Ergenekonda Gerekçeli Karar: "Susurluk Ergenekon Örgütü'nün Küçük Bir Hücresidir"
Ergenekon davasında gerekçeli kararını açıklayan mahkeme, Susurluk kazası sonrasında ortaya çıkan yapının Ergenekon Örgütü’nün küçük bir hücresi olduğunu belirtti.
Ergenekon davasında gerekçeli kararını açıklayan mahkeme, Susurluk kazası sonrasında ortaya çıkan yapının Ergenekon Örgütü'nün küçük bir hücresi olduğunu belirtti.
Örgütten bahseden emekli generallerin de teker teker öldürüldüğü ifade edilen gerekçeli kararda, " Eşref Bitlis'in helikopterinin düşmesi, Bülent Ecevit'e suikast, Turgut Özal'a suikast olayların azmettiricisinin Ergenekon örgütü olduğuna dair iddialar görülmektedir" denildi.
"YAZILI BELGELER GÖRMEZDEN GELİNEMEZ"
Mahkeme tarafından hazırlanan 16 bin 798 sayfalık gerekçeli kararda soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamelerde Ergenekon Terör Örgütünün varlığı için gösterilen deliller başlığında "Örgüt belgesi" olduğu iddia edilen metinlerin geldiği ifade edilen gerekçeli kararda, "Bunlar "Yazılı belge" niteliğinde kabul edilip ispat vasıtası olarak kullanılmışlardır. Örgüt belgelerinin varlığı bir bakıma örgütün varlığının da delili kabul edilmiştir. Bazılarında, Ergenekon adlı gizli bir örgüt için hazırlandığı" yazılı olan bu belgeler de görmezden gelinemez" denildi.
"MÜTERCİMLERİN ERGENEKON AÇIKLAMASI ÖRGÜTÜN 'PSİKOLOJİK HAREKAT' PLANIN BİR PARÇASI"
Davanın sanıklarından Erol Mütercimler'in Ergenekon örgütü hakkındaki açıklamalarının Susurluk kazasından hemen sonraki döneme denk gelmesinin tesadüf olmadığını belirten mahkeme, "Örgütün deşifre olması ihtimalinin belirdiği bu dönemde ilk olarak bir başkası tarafından değil de Erol Mütercimler tarafından Ergenekon örgütü adının açıklanmasının örgütün "Psikolojikharekat" planının parçası olarak uygun görüldüğü, takip eden dönemdeki bazı tutarsız açıklamalarının ise, örgütün gerçek anlamda deşifre edilmesinin önüne geçme amacına yönelik olarak "Bilgi kirliliği" oluşturma faaliyeti olduğu belirlenmiştir" dedi.
Genelkurmay Başkanlarının dahil örgütün içinde yer aldığını belirten mahkeme, örgütten bahseden emekli generallerin de teker teker öldürüldüğünü belirtti.
YAKIN TARİHTEKİ CİNAYETLER GAFFAR OKAN, ÖZDEMİR SABANCI
Ergenekon Terör Örgütünün varlığının yanı sıra, geçmişteki Abdi İpekçi ve Üzeyir Garih cinayetlerinin de Ergenekon örgütüne izafe edildiği iddialarının olduğunu belirten mahkeme, "Bu türden iddiaların sadece açık kaynak bilgileri ile sınırlı olmadığı da anlaşılmaktadır. Soruşturma kapsamında yapılan aramalarda elde edilen bazı belgelerde, iletişim tespit tutanaklarında, ifadelerde, ezcümle tüm dosya kapsamında; Memduh Ünlütürk, Kemal Kayacan, Adnan Ersöz, Bahattin Özülker, Halit Güngen, Cem Ersever, Uğur Mumcu, Ali Gaffar Okan, Özdemir Sabancı, Mustafa Duyar, Necip Hablemitoğlu, İhsan Güven, İbrahim Çiftçi, Nihat Yazıcı, Rıdvan Özden, Bahtiyar Aydın cinayetleri gibi eylemlerin ve Eşref Bitlis'in helikopterinin düşmesi, Bülent Ecevit'e suikast, Turgut Özal'a suikast olayların azmettiricisinin Ergenekon örgütü olduğuna dair iddiaların yer aldığı görülmektedir. Birçoğu hakkındaki yargılamanın kesinleştiği, dava ve ceza zamanaşımlarının dolduğu bu olayların, Ergenekon örgütünce azmettirildiği iddiası yönü ile suç ihbarı olarak kabul edilmesi ve soruşturulabilir mahiyette olduğunun kabulü gerekir." denildi.
"TASFİYE ŞANSI SUSURLUK'TA YAKALANDI"
"Derin devlet" de denilen Kontrgerilla örgütünün varlığının, Başbakan Bülent Ecevit dahil birçok kişi tarafından kamuoyuna duyurulduğunu ifade eden Mahkeme, "Her yönden stratejik bir konumu olan Türkiye 1952'den itibaren NATO üyesidir. Tasfiye edilene kadar Avrupa devletlerinde var olan Kontrgerilla örgütü konusunda ülkemizde bugüne kadar bir yargılama olmamıştır. Avrupa'nın birçok devletinde, bir tesadüf sonucu Kontrgerillanın izine rastlanılmış ve bu fırsatlar değerlendirilmiştir. Türkiye'de Kontrgerillayı tasfiye şansı 1996'da Susurluk'taki trafik kazası ile yakalanmıştır. Kırmızı bültenle aranan cinayet suçlusu Abdullah Çatlı, Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ ve Milletvekili Sedat Bucak aynı araçta iken kaza geçirmişlerdir. Bu olaya dair soruşturma ve dava, o dönemde oluşan toplum desteğine karşılık 14 kişi ile sınırlı kalmıştır. Davayı gören İstanbul 6.DGM'nin kararında "Susurluk civarında meydana gelen kazada silahlı teşekkülün bir bölümü su yüzüne çıkmıştır" denilmiştir" dedi.
Mahkeme Susurluk kazası sonrasında ortaya çıkan yapının da aslında Ergenekon Örgütü'nün küçük bir hücresi olduğunu da vurguladı.
ERGENEKON DİĞER ÖRGÜTLERDEN FARKLI
Ergenekon'un diğer örgütlerden farklı bir ideolojik yapıda olduğunu ifade edilen gerekçeli kararda, "Ergenekon Örgütünün yapısı temelde; Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin örgütün amaçları doğrultusunda istismarına, örgütün amaçları doğrultusunda netice vermeyen demokratik tercihlerin gayrı meşru sayılmasına ve sonuçlarına karşı açık veya örtülü cebri mücadele verilmesine dayalıdır. Ergenekon Örgütünün üye profilinin, örgütün amaçları dikkate alınarak oluşturulduğu gerek ele geçen örgüt belgelerinden, gerekse dosya kapsamındaki diğer delillerden anlaşılmaktadır" denildi.
ERGENEKON'UN EYLEM ÜSTLENMESİ BEKLENEMEZ
Bu güne kadar ortaya çıkarılmış terör örgütlerine bakarak Ergenekon Örgütünün nitelendirilmesinin mümkün olamayacağını değerlendiren mahkeme, "Soruşturmalar ve kovuşturma sonucunda bir kısmı ortaya çıkarılan Ergenekon Örgütünün, gerçekleştirdiği bir eylemden sonra ankesörlü telefondan gazeteleri arayıp eylemi üstlenmesini beklemek devletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeyi algılayamamış olmakla eş değerdedir" dedi. - İSTANBUL