Erzurum'daki Ilk Fetö Davası (2)
Erzurum'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturmalar kapsamında, örgütün sözde "Erzurum Sıkıyönetim Komutanı" Murat Koçak ile sıkıyönetim komutanları atama listesinde ismi bulunan Murat Yılmaz'ın yargılandığı davada İl Jandarma Komutanı Albay Mustafa Çelik,...
Erzurum'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturmalar kapsamında, örgütün sözde "Erzurum Sıkıyönetim Komutanı" Murat Koçak ile sıkıyönetim komutanları atama listesinde ismi bulunan Murat Yılmaz'ın yargılandığı davada İl Jandarma Komutanı Albay Mustafa Çelik, tanık olarak ifade verdi. Çelik, "Ben kendisine Erzurum Valisinin toplantı yapacağını ve kendisinin de toplantıya katılması talimatını verdiğini ilettim. Koçak bunun üzerine 'Neden? Biz zaten valiyi görevden aldık. İsteyen uygular, istemeyen uygulamaz. Uymayanlar sonucuna katlanır' karşılığını verdi" dedi.
Mustafa Çelik, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada "tanık" sıfatıyla verdiği ifadede, 15 Temmuz günü eski İçişleri Bakanı Efkan Ala'yı Erzurum Havalimanı'nda uğurladıktan sonra Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile vefat eden amcasının taziyesine gittiklerini anımsattı.
Burada bir süre durduktan sonra konutuna geçtiğini ve bir süre bekledikten sonra kendisine nöbetçi amir tarafından bir mesaj ulaştırıldığını anlatan Çelik, "Mesajda tüm personellerin 24 saat içerisinde Ankara'daki garnizona katılmaları talimatı vardı. Ben de hemen mesajın teyit edilmesini istedim. 10 dakika sonra 'Sıkıyönetim direktifi' adı altında bir mesaj daha geldiği bana söylendi." diye konuştu.
Çelik, bu mesajların iletilmesinin ardından Erzurum Valisi Seyfettin Azizoğlu başkanlığında Polisevi'nde yapılan toplantıda bunu incelediklerini belirterek, şöyle konuştu:
"Mesaj formatları, normal mesaj formatlarına benzemiyordu. Bu mesajlar "Yurtta Sulh" konseyi adı altında kaleme alınıp gönderilmişti. Bu mesajların ekinde ise bir atama listesi mevcuttu. Buraya baktığımda sıkıyönetim komutanı olarak dönemin Erzurum Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Murat Koçak'ın ismi olduğunu gördük. Yaptığımız incelemeler sonucunda bu mesajın FETÖ terör örgütünün mesajı olduğunu anladık."
Çelik, Vali Azizoğlu'ndan izin alarak geçtiği konutunda aynı mesajın tekrar geldiğinin söylendiğini, bunun üzerine bu sistemin kapatılması, mesaj karşılığının verilmemesi ve telefonların kapatılması talimatını verdiğini aktardı.
Daha sonra yardımcıları ve şube müdürleri ile kısa bir toplantı yaptıklarını dile getiren Çelik, şöyle devam etti:
"Bu toplantıda 'Bu konuda tüm tedbirlerin alınması, herhangi bir kalkışmaya imkan sunulmaması talimatını verdim. Ayrıca beni arayan ve o dönemde izinde olan dönemin Erzurum Jandarma Bölge Komutanına herhangi bir kalkışma olmaması talimatını verdiğimi söyledim. O da benzer yönde talimatlandırdı. Daha sonra yanımda şoförüm ile söz konusu yere gittim. Burada personellerin silahlı, teçhizatlı ve mevzilenmiş olduğunu gördüm. Protokol kapısından içeri girip, merdivenlerden yukarı çıktığım sırada Koçak yanıma geldi. Kendisine yazışmaların yapıldığı ilgili şubenin sorumlusunu sordum. O da bana sert bir üslupla 'Şube müdürünü ne yapacaksınız?' karşılığını verdi. Ben de kendisine 'Genelkurmay Başkanlığından abuk subuk mesajlar geliyor. Derhal kapatılsın' dedim. Koçak da buranın kapatılmayacağını ve mesajlar geldiğini ifade etti."
Ardından aralarında geçen konuşmaların sertleşmesi üzerine Koçak'ın yaptığı çay teklifini kabul ettiğini ve odasına gittiklerini ifade eden Çelik, şöyle konuştu:
"Koçak, karargahtaki odasının kapısını açmaya çalıştı ancak kapı kilitliydi. Bunun üzerine o da 'Kapıyı açın' diye içeri seslendi. Kapının açılmasıyla içeride Murat Yılmaz ile silahlı ve teçhizatlı bir asker gördüm. Ben de bazı televizyondan bazı komutanların derdest edildiğini görmüştüm. Bu nedenle içeri girmem hususunda yapılan daveti kabul etmedim ve içeri girmedim. Ben de binanın arka tarafına açılan kapıdan aşağıya inmeyi düşündüm. Ancak bina içerisinde askeri personeller olması nedeniyle tekrar geldiğim kapıdan dışarı çıktım."
Dışarı çıkınca bahçede askeri personeli silahlı gördüğünü anlatan Çelik, "15 Temmuz gecesi gittiğim Jandarma Bölge Komutanlığı bahçesinde 60'a yakın askeri personelin silahlı ve teçhizatlı olduğunu, 3 personel taşıma aracının da hazır beklediğini gördüm. Buradaki personellere bunun bir kalkışma hareketi olduğu için yapılmaması gerektiğini, yapılması durumunda başlarının belaya gireceğini söyleyerek ikna etmeye çalıştım. Bekleyen araçların içine girerek anahtarların toplanması ve iznim dışında hiçbir aracın dışarı çıkmaması talimatını verdim." dedi.
"Valiyi görevden aldık"
Daha sonra İl Jandarma Alay Komutanlığına gidip, silahlarını aldıktan sonra tekrar Bölge Komutanlığına geldiklerini aktaran Çelik, şunları kaydetti:
"Burada telkinlere devam ettik. Koçak burada tekrar yanımıza geldi ve bir süre görüştük. Ben kendisine Erzurum Valisinin toplantı yapacağını ve kendisinin de toplantıya katılması talimatını verdiğini ilettim. Koçak bunun üzerine 'Neden? Biz zaten valiyi görevden aldık. İsteyen uygular, istemeyen uygulamaz. Uymayanlar sonucuna katlanır' karşılığını verdi. Ben de 'Biz biraz önce vali bey ile beraberdik. Ne zaman aldınız?' diye sordum. Bunun üzerine Koçak tekrar kendisine ve yanındakilere aynı ifadeleri yineleyerek karargaha gitti. Ben onları ikna etmek için büyük çaba harcadım. Albay Koçak ve diğer subayları çağırarak komutanlık bahçesindeki kamelyada oturduk. Onlara defalarca yaptıklarının hata olduğunu anlattım."
Tanık subay Olcay Özer de nöbetçi olduğu 15 Temmuz günü saat 22.15 sularında hemen işlem yapılması gereken "hareket yıldırım" koduyla öncelik derecesi yüksek bir mesaj geldiğini söyledi.
Bu mesajın öyle her zaman gelen bir mesaj olmadığına işaret eden Özer, şunları kaydetti:
"Terörle mücadelede çok önemli bir gelişme olduğunda bu mesaj gelir. Aynı şekilde 3 mesaj daha geldi. Daha sonra Jandarma Genel Komutanlığından bir başçavuş aradı. Bana 6 mesaj daha geleceğini ve gerekeni yapmamı söyledi. Ardından da 144 sayfadan 6 mesaj daha geldi. Gelen mesajların tamamına aynı işlemi yaptım. 3'er defa güvenlik numarası vurup Albay Murat Koçak'ın onayıyla gece yarısı saat 12.00'de gönderdik. Ancak Patnos'un sistemi kapalı olduğu için mesajları okuyamadı. Koçak da okunmayan mesajlarla ilgili tutanak tutulması talimatını verdi. Daha sonra gelişmeleri televizyondan izleyince ben Patnos'u aradım ve mesajları iptal ederek silmelerini istedim."
Mahkeme heyeti, diğer tanıkların ifadelerinin alınması amacıyla duruşmayı erteledi.