Ergenekon" Davası Temyiz Duruşması
"Ergenekon" davasının temyiz duruşmasında 12. gün tamamlandı.
"Ergenekon" davasının temyiz duruşmasında 12. gün tamamlandı.
Yargıtay 16. Ceza Dairesindeki temyiz duruşmasına emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Yalçın Küçük'ün de aralarında bulunduğu bazı sanıklar, avukatları ve yakınları katıldı.
Sanık Levent Göktaş'ın avukatı Hüseyin Ersöz, müvekkilinin ceza almasına sadece 51 No'lu DVD'nin dayanak gösterildiğini belirterek, bunun müvekkiline ait olmadığını ispatlamak için parmak izi alınması, tanıkların dinlenmesi gibi taleplerinin hiçbirinin kabul edilmediğini söyledi.
Balyoz, Ergenekon, Poyrazköy ve Odatv davalarının hiçbirinin birbirinden bağımsız olmadığını savunan Ersöz, bütün davaların kurgulanış şeklinin aynı olduğunu, hepsinin dijital verilere dayandığını vurguladı.
Ersöz, "Poyrazköy" davasında, yerel mahkemenin hukuka aykırı elde edilen ve imajı alınmayan dijital verilerin delil sayılamayacağına yönelik kararının, Yargıtay 16. Ceza Dairesince göz önünde bulundurulması gerektiğini kaydetti.
Levent Göktaş'ın Türkiye'de 3 üstün hizmet madalyasına sahip tek asker olduğunu aktaran Ersöz, gözaltına alındığı ve tutuklandığı 2009 yılı öncesinde MİT müsteşarlığına aday isimler arasında anıldığını anlattı.
Ersöz, bu yargılamanın kanaat önderi konumundaki, bir söz söylediğinde geniş halk kitlelerinden destek bulabilecek konuma sahip insanlara yönelik olduğunu savundu.
Avukat Ersöz, yerel mahkemenin kararının bozulmasını ve yurt dışı çıkış yasağının kaldırılmasını istedi.
"Gülen cemaatinin örgütsel yapısına dair programlar yaptı"
Ersöz, sanıklardan Merdan Yanardağ ve Mehmet Ali Çelebi için de savunma yaptı.
Yanardağ'ın muhalif bir gazeteci olduğunu anlatan Ersöz, Tuncay Özkan'ın kurduğu televizyonda "Gülen cemaati"nin örgütsel, siyasi yapısına dair bir dizi program yaptığını söyledi.
Yanardağ'ın, "Gülen cemaatinden ayrıldığını belirten" Nurettin Veren'i konuşturan ilk gazeteci olduğunu aktaran Ersöz, Veren'in bu programlarda "Gülen cemaatinin" yargı, eğitim ve finans alanlarındaki örgütlenmesiyle ilgili ayrıntılı ifadeler kullandığını söyledi.
Bu programların büyük ilgi gördüğünü dile getiren Ersöz, Fetullah Gülen ile ilgili soruşturma başlatan emniyet müdürü Adil Serdar Saçan'ın da bu programlarda konuştuğunu anımsattı.
Bu nedenlerle müvekkili Yanardağ'ın hedef alındığını ifade eden Ersöz, bu televizyonun mali açıdan reklam alamaz hale getirilerek, Koza Grubu'na devrinin sağlandığını kaydetti.
Ersöz, Yanardağ'a yönelik suçlamaların tamamının gazetecilik faaliyetine ilişkin olduğuna dikkati çekerek, mahkumiyet kararının bozulmasını ve yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını talep etti.
"Tutuklanan ilk muvazzaf asker"
Sanık Mehmet Ali Çelebi'nin ise bu davalarda gözaltına alınan, tutuklanan ve cezaevine giren ilk muvazzaf asker olduğunu aktaran Ersöz, daha sonra gözaltına alınan muvazzafların rütbelerinin arttığına işaret etti.
Ersöz, müvekkilinin dosyanın diğer sanıklarından Kemal ve Neriman Aydın ile irtibatlı olduğu, TSK içinde örgütsel yapılanma amaçladığı, askeri lisede okuyan öğrencileri bunun için ikna etmeye çalıştığı iddiasıyla suçlandığını hatırlattı.
Askeri savcılığın bu konuyu incelediğini ve suç unsuru bulamadığına dikkati çeken Ersöz ancak askeri savcılığın kararının bu yargılamada görmezden gelindiğini savundu.
Müvekkilinin sert, yıpratıcı savunmaları nedeniyle tahliye edildiğini ancak hükümle tutuklanmasına karar verildiğini dile getiren Ersöz, "Müvekkil daha önce mahkeme tarafından bırakılan ancak hükümle hakkında yakalama kararı çıkarılan tek sanıktır. Nedeni duruşmadaki savunmadır. Hakimler tarafsızlıklarını öylesine kaybettiler ki savunmalarına tahammül edemediler" diye konuştu.
Çelebi'nin Kemal ve Neriman Aydın'ı aile dostu gördüğünü ifade eden Ersöz, "toplantı" denilen buluşmaların hiçbirinin gizli olmadığını söyledi.
Ersöz, diğer bazı sanıklarla gizli toplantı yaptığı iddiasını, telefon sinyallerini isteyerek çürüttüklerini, cep telefonuna başka isimlerin sonradan eklendiğini bilirkişi raporuyla ispatladıklarını ancak mahkemenin bunları dikkate almadığını savundu.
Müvekkilinin vatanına, milletine, demokrasiye, laik değerlere bağlı olduğunu belirten Ersöz, "Müvekkilimin askeri liseden birinci, harp okulundan üçüncülükle mezun ve hala teğmen rütbesinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda, yapılan çalışmanın sonuç verdiği ve müvekkilimizin geleceğinin karartıldığı ortadadır. Mahkumiyet kararının bozulmasını ve yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını talep ediyorum" ifadesini kullandı.
"İddianame kitaptan birebir alınarak yazıldı"
Sanık Sevgi Erenerol'un avukatı Mehmet Kozan da müvekkilinin Türk Ortodoks Partikhanesinin basın sözcüsü olduğunu, iş yerindeki aramada bulunan CD'nin suçlamaya delil gösterildiğini söyledi.
Bu CD'lere ilişkin sözlerinden dolayı hakkında 348 dava açıldığını anlatan Kozan, bunların delil kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirtti.
Davaya bir başka arkadaşı yerine avukat olarak katıldığını aktaran Kozan, duruşmaya gittiği gün yolda tesadüfen Burhan Yılmaz isimli bir yazarın "Agarta'dan Ergenekon'a Büyük Türk Bilgeliği" kitabını okuduğunu ve bu kitabın 187 sayfasının "Ergenekon" iddianamesinde kullanıldığını gördüğünü ifade etti.
Bu yazara ulaştığını ve yazarın kendisine "Bilinmeyen Mevlana" isimli bir başka kitabının tamamının iddianamede kullanıldığını söylediğini ileten Kozan, kitabı hiçbir yerden bulamadığını, internetten 1,5 liraya aldığını söyledi.
İddianamenin bu kitaptan birebir alınarak yazıldığına işaret eden Kozan, "Tamamen intihal. Çok profesyonelce bir çalışma. Okunmayan kitap, okunmayan yazar. Tesadüfen ben okudum. Böyle bir örgüt yoktur. Bu örgüt kendisini kitap bastırarak tanıtamaz. Bu sebeple müvekkil hakkında ve bütün sanıklar hakkında verilen hükmün bozulmasını talep ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Savunmaların ardından "Ergenekon" davasının temyiz duruşmasında 12. gün geride kaldı.
Temyiz duruşması yarın