Faili Meçhul Cinayetlere İlişkin Dava

Bazı faili meçhul cinayetlere ilişkin Mehmet Ağar, özel harekat polisleri ve "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 19 kişinin yargılandığı davada, eski Başbakan Tansu Çiller ve eşi Özer Uçuran Çiller'in telekonferans sistemiyle "tanık" olarak dinlenmesi, eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın ise "tanık" sıfatıyla beyanının alınması için İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesine tekrar talimat yazılması kararlaştırıldı.

Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, sanık ve şikayetçi avukatları katıldı.

Duruşmada "tanık" olarak davetiye çıkarılan CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar'ın hazır bulunmadığı, müdahil avukatlarının "tanık" olarak dinlenmesini talep ettiği eski Başbakan Tansu Çiller ile eşi Özer Uçuran Çiller'in avukatı Salih Çelen'in mahkemeye yazı gönderdiği belirtildi. Buna göre yazıda, Çiller çiftinin "tanık" olarak dinlenmesine yönelik adreslerinin İstanbul Emniyet Müdürlüğünden sorulduğu bildirilerek, şunlar kaydedildi:

"Her ne kadar katılan vekilleri tarafından tanık olarak dinlenmeleri talep edilmişse de müvekkillerin iddianame kapsamındaki olaylar hakkında doğrudan hiçbir bilgi ve görgüleri bulunmamaktadır. Her iki müvekkilim de katılanları ve maktullerin hiçbirini hayatlarında bir kez olsun görmemişler, kendileri ile hiçbir zaman konuşmamışlar, arkadaşlık veya komşuluk ilişkisi gibi hiçbir ilişkileri de olmamıştır. Davaya konu olaylar ile de hiçbir ilişkileri yoktur. Esasen katılanlar da böyle bir ilişkinin varlığı konusunda hiçbir iddiada bile bulunmamışlardır. O dönemde Başbakan olmak veya Başbakan eşi olmak, tek başına şahit olarak dinlenmeye veya şahit gösterilmeye sebep olmamalıdır. Bu, olsa olsa abesle iştigaldir. Aksi halde bugünkü başbakan ve cumhurbaşkanının da bu dönemde yaşanan olaylara ilişkin olarak yarın şahit gösterilmelerine ve şahit olarak dinlenmelerine örnek teşkil eder ki, bunun kabulü asla mümkün değildir."

"Yazılı bilgi verilmesi mümkün olabilecektir"

Yazıda, davaya konu olayların üzerinden 20 yıldan fazla zaman geçtiğine dikkat çekilerek, "Müvekkillerin şahit olarak dinlenmesini isteyen katılan vekillerinin hangi konular hakkında şahitlik yapılmasını istediklerini yazılı olarak bildirmeleri halinde, yazılı olarak bilgi verilmesi mümkün olabilecektir. Açıklanan nedenlerle, tanıklık yapılması istenen konuların devlet sırrı niteliği taşıyabileceği de gözetilerek, müvekkillerin şahit olarak dinlenmesini isteyen katılan vekillerinden hangi konular hakkında şahitlik yapılmasını istediklerini yazılı olarak bildirmeleri yönünde ara karar oluşturulmasını arz ve talep ederiz." ifadeleri kullanıldı.

Müdahil avukatlarından Yusuf Alataş söz alarak, bu yazının "mahkeme üzerinde nüfuz kullanma" anlamına geldiğini söyledi. Çiller'in isminin, yargılama konusuna ilişkin birçok ifadede geçtiğini kaydeden Alataş, "Hangi konuda soru soracaklarını söylesinler, biz yazılı olarak cevap verelim... Böyle bir usul yok. Niçin tanık olarak gösterildiğini onlar da çok iyi biliyorlar." dedi.

Fevzi Türkeri "tanık" olarak dinlendi

Duruşmada daha sonra eski Jandarma Genel Komutanı, emekli Orgeneral Fevzi Türkeri "tanık" olarak dinlendi.

Türkeri, 1993'te Eğirdir'de Dağ Komando Okul Komutanı olduğunu, 1994-1995'te ise Özel Kuvvetler Komutanlığı yaptığını belirterek, "O dönemde, faili meçhul cinayetlerle ilgili bana intikal eden bir şey olmadı. Görevim esnasında, yasa dışı hiçbir olaya tanık olmadım." diye konuştu.

Maktul Tarık Ümit'in kadın arkadaşının beyanı

Türkeri'nin beyanının ardından, telekonferans sistemiyle İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine bağlanılarak, Nur İnuğur "tanık" olarak dinlendi. İddianamenin maktullerinden eski MİT görevlisi Tarık Ümit ile bir dönem nişanlı olan İnuğur, sanıklardan yalnızca Korkut Eken'i tanıdığını söyledi.

Tarık Ümit ile 1991-1994 arasında, aralıklarla beraber olduklarını anlatan İnuğur, Ümit'in evlenmek istediğini ancak kendisinin bunu kabul etmediğini bildirdi.

Ümit'in, geçmişte MİT için çalıştığını söylediğini ancak beraber oldukları dönemde, "Biz deşifre olduk. Şimdi sadece ticaretle uğraşıyorum." dediğini kaydeden İnuğur, Ümit aracılığıyla Korkut Eken ve eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür ile birkaç kez karşılaştığını anlattı.

Faili meçhul cinayetlerle ilgili bilgisi olmadığını kaydeden İnuğur, müdahillerin soruları üzerine, Tarık Ümit'in kaybolmasından önceki aylarda ilişkilerinin iyi gitmediğini, 6-7 ayda sadece birkaç kez görüştüklerini ifade etti ve şöyle konuştu:

"Kaybolduktan sonra bir bey beni Tarık'ın evine çağırarak, bilgi aldı. Bu doğru. Bir kez de Maslak'taki Ordu Komutanlığında ifade verdim. Tarık kaybolmasından önce bir gün beni evine çağırmıştı. Bir yere gidecektik. 'Eve gel, saat 20.00'de çıkarız' dedi. Evine gittiğimde 30'lu yaşlarında biri kapıyı açtı. Bana 'Hoş geldin yenge' dedi. Garipsedim. O sırada Tarık yandaki bir odada birkaç kişiyle oturuyordu. 'Üst katta otur, birazdan çıkacağız' dedi. Tarık'la birlikte üç kişi vardı. Biri yapılı biriydi.

Tarık'ın kaybolmasından sonra Ahmet astsubay diye biri beni çağırdı. Evde Tarık'ın kızı ve damadı da vardı. Bana 'Ne oldu, ne bitti' diye sordu. Maslak'ta da sivil kıyafetli kişiler sorguladı. 'Son olarak ne zaman gördün, ne konuştun' gibi şeyleri sordular. Sonra ben komutanla görüşmek istedim. Biraz sinirlenerek komutanın odasına girdim, 'Bu sorular neden bana soruluyor' diye... Özür diledi."

İnuğur, "Bu şekilde neden sorgulandığınızı merak etmediniz mi?" sorusu üzerine, "Tarık'ın jandarma bölgesinde öldüğünü söylemişlerdi" yanıtını verdi.

Müdahil avukatlarından Ruşen Ali Nergiz'in sorusu üzerine İnuğur, 1980'lerin başından beri daha çok reklamcılıkla geçindiğini, Ümit'in talebi üzerine KKTC'deki First Merchant Bank'a hissedar olduğunu kaydetti.

İnuğur, "Kıbrıs'ta bir banka kuracağını söyledi. 'Yabancı kimse olsun istemiyorum. Bir de arkadaşım olacak' dedi. Bankanın yönetim kurulu üyesi değildim. Avukatımla konuştum, 'Yönetimde olmazsan sıkıntı çıkmaz' dedi." ifadelerini kullandı.

Müdahil avukatları, First Merchant Bank'ın uyuşturucudan elde edilen parayı akladığına yönelik raporlar bulunduğunu ifade etti.

İnuğur, müdahillerden Sertaç Kamil Ekinci'nin, "Tarık Ümit'in kızı, 'Bütün olaylardan Nur Hanım'ın haberi var' diyor. Böyle bir şeyi niye söylesin?" sorusunu, "Hiçbir bilgim yok" diye yanıtladı.

Tanık olarak dinlenmeleri istendi

Duruşmada, "tanık" olarak İstanbul'dan telekonferans sistemiyle beyanının alınmasına karar verilen Veli Küçük'ün sağlık sorunları nedeniyle adliyeye gidemediğine ilişkin rapor gönderdiği belirtildi.

Maktullerden Savaş Buldan cinayetine ilişkin Bolu'da bulunan Şevket Özdemir adlı tanığa, sanıklardan, Kocaeli'de bulunan Alper Tekdemir'i teşhis edip edemeyeceği telekonferans sistemiyle iki ile de bağlanılarak, sorulmak istendi. Ancak teknik sorunlar nedeniyle bu gerçekleşmedi.

Müdahil avukatlarından Yusuf Alataş, görüntülü sistemle teşhisin sağlıklı olmayacağını söyledi.

Müdahil avukatlarından Nergiz ise İnuğur'un bahsettiği Maslak'taki Ordu Komutanlığında, o tarihlerde görev yapanların ve İnuğur'un alınan ifadesinin gönderilmesi için müzekkere yazılmasını talep etti.

Cumhuriyet Savcısı Yasemin Banu Aksoy; Tansu Çiller, Özer Uçuran Çiller ve Fikri Sağlar'ın tanık olarak dinlenmelerini istedi. Aksoy, tanık İnuğur'un varsa ifadesinin, Maslak'taki Ordu Komutanlığından getirtilmesi talebinde bulundu.

Çiller çifti "tanık" olacak

Mahkeme heyeti, tanıklıkları istenen Tansu Çiller ve Özer Uçuran Çiller'in avukatının, "soruların yazılı bildirilmesi, bunlara yazılı yanıt verilmesi" yönündeki talebini, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) bu şekilde usul bulunmaması nedeniyle reddetti. Mahkeme, Çiller çiftinin telekonferans sistemiyle "tanık" olarak dinlenmeleri için müzekkere yazılmasına karar verdi.

Eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın "tanık" sıfatıyla ifadesinin alınması için İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesine bir kez daha talimat yazılmasını kararlaştıran heyet, Maslak'taki askeri birliğin açık adının, komuta kademesinde 1995'te kimlerin olduğunun ve varsa Tarık Ümit'in ölümüne ilişkin evrakın gönderilmesinin Genelkurmay Başkanlığından istenmesini karar altına aldı ve duruşmayı erteledi.

Sanıklar, 1990'lı yıllarda işlenen 18 faili meçhul cinayetle ilgili, Türk Ceza Kanunu'nun "cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında adam öldürmek" suçundan yargılanıyor.