Erkan Baş: "Aym Kendi Verdiği Kararı Uygulamayan Anayasayı Ayaklar Altına Alan Bu İhlale Karşı Sessiz Kalmamalı"
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, "AYM öncelikle ivedilikle bu ihlal başvurusunu gündemine almalı ve daha önce aldığı kararların uygulanmaması karşısında, daha önce oy çokluğuyla aldığı kararın uygulanmaması karşısında oy birliğiyle ihlal kararı vermeli ve artık bu top çevirme, bu çeşitli bahanelerin arkasına sığınarak halkın iradesini gasp etme oyununa bir son verilmeli. Çok net ifade ediyorum, AYM kendi verdiği kararı uygulamayan Anayasa'yı ayaklar altına alan bu ihlale karşı sessiz kalmamalı" dedi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, "AYM öncelikle ivedilikle bu ihlal başvurusunu gündemine almalı ve daha önce aldığı kararların uygulanmaması karşısında, daha önce oy çokluğuyla aldığı kararın uygulanmaması karşısında oy birliğiyle ihlal kararı vermeli ve artık bu top çevirme, bu çeşitli bahanelerin arkasına sığınarak halkın iradesini gasp etme oyununa bir son verilmeli. Çok net ifade ediyorum, AYM kendi verdiği kararı uygulamayan Anayasa'yı ayaklar altına alan bu ihlale karşı sessiz kalmamalı" dedi.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, bugün TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez'e geçmiş olsun dileyerek başlayan Baş, sözlerine şöyle devam etti:
"ERDAL EREN'İ SEVGİYLE, SAYGIYLA, ÖZLEMLE ANIYORUZ"
"Bugün 13 Aralık. Sevgili Erdal Eren'in 12 Eylül'ün faşist generallerinin talimatlarıyla yaşı büyütülerek idam edilmesinin 43'üncü yıl dönümündeyiz. Kendisini bir kez daha sevgiyle, saygıyla, özlemle anıyoruz. Tek tesellimiz aradan geçen 43 yılın sonunda bile milyonlarca yurttaşımız, gençler Erdal Eren'i sevgiyle, saygıyla hatırlıyorlar. Onun hakkında bu kararı verenlerin isimleri ise sadece lanetle anılıyor. Bu vesileyle, Kenan Evren'e özenenlerin, yargıyı bir sopaya çevirip topluma yargı sopasıyla hiza vermeye çalışanların, haksız, hukuksuz, adil olmayan kararların altına imza atanları bir kez daha uyarıyoruz.
Adında 'Adalet' olan ve adı batsın dışında herhangi bir biçimde adını anamayacağımız AKP döneminde Türkiye tarihinin en adaletsiz günlerini yaşayan bir ülke haline geldi. TBMM çatısı altındayız. Normal şartlarda adaletisin a'sından söz edebileceğimiz bir ülkede, bu parlamentoda yurttaş tarafından kendisine verilen görevi yerine getirmesi gereken Hatay Milletvekilimiz Can Atalay hala esir tutuluyor. Biraz evvel Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) ilgili bölümüne ikinci ihlal başvurusunu, AYM'nin kararının uygulanmamasını, Anayasa kararlarının uygulanmamasını içeren başvurumuzu oy birliğiyle Genel Kurul'a sevk ettiklerini öğrendik.
"AYM İVEDİLİKLE İHLAL BAŞVURUSUNU GÜNDEMİNE ALMALI VE ARTIK BU TOP ÇEVİRME OYUNUNA BİR SON VERMELİ"
Yapılması gereken tek bir şey var. Buradan çağrı yapıyoruz: AYM öncelikle ivedilikle bu ihlal başvurusunu gündemine almalı ve daha önce aldığı kararların uygulanmaması karşısında, daha önce oy çokluğuyla aldığı kararın uygulanmaması karşısında oy birliğiyle ihlal kararı vermeli ve artık bu top çevirme, bu çeşitli bahanelerin arkasına sığınarak halkın iradesini gasp etme oyununa bir son verilmeli. Çok net ifade ediyorum, AYM kendi verdiği kararı uygulamayan Anayasa'yı ayaklar altına alan bu ihlale karşı sessiz kalmamalı.
Bu yargı darbesi, aslında ülkede halkımızın deyimiyle tuz koktu noktasına geldiğimizi gösteren örneklerden bir tanesi ve bu koku duyusu öyle bir şeydir ki bir süre sonra artık oradaki o kötü kokuya alışırsınız ve sizi rahatsız etmemeye başlar. Biz o yüzden, her seferinde buna alışmayacağımızı göstermek için konuyu gündem haline getiriyoruz.
