Eyleme Katıldığı İçin Tutuklanan Sendikacıya Özgürlük
Aylin Sırıklı Dal - Yargıtay 9.Ceza Dairesi, Mersin'de 2005 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle katıldığı eylemde tutuklanan Mersin Eğitim-Sen Şube Başkanı Orhan Yıldırım'ın eyleminin, sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemlerinden...
Aylin Sırıklı Dal - Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Mersin'de 2005 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle katıldığı eylemde tutuklanan Mersin Eğitim-Sen Şube Başkanı Orhan Yıldırım'ın eyleminin, sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemlerinden sayarak, Yıldırım hakkında yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet kararını bozdu. Daire, Yıldırım hakkındaki infazın durdurulmasına ve derhal salıverilmesine oybirliğiyle karar verdi.
Mersin'de, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle 2005 yılında düzenlenen yürüyüş ve basın açıklamasına katılan Mersin Eğitim-Sen Şube Başkanı Orhan Yıldırım hakkında, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçundan dava açıldı.
Davaya gören Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Yıldırım hakkında 15 ay hapis cezası verdi. Yıldırım, hakkındaki kararın infazının ertelenmesini istedi. Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 3 Ağustos 2012'de itirazı reddetti.
-Adalet Bakanlığı, kanun yararına bozma istemişti-
Adalet Bakanlığı ise yerel mahkeme kararının kanun yararına bozulması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu.
Başvuruda, 2911 sayılı Kanun'un "yasaklara aykırı hareket" kenar başlıklı 28. maddesinde kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılanların, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde 1 yıl 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağının hükme bağlandığı hatırlatıldı.
Kamuoyunda 3. Yargı paketi olarak bilinen 6352 sayılı Kanun'un genel gerekçesine de yer verilen başvuruda, şöyle denildi:
"Sanığın diğer sanıklarla birlikte izinsiz toplantı ve yürüyüş yapmasını müteakip basın açıklamasında bulunmaları şeklinde gerçekleştirmiş oldukları eylemin gerçekleşme biçimi göz önüne alındığında ifade hürriyeti kapsamında düşünce açıklaması niteliğinde olduğu, 6352 sayılı Kanun'un düzenleniş şekli dikkate alındığında, sanığın eyleminin Kanun'un geçici 1. maddesi kapsamında kaldığı ve hükmolunan cezasının ertelenebileceği anlaşılmakla, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir."
Kanun'un geçici 1. maddesinin, 31 Aralık 2011'e kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş bir suçtan dolayı kesinleşmiş mahkumiyet hükmünün infazının ertelenmesine karar verilmesini öngördüğü hatırlatıldı.
Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma talebine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan tebliğnamede de aynı gerekçelerle Yıldırım hakkındaki hükmün bozulması istendi.
-Karar-
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Yerel Mahkeme'nin kararını bozarak, Yıldırım hakkındaki infazın durdurulmasına ve derhal salıverilmesine oybirliğiyle karar verdi.
Daire'nin kararında, Kanun koyucunun, "sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri" ifadesiyle 6352 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından düşünce ve kanaatin içeriğinden çok, açıklama yöntemini dikkate aldığı belirtildi.
Kararda, kanun koyucunun, "cezanın türü ve miktarı itibarıyla bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibarıyla bir düzenleme yapmayı amaçladığının anlaşıldığı" kaydedildi.
-"Yöntem" yorumu-
Kanun koyucunun bu amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine "yöntem" ifadesini tercih etmesi üzerinde durulması gerektiği vurgulanan kararda, şöyle denildi:
"Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metot gibi anlamlara gelen
'yöntem' ifadesi, Kanun'un geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine bir eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutat olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır."
Daire'nin kararında, buradan hareketle eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutat kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmünün uygulanmayacağı sonucuna varıldığı vurgulandı.
Kararda, "Kanun'un geçici 1. maddesi, daha çok 'düşünce ve kanaatin açıklanması yöntemine' yoğunlaşmışsa da düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında ele alınabilecek suçların işlenme biçimleri ve bu suçların nitelikleri dikkate alındığında, yöntemin her durumda düşünce ve kanaatin içeriğinden ayrıştırılamadığı, bağımsız olarak ele alınamadığı, böyle bir tutumun kanunun genel gerekçesine ve ifade özgürlüğünün ödev ve sorumluluk da yüklenen özüne aykırı olacağı anlaşılmaktadır" değerlendirmesi yapıldı.
-AİHM örneği-
Kararda, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin daha önce verdiği kararlarda, toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına aykırı gösterilerde kimliğini gizlemek amacıyla yüzünü kapatanların, polise direnenlerin ve mala zarar verme suçunu oluşturacak biçimde duvara terör örgütü lehine yazı yazanların eylemlerini düşünce ve kanaat açıklaması kapsamında sayılmayacağı sonucuna ulaşıldığı hatırlatıldı.
6352 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen "düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri" ibaresinin, bu ilkeler ve Kanun'un genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirildiği belirtilen kararda, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kolektif niteliğinin, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce (AİHM) değerlendiriliş biçiminin da nazara alındığı kaydedildi. Kararda, AİHM'in Öllinger-Avusturya ve Brankevich-Rusya kararlarının dikkate alındığı belirtildi.
Kararda, buna göre, hükümlünün 2911 sayılı Kanun'un 28/1. maddesine uygun olduğu kabul edilen eyleminin, "sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemlerinden" olduğu kabul edilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına oy birliğiyle karar verildiği bildirildi.
Yayıncı: Selçuk Aval - ANKARA