duman, Çobançeşme'ye gideceğimizi söyledi. Mühimmatlar dağıtıldı. Bayır'a 'Neler oluyor? Neden bu kadar acele ediyoruz?' diye sordum. Terör olayı olduğunu söyledi."
Saat 21.00-22.00 arasında kışladan çıktıklarını anlatan Arslan, iki araçla birlikte Çobançeşme istikametine gittiklerini, diğer aracın bozulması üzerine Üsteğmen Mehmet Duman'ın sağlam aracı binip yola devam ettiğini, kendilerinin ise bozuk aracı tamir etmeye çalıştıklarını, ancak yapamadıklarını söyledi.
Aracı emniyet şeridine çekip beklerken vatandaşlardan darbe girişimi olduğunu öğrendiklerini dile getiren Arslan, şöyle konuştu:
"Ailemizi, arkadaşlarımızı da arayıp sorduk. Onlardan da bilgi aldıktan sonra toplanan vatandaşlarla, bu işin içinde olmadığımızı, kandırıldığımız, kışlaya döneceğimizi anlattık. Aracın yönünü kışla yönüne çevirdik. Yol araçlarla kapatıldığı için gidemedik. Polisi aradık, yoğunluktan açan olmadı. Mehmet Duman ile aynı araçta giden Asteğmen Hakan Çeteci'yi arayıp durumu bildirdik. Bize şu an polisin yanında olduğunu, araç içinde beklememizi, polisin geleceğini söyledi. Halk etrafımızı sarmıştı. 24.00 sularında polisler geldi. Silahlarımızı teslim ettik. Ancak polisin az sayıda oluşundan oradan çıkamadık. Sabaha karşı polis ekip aracına binmeyi başardık. Bilgim ve isteğim olmadan, amirlerimin emriyle dışarı çıktım. Olayı öğrenir öğrenmez karşı tutum sergiledim. Tahliyemi talep ediyorum."
"Bir silah kayıp dendi, saydık, tamdı"
Tutuklu sanık eski Astsubay Ahmet Kardaş da, bölüğün kıyafet, temizlik ve nizamından sorumlu olduğunu, kimseye atış yaptırma yetkisi bulunmadığını ifade etti.
Olay tarihinden önce ülkedeki terör olayları nedeniyle askeri güvenliğin arttırıldığını dile getiren Kardaş, şöyle konuştu:
"15 Temmuz'da rutin işlerimi yaptım. Saat 15.30'da bir silahın kayıp olduğu, silah sayım işlemi yapmamız söylendi. Saydık, tamdı. Polisi Gazi Mahallesi'ne operasyon yapacağı, desteğe gidebileceğimizi öğrendim. Kurtuluş Kara tabur binasında koridor içerisinde herkese tam teçhizatlı olarak içtima alanında toplanılması hususunda bağırıyordu. Teçhizatları alıp Çobançeşme yol ayrımını kapatmaya gideceğimizi, bombalı araç olduğunu söyledi. Akşam trafiğinde tankla yola çıkılamayacağını belirtince, polislerin zaten bazı yolları kapattığını söyledi. Araçlara bindik, nizamiye bölgesine gittik. Mühimmatlar zaten dağıtılmıştı. Bir grup çıkmıştı, biz de arkası açık Land aracına binmiştik. Şoför Basın Ekpres yoluna girdi. Tankların arkasındaydık. Havalimanına yakın bir yerde bir tankın yolu kapattı. Limana iki motosikletli polis önümüzde girdik. Onlar yol gösteriyordu. Bir gün önce Fransa'da kamyonlu terör saldırısı olmuştu. Onun gibi bir şey olabileceğini, düşündüm. Girdiğimiz binadaki televizyonda Başbakan'ın açıklamasını görünce şok oldum, beynimden vurulmuşa döndüm. Harun Oduncu üsteğmeni görünce 'Hani terör saldırısına gelmiştik?' dedim. O da çıkarken telefonda birilerine 'Hani terör saldırısı vardı.' diyordu."
Kardaş, havalimanı nizamiyesine gittikten sonra Harun Oduncu'nun bölük komutanı Serbülent Eken'in yanına konuşmaya gittiğini ifade ederek, "Bölük komutanının hat düzeni oluşturmamızı istediğini söyledi. Bunun içinde olmayacağımızı belirttik. Ben ve diğer asteğmenler ile uzman çavuşlar bir araca bindik. Bir ZPT aracının arkasında askerler panikle silahlara şarjör basıyordu. Onları uyardım, bu işin içinde başka bir iş olduğunu söyledim. Hücum yelekli biri askerlere bağırarak çağırdı. Bir süre sonra 1-2 el silah sesi duyduk. İçinde bulunduğumuz üstü açık araçla 30 metre kadar ilerledik. Tank sağımızdaydı, bekliyorduk. Havalimanı nizamiyesinde saçları olmayan sivil bir vatandaş, tankın sürücüsüyle konuşuyordu. Tankın önüne yattı, kalktı. Tankla birlikte oradan hareket ettik. Sonrasında kışlaya döndük." diye konuştu.
Duruşmaya diğer sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediliyor.