Esed Rejiminin Kimyasal Silah Saldırısı

Trakya'daki STK temsilcileri, Suriye'de Beşşar Esed rejiminin, İdlib'te düzenlediği kimyasal saldırıyı kınadı.

Memur Sen ve Eğitim Bir Sen Edirne Şube Başkanı Erdinç Dalgıç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, zulmün dini, dili ve ırkının olmadığını söyledi.

Saldırıyı kınadıklarını belirten Dalgıç, "Biz Memur Sen olarak sadece kendi ülkemizde değil, Arakan'da Suriye'de hangi ülkede olursa olsun bu tür saldırıları kınıyor, mağdurların yanında duruyoruz. Bu olaylarda mesafe önemli değildir. Yapılanlar insanlık dışıdır ve yaşanan insanlık dramıdır. Bu yaşananları kesinlikle kabul etmiyoruz." dedi.

Anadolu Gençlik Derneği Edirne Şube Başkanı Abdülhamit İriş ise saldırılarda ölenlerin çoğunun genç ve çocuk olmasının büyük üzüntü verdiğini ifade etti.

Emperyal güçlerin fitne ve fesat yaymaya devam ettiğini aktaran İriş, şunları kaydetti:

"Irak'ta da benzer olaylar yaşandı. Şimdi Suriye'de de aynı kazan kaynıyor. Emperyal güçler bölgemizde rahat durmuyorlar. Amerikalı şahinler grubunun bakanlığından yıllar önce birisinin açıklamasında da Endonezya'dan Fas'a kadar bölgenin sınırlarının değişeceğini deklare etmişlerdi. Yani onlar çalışıyorlar. Bugün de cereyan eden hadise bu bombalama hadisesi bu çalışmanın bir ürünüdür. Durmayacaklar, masum, sivil, çocuk, genç, yaşlı demeden bölgemizi kan gölünü çevirmeye devam edecekler. Burada önemli olan bölge ülkelerinin koyacağı tavırdır. Biz tabii ki üzülüyoruz. Biz bu emperyal güçlerden merhamet bekleyemeyiz. Kendi değerlerimize sığınmak, bölge ülkeleriyle bir olmak ve İslam birliğini kurmak mecburiyetindeyiz."

Diyanet Sen Edirne Şube Başkanı Mahmut Eroğlu da Esed'in eli kanlı, katil bir diktatör olduğunu ifade etti. Esed'in halen bazı kesimler tarafından desteklenmesinin üzüntü verici olduğunu dile getiren Eroğlu, "Bir an evvel Suriye'nin huzur ve sükuna kavuşması bizleri de sevindirecektir. Eğer kavuşmazsa bu eli kanlı diktatörün daha bir çok yanlışını hep birlikte izlemeye devam edeceğiz. Ülkemizde misafir olan sayıları milyonları bulan mağdur ve mazlum insanlar inşallah bir an evvel savaş biter, ülkelerine, topraklarına dönerler. Bizim temennimiz bu yönde." diye konuştu.

"Bu bir insanlık suçudur"

Eğitim Bir-Sen Kırklareli Şube Başkanı Selahattin Karanfiler ise bu tür olayları nefretle kınadıklarını bildirdi.

Masum çocukların öldürülmesinin insanlık dışı bir olay olduğunu vurgulayan Karanfiler, bu tür olayların terör ve insanlık suçu olduğunu kaydetti.

Bu tür olayları duymak istemediklerini ifade eden Karanfiler, "Bu bir insanlık suçudur. Bunları yapanlar inanıyorum ki bir gün cezalarını bulacaklar. Bu tür olaylara dünya sesiz kalırken, biz sesimizi en gür şekliyle çıkartıyor ve çıkartmaya devam edeceğiz. Bu tür olayların savunulacak hiç bir tarafı yok." ifadelerini kullandı.

Bu tür olayların Türk milletini derinden yaraladığını anlatan Karanfiler, yaşanan bu insanlık dramına herkesin sesini yükseltmesi gerektiğini vurguladı.

-"Zalim Esed zulmüne devam ediyor"

İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Tekirdağ İl Başkanı Süleyman Çalışkan, İdlib'de sivillere yönelik kimyasal silah kullanılmasına tepki gösterdi.

Çalışkan, en az 450 bin insanın hayatını kaybettiği Suriye'deki büyük savaşın 7'nci yılına girdiğini hatırlattı.

Esed rejiminin katliamlarının artarak devam ettiğini belirten Çalışkan, şunları söyledi:

"Zalim Esed rejimi engelli sağlık merkezleri, hastaneler demeden kimyasal silahlarla katliamlarını sürdürüyor. Rejim yıllardır savaş suçu işliyor dünyanın gözü önünde. Maalesef ki bu savaştan yine en çok etkilenen çocuklar oluyor. Dünyanın sözüm ona medeni coğrafyaları çocukları kaderine terk ediyor."

Çalışkan, savaşın artık son bulması gerektiğini vurguladı.

Dünyadaki birçok ülkenin Suriye'de yaşanan katliama sessiz kaldığını ifade eden Çalışkan, şunları kaydetti.

"Gazetelere boy boy yardım ilanı veren UNİCEF bu savaşı görmezden gelip sadece ne kadar çocuğun öldüğünün istatistiklerini yayınlamakla yetinerek, emperyalist emellerini mazlum coğrafyalarımızın çocukları üzerinden sürdürüyor. Bu öldürülen çocuklarımızın, mazlum kadınlarımızın, yaşlılarımızın akan kanları ile mezhebimiz, meşrebimiz, ırkımız, topraklarımız felah bulmayacaktır.

Yok edilen İslam ümmetinin geleceğidir. Zalimler hiçbirimizin ne mezhebini ne meşrebini ne cemaatini ne de ırkını sorgulamadan ölüm kusmaya devam edecektir."