Fatih Terim Önsözünü Onlar Yazdı, Son Sözünü de Onlar Söylemeli-1-Hd
Fatih Terim Önsözünü onlar yazdı, son sözünü de onlar söylemeliAta SELÇUK - Serhan TÜRK İSTANBUL,(DHA)Spor Toto Süper Lig'in 33'üncü haftasında Galatasaray kendi sahasında Evkur Yeni Malatyaspor'u 2-0 yenerek ligin son haftasına lider girdi.
Fatih Terim Önsözünü onlar yazdı, son sözünü de onlar söylemeli
Ata SELÇUK - Serhan TÜRK İSTANBUL,(DHA)
Spor Toto Süper Lig'in 33'üncü haftasında Galatasaray kendi sahasında Evkur Yeni Malatyaspor'u 2-0 yenerek ligin son haftasına lider girdi. Sarı-kırmızılı takımın teknik direktörü Fatih Terim, karşılaşmanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Fatih Terim'in açıklamaları şu şekilde
BELHANDA'DAN GELECEK YIL DAHA İYİSİNİ BEKLİYORUM
Belhanda'nın daha da iyi oynaması lazım ve devamlı iyi oynaması lazım. Baktığımızda bu ve bunun üstü olmalı. Yeteneği var. Bugün iyiydi, Başakşehir ve Beşiktaş'a karşı da iyiydi. Alıştığımız şekilde devam etmesi, beklentimiz bu. Bu oyundan tatmin olmayız. Atmalı, attırmalı. Oyunda sorumluluk almalı, geçiş oyuncularının önemli adamı olmalı. O yüzden memnunum. Önümüzdeki yılda daha iyisini bekliyorum. Ben geldikten sonra sistemde değişiklik yaptık, oyun dizilişinde bizde santrfor arkası yok, 4-3-3 oynuyoruz. Orada normal bir orta saha gibi oynuyor ki bunu da oynayabileceğini gösterdi. İnşallah yeni sezonda çok daha formda olur.
800 MAÇ AZ DEĞİL
Ben 11 sene oynadım Galatasaray'da. Sonra teknik adamlık yaptım. Ankaragücü ve Göztepe'den sonra geldiğim Galatasaray'da çalıştığım dönemden itibaren Türkiye'de başka kulüp çalıştırmadım. 800 maç az maç değil. Bu maçta kazanmamız beni çok mutlu etti. Bu galibiyeti önce anneme, sonra eşime, son olarak da iki kızıma hediye etmek istiyorum. Dünyadaki tüm annelerin anneler gününü de kutluyorum.
SON MAÇIN SÖYLEMİ YOK
Son maçın artık söylemi yok. Bu oyunun önemli aktörleri, bu hikayeyi yazdılar. Bunun önsözünü onlar yazdı, son sözünü de onlar söylemeli. Benim bir şey dememe gerek kalmamalı. Galibiyet sizin, beraberlik sizin. Kaliteli bir takıma gidiyoruz, kolay deplasmana gitmiyoruz. Müthiş bir camia. Çok güzel günlerimiz geçti. Artık sona getirdiğimiz bir ortamda, beraberliğin de şampiyon yaptığı bir ortamda son sözü onlar söylemelidir. Kaldı 90. 90'dan sonra büyük Galatasaray ailesine bu şampiyonluğu hediye etmeliyiz. Motivasyon veya herhangi bir ikazda bulunma niyetinde değilim.
SEYİRCİMİZ, '3, 3' DİYOR, BUNA BİZ ALIŞTIRDIK
Taktiksel manada çok iyi oynadık. Bugün, biz bir tek mağlup olursak son maça ümidimiz taşıyamıyorduk. Kendi sahamızda 55 bin seyirci ile berabere bile kalsak son maçta kazanınca şampiyon oluyorduk. Buna rağmen baskı kuran ve oyunun hakimi bir Galatasaray var. Orada Gomis, Rodrigues, Sinan tercihlerini değişik yapsalar, oyun başka tarafa gider. Aynı zamanda pozisyon bile vermeyen bir Galatasaray. İkinci yarı klasik Galatasaray, son maçlardaki gibi. Teknik heyet arkadaşlarımızla aldığımız sonuç, bu gerilimi bazen kaldıramıyoruz. Telin üstünde yürümek, uçurumun kenarında yürümek kolay değil. Ben tecrübemden dolayı Galatasaray'ın dikkatli başalamasını istemediğimi söylüyorum. Seyircimiz de 3, 3 diyor. Biz böyle alıştırdık. İkinci yarı açıkçası rakipten çok koşuyoruz. Bugün biraz daha tehlikesiz geçirdik zamanı, son 20 dakika tekrar vites artırdık. Bugün özellikle ikinci yarı kaliteli ara toplarını yapamadık ama onun dışında her şeyi yaptık. O stresi kaldıramıyoruz, kolay değil. Herkesin söylemlerini onlar da biliyor. Bir rakiple de uğraşmıyoruz. 'Dikkatli olun, defans yapalım' demiyoruz.
DAHA FAZLA AVRUPA'DA KALABİLİRDİM
Açıkçası Milan'dan geldikten sonra pek çalışma niyetinde değildim Türkiye'de. Avrupa'nın göbeğinde çalıştıktan sonra birçok kapı size açılıyor ama rahmetli Özhan Canaydın, 'Galatasaray'ın sana ihtiyacı var' dediğinde geldik. Sonra gidemedim. Daha fazla Avrupa'da kalabilirdim.
FUTBOLU İDARE EDEN KURUMUN MUHAKKAK BİR BİLDİĞİ VARDIR
Muhakkak bir bildikleri vardır. Futbolu idare eden kurumun muhakkak bir bildiği vardır, böyle yaklaşmak istiyorum ben. Geçen hafta bir kuble verdim. Niye aynı saatte oynamıyoruz onu da bilmiyorum. O da daha mantıklı olur diye düşünüyorum. Muhakak bir bildikleri vardır.
BEN 22 SENE KALSAYDIM, RAKAMLAR DAHA FARKLI OLABİLİRDİ
90-96 Şenez Erzik, 6 sene milli takımda kaldım. 96-2000 Faruk Süren ve yönetimiyle Galatasaray'da kaldım. O günlerde 6 ay kalmak bile çok zordu, bir tek Gordon Milne kalmıştı. Milli takımda 6 sene kaldık. İstikrar böyle bir şey. Muhakkak ki gidişlerde benim de hatam vardır. Ben, beni gönderdiler diyince kimse inanmıyor. Bu istikrarı sağlamamız gerekiyor. Ben bir gün bırakıp başka pozisyona geçersem, bunu sağlamaya çalışacağım. Ekonominin tavana vurmasıyla, hoca değişimleri daha fazla olmaya başladı. Eskiden küme düşen takımın antrenörü göndermiyorlar derdik ama artık onlar da gönderiyor. Wenger büyük bir ustadır, ben 22 sene kalsaydım, çok anormal başarıları elde ederdik. Kesin ederdik. Ama o zaman da Milan ve Fiorentina tarihi yazılmazdı. Wenger iyi bir dostum, iyi bir meslektaşım, büyük bir hoca. Çok iyi bir insan. Galiba devam edecekmiş, çok mutlu oldum. 90'lı yıllarda Piontek'le çalışırken, takımı ben ısındırırdım, her şeyi ben yapardım. Artık teknik adamların sadece tecrübesi ve hazırlığı yeterli oluyor. Bugün antrenörlükten teknik direktörlüğe yeni geçmiş arkadaşların bile 8 yardımcısı var. Buna rağmen genç arkadaşlarımızın da bu işin içinde olmasından dolayı çok sevinçliyim. Wenger'in devam etmesi futbol için çok önemli. Tarihe adını altın harflerle yazdıran önemli bir futbol adamıdır. Ben 22 sene kalsaydım, rakamlar daha farklı olabilirdi.
BEN HEP HÜCUMU TERCİH EDEN HOCA OLDUM
Her teknik adamın bir oyun anlayışı vardır. Ben hayatım boyunca beraber çalıştığım arkadaşlarım da dahil olmak üzere, tüm takımlarda hücumu tercih eden hoca oldum. Kimisi de ben önce golü düşünüyorum der. Burada detay şu, golü ararken hücum varyasyonlarını çoğaltırken, en az pozisyon yemek. Biz bazı maçları 2-0'dan sonra bir şey oluyor bize dışarıda. Onun dışında burada çok pozisyon verdiğimizi düşünmüyorum. Ben iki beki de hücuma dahil ederim. Buna rağmen bence topu kaptırdıktan sonra özellikle, ikinci bir görevi pek üstlenmeyen oyuncularımızın bu mücadelenin içerisinde olması, blokların birbirine yakınlaşması, önemli bir rol oynadı. Her hafta yaptığımız taktik idmanlarında bunu da dile getirdik. Çok basit de goller yedik. Kalemizde ne kadar uzakta olursak, o kadar da az tehlike yaşıyoruz.
BİR ÇOCUĞUN HAYATINI MAHVEDEMEZSİNİZ
Ben futbol direktörlüğüne geldiğimde, hiçbir şey yapmadan ilk kurduğum birim bu. Orada Gülden hanım diye, kendini buna adamış, bu konuda donanımlı bir insan var. Onu tanıdığıma çok mutluyum. İlk kurduğumuz şey bu taciz konusudur. Zaman zaman ben bu konuyu dile getirdim ve şöyle söyledim, herkes empati yapsın. Sizin çocuğunuz olsa ne yaparsınız Bu Türkiye'de var. Bu dosyaların bir çoğu bende hala. Birçoğuyla ben uğraştım. Çünkü Türkiye'nin bazı yerlerden bazı şeyler örtbas edildi. Bir yerlere dokunuyor, rahatsız ediyor. Bir çocuğun hayatını mahvedemezsiniz. Böyle bir hakkınız yok. Bilinen bazı şeyler var itiraz ettiğimiz, bilinmeyen de birçok şey var. Bu, bu ülkenin meselesi olmalıdır. Bir tane çocuğa dahi faydamız olsa, yaptığımız büyük işi gösterir. Bunla hala mücadele ediyoruz, kime dokunursa dokunsun. Ama el birliğiyle yapılması gereken bir şeydir. El birliğiyle çocuk esenliği için, elimden gelenin fazlasını yaptım. Benden sonra ne oldu bilmiyorum ama ona dokunma bu yanlış olur, bu işte böyle bir şey olmaz. 81 elden bahsediyoruz, her hafta binlerce maç oynanıyor, sorduğumuz soru bu. Aslan gibi savcılarımız, hakimlerimiz, emniyet müdürümüz de var ama hep beraber bu savaşı vermeliyiz. Yazık değil mi, her çocuk bizim çocuğumuz. Bunları işlemelisiniz. Ülkede çok şeyi önler.