"BU REJİM YUSUF YERKELLER, FARUK KOCALAR CEZA ALMASIN DİYE CAN ATALAY'I CEZAEVİNDE ESİR TUTUYOR"
Soma'da maden katliamında evladını kaybeden bir yurttaşa tekme atan o takım elbiseli beyzadeyi sanırım hatırlayacaksınız. Şimdi neden Can Atalay'ı gündem yapıyorum sorusunun cevaplarından bir tanesi hiç alakasız görünen bir konuyla birbirine bağlıyor. Ne kadar benziyor değil mi iki fotoğraf birbirine? Yerde yatan bir insana alçakça tekme atan iki şahıs. Mesele şu, nereden alıyor bu cüreti?
Soma'da evladını kaybeden insanların hakkını arayan Can Atalay'ı tutuklayıp, milletvekili seçilmesine rağmen cezaevinde tutmaya devam ederken, onun hakkını almak için mücadele ettiği aileleri tekmeleyen Yusuf Yerkel'i Frankfurt'a ticari ataşe olarak atarsanız, 'Ben iktidarım bana yaslanan herkes istediğini yapabilir' derseniz, işte Ankaragücü Kulübü Başkanı gibi bir beyzade çıkar, kendisi de AKP kurucusu olan, utanarak söylüyorum, AKP'nin eski milletvekili olan, Erdoğan daha yatlarına yat katlarına kat uçaklarına uçak katmadan önce evini ona kiralayan kişi aynı pervasızlığı yapıyor. Şunu açıkça söyleyelim, bu rejim Yusuf Yerkeller, Faruk Kocalar ceza almasın diye, hatta ödüllendirilsinler diye Can Atalay'ı, bizim arkadaşlarımızı cezaevinde esir tutuyor.
Siz sporda şiddete yönelik düzenleme adı altında Çalık Holding'in sahip olduğu Aktifbank'ı zengin etmek için, sadece size karşı ses yükselten futbol izleyicilerini fişleyebilmek için organizasyonlar yapan bir şebekesiniz. Siz mi bu ülkeyi şiddetten kurtaracaksınız? Siz mi sporu şiddetten arındıracaksınız? Memleketin kaynaklarını, emekçilerin üç kuruş beş kuruş parasını, insanların dişinden tırnağından ayırdıklarını, mutfak masraflarından kısıp kenara attıklarını üç beş tane yandaşı zengin etmek için kullanan ve buna karşı ses çıkartan vatandaşlara küfreden, hakaret eden, jandarmayı polisi salan, cezaevlerine atan bir iktidarsınız.
"HASAN BİTMEZ'İN KONUŞMASININ SONUNA DOĞRU TUTANAKLARA 'AKP SIRALARINDAN' DİYE GEÇEN İFADE YÜZ KIZARTICIDIR"
Bakın dün, Hasan Bitmez'in konuşmasının sonuna doğru tutanaklara 'AKP sıralarından' diye geçen ifade bu Meclis açısından yüz kızartıcıdır, AKP'nin tümü açısından büyük bir suçtur. En basitinden suçun şahsiliği ilkesi vardır, münferit bir vakadır diye açığa çıkarmaları gerekir. Göreceksiniz, koruyacaklar. Hepsi hep beraber o sözleri sahiplenecekler.
"BU CİNAYETİ İŞLEYENLERİN, KATİLİN KAÇMASINA YARDIM EDENLERİN SONUNA KADAR TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ"
İktidara yakınsanız, iktidarın yandaşıysanız, paranız varsa bu ülke mahkemelerinde istediğiniz kararlar çıkıyor, işlediğiniz bütün suçlar yanınıza kar kalıyor. Buyurun örnek, Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu, güpegündüz evine ekmek götürmek için çalışan bir moto kuryeyi, sevgili Yunus Emre Göçer'i katletti. Herkes gördü. Açık bir katliam, açık bir cinayet. Ne yaptı? Ne yaptı iktidar? Birisi sizin ortağınız, birisi siyasi olarak güçlü, öbürü ekmek derdindeki bir moto kurye. Öldürürsün, verirler pasaportunu çıkarsın, ülkene gidersin. Bu mudur adalet ya? Utanmıyor musunuz? Bu cinayeti işleyenlerin, bu cinayeti işleyen katilin kaçmasına yardım edenlerin, emekçiyi sahipsiz görüp ezenlerin sonuna kadar takipçisi olacağız, sonuna kadar peşlerinde olacağız. Yok öyle yağma.
