Fetö "Kimsesiz Çocukların" İstihdam Hakkını Gasbetmiş
Polis Akademisince hazırlanan "FETÖ ve PKK Bağlamında Terör Amaçlı Kullanılan Kamusal Mal ve Hizmetler" raporunda yurtlarda kalan kimsesiz çocuklara sağlanan "kamuda istihdam" hakkının terör örgütlerince istismar edildiği tespitine yer verildi.
Polis Akademisince hazırlanan "FETÖ ve PKK Bağlamında Terör Amaçlı Kullanılan Kamusal Mal ve Hizmetler" raporunda yurtlarda kalan kimsesiz çocuklara sağlanan "kamuda istihdam" hakkının terör örgütlerince istismar edildiği tespitine yer verildi. Raporda, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) sistem üzerinden bazı çocukları kurumda kalıyormuş gibi göstererek, 18 yaşından sonra devlete sınavsız atanmalarını sağlamaya çalıştığı aktarıldı.
Polis Akademisi öğretim üyeleri Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı ile Yrd. Doç. Dr. Deniz Turan tarafından hazırlanan raporda, FETÖ'nün kamusal mal ve hizmetleri terör faaliyetlerinde kullanma yöntemlerine yönelik detaylı bilgiler aktarıldı.
Raporda terör örgütleri ve özellikle FETÖ'nün kullandığı kamusal alanlar, "kamu personel rejimi, adalet ve yargı sistemi, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, iç ve dış güvenlik, cezaevleri, belediyeler, din hizmetleri, gümrük hizmetleri, yoksul ve korunmaya muhtaç çocukların bakımı, medya ve sivil toplum kuruluşları ile teşvik ve sübvansiyonlar." olarak sıralandı.
FETÖ'nün örgüte yakın kişilere, s¸irket ve vakıflara menfaat temin etmeye c¸alıs¸tığı, o¨rgu¨tu¨n kontrolu¨ndeki s¸irketlere ihaleler verdigˆi, o¨rgu¨te destek vermeyen kis¸ileri ve s¸irketleri saf dıs¸ı bırakmaya ve karalamaya çalıştığı aktarılan raporda, FETÖ'nün kamu personel rejimini "devlete sızma" yolu olarak kullanması, tarihteki Cizvit Tarikatı'na (İsa'nın askerleri) benzetildi. Buna göre, FETÖ devlete sızma sürecinde Cizvit Tarikatı Modeli'ni kullandı.
"Terör örgütlerinin kullanmadığı bir yöntemi kullanarak adalete sızdı"
Raporda yer alan saptamalara göre, yargı ve adalet, FETÖ'nün personel yerleştirme açısından en fazla önem verdiği alanı oluşturdu. Buna örnek olarak, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in 1999'da bir konuşmasında "Önemli olan mahkeme etmektir. Avukat da kiralayacaksınız, hakim de kiralayacaksınız." sözlerine yer verildi.
FETÖ'nün yargıda kadrolaşmak için uzun yıllar verdiği çabalara değinilen ve bu konuda basında çıkan haberlere yer verilen raporda, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen hakim ve savcı sayısının 300'ü bulduğu belirtildi. Ayrıca itirafçı olan kişilerin ifadelerinde, Yargıtay'a gelen dosyaların örgüt elemanlarınca fotokopisinin çekilip, ilgili kişiye hatta Pensilvanya'ya götürüldüğü ve dosyalara yönelik kararların da örgütün talimatlarıyla verildiğini anlattığı aktarıldı.
Raporda, "FETO¨ s¸imdiye kadar organize suc¸ ve tero¨r o¨rgu¨tlerinin kullanmadıgˆı bir yo¨ntemi kullanarak adalet sistemine sızmıs¸ ve etki alanı olus¸turmus¸tur. S¸o¨yle ki tero¨r ve suc¸ o¨rgu¨tleri adalet sistemi u¨zerinde genelde yargı mensuplarını ru¨s¸vet vererek, mali yo¨nden satın alarak veya hakim ve savcıları o¨lu¨mle veya s¸antajla tehdit ederek etkili olmaya c¸alıs¸mıs¸lardır. Ancak FETO¨ adalet sistemi u¨zerinde uzun yıllar c¸alıs¸mıs¸, yargı mensubu olabilmeleri amacıyla eleman yetis¸tirmis¸ ve neticesinde o¨rgu¨t u¨yelerini sisteme yerles¸tirmis¸tir." ifadeleri kullanıldı.
