Ermenek Maden Faciası Davasında, Ölen Madenci Eşi: Bu Çocuğu Babasız Bıraktınız (5)
İletme MÜDÜRÜ: İMZALARIN ALTINA MADDELER EKLENDİĞİNİ GÖRDÜM Duruşma, verilen ara ardından saat 14.00'de yeniden başladı.
İletme MÜDÜRÜ: İMZALARIN ALTINA MADDELER EKLENDİĞİNİ GÖRDÜM
Duruşma, verilen ara ardından saat 14.00'de yeniden başladı. Bu kez yaklaşık 3 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan ve tutuksuz olarak yargılanan Ermenek Cenne Linyit Madencilik Şirketi İşletme Müdürü Mehmet Zeybek'in ifadesi alındı. 2012 yılından itibaren Ermenek Cenne Linyit Kömürü İşletmesi'nde işe başladığını belirten Zeybek, işinin tamamen idare birimi olduğunu ocakla ilgili firma sahibi Abdullah Özbey tarafından vekaletname verildiğini ve vekil sıfatıyla çalıştığını söyledi. Zeybek, 2014 Haziran ayına müfettişlerin yaptıkları denetim sonrası sondaj makinesi alınmasını istemeleri nedeniyle ocaktaki kantar bölümünde toplantı yaptıklarını ve toplantıya firma sahibi Abdullah Özbey'in de katıldığını belirtti. Zebyek, "Toplantıda orada bana sondaj makinesiyle ilgili araştırma yapmamı istediler. İş teknik bir iş olduğu için başka bir kişiyle araştırma yaptım. Üzerinde malın cinsi, fiyatı yazılı bir teklif aldım" dedi.
Maden kazası ardından tutuklu yargılanan Ermenek Cenne Linyit Kömürü İşletmesi teknik nezaretçisi maden mühendisi Ali Kurt'un, ocağa geldiğini ve evraklarda birkaç imza eksikliğinin olduğunu belirttiğini öne süren Zeybek, "Kaza sonrası Ali bey olay yerine gelmiş. Beni aradı, 'birkaç imza eksiğin var gel at' dedi. Ben de attım. Birkaç gün sonra deftere baktığımda, imzalarımın altına maddeler eklendiğini gördüm ve ben de savcılığa başvurdum" dedi.
Mehmet Zeybek'in ifadesinin ardından 1990-2011 yılları arasında Ermenek Cenne Linyit Kömür İşletmeleri'nde çalışan ve tutuksuz yargılanan Şerafettin Zeybek'in ifadesine geçildi. Zeybek, büro elamanı olarak çalıştığını söyledi. Saffet Uyar'ın avukatı Şeref Han, söz alıp, "Eski bakan Lütfi Elvan'ın danışmanı Ethem Arslansan, maden mühendisi ve işleyişiyle sorumlu muydu? Bulunamayan haritalar bu şahısta mıydı?" dedi.
Şerafettin Zeybek de, "Evet ondaydı" diye yanıt verdi. Cumhuriyet savcısı ise, "Teknik nezaretçinize bu haritayı vermeyi düşünmediniz mi?" diye konuştu. Zeybek de, "Bizden bir şey istenmedi. İstense verecektik" dedi.
"BİLİRKİŞİLİK YAPTIM, KAZANIN NASIL OLDUĞUNU ANLAYAMADIM, ÇOK ŞAŞIRDIM"
Tutuklu yargılanan Ermenek Cenne Linyit Kömürü İşletmesi teknik nezaretçisi Ali Kurt ise ifadesinde, maden mühendisi olduğunu, daha önce bu tür kazalarda bilirkişilik yaptığını ancak bu kazanın nasıl olduğunu anlayamadığını ve çok şaşırdığını belirtti.
CEZAEVİNE GİRİNCE KAZANIN NASIL OLDUĞUNU ANLAMIŞ
Olayın ardından tutuklandıktan sonra eski ocak ve facianın meydana geldiği ocağın çakıştırılmış üretim haritalarının eline geçtiğini belirten Ali Kurt, "Cezaevine girdikten sonra oranın çakıştırılmış haritaları elime geçti. Sonra kazanın nasıl olduğunu anladım" dedi. Kazaya neden olan ocağın anlatan Kurt, "Has Şekerler faaliyete geçmeden önce, Şekerler Madencilik, Numune Madencilik (kazaya neden olan eski ocak) ortada kalacak şekilde çalışıyorlardı. Ortasındaydı yani. 2009 yılında Şeker ocak, Numune madenciliğe çok yakın bir şekilde çalışmış" dedi.
