Erken Teşhisin Önemini Şarkılarla Anlatıyorlar (1) - Ankara
Meme kanseri ile mücadele veren çeşitli meslek gruplarından kadınların oluşturduğu "Farkındalık Korosu", kanser hastalarının neşe ve umutla yarına bakmalarını sağlıyor.
ALİ KEMAL AKAN - Meme kanseri ile mücadele veren çeşitli meslek gruplarından kadınların oluşturduğu "Farkındalık Korosu", kanser hastalarının neşe ve umutla yarına bakmalarını sağlıyor.
"Meme kanserinde erken tanı önemli" mesajını daha fazla insana duyurabilmek için yaklaşık 10 yıl önce sanatçı Pınar Ayhan tarafından kurulan Farkındalık Korosu, bugün aynı kaderi paylaşan meme kanseri kadınları yeniden hayata bağladığı gibi bu kadınlar üzerinden toplumda duyarlılık oluşturmaya çalışıyor.
Geçen zamanda, doktordan bankacıya, muhasebeciden, ev hanımına, esnafa kadar çeşitli meslek gruplarından kadınların üyesi olduğu koro, Sevda Cenap And Müzik Vakfı'nda, şef Cihan Can tarafından eğitiliyor. Yurt içi ve yurt dışında konserler veren Farkındalık Korosu, misyonuna uygun etkinliklere her gün bir yenisini ekliyor.
AA muhabirine açıklamalarda bulunan müzik eğitimcisi ve koronun şefi Cihan Can, "Bütün kadınlar şarkı söylemeli" ilkesini üstlenmesinin ardından sanatçı Pınar Ayhan'ın, meme kanseri kadınlar için hazırladığı projede görev almayı memnuniyetle kabul ettiğini söyledi.
Onkologlardan müzikle tedavi önerisi
Kemoterapi gibi "müzikoterapi" ile kadınların tedavisine yardımcı olmak istediklerini ifade eden Can, 12 kişiyle başladıkları koronun bugün 60 üyeye ulaştığını anlattı. "Büyük bir enerji, keyif ve halktan gelen beğeni" ile yola devam ettiklerini belirten Can, yaklaşık 10 yıldır sürdürülen projenin, meme kanserine karşı oluşan farkındalığa önemli katkı sunduğuna inandıklarını dile getirdi.
Can, onkologların da yönlendirmesiyle kadınlara müzikle terapi desteği verildiğini, aldıkları sonuç, gördükleri ilginin yarına neşe ve umutla bakmalarını sağladığını söyledi. Farkındalık Korosu üyelerinde, profesyonel müzik eğitiminde aranan ses ve kulak eğitimi, yaş, nota bilgisine bakılmadığını aktaran Can, eğitimlerin ardından gidilen konserlerde hep olumlu tepkiler aldıklarını ve bunun da kendilerine güç verdiğini vurguladı.
"Burada olmak bize iyi geliyor"
Koro üyelerinden Gülnaz Kocabaş, tedavi sürecinin ardından hayatında yeni bir sayfa açtığını belirtti. Yürürken, bulaşık yıkarken, kemoterapi alırken müziğin, yaşamının her anında olduğuna dikkati çeken Kocabaş, "Aynı öyküsü olan, aynı süzgeçten geçmiş insanlar bir arada olunca kendilerini daha iyi hissediyorlar. Toplumda genellikle, 'Öyle yerlere gitme', 'Kendi hastalığını sürekli hatırlatıyorsun' gibi mesajlar oluyor tabii. Bence hayata bakarken aynı pencereden bakmak, aynı acıları yaşamak, aynı sevinçleri yaşamak, bize iyi geliyor. Burada olmak bize iyi geliyor." dedi.
"Hastayım modunda değiliz"
Beş yıl önce hasta olduğunu öğrendiğini söyleyen bir başka koro üyesi esnaf Meral Doğan, hediye almak için gelen iki kadının anlatmasıyla koroya katıldığını dile getirdi. Saçları dökülmüş ve moralsiz bir şekilde vakfın kapısını çaldığını ifade eden Doğan, şunları anlattı:
"O günden bu yana arkadaşlarımdan destek alarak, şarkılar türküler söyleyerek hayata bakış açım değişti. Daha pozitif, daha canlı olmamı sağladı. Müzik bizi birleştirdi. Bir araya geldiğimizde hiç hastalıklarımızdan bahsetmiyoruz. Koro bize terapi gibi geliyor. Dünyaya başka bir pencereden bakmamızı sağlıyor. Orada yaşandı, bitti, hayat hala devam ediyor. Bu hayatı da güzelliklerle yaşayalım. Sürekli 'hastayım' modunda değiliz."
"Hepimiz kader arkadaşıyız"
Koronun en eski üyelerinden olan emekli Dilek Karakuş ise vakfa ilk geldiği anda kaygılarının bulunduğunu, şeflerinin enerjisi ve kendilerine verilen destekle bir şeyler yapabileceklerine inandıklarını anlattı.
"Hepimiz kader arkadaşıyız. Hepimiz birbirimizin derdimizi anlıyoruz. İyi günümüzde de kötü günümüzde de birbirimizin arkasındayız." diyen Karakuş, kendileri gibi hasta olanlara veya olacaklara erken tanıyı yaşatmak adına iyi bir şey yaptıklarına inandıklarını ifade etti.
"Düşüncelerinizi güzelleştirin"
El sanatları tasarımcısı Aynur Yüksekbaba, kemoterapi, radyoterapi, hormonal terapilerinin ardından en son müzikle terapiye başladığını, hayatında en güzel şeyi yaptığını söyledi.
Bir yandan müzik yaparken diğer taraftan da meme kanseri fakındalığı konusunda mesaj verdiklerinin altını çizen Yüksekbaba, "İnsanlar bizi izlerken, belki ilk başta farklı düşünüyorlar. Ama izledikten sonra bizimle beraber şarkı söylüyorlar. Gerçekten çok güzel bir mesaj verdiğimize inanıyoruz. Enerjimiz çok güzel." ifadesini kullandı.
"Ben bu hastalığa yakalanamam", "Ben kanser olamam", "Niye ben?" diye kimsenin söylenmemesi gerektiğini belirten Yüksekbaba, şöyle konuştu:
"Biz bir insanız, başımıza her şey gelebilir. Tedbirinizi alın. Ruhlarınızı güzel tutmaya, kendinizi diri tutmaya bakın. Düşüncelerinizi güzelleştirin. Kıskançlıklardan uzak durun. 'Niye o öyle', 'Niye ben böyleyim' diye düşünmeyin. Poizitif düşünün. Her şey kendimizden kaynaklanıyor, beynimizden, düşüncelerimizden kaynaklanıyor. Ben şefimize, vakfımıza çok teşekkür etmek istiyorum. Bizleri böyle bir ortamda bir araya getirdikleri için. Bir sosyal proje. Bu proje içerisinde yer aldığım için çok mutluyum."