"MEB bursu ile yurt dışında doktora yapıp, kadrolaştılar"
Raporun eğitim bölümünde bölücü terör örgütü PKK mensuplarının yüzde 39'unun ilkokul mezunu, yüzde 12'sinin okur yazar ve yüzde 9'unun cahil oldugˆu belirtildi. Örgütün bölgede militan devşirebileceği cehalet ortamını sagˆlamak ic¸in o¨gˆretmenlere ve okullara saldırdığına dikkat çekildi.
Rapora göre, FETÖ ise son 40 yıl içerisinde devletin kritik noktalarına kendi elemanlarını yerleştirebilmek için Harp Okulları, Polis Akademisi, hukuk ile iktisadi ve idari bilimler faku¨ltelerine yandas¸larını sokmaya c¸alıs¸tı.
Son yıllarda MEB bursu ile yurt dıs¸ında yu¨ksek lisans ve doktora yapan, yurda do¨ndu¨klerinde u¨niversitelere o¨gˆretim u¨yesi olarak atanan hocaların ve gittikleri u¨niversitelerin incelenmesi gerektiği belirtilen raporda, bu hocaların özellikle yeni kurulan üniversitelere atandığı, kısa sürede "yardımcı doc¸ent" unvanı aldığı ve buralarda kadrolaşmaya gittikleri tespitine yer verildi.
Rapora göre, aynı durum doçentlik alanında da yaşandı. Buna örnek olarak, son do¨nemde, emniyet mensubu olup doc¸entlik sınavına bas¸vuran 20 doc¸ent adayının 19'unun ihrac¸ edildiğine dikkat çekildi.
FETO¨ ayrıca u¨niversite giris¸ sınavında yu¨ksek puan alan o¨gˆrencileri o¨zellikle I·ngilizce egˆitim veren egˆitim faku¨ltelerine yo¨nlendirerek o¨gˆretmen yapmaya çalıştı ve devlet okullarına atanmalarını teşvik etti. Bu öğretmenlerin okullarda o¨zellikle zeki o¨gˆrenciler ile yoksul o¨gˆrencileri kendi dershanelerine yo¨nlendirme yoluyla, bunlara burs verdiği ve o¨rgu¨te bagˆımlı hale getirmeye c¸alıs¸tığı saptandı.
Örgüt üyesi evli o¨gˆretmenler ise I·ngilizce gibi dersleri o¨gˆretme bahanesi ile o¨gˆrencileri du¨zenli olarak kendi evlerine c¸agˆırarak beyin yıkama faaliyetlerinde bulundu.
"Psikotrop türü ilaçları terör örgütlerine sattılar"
FETO¨'nün sagˆlık alanında doktor ve hems¸ire bakımından yogˆun bir yapılanmaya gitmediği fakat sağlık sektöründen önemli güç elde ettiği belirtilen raporda, Tu¨rkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun kurulması sonrasında ihalelerin FETÖ yandaşı şirketlere yönlendirildiği, para akışının kontrol edildiği, getirilen performans sistemiyle kendilerine biat etmeyen doktor ve sagˆlık c¸alıs¸anlarının baskıya alındıgˆı yo¨nu¨nde bilgiler bulunduğu kaydedildi.
Raporda, Sayıs¸tay tarafından hazırlanan Tu¨rkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2012 Yılı Denetim Raporunda da bu yönde elde edilen tespitler paylaşıldı.
Ayrıca devletten maaş alan, terör örgütü PKK yandaşı sağlık personelinin de Doğu ve Güneydoğu'da devam eden operasyonlarda yaralanan asker ve polisin iyileşmemesi için ellerinden geleni yaptıklarının, terör örgütü mensuplarının ise hızlı bir şekilde tedavi edildiğinin saptandığı anlatıldı. Ayrıca Gu¨neydogˆu'da PKK'nın dagˆ kadrosundan ve o¨rgu¨tu¨n Suriye'deki uzantısı YPG'den yu¨zlerce tero¨ristin kamu hastanelerinde sahte kayıtlar olus¸turularak tedavi edildiği bilgisine yer verildi.
Raporda, terör örgütleri ile işbirliği olan eczacı, hemşire ve doktorların sahte reçeteyle ilaç alımı yaparak terör örgütlerine sattığı, özellikle acil kan durdurması ic¸in kullanılan hematoloji grubu ilac¸ları, epilepsi, kanser ve hematoloji ilac¸larını ve kullanılması durumunda bir insanı iki ay gibi bir su¨rede canlı bombaya do¨nu¨s¸tu¨rebilecegˆi belirtilen ve kis¸iyi su¨rekli halu¨sinasyon halinde yas¸atan psikotrop tu¨ru¨ ilac¸ların DEAS¸, PKK ve PYD tero¨r o¨rgu¨tlerine satıldığının belirlendiği ifade edildi.
