Ergenekon" Davası Temyiz Duruşması
Eski Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek, 14 bin üye ve 2 daireyle aldığı sendikayı, 172 tapuya çıkardığını, işçiler için oteller yaptırdığını belirterek, "40 yıl sendikacılık yaptım, bir kere karakola çıkmadım. Hep yasalara saygılı hareket ettim. Ben namuslu, güçlü sendikacılık yaptım. Allah'tan başka kimseye boyun eğmedim. Yargıya daima saygılı oldum" dedi.
Eski Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek, 14 bin üye ve 2 daireyle aldığı sendikayı, 172 tapuya çıkardığını, işçiler için oteller yaptırdığını belirterek, "40 yıl sendikacılık yaptım, bir kere karakola çıkmadım. Hep yasalara saygılı hareket ettim. Ben namuslu, güçlü sendikacılık yaptım. Allah'tan başka kimseye boyun eğmedim. Yargıya daima saygılı oldum" dedi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi'ndeki "Ergenekon" davasının temyiz duruşmasında, 13. gün sanık savunmalarıyla devam ediyor. Duruşmaya, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, emekli Albay Mustafa Levent Göktaş, Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu bazı sanıklar, avukatları ve yakınları katıldı.
Savunmasını yapan Mustafa Özbek, 2009'da evinde yapılan aramanın ardından tutuklandığını, uçakla İstanbul'a götürüldüğünü ve Metris Cezaevi'nde 3 gün bekletildiğini söyledi.
Cezaevinde tek kişilik odada kaldığını belirten Özbek, "3 gün kapıdan sadece bir ekmek attılar, ben şeker hastasıyım. Suyumuzu kestiler, tuvalet suyu dahi yoktu. Atletimi yırtarak tuvalette kullandım" dedi.
Özbek, Kırıkkale mühimmat fabrikasına tornacı olarak girdiğini, 1971'e kadar tornacılık ve puantörlük yaptığını anlatarak, şöyle konuştu:
"İşçi beni sendikacı seçti, Kırıkkale Metal-İş Sendikasını Türk Metal'e dönüştürdük. Sendikacılığa, 14 bin üye, 2 daireyle başladım. 12 Eylül'de, 52 bin üyem vardı. 40 yıl sendikacılık yaptım, bir kere karakola çıkmadım. Hep yasalara saygılı hareket ettim. Fabrikaları devletin milli serveti olarak gördük, göz bebeğimiz gibi baktık, büyüttük, sanayi gelişti. Hiçbir işveren bana 'Özbek şunu yaptı' diyemez, diyenin alnını karışlarım. Arabama televizyon koydularsa, parasını verdim öyle koydurdum, kafamız dik sendikacılık yaptık. Rahmi Koç bana Silivri'den çıktığımda 'Sevgili Dostum' diye mektup yazdı. Sözleşmeden sonra fabrikalara giderdim. Bu fabrikalar Koç'un, Sabancı'nın olabilir. Bu fabrikalar mili fabrikalardır, yarın harp olsa askerimize silah yapacak fabrikalardır. İyi bakacaksınız, iyi çalışacaksınız, çok üreteceksiniz, hakça pay almak bizim işçiye namus borcumuz. Bu nedenlerle işveren de bizi severdi. 2 daireyle aldığım sendikayı, 172 tapuya çıkardım. İşçilere oteller yaptırdım. Çalışma Bakanı bana 'Ne işi var işçinin 5 yıldızlı otelde?' dedi. 'Hep siz mi yatacaksınız?' dedim. Her bölgede büyük misafirhaneler yaptırdım."
Mustafa Özbek, 23 ülkeden 38 sendikanın katılımıyla 21 milyon üyeli, dünyanın en büyük işçi sendikaları federasyonunu kurduğunu, "Uluslararası Avrasya Metal İşçileri" adlı federasyonun başkanlığını üstlendiğini kaydetti. Özbek, bu süreçte, Türkiye'deki işçilerin Rusya, Ukrayna, Kırgızistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Kırgızistan gibi ülkelere eşleriyle, çocuklarıyla gittiklerini, bu ülkelerden de işçilerin Türkiye'de misafir edildiğini anlattı.
