Erkan Baş, Can Atalay İçin İstanbul Adliyesi Önünde Nöbete Başladı: "Meclis Başkanlığı, Esir Tutulan Üyesinin Tahliye Edilmesi İçin Gerekli...
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına karşın cezaevinden tahliye edilmeyen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay için İstanbul Adliyesi önünde nöbete başladı. Baş, “Anayasa Mahkemesi, kararı taraflara, ilgili mahkemeye ve Meclis Başkanlığı’na bildirdi. Meclis Başkanlığı da bir inisiyatif alarak şu anda haksız, hukuksuz biçimde Silivri Cezaevi’nde esir tutulan üyesinin tahliye edilmesi ve görevini yapabilmesi koşullarının yaratılması için gerekli girişimlerde bulunmalı” dedi.
Haber : ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına karşın cezaevinden tahliye edilmeyen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay için İstanbul Adliyesi önünde nöbete başladı. Baş, "Anayasa Mahkemesi, kararı taraflara, ilgili mahkemeye ve Meclis Başkanlığı'na bildirdi. Meclis Başkanlığı da bir inisiyatif alarak şu anda haksız, hukuksuz biçimde Silivri Cezaevi'nde esir tutulan üyesinin tahliye edilmesi ve görevini yapabilmesi koşullarının yaratılması için gerekli girişimlerde bulunmalı" dedi.
Geçen 14 Mayıs'ta yapılan genel seçimlerde TİP Hatay milletvekili seçilen Gezi Parkı davası tutuklusu avukat Can Atalay hakkında AYM, "seçme ve seçilme hakkı" ile "kişi güvenliği ve hürriyeti hakkı" yönlerinden ihlal kararı vermişti. AYM, Can Atalay kararını 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne de göndermişti. Yerel mahkeme ise kararın iletilmesinin üzerinden bugün 6 gün geçmesine karşın henüz kararını açıklamadı.
Avukatlar, Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde oturma eylemi yaptı. TİP Genel Başkanı Erkan Baş, İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ve yurttaşlar da adliye önünde nöbet tutmaya başladı. Nöbet sırasında ANKA Haber Ajansı'na açıklama yapan Erkan Baş, Türkiye'nin en önemli sorunlarından birisinin adalet olduğuna dikkat çekti. Baş, şunları söyledi:
"YARGI, İKTİDARIN SOPASINA DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ DURUMDA"
"Sokaktaki her yurttaşın, Türkiye'de aslında adaletin her geçen yıl ayaklar altına alındığı, yargının, hukukun olması gerektiği gibi işlemediği konusunda net bir görüşü olduğunu sanıyorum, biliyorum. Özellikle Özgürlük Yürüyüşü sırasında gezdiğimiz illerde, ilçelerde, köylerde, mahallelerde, her yerde esas olarak bunu tartıştık. Türkiye'de yargı, iktidarın basit bir sopasına dönüştürülmüş durumda. Gücü elinde tutanlar, yargı eliyle toplumu dizayn etmeye, insanları susturmaya, birtakım haksızlıkların üzerini örtmeye, kendi yandaşlarını korumaya devam ediyor. Gezi davası, bunun örneklerinden bir tanesiydi. Biz başından bu yana bu davanın siyasi bir dava olduğunu söylüyorduk. 14 Mayıs seçimleri itibarıyla da Can Atalay'ın özelinde aslında bu, katmerlenmiş biçimde devam etti.
"AYM, HUKUKUN GEREĞİNİ YAPTI"
Can'ın 15 Mayıs sabahı tahliye edilmesi gerekirdi, milletvekili seçildiği andan itibaren fakat ısrarla bu adım atılmak istenmedi. Biz bir taraftan hukuken gerekli tüm adımları attık. Tüm başvuruları gerçekleştirdik Yüksek Seçim Kurulu, Meclis Başkanlığı, gerekse yargı makamları nezdinde. Yargıtay, akıl almaz bir karar verdi. Yani Anayasa Mahkemesi'nin daha önceki bütün içtihatlarını bildiğini ama kabul etmediğini, reddettiğini söyleyen bir karar aldı. Buna karşı Anayasa Mahkemesi'ndeki bireysel başvuru yolu ortaya açılmış oldu Can açısından. Biraz uzasa bile nihayetinde toplumdaki bu sahiplenmenin de etkisiyle, yurttaşların iradelerine sahip çıkmaları sonucunda Anayasa Mahkemesi, -altını çizerek söylüyorum- hukukun gereğini yaptı.
"YEREL MAHKEME, DOSYAYI AÇMAMAKTA ISRAR EDİYOR"
Daha önceki kararlarının tutarlı sonucunu hayata geçirdi. Anayasa'nın ilgili maddelerine uygun bir karar verdi ve ilgili yerel mahkemeye açık, net bir hak ihlali tespit ettiğini ve derhal tahliye edilmesi gerektiğini hatta üstüne bu hak ihlaline de tazminat ödenmesi gerektiğini bildirdi. O gün bugündür de aslında yapılması gereken şey, artık belki de hukuki bir adımdan çok teknik bir adım. Hukuk açısından karar verilmiş durumda. Yerel mahkeme bunun gereğini yerine getirmek durumunda. Onlar da bence bunun farkında oldukları için günlerdir erteliyorlar, dosyayı açmamakta ısrar ediyorlar. Oysa yapılması gereken tek şey var. Dosya açılacak ve tahliye kararı verilecek.
"AYM'NİN KARARI MECLİS BAŞKANLIĞI'NA DA İLETİLDİ"
Bugün itibarıyla artık biz, Meclis Başkanlığı'na bir çağrıda bulunuyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu bulunan tüm siyasi partilere, tüm milletvekili arkadaşlarımıza bir çağrıda bulunuyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin aynı zamanda kararı Meclis Başkanlığı'na da ilettiğini hatırlatıyoruz. Yani Anayasa Mahkemesi, kararı taraflara, ilgili mahkemeye ve Meclis Başkanlığı'na bildirdi. Meclis Başkanlığı da bir inisiyatif alarak şu anda haksız, hukuksuz biçimde Silivri Cezaevi'nde esir tutulan üyesinin tahliye edilmesi ve görevini yapabilmesi koşullarının yaratılması için gerekli girişimlerde bulunmalı kanaatimizce. Umarım bugün artık mahkeme, bu saçmalığa bir son verecek ve tahliye kararını alacağız. İlerleyen saatlerde de Can Atalay aramızda olacak. En kısa sürede de Meclis'te yemin ederek görevine başlayacak."
BAŞ İLE POLİS ARASINDA GERGİNLİK
Bu arada Erkan Baş, Tele1 TV'ye canlı yayında demeç verdiği sırada bir polis memurunun kamerasıyla kendilerine yakınlaşarak video çekmesine tepki gösterdi. Polis ekipleri ile Baş arasında kısa süreli sözlü gerginlik yaşandı. Baş, daha sonra yayına devam etti.