"Ertem Eğilmez'in 'Arabesk'i Giderayak Güzel Bir Çelmedir"
Koçyiğit, Ertem Eğilmez'in "Arabesk" filmi ile geçmişte yaptığı duygusal, aşırı romantik filmlerle dalga geçtiğini ve "giderayak güzel bir çelme taktığını" söyledi.
ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu Sinema Topluluğu'nun konuğu olarak Nostalji Sinema Günleri'ne katılan Türk sinemasının ünlü sanatçısı Hülya Koçyiğit, öğrencilerle yaptığı sohbette, Ertem Eğilmez'in "Arabesk" filmi ile geçmişte yaptığı duygusal, aşırı romantik filmlerle dalga geçtiğini ve "giderayak güzel bir çelme taktığını" söyledi.
"INGRID BERGMAN HAYRANIYIM"
Bugüne kadar 200'e yakın filmde rol alan ve sinemada 50 yılı geride bırakan Hülya Koçyiğit, kişisel sinema tutkusu ve eğitiminden sanat-hayat ilişkisine uzanan geniş bir yelpazede gerçekleştirilen sohbet toplantısında, öğrenciler tarafından soru yağmuruna tutuldu. Sohbet toplantısında dünya sinemasının ünlü ismi İngrid Bergman'ın hayranı olduğunu dile getiren Hülya Koçyiğit, İsveçli sinema ve tiyatro oyuncusu Bergman için "Çok duru, sade güzelliği, aynı derecede dingin ve doğal oyunculuğu nedeniyle Bergman'a her zaman hayran oldum" dedi. Sohbette sinema kariyerinin çeşitli evrelerine değinen sanatçı, yönetmen Ömer Lütfi Akad ile çalışma şansı bulduğu için duyduğu mutluluğu, "Gelin-Düğün-Diyet üçlemesi, oyuncu olarak beni, seyirci olarak Türk sinema seyircisini son derece olgunlaştıran, daha çok toplumsal konuları merak etmemizi sağlayan, toplumsal konuları işlememize neden olan, daha araştırmacı, daha halkın içinde, daha işçi sorunu ya da kadın sorunu gibi konularda işler yapmamızı sağladı" sözleriyle dile getirdi. Sonraki yıllarda Şerif Gören yönetmenliğinde çekilen, hem oyuncusu hem yapımcısı olduğu filmleri çok önemsediğini belirten Koçyiğit, yapımcılığın büyük bir sorumluluk olduğunun altını çizerek sinemanın gücü ve insan yaşamına etkilerine değindi, şöyle dedi:
"Sinema öyle bir dil ki, o kadar güçlü bir dil ki, bir film, birçoğumuzun hayatını değiştirebilir, birçoğumuzun ufkunu açabilir, düşünce yapımızı etkiler ya da ruhsal gidişatımızı, dengeleri bozabilir. Kendimize sorular sorarız, topluma daha farklı gözle bakmaya başlarız."
"O YILLARDA BİRAZ ELEŞTİRİLDİM"
Ödüllü filmlerinden 'Derman' ve 'Kurbağalar'ın çekildiği dönemde feminizm akımının sinemayı etkilediğine değinen Hülya Koçyiğit, kadının cinsel özgürlüğünü irdeleyen, açıklayan ya da sorgulayan filmlerde oynanmasının istendiğini belirterek, "Ancak ben daha farklı bir çizgi çizmiştim kendime. O yıllarda biraz eleştirildim. Bir oyuncu rolünün gereği her şeyi yapabilmeli, rol neyi gerektiriyorsa kendini kısıtlamamalı. Bu, benim dilimden düşmeyen bir sözdür ama rolümün gereği de olsa, soyunabilen, içinde sevişme sahneleri olan, özellikle de bunların sergilenmesini seçen hikayelerde oynayamayacağımı fark ettim. Benim sloganım kadının cinsel özgürlüğü elbette ama önce insan olarak var olabilmesinin altını çizmekti" dedi.
Bir soru üzerine sinema kariyerine ilişkin geçmiş değerlendirmesi yaptığında hiç pişmanlık duygusu yaşamadığını belirten Hülya Koçyiğit, "halk öyle istediği ve kendisine gelen senaryolar öyle olduğu için "melodram diye tanımlanabilecek bir türün oyuncusu olarak tek tip oyunculuğun üzerine yapıştırılmasının kendisini kısıtladığından" söz etti.
"ÖMER LÜTFİ AKAD, MESLEKİ AÇIDAN BANA SINIF ATLATTI"
Türk sinemasının "Koca Çınarı" olarak bilinen ve 2011 yılında hayatını kaybeden Yönetmen Ömer Lütfi Akad'ın, "kariyerinde daha gerçek karakterleri işleyebilmesi için mesleki açıdan kendisine sınıf atlattığını" belirten Koçyiğit, sinemadaki arayışının ünlü yönetmenle gerçekleştirdiği çalışmalarda karşılık bulduğunun altını çizdi. Günümüz yönetmenleri ile ilgili fikirlerini de paylaşan Hülya Koçyiğit, şunları söyledi: "Nuri Bilge Ceylan çok kişilikli bir sinema yapıyor, Reha Erdem'i beğeniyorum, Zeki Demirkubuz'u çok büyük hayranlıkla izliyorum, Çağan Irmak çok yakın geliyor bana, Kıbrıs kökenli yönetmenimiz Derviş Zaim de çok özel işler yapıyor"
Koçyiğit, etkilendiği diğer yeni kuşak yönetmenler arasında Fatih Akın, Ferzan Özpetek, Semih Kaplanoğlu ve Yeşim Ustaoğlu'nu sıraladı.