TİP olarak Birleşik Tekstil İşçileri Sendikası'nın Özak işçilerinin çağrısını ve mücadelesini yükseltmek için tüm partimize seferberlik çağrısı yapıyoruz. Partili arkadaşlarımız, bulundukları illerde ve ilçelerde, bu büyük patron Levi's mağazalarının önüne gidecekler oradaki yurttaşlara bu işçilerin uğradığı haksızlığı, o patronun üç kuruş daha fazla para kazanmak için işçilere reva gördüğü bu muameleyi anlatacak.
"SİZ BASIN EMEKÇİLERİNİN ÖRGÜTLENMELERİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİN DE KALDIRILMASINI İSTİYORUZ"
Bu vesileyle, siz basın emekçilerinin örgütlenmelerinin önündeki tüm engellerin de kaldırılmasını istiyoruz. Bizim sesimiz bugün iktidar medyası tarafından engellenebiliyorsa, susturulabiliyorsa, onların kanalları, onların gazeteleri, onların televizyonları bu sesi vermiyorsa, basın emekçileri örgütsüz olduğu içindir. Basın emekçileri en ağır şartlarda çalışmaya devam ediyorlarsa günlerce, saatlerce çalışıp karşılığında ay sonunu doğru düzgün getiremiyorlarsa bu basın alanında emekçilerin örgütsüzlüğüyle ilgilidir.
Sputnik'te Gazeteciler Sendikası'nın öncülüğünde direnen arkadaşlarımızı da yürekten selamlıyorum. Onların bu haklı direnişinin sonuna kadar yanında olacağımızı ifade etmek isterim.
Meclis'in en önemli yetkilerinden bir tanesi bütçenin hazırlanmasıyken, sadece Türkiye için de değil dünyanın her yerinde meclis ve bütçe yan yana anılırken, saray rejimi anayasa değişikliğiyle beraber bütçe kanunun Meclis'te onaylanmaması durumunda bile bir önceki yılın yeniden değerlenme yolunda uygulanmasını karar altına almıştı. Bu zaten fiilen Meclis'in yetkilerinin askıya alınması anlamına geliyor.
"GERİDE KALAN SEÇİMDE TİP'E YAŞATILANLAR VAR"
Yeniden ittifaklar konuşulacak, iş birlikleri, güç birlikleri konuşulacak. Bir de geride kalan seçim var. Geride kalan seçimde yaşadıklarımız var, geride kalan seçimde TİP'e yaşatılanlar var. Bunları da önümüzdeki sürece yol göstermesi için hatırlatmayı bir görev biliyorum. Neden biliyor musunuz? TİP'e dönük medya ablukası, ambargosu bir yana, özellikle iktidar mahfillerinden ve maalesef muhalefetin içine sızan iktidar zihniyetinden kaynaklı geçen seçim dönemi boyunca uygulanan sistematik bir saldırı vardı.
Siyaseti dizayn etmek isteyen iktidar ve iktidara benzeyen muhalefet içerisine sızmış manipülatörler, stratejik oy kavramını geliştirdiler. 'Bu seçim o seçim değil' dediler. Eskişehir'deki o moto kurye arkadaşımızın seçilmesini engellemeyi de kapsayan bir biçimde muhalif seçmene, 'Eskişehir'de İYİ Parti'ye oy verirseniz muhalefet daha fazla milletvekili çıkartır' diye sistematik yalanlar söylediler. Sonunda ne oldu? Para, paranın gücü, reklamın gücü, öz eleştiri veriyoruz bizim sesimizin yetmemesi nedeniyle Eskişehir'de İdris Nebi Hatipoğlu isimli İYİ Parti milletvekili adayı Meclis'e girdi. Sonra ne oldu? Tıpış tıpış tıpış AKP saflarına geçti.
Değerli yurttaşlar, hani seçimden önce çıkıyorlar sizin karşınıza diyorlar ya, 'Oraya oy vermeyin şöyle olur', 'Buraya oy vermeyin şöyle olur', 'Aman stratejik oy kullanın', 'Aman o oy boşa gider' falan. İşte Eskişehir'i, Eskişehir'deki emekçileri temsil edecek bir genç işçinin önü böyle kesildi."