Erzurum Seyyahların Kaleminden Erzurum ve Kara Kış
Seyyahların kaleminden Erzurum ve kara kışAtatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, tarih boyunca seyyahların uğrak mekanı olan Erzurum'un soğuğunun kitaplara konu olduğunu söyledi.
Seyyahların kaleminden Erzurum ve kara kış
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, tarih boyunca seyyahların uğrak mekanı olan Erzurum'un soğuğunun kitaplara konu olduğunu söyledi. Konumu itibariyle stratejik bir noktada olan Erzurum'u çok sayıda seyyahın gezdiğini belirten Eğilmez, kentin Türkiye'nin Sibiryası olarak gösterildiğini söyledi.
Dünyada 2 bin rakımda kurulan az sayıda kentlerden biri olan Erzurum, tarih boyunca sert ve uzun geçen kışıyla dikkat çekti. Yılın büyük bir bölümünü beyaz örtünün altında geçiren Erzurum'a gelen seyyahların yazılarına konu oldu. Erzurum ve meşhur kara kışla ilgili seyyahların yazdıkları yazılarla ilgili bir araştırma yapan Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, kentin tarih boyunca birçok devletin ilgisini çektiğini anlattı. Asya ile Avrupa arasında köprü olan Erzurum'un Anadolu'nun en önemli kavşak noktalarından biri olduğunu ifade eden Eğilmez, Stratejik konumu sebebiyle birçok devletin hedefi arasında olan şehre tarih boyunca birçok seyyah gelmiş, buradaki gözlemlerini kayıt altına almış, rapor haline getirmiş. Seyyahlar sadece ilin siyasi yapısını değil, günlük yaşantısını, ekonomisini yer verdikleri raporlarında soğuk havaya da bir bölüm açmışlar dedi.
KEŞİŞİN NOTU SOĞUKTAN UZUVLARI KESİLMİŞ KİŞİLERE RASTLADIK
Soğukla ilgili yazılarıyla öne çıkanlardan birinin Papa tarafından 1287 yılında gönderilen Keşiş Ricoldus olduğunu belirten Eğilmez, Roma tarafından bölge insanını Hrıstiyanlaştırmak amacıyla bölgeye gönderilen Keşiş Ricoldus, gözlemlerini not ediyor. 1287 yılında yaşadığ soğukla ilgili ilginç notlar düşüyor. Burayı bölgenin sonu olarak nitelendiriyor ve 'Arçurum' ismiyle hitap ediyor. Erzurum ile ilgili gözlemlerinden en dikkat çeken kısım, aşırı soğuk geçen kış mevsiminin insanlar üzerindeki olumsuz etkilerini kaleme aldığı bölümdür. Keşiş Ricoldus, bölgenin sonu olarak nitelendirdiği Erzurum için notları arasına şu bilgileri düşmüştür 'Türkiye'deki yolculuğumuza çok soğuk bir bölgede devam ederek, yüksek bir yere kurulu Arçurum (Erzurum) adında güzel bir şehre vardık. Bu güzel şehirde hava o kadar soğuktu ki, uzuvları kesilmiş birçok kişiye rastladık. Soğuk sebebiyle kimisi burnunu, bazıları ayaklarını veya bacaklarını, bazıları da ellerini kaybetmişti.' Sonuçta o günün şartlarını iyi düşünmek lazım diye konuştu.
EVLİYA ÇELEBİ'NİN DİLİNDEN ERZURUM SOĞUĞU
Erzurum'un kışıyla ilgili en dikkat çekici notu tarihe Evliya Çelebi'nin düştüğünü kaydeden Eğilmez, şunları ifade etti
Erzurum'un kışı ve soğuğundan bahsederken Evliya Çelebi'yi tanık gösterme alışkanlığı yaygındır. Evliya Çelebi'nin 'Ben Erzurum'da 11 ay, 29 gün kaldım, yaz görmedim' ve 'Damdan dama atlarken kedinin boşlukta donduğu' şeklindeki anlatıları dile getirilir. Seyahatnamenin ikinci cildinde Evliya Çelebi, Erzurum'un soğuk bir diyar olduğunu söyler ve şunları ekler 'Efvah-ı nasdadarb-ı meseldir kim bir dervişe 'Kanden gelirsin' derler, 'Berf rahmetinden gelirim' cevabını verir. 'Ol ne diyardır' derler; Sovukdan ere zulüm olan Erzurüm'dur' der. 'Anda yaz geldiğine rast geldin mi' derler. Derviş eydür Vallahi on bir ay yigirmi tokuz gün sakin oldum, cümle halkı yaz gelir derler, amma görmedim' der.
PUŞKİN'İN TEMMUZ SOĞUĞU ŞAŞKINLIĞI
Erzurum ve soğukla ilgili en ilginç notlardan birinin Rus Yazar Puşkin tarafından tarihe not düşüldüğünü vurgulayan Eğilmez, Puşkin, 1829 yılında Osmanlı-Rus savası sırasında, Rus ordusuyla birlikte yola cıkarak Erzurum'a kadar gelmi ve geçtiği yerlerdeki gözlemlerini kaleme almıştır. Puşkin, Haziran ve Temmuz aylarında Erzurum'da olmasına rağmen, şehrin havasının soğukluğundan bahsederek, dağların yüksek kesimlerinin neredeyse yılın tamamında karla kaplı olduğunu ifade etmiştir. Puşkin Erzurum havasıyla ilgili ifadeleri şu şekildedir;
Sert bir iklimi var buranın. Kent denizden 7.000 ayak yükseklikte bir vadiye kurulmuş. Çevredeki dağlar yılın büyük bir kısmında karla örtülüdür. Ormansız, fakat bitek bir toprağı var. Her yandan kaynaklar fışkırıyor, her yerde su kemerlerine rastlıyorsunuz.
TÜRKİYE'NİN 'SİBİRYASI'
Erzurum ve kışla ilgili tarihe not düşen isimlerden birinin de Alman yazar Hugo Grothe olduğunu belirten Doç. Dr. Savaş Eğilmez., 1903 yılında kente gelen Alman yazarın yöreyi Türkiye'nin Sibiryası olarak nitelendirdiğini söyledi. Eğilmez, Alman yazar Türkischer Erde isimli eserinde Erzurum'u Türkiye'nin Sibiryası olarak nitelendiriyor. Tarih boyunca bölgeye gelen seyyahlar, yazarlar burada yaşayan insanların soğukla olan mücadelesini kaleme alıyorlar dedi.