Fetö Çatı Davası
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davası kapsamında, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında yer aldığı 73 sanık hakkında açılan davada, tutuklu sanıklardan, kapatılan Zaman gazetesinin eski İmtiyaz Sahibi Alaeddin Kaya'nın çapraz sorgusu tamamlandı.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davası kapsamında, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında yer aldığı 73 sanık hakkında açılan davada, tutuklu sanıklardan, kapatılan Zaman gazetesinin eski İmtiyaz Sahibi Alaeddin Kaya'nın çapraz sorgusu tamamlandı.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın başında, müşteki avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol söz alarak, tutuklu sanıklardan, Zaman gazetesinin eski imtiyaz sahibi Alaeddin Kaya'nın avukatı Hakan Tunçkol'un, "Balyoz Davası"nda sanık avukatı olduğunu ve müvekkiliyle ilişkisinin sürdüğünü söyledi. Erol, Tunçkol'un bu davada savunmadan çekilmesini isteyerek, "Yarın Balyoz Davası'ndaki müvekkilleri bu davaya müdahil olduğunda Hakan Bey bir orada, bir burada mı olacak?" diye sordu.
Avukat Tunçkol ise müvekkilinin FETÖ ile ilişkisini kestiğini anlatarak, "Ben ceza avukatıyım, hayatımı bu şekilde idame ettiriyorum. Şu anda menfaat çatışması yok. Olduğunda çekilmeyi değerlendiririm." dedi.
Mahkeme heyeti, davaya müdahil olacak kişiler adına sanık avukatı dosyaya katılma dilekçesi ibraz etmediğinden, bu aşamada talebi yerinde görmeyerek reddetti.
Ardından dün savunmasını yapan sanık Kaya'nın çapraz sorgusuna devam edildi.
Cumhuriyet Savcısı İsmail Şafak, "'17 Aralık'ta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den telefon geldi, bir gün sonra da Fehmi Koru ile ABD'ye gittik.' dediniz. Fehmi Koru'ya, 'Benim de senle birlikte gitmemi siz mi, yoksa onlar mı teklif etti' diye sormadınız mı?" dedi.
Kaya, Koru ile 30 yıldır tanıştıklarını, o sıralarda uzun zamandır görüşmedikleri için beraber yemek yemeye karar verdiklerini anlatarak, şunları söyledi:
"Restoranda buluştuk. 17 Aralık'ı değerlendirememiştik, daha ne olduğu anlaşılamamıştı. Ertesi günün haberleri çıkmamıştı. Eski hatıralarımızı ya da günün konularını konuşurken, o arada Köşk'ten kendisini aradılar. Halbuki Koru, bana, 25 Aralık'ta Sayın Erdoğan ile birlikte Pakistan'a gideceğini anlatmıştı. Programı buydu. Bana, 'Beni havaalanına bırakır mısın?' dedi, kendisini bıraktım. Program dışı İstanbul'dan Ankara'ya çağrıldı. Kimin tarafından? Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından. O ana kadar niye çağrıldığını o da ben de bilmiyorum. Geç vakitlerde beni aradı, 'Ben yarın Kısıklı'ya gidiyorum.' dedi. Başbakanımızın evinin olduğu yeri kastediyor. 'Sabahleyin onunla görüşeceğim, daha sonra da seninle görüşeceğiz. Zannederim ABD'ye gitmek gerekecek.' dedi. Ne olduğunu söylemedi. Sabahleyin telefonda, Kısıklı'dan çıktığını söyledi, 'Bileti ne zaman alalım? Gelebilecek misin? Gelmeni çok istiyorum.' dedi. Ben de 'Madem çok önem veriyorsun, peki.' dedim. Cumartesiye bilet aldık. Uçakta bana anlattı.
MGK toplantısı olmuş, Cumhurbaşkanı ve Başbakan baş başa vermişler, 'Olaylar iyiye gitmiyor, önlemek lazım. Bu nedenle aklı başında insanların devreye girmesi gerekiyor. Bir şey yapmamız lazım.' Bu amaçla gidildi. Gönderilmek istenenler arasında 4-5 kişi sayıldığı, benim de faydalı olup olamayacağımın tartışıldığı, akabinde de gidip görüşeceğimizi kitabında söylüyor, 'Beddua seansları başlamamıştı.' diyor. Benim oraya girip girmemem konusunda karşı taraftan kendisi izin istedi, 'Katılmasında fayda görüyorum.' dedi. Ben de katıldım ama konuşmadım. Benim ismimin geçmesi, her iki önemli liderin, benim ismimi telaffuz etmesinden kaynaklanıyor. Kimseye sorma şansım yok. Onların tercihleri, kanaatleri."
Savcı Şafak, "Hakkınızdaki 'Büyük abi' olduğunuz, 'Gülen'in yerine geçeceğiniz' iddialarını kabul etmiyorsunuz. Devlet büyüklerinin sizin isminizi telaffuz etmesini yadırgamadınız mı?" sorusu üzerine "Fehmi Koru için niye aynı şeyleri düşünmüyorsunuz?" diyen Kaya'ya, "O, sanık olsaydı, ona da soracaktık." cevabını verdi.
Kaya, ardından, "eli kolu açık bir sürü insan varken bu sorunun kendisine sorulduğunu" söyleyerek, "Ben sadece Fetullah Gülen'e değil, cemaatte birçok isme saygı duymuştum. Kamuoyunda olayların yaşandığı tarih son 1-1,5 sene. Bu soruya Türkiye'de muhatap olacak son kişi benim." dedi.
Savcı Şafak, "Devletin üst düzey yöneticileriyle sürekli görüşen birisiniz. 1999'da bir savcı Fetullah Gülen hakkında iddianame düzenledi, 2008'de beraat etti. 2002'de Necip Hablemitoğlu, suikast sonucu öldü. Bu konuda bir sürü kitap yazdı, bu adamın terör örgütü lideri olduğunu, emniyete, adalete, askeriyeye sızdığını anlattı. Bir savcının özel hayatıyla ilgili kasetler piyasaya sürüldü. Aydın bir insan, aynı zamanda gazetecisiniz. 'Bunlar nedir?' diye içinizde şüphe olmadı mı? Bu insana nasıl inanabildiniz?" diye sordu.
Kaya, soru üzerine şunları dile getirdi:
"Bunu görmem çok geç olmuş olabilir. Beraber yaşadığımız süreçte de tenkitleriyle ortada olan bir insandım. O gün bunları görmüş olsam başka şeyler yapardım. Gülerce burun buruna yaşadığı halde göremedi. Ben ayda, yılda bir gören bir insanım. Adı geçenlerin hiçbirisi 'Anladık' demiyor ki.... Sonradan sonraya olaylar çıktı. Ben 35 senenin hesabını veriyorum. Nasıl görebilirdim? Siz böyle bir şey düşünseydiniz, ihbarda bulunabilir miydiniz? Hangi savcıya, hangi hakime, hangi polise söyleyecektiniz bunu?"
Kaya, başka soru üzerine, "Ben darbeyi duysaydım, mektup olayını da yaşadıktan sonra tereddüt ederdim çünkü taraflar sizi dinlemiyorsa yapacak bir şey yok ama buna rağmen, yüzde 1 bile ihtimal olsa, bu memleketin çocuklarının ölmemesi için giderdim." ifadelerini kullandı.
"Hangi uzmanlığı dolayısıyla çağırıyor?"