Raporda, terör örgütlerinin Sosyal Güvenlik Kurumunu kullanma biçimlerine yönelik olarak da şunlar aktarıldı:
"U¨niversite hastaneleri, devlet hastaneleri ve o¨zel hastaneler ile tıp merkezlerinde yapılmayan ameliyatların yapılmıs¸ gibi go¨sterildigˆi, basit usulde yapılan c¸ogˆu tahlilin kapsamlı ve pahalı yo¨ntemle yapılmıs¸ gibi go¨sterildigˆi, hayatı boyunca anjiyo olmayanların anjiyo yapılmıs¸ gibi go¨sterildigˆi, bekar kızlara ku¨rtaj yapılmıs¸ go¨sterildigˆi,
vefat eden kis¸ilerin o¨lu¨m tarihinden sonra bile muayene edildigˆi, her dogˆan c¸ocugˆun kuvo¨zde tutuldugˆu, T.C. kimlik numaraları ile kendi kurumlarına ayak dahi basmayanların u¨zerinden is¸lem yaparak Sosyal Gu¨venlik Kurumunu zarara ugˆrattıkları, so¨z konusu kurumların PKK ve FETO¨'ye para aktardıkları tespit edilmis¸tir."
Zorunlu vatan görevini "istihbarat" için kullandılar
Tıpkı yargıda olduğu gibi emniyet ve askeri alanda da diğer terör örgütlerine kıyasla yeni bir yöntem izleyerek "adam satın alma" yerine "eleman yetis¸tir-yerles¸tir yo¨ntemi" ile paralel bir yapı olus¸turduğu aktarılan FETÖ'nün silahlı ve istihbari operasyonel bir gu¨c¸ olus¸turduğu kaydedildi.
Bu duruma örnek olarak, "MI·T tırlarının durdurulması, S¸ubat MI·T Krizi vakası, 17-25 Aralık darbe giris¸imleri ve 15 Temmuz darbe giris¸imi"nin gösterildiği raporda, ayrıca örgüt üyelerinin tero¨r o¨rgu¨tlerine o¨zellikle istihbarat alanında yardım yaptığı tespitine yer verildi.
Buna göre zorunlu askerlik hizmetini yapan FETÖ mensubu kis¸iler operasyonlar hakkında tero¨r o¨rgu¨tlerine bilgi verdi, hassas belgeleri dıs¸arıya sızdırdı ve askerlik hizmetinden sonra da askeriyede o¨gˆrendikleri bilgileri tero¨r o¨rgu¨tlerine aktardı.
Asker-polis-jandarmanın yanı sıra o¨zel gu¨venlik hizmetlerinin de tero¨r o¨rgu¨tleri tarafından kullanıldığı aktarılan raporda, "Polis ve jandarmanın c¸ekildigˆi pek c¸ok kurum ve kurulus¸ta bos¸alan alanları dolduran,
AVM'ler, siteler, konutlar ve stratejik kamu kurumlarında bile go¨revlendirilerek 'gu¨venlik' is¸levi o¨zel gu¨venlik s¸irketlerince yu¨ru¨tu¨lmektedir.
En mahrem kurumlara giris¸-c¸ıkıs¸ları kontrol eden, kurumların ic¸inde rahatc¸a dolas¸abilen, geceleri kurum ve kurulus¸larda bekc¸ilik yapan bir eylem icra etmektedirler. Bu mahrem duruma hakimiyet, tero¨r o¨rgu¨tleri tarafından o¨zel gu¨venlik hizmetlerini c¸ekici duruma getirmis¸tir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda cezaevlerine yönelik olarak da, "Cezaevleri aynı zamanda tero¨r o¨rgu¨tlerinin eleman bulmalarına da yol ac¸maktadır. Propaganda gibi faaliyetlerden cezaevinde bulunan o¨rgu¨t sempatizanları, o¨rgu¨tu¨n ideolojik propagandaları sonucu zihinsel ac¸ıdan yetis¸mis¸ hazır elemanlar ortaya c¸ıkmakta, ileride yeni lider kadroların yetis¸mesi sagˆlanmaktadır. Go¨ru¨lecegˆi u¨zere cezaevleri o¨rgu¨t elemanlarını cezalandırmak yerine onlara militan yetis¸tirme, propaganda gelis¸tirme ve ideolojik yes¸erme yerleri olarak hizmet verecek hale do¨nu¨s¸ebilmektedir." görüşü paylaşıldı.
Çocukları "kimsesiz" olarak gösterip kurumlara yerleştirdiler
Raporda FETÖ ve PKK'nın yoksul ve korunmaya muhtaç çocuklara sağlanan imkanları suistimal ederek yaptığı faaliyetlere yönelik de çarpıcı tespitler aktarıldı.
Devlet koruması altında büyüyen çocukların kamu kurum ve kurulus¸larında devlet memuru veya is¸c¸i olabildiği anımsatılan raporda, yurtlarda kalan korunmaya muhtaç çocukların 18 yas¸ını tamamladıktan sonra is¸e yerles¸tirilmeleri uygulamasının terör örgütlerince istismar edildiği saptamasına yer verildi.
Raporda, şunlar kaydedildi:
"O¨zellikle Dogˆu ve Gu¨neydogˆu'da bazı ailelerin anlas¸malı olarak bos¸andıkları, as¸iretlerin c¸ocuklarına bakamadıkları go¨ru¨lmu¨s¸tu¨r. Sokakta bulunan c¸ocugˆu ailesi kabul etmeyince, valilik c¸ocugˆun kimsesi olmadıgˆı ile ilgili rapor hazırlayarak mahkemeye go¨ndermekte, mahkeme 'kimsesi yok, sokak c¸ocugˆu' diyerek koruma altına alınması ile ilgili karar vermektedir. C¸ocuk birkac¸ yıl yurtta kaldıktan sonra devlete sınavsız is¸c¸i ve memur olarak atanmaktadır.
Fetullahc¸ı Tero¨r O¨rgu¨tu¨'nu¨n ise kurumdan ayrılmaya yakın yas¸ sınırına yaklas¸ıldıgˆında c¸ocukları bu kurumlara yo¨nlendirdigˆi ya da sistem u¨zerinden c¸ocukların kurumda kaldıgˆını go¨stermek suretiyle, yas¸ sınırı doldugˆunda devlete sınavsız atanmalarını sagˆlamaya c¸alıs¸tıgˆı iddia edilmektedir."
Raporun belediyelere yönelik bölümünde ise Dogˆu ve Gu¨neydogˆu Anadolu Bo¨lgesi'ndeki bazı illerde bulunan PKK destekli belediyelerin, belediye meclis u¨yelerinin, belediye bas¸kanlarının etkin ve verimli hizmet u¨retmek yerine, so¨zde o¨zerklik ilan ederek, Hazineden aktarılan kamusal gelirlerin yanı sıra yurt dıs¸ından alınan hibe ve krediler ile tero¨r o¨rgu¨tlerine maddi ve manevi yardımda bulundukları kaydedildi.
Kalkınma ajansları üzerinden "terör örgütlerine" destek
Tu¨rkiye'de kamu tes¸vik ve su¨bvansiyonlarının tero¨r o¨rgu¨tleri tarafından o¨rgu¨te mali kaynak ve lojistik sagˆlama amacıyla kullanıldıgˆı saptamasının aktarıldığı raporda, 2008'de uygulamaya konulan Sosyal Destek Programı (SODES) üzerinden de bu saptamaların yapıldığı belirtildi.
Yoksulluk ve sosyal imkanlara eris¸imde sıkıntı yas¸ayan c¸ocuklar, genc¸ler, kadınlar, is¸sizler gibi dezavantajlı kişilere destek sağlama amaçlı hayata geçirilen, il düzeyinde valiliklerce yürütülen, kamu kaynakları ile finanse edilen SODES'in terör örgütlerince kullanılarak kendilerine kaynak aktardıkları ve lojistik destek sagˆladıkları belirlendi.
Raporda Kalkınma Ajanslarına yönelik de "Kalkınma Ajansları tarafından verilen hibelerin kontrolu¨nu¨n yapılmasında sıkıntılar yas¸anmaktadır. Alınan hibelerin kullandırılma as¸amasında birden c¸ok izleme yapılmakta ancak ani baskınlar ile gerc¸ekte hibe ile ne u¨retildigˆi ve u¨retimin nerelere aktarıldıgˆı izlenmemektedir. O¨zellikle Dogˆu ve Gu¨neydogˆu'da bulunan (Örnegˆin C¸ukurova Kalkınma Ajansı) kalkınma ajansları tarafından tero¨r o¨rgu¨tu¨ne yakın is¸letmelere destek verilen hibeler ile tero¨r o¨rgu¨tlerine destek amac¸lı kıyafet, silah u¨retimi yapıldıgˆı s¸u¨pheleri bulunmaktadır." denildi.
Ayrıca Tu¨rk üru¨nlerinin yurt dıs¸ında markalas¸masını sağlamak amacıyla üretici, ihracatçı birlikleri ile şirketlere destek sağlanmasını içeren Turquality Programı kapsamında da yurt dıs¸ında faaliyet go¨steren ve paralel yapılanmaya kaynak aktaran bazı s¸irketlerin paralel yapıya hizmet eden ve farklı u¨lkelerde farklı isimler ile faaliyet go¨steren denetim/danıs¸manlık firmaları aracılıgˆıyla Turquality Programı'ndan yararlandıkları yönünde bilgilerin bulunduğu bildirildi.
Paralel yapıya kaynak aktaran s¸irketler hakkında denetim/danıs¸manlık firmalarının olumlu raporlar du¨zenledikleri ve bu s¸irketlerin Turquality Programı kapsamında desteklendigˆi bilgisine yer verildi.
"Gümrük yetkilerinin parçalanmış yapısı kaçakçılığa olanak sağlıyor"
Tero¨r o¨rgu¨tlerinin yasa dışı gelir kaynakları ic¸erisinde kac¸akc¸ılıktan elde edilen gelirlerin o¨nemli bir yer tes¸kil ettiğine dikkat çekilen raporda, gu¨mru¨k yetkilerinin parc¸alanmıs¸ yapısının tero¨r o¨rgu¨tlerinin kac¸akc¸ılık yapmasına olanak sağladığı aktarıldı.
Diyanetin, din hizmetlerinin kendilerine militan kazandırmak amacıyla terör örgütlerince kullanıldığı vurgulanan raporda, bazı sivil toplum kuruluşlarının da amaçlarından saparak terörize olmaya başladığına dikkat çekildi.
Ayrıca terör örgütlerinin kamu adına yapılan denetim ve kontrol faaliyetlerini kullanarak, kendilerine kaynak aktardığı ve kendilerinden olmayan bireyleri ve şirketleri mağdur ettiği belirtildi.
"Kamu personel rejimi yeniden düzenlenmeli"
Raporun değerlendirme bölümünde ise şu önerilere yer verildi:
"Tero¨rle mu¨cadelenin bas¸arısında, kamusal mal ve hizmetlerin tero¨r o¨rgu¨tlerince kullanılmasının engellenmesi o¨nem tas¸ımaktadır. Bu kapsamda kamu personel rejiminin yeniden du¨zenlenmesi ve adalet, savunma, egˆitim ve sagˆlık gibi u¨lke gu¨venligˆi ic¸in kritik kadroların temizlenmesi ve tero¨r o¨rgu¨tlerinden arındırılacak s¸ekilde yapılandırılması o¨ncelik arz etmektedir.
Kamu personel rejimi, adalet ve yargı sistemi, egˆitim hizmetleri, sagˆlık hizmetleri, sosyal gu¨venlik hizmetleri, ic¸ ve dıs¸ gu¨venlik hizmetleri (polis-asker-jandarma-o¨zel gu¨venlik hizmetleri), cezaevi hizmeti, yoksul ve korunmaya muhtac¸ c¸ocukların bakımı, belediye hizmetleri, tes¸vik ve su¨bvansiyonlar, gu¨mru¨k hizmetleri, medya ve kitle iletis¸im hizmetleri ic¸inde o¨zellikle silahlı gu¨c¸ olan kamusal mal ve hizmetler ile yargı gibi tam kamusal mal ve hizmetlerin FETO¨ tarafından sistematik bic¸imde kullanıldıgˆı sabittir.
Devletin alacagˆı o¨nlemlerde ve uygulayacagˆı politikalarda kamusal mal ve hizmetlerin tero¨r o¨rgu¨tlerinden ne kadar uzak tutulması ve dikkatli olunması gerektigˆi go¨ru¨lmektedir. O¨zellikle tam kamusal mal ve hizmetler ile yerel birimler tarafından sunulan kamusal mal ve hizmetlere ilis¸kin politikaların tero¨r o¨rgu¨tlerinden arındırılacak s¸ekilde hazırlanması izahtan varestedir."