Haberler

Eski Başsavcı Çölaşan'ın Bireysel Başvurusunda İhlal Kararı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Anayasa Mahkemesi, eski Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan hakkında, 2010 yılındaki Anayasa değişikliği referandumuyla ilgili "Eğitimli kesim 'hayır', eğitimsiz kesim 'evet' diyor" sözleri nedeniyle mahkeme tarafından kınama kararı verilmesini ifade özgürlüğünün ihlali saydı.

Anayasa Mahkemesi, eski Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan hakkında, 2010 yılındaki Anayasa değişikliği referandumuyla ilgili "Eğitimli kesim 'hayır', eğitimsiz kesim 'evet' diyor" sözleri nedeniyle mahkeme tarafından kınama kararı verilmesini ifade özgürlüğünün ihlali saydı. Çölaşan'a yaklaşık 20 bin lira tazminat ödenmesine hükmedildi.

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Çölaşan, katıldığı panelde ve bir televizyon programında 2010 referandumu için "Eğitimli kesim 'hayır', eğitimsiz kesim 'evet' diyor" ifadelerini kullandı ve hükümete yönelik eleştirilerde bulundu.

Bazı milletvekillerince açılan 5 davada, yerel mahkemeler Çölaşan'ın tazminat ödemesine hükmetti. Yargıtay, tazminat yerine "kınama cezası"na karar vererek yerel mahkemelerin kararını bozdu.

Mahkemeler de Yargıtayın kararına uyarak, "Doğrudan davacıları hedef almamakla birlikte Anayasa referandumunda evet oyu verilmesini sağlayan veya evet oyu veren şahısların hedef alındığı, matufiyet (yönelik olma) unsurunun gerçekleştiği, söylenen sözlerin de eleştiri sınırını aştığı" gerekçesiyle Çölaşan hakkında kınama kararı aldı. Bu karar Yargıtay tarafından onanarak kesinleşti.

Çölaşan, bunun üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

"Başvurucunun verdiği anlam ötesinde bir anlam yüklenmemeli"

Yüksek Mahkeme, Çölaşan'ın ifade hürriyeti hakkının ihlal edildiğine karar vererek, 19 bin 931 lira tazminat ödenmesine hükmetti.

Kararda, ifade özgürlüğünün büyük ölçüde eleştiri özgürlüğünün güvence altına alınmasını hedeflediği ve düşüncelerin açıklanması ve yayılması sırasında kullanılan ifadelerin sert olmasının doğal karşılanması gerektiği belirtildi.

Anayasa'nın 26. maddesinin siyasi ifadeler ile kamuyu ilgilendiren ifadelere yönelik pek az sınırlamaya yer verdiği ifade edilen kararda, "Siyasi bir tartışmayı savunmak, demokratik toplumun temel unsurudur, bu sebeple zorlayıcı nedenler olmadıkça siyasi ifadeye kısıtlama getirilmemesi gerekir" görüşü aktarıldı.

Somut olayda başvurucunun, referandum sonucunda Anayasa'da önemli ölçüde değişiklik yapılmasına yönelik sert ifadeler kullandığı kaydedilen kararda, Yargıtayın başvurucunun dile getirdiği düşüncelerin ve sarf ettiği sözlerin bütün olarak davacıların şeref ve itibarlarına saldırı anlamı taşıdığına karar verdiği vurgulandı.

Kararda, "Dairenin, başvurucunun asıl amacının davacıları küçük düşürmek olduğunu kabul etmesi ancak başvurucunun kullandığı kelimelere onun verdiği anlamın ötesinde anlamlar yüklemesiyle mümkün olmuştur. Başvurucunun kullandığı ifadelere onun verdiği anlamın ötesinde bir anlam yüklenmemelidir" değerlendirmesinde bulunuldu.

Başvurucunun beş kez kınanmasına karar verildiğine işaret edilen kararda, bu tür yaptırımların kamusal tartışmayı zorlaştırma ve bireyleri caydırma etkisi bulunduğu belirtildi.

Kamusal tartışmalara katılan bireylerin hafif bile olsa yaptırıma maruz kalma endişesi taşımalarının onlar üzerinde kesintiye uğratıcı etki doğuracağı aktarılan kararda, şunlar kaydedildi:

"Mağdurun belirlenmesinin oldukça güç olduğu bu gibi sınır alanlarında belirli bir toplumsal kesime yönelik düşünce açıklamalarından dolayı o toplumsal kesimde bulunanların tamamının açtıkları davaların kabul edilmesinin de ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı etkisi olacaktır. Kişilerin böyle bir etki altında, ileride düşüncelerini açıklamaktan ve yaymaktan imtina etme riski bulunmaktadır.

Başvurucunun dava konusu konuşmalarında Anayasa değişikliği referandumunu analiz etmesinin ve değişikliği eleştirmesinin genel olarak kamu yararını ilgilendiren bir mesele olduğunda kuşku yoktur. Ayrıca, hükümetlere ve siyasetçilere yöneltilen eleştirinin sınırı da diğer kişilere göre daha fazladır. Bu sebeplerle başvurucunun ifade özgürlüğüne müdahalenin 'başkalarının şöhret ve haklarının' korunması için demokratik toplumda gerekli bir müdahale olmadığı kanaatine varılmıştır."

Kaynak: AA / Güncel
4 bebeğin ölümünden sorumlu tutulan doktorun cevaplamak istemediği soru

4 bebeğin ölümünden sorumlu doktorun cevaplamak istemediği soru

Antalya sele teslim! Yüzlerce vatandaş tahliye edildi

Antalya sele teslim! Yüzlerce vatandaş tahliye edildi

2 sevgilinin sır ölümü! Vücutlarında dikkat çeken izler var

2 sevgilinin cansız bedeni bir evde bulundu! Vücutlarındaki dikkat çeken izler var

İçişleri Bakanı'nı komisyon görüşmelerine almayan CHP'li vekiller için dikkat çeken ifade: Kent uzlaşından zehirlendiler

İçişleri Bakanı'nı komisyon görüşmelerine almayan CHP'li vekiller için dikkat çeken ifade

title