-"Bayrağım için, milliyetçilik için her an ölmeye hazırım"
Milliyetçi biri olduğunu vurgulayan Özbek, "13 yıl Galiçya'da, Çanakkale'de harp etmiş bir gazinin evladıyım. Ne denli zorluklar çektiklerini ondan dinledim. Onun için vatanımı, bayrağımı, devletimi çok seviyorum. Bayrağım için, milliyetçilik için her an ölmeye hazırım" diye konuştu.
Özbek, tahliye olduktan sonra sesinin kısıldığını, doktorların önce "keçi gribi" dediklerini, ardından ses tellerinde kanser tespit edildiğini söyledi. Ameliyat olduğunu artık havayla temas ettiğinde sesinin kısıldığını kaydeden Özbek, savunmasını şöyle tamamladı:
"Bu da Silivri'nin hatırası. Allah bizi oraya götürenleri de böyle yapsın. Başka bir şey demiyorum. Ben namuslu, güçlü sendikacılık yaptım. Allah'tan başka kimseye boyun eğmedim. Yargıya daima saygılı oldum. Bir defa karakola gitmedim, hakim karşısına çıkmadım. Dürüst, namuslu, yasalara uygun çalıştım. Şiddet ve cebirle hükümeti devirmeye teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbet verdiler. Nasıl bir çalışma yaptım da bana bu cezayı verdiler? Hastayım, sesim de kısıldı. Türkiye'nin en güzel konuşmasını yapan sendikacıydım. 3-4 saat konuşurdum, ama bakın 2 dakikada sesim ne hale geldi. Bu hale getirdiler bizi. Sizin vicdanınıza havale ediyorum. Adalete boynum kıldan incedir."
Avukatı Hisar'ın savunması
Mustafa Özbek'in avukat Mustafa Hisar da Özbek'in, davanın diğer sanıklarıyla telefon görüşmesi yaptığı, sendikanın 8 trilyonunu terör örgütüne finanse ettiği ve Cumhuriyet Çalışma Grubu ve mitinglerine katıldığı gerekçesiyle suçlandığını söyledi.
Yargılama sürecinde, Özbek'in iddia edilen böyle bir terör örgütüne üye olmadığını mahkemeye izah etmeye çalıştıklarını anlatan Hisar, iddialarla ilgili hiçbir delil bulunmadığını, 10 yıl geriye doğru Türk Metal Sendikasının tüm hesaplarının incelendiğini, hiçbir usulsüzlük tespit edilemediğini kaydetti.
Özbek'in, davanın diğer sanıklarından Şener Eruygur, Mustafa Balbay, Sinan Aygün gibi isimlerle yaptığı telefon görüşmelerinin hiçbirinde, iddia edilen terör örgütüyle bir bağlantısını veya isnat edilen suçlardan birini çağrıştıracak en ufak delil bulunmadığını da ifade eden Hisar, bunlara rağmen, Özbek'in mahkumiyetine karar verildiğini anlattı.
Avukat Hisar, Mustafa Özbek'in, Türk Metal Sendikasının 8 trilyonunu örgüt mensuplarının bir bölümüne, örgütün faaliyetleri için finanse ettiğinin yerel mahkemece kabul edildiğini de aktararak, "Türk Metal Sendikası Mustafa Özbek'in ticarethanesi değil, yönetim kurulu, genel kurulu, denetleme kurulu var. Bir kuruşun bile hesabını sorarlar. Böyle bir paranın böyle bir örgüte nakledilmesi mümkün değil, delilini de sunamadılar. Bu kadar para nasıl taşındı, bankayla mı gönderildi, hangi bankadan, ne şekilde çekildi hiçbir delil sunamadılar. Maliye Bakanlığı müfettişlerince sendika didik didik araştırıldı. 53 sayfalık rapor hazırladılar. Rapor lehe olduğu için savcılık dosyaya sokmak istemedi" diye konuştu.
Hisar, müvekkilinin Cumhuriyet Çalışma Grubu toplantılarına ve Cumhuriyet mitinglerine sendikacılık sorumluluğundan dolayı katılmadığını da bildirdi.
Özbek'in mahkumiyetine karar verecek herhangi bir delil bulunmadığını savunan Hisar, kararın bozulmasını, Özbek'in yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını istedi.