"ASIL NEDEN SONDAJ MAKİNESİ DEĞİL"
Cenne kömür havzasını bilmeyen bir kişinin yatırım yapmayacağını öne süren Kurt, şunları söyledi:
"Asıl neden, sondaj makinesı değil. Saffet Uyar'ın kız kardeşi; Zeybeklerle akrabalıkları var. 2009 yılında 4.5 milyon yatırımı, haritayı görmeden nasıl yapsın? Biliyordu oralarda kömür olduğunu. Haritayı çizen Yavuz Özsoy'dur (Has Şekerler Madencilik şirketinin daimi nezaretçisi tutuksuz yargılanan maden mühendisi)."
Salona getirtilen orta büyüklükteki yazı tahtasına kapanan ve faciaya neden eski ocağa ile Has Şekerler'e ait ocağın haritasını çizerek anlatımına devam Ali Kurt, "Baş yukarılarda ve bacalara bakılırsa, bilinçli olarak 5'er metre yaklaşılarak yapıldığını görüyoruz. Bunlar kaza olmuş bitmiş, avukatlarla oturmuşlar, nasıl kurtuluruz bu işten diye plan yapmışlar" dedi.
MATKAPLA SONDAJ MAKİNASI
En son 23 Ekim günü ocakları denetlemeye geldiğini belirter Ali Kurt, "O gün bana şef, matkapla sondaj makinesi yaptıklarını söyledi. ben de uyardım. olur mu böyle şey, dedim" dedi.
Mahkeme Başkanı Mustafa Başarı, teknik nezaretçi defterindeki raporda kazadan sonra başka bir kalemle yazı yazıldığının anlaşıldığını sorması üzerine, Kurt, "Ben sonradan yazmadım. Not almıştım, sonradan yazdım" diye yanıt verdi.
"SONDAJ MAKİNESİ OLSA KAZA OLMAZDI"
Cumhuriyet Savcısı'nın, "Sondaj makinası olsa eski imalata rastlayacaklar mıydı?" sorusu üzerine Kurt, "Doğrusunu söylemek gerekirse rastlanmayacaktı" dedi.
Cumhuriyet Savcısı bu kez, "Sondaj makinesi olsa, işçilerin çalıştığı yere kadar gidilebilir miydi? Sondaj makinası olsa kaza olmayacak mıydı?" diye sordu.
Kurt bunun üzerine, "Hayır efendim, gidilmezdi. Çünkü işçiler su bastığı yerde çalışmış, oradan ileriye geçmişler. Harita isteme gibi niyetleri olsaydı, MİGEM'den isteyebilirlerdi. Bu haritanın MİGEM'de olduğunu bilmemek olur mu? Sondaj makinesi olsa kömürün göçtüğü yerlere kontrol sondajı yapılırdı ve kaza olmazdı" diye konuştu.
Teknik nezaretçi defterinde daksil kullanıldığını hatırlatılması üzerine Kurt, "Benim deftere sonradan eklediğim bir şey yok" dedi.
Kazanın ardından olayı bildirmediği iddiasıyla 'Bildirme yükümlülüğünü ihlal' suçlamasıyla yargılanan Has Şekerler Madencilik Şirketi'nde puantör olarak çalışan Mustafa Ayan, ifadesinde olay günü elekte çalıştığını belirtti. Ayan, "Kaza olduğunda vinç dairesinin köşesinde arkadaşları gördüm. Birini arabaya aldım, kantara götürecektim. Mesut bana ambulans çağır, demiş ama ben onu duymadım" dedi.
Yalan söylemediğini belirterek ağlamaya başlayan Ayan, Cumhuriyet Savcılığına verdiği ifadelerinin ise doğru olduğunu söyledi. Mahkeme Başkanı Mustafa Başarı, Mustafa Ayan'ın ifadesinin ardından duruşmaya 10 dakika ara verdi.