Fedakar Baba, Eşini Kaybettikten Sonra Çocuklarına Hem Analık Hem Babalık Yapıyor

Fedakar Baba, Eşini Kaybettikten Sonra Çocuklarına Hem Analık Hem Babalık Yapıyor
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Eskişehir'de yaşayan Hüseyin Göçmen, 2020 yılında eşini kaybettikten sonra iki çocuğuna hem annelik hem de babalık yapıyor. Çocukları için her gün okuldan alıp evde onlara bakarak zorlu şartlarda yaşam mücadelesi veriyor. Eşinin hastanede olduğunu söyleyerek çocuklarını rahatlatmaya çalışıyor.

Fedakar baba 5 yıldır çocuklarına hem analık hem babalık yapıyor

-Oğlunun, "Annem neden gelmiyor" sorusuna yutkunarak "Gelecek" diyor

Baba Hüseyin Göçmen :

"Annem de gelsin" diyor. Ben de "Biraz rahatsız, hastaneden çıkınca gelecek" diyorum"

"Birlikte büyüyoruz, onlarla beraber çocukluğumuzu yeniden yaşıyoruz"

ESKİŞEHİR - Eskişehir'de yaşayan Hüseyin Göçmen, 2020 yılında kaybettiği eşinin ardından iki çocuğuna hem analık hem babalık yapıp, annesine bakıyor. Her gün çocuklarını okuldan alan baba, oğlunun bazen, "Annem neden bizi okuldan almaya gelmiyor ? " Sorusuna ise ""Annen şu an biraz rahatsız, hastaneden çıkınca gelecek" cevabını veriyor.

Odunpazarı İlçesi Huzur Mahallesi'nde yaşayan Hüseyin Göçmen'in eşi, Ağustos 2020'de kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Eşini kaybeden talihsiz baba, o dönemlerde birisi 3 diğeri 2 yaşındaki iki çocuğu ile yalnız kalırken, onlara hem analık hem de babalık yapmaya başladı. Ayrıca 80 yaşındaki annesinin bakımını da üstlenen Göçmen, adeta ailesine eksiklik hissettirmemek için bütün zorluklara göğüs gerdi. Aşevinden aldığı yemekleri annesi ile çocuklarına yediren baba, 2 yıl önce İhlas Haber Ajansı'nın yaptığı haber sonrasında sesini duyurmuş ve bir çok yerden kendisine yardım geldiğini söylemişti. Hala düzenli gelen yardımlarla hayatı daha kolay olan adam, çocuklarına ve annesine bakmaya devam ediyor.

Oğlu annesini sorduğunda hasta diyor

İlkokula giden 6 ve 7 yaşlarındaki biri kız diğeri erkek, iki çocuğunu her gün okula bırakıp, çıkış saatinde alan baba, çocuklarını genellikle çoğunluğu anne olan diğer öğrencilerin velileri ile birlikte bekliyor. Arada 7 yaşındaki oğlunun "Annem de artık bizi okuldan alsın" şeklinde serzenişte bulunduğunu söyleyen Hüseyin Göçmen, oğluna "Annen hasta ileriki günlerde gelecek" diyerek gerçeği ondan sakladığını ifade etti. 8 yaşındaki kızını farkında olduğunu söyleyen baba, evlatlarının dünya üzerindeki en kıymetli varlık olduğunun altını çizdi.

"Günlerimiz böyle geçiyor işte"

Eşini kaybettiği dönemden bahseden Hüseyin Göçmen, "O zaman Osman 2,5 yaşındaydı, 3'e yakındı. Kızım ise 4 yaşındaydı. İkisi de henüz ilkokula gitmiyordu. Sonra okul hayatları başladı, okula gitmeye başladılar. Tabii sizin haberinizden sonra her şey çok değişti. Sağ olsun, insanlarımız çok yardımcı oldu. Evlerimize kadar geldiler, ziyaret edenler oldu. Telefonla arayanlar, "Bir isteğiniz, arzunuz olursa söyleyin" diyenler oldu. Halkımız, insanlarımız çok destek oldu, sağ olsunlar. Günlük hayatıma gelince, sabah 6'da kalkıyorum, kahvaltılarını kendim hazırlıyorum. Saat 7.30'da çocukları kaldırıyorum, ellerini, yüzlerini yıkıyorum, dişlerini fırçalıyorlar. Sonra sofraya oturuyoruz. 8'i çeyrek geçe ya da 20 geçe evden çıkıyoruz. Okulumuz 15-20 dakika yürüme mesafesinde olduğu için, dersler 9'da başladığından 5 kala ya da 10 kala orada oluyoruz. Okul çıkışı ise saat 14.20'de. Ben de 13.15'te ya da 13.10'da evden çıkıyorum. Yavaş yavaş, her ihtimale karşı biraz erken gidiyorum. Günlerimiz böyle geçiyor işte" dedi.

"Annen şu an biraz rahatsız, hastaneden çıkınca gelecek"

Çocukların hem anne hem de baba olmanın zor ve güzel yanlarından bahseden baba Hüseyin Göçmen, en çok zorluğu ise oğlunun annesini sorduğunda ona, "Annen hasta yakında gelecek" dediğinde çektiğini söyledi. Konuyla alakalı Göçmen şöyle konuştu;

"Zor yanları da var, güzel yanları da. Zor tarafı, evin diğer işleri bize kaldığı için bu bizi yoruyor. Güzel yanı ise çocuklarla birlikte büyüyoruz. Onlarla beraber adeta çocukluğumuzu yeniden yaşıyoruz. Her günümüz böyle geçiyor. Kızım, annesinin vefat ettiğini biliyordu. Oğlum ise o zaman daha küçüktü, o bilmiyor. Bazen soruyor, "Baba, annem de gelsin, okula almaya" diyor. Ben de "Annen şu an pek müsait değil, biraz rahatsız, hastaneden çıkınca gelecek" diyorum. Onu böyle avutuyoruz. Genelde annelerini sorduklarında, oyunlarla geçiyor günlerimiz. Vallahi, evlat kadar değerli bir şey yok bence. Herkes evladına sahip çıksın. Çünkü onlar beni hayata bağlıyor."

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / BAHADIR TURGUT - Güncel
title