Müştekilerden Ahmet Tatar da "Örgüt yapısını hiç bilmediklerini, hiçbir şeyden haberdar olmadıklarını söylüyor fakat gazeteci Mehmet Ali Birand programa çağırıyor, 'Gülen'den sonra ne olacak?' diye soruyor. Bir başkasını çağırmamış. Hangi uzmanlığı dolayısıyla çağırıyor? Bu örgütün başı, Fetullah'ın en yakınındaki adamlardan bahsediyoruz. Gözyaşları içinde vaaz dinliyorlar, rahlesinin önünde diz çöküp bekliyorlar, ciltlerce kitaplar okuyorlarmış. Fiilen örgütten istifa ettiğini söyledi ama insanların ölüme sürüklendiğinden haberi yok, Balyoz'dan, Ergenekon'dan haberi yok. Yurt dışındaki yakınlarıyla haberleşmek için internetten ByLock indirmiş. Biz de haberleşiyoruz ama başka programlarla. Nerede yaşıyor?" ifadelerini kullandı.
Bu sözler üzerine Kaya, Birand'ın, kendisiyle birlikte 4-5 gazeteciyi daha programına çağırdığını, ByLock'u da Apple Store'dan indirdiğini ifade ederek, "ByLock, belki şerefsizce bir iş için kullanılmıştır, bilmiyorum. Ben böyle bir örgüte üye olmadım. 'Öldürülecekler listesinde ismim olduğu için Balyoz'da müdahil oldum." diye konuştu.
Müşteki avukatlarından Nazlıoğlu Erol'un, "Listeyi siz kendiniz hazırladınız." sözü üzerine Kaya, "Bu, bir ithamdır. İddialarını ispatlayacaklar." dedi.
Erol'un, "Sabahtan beri bütün ifadelerinizi sulandırıyorsunuz." demesi üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, tarafları karşılıklı konuşmamaları konusunda uyararak, "Herkes her şeyi söyleyecek, mahkeme neye inanacaksa inanacak." diye konuştu.
Ardından söz alan Erol, Balyoz davasını başından sonuna kadar takip ettiğini anlatarak, "Bir milyon sayfa iftira dosyasını çok iyi bildiğim için söylemleri beni etkiledi." dedi.
"Bu duruma sokmak istemiyorum kendimi"
Müştekilerden Önder Gökçekaya, "Fetullah Gülen'i terör örgütü lideri olarak kabul ediyor mu? Ben ve benim gibi düşünen birçok insan kendilerini vatan haini olarak biliyor. Bu rahatsızlıkla nasıl yaşıyor? Kendilerini öldürmeyi düşünüyor mu?" sorusunu yöneltti.
Kaya buna, "Benim görmem, mahkemenin kanaatini mi değiştirecek? Türkiye'nin kanaatini mi değiştirecek? Gördüklerimin hepsini anlattım. Benim tanıdığım devrede bu adam vaiz, başında müftü var, onun başında Diyanet İşleri Başkanı var, onun başında bakan, memleketin Cumhurbaşkanı var, devletin kurulları var, MGK var. Buna ilişkin kanaatlerimi paylaştım." yanıtını verdi.
Bir müşteki avukatının "Bu örgütün insan öldürebileceğine inanıyor musunuz?" sorusu üzerine ise Kaya, "Ben gördüğüm şeyleri anlattım. Son darbe girişimine ilişkin kanaatimi söyledim. Bu işte adı geçenlerin, itirafçıların beyanlarını söyledim. Bunu takdir edecek sizlersiniz. Benim söylememin kaç paralık değeri var? Yarın gazeteciler, 'Terör örgütü demedi' diyecekler. Ben bu duruma sokmak istemiyorum kendimi. Bunun muhatabı ben değilim. Buna mahkeme karar verecek." dedi.
Kaya'nın avukatı Tunçkol da müvekkilinin örgütten ayrıldığını beyan ettiğini anlattı. Fetullah Gülen'in, yanına aldığı kişilere ilk başta, "Sen köprüyü bombalayacaksın, Meclis'i bombalayacaksın." demediğini ifade eden Tunçkol, "O mankurtlaşmayı zaman içinde yapıyor." diye konuştu.
Müvekkilinin devleti ele geçirme, devlete sızma, darbe kısmında bulunmadığını, darbe girişiminden de önce örgütten istifa ettiğini anlatan Tunçkol, Kaya'nın tahliyesini istedi.
Mahkeme, daha sonra duruşmaya öğle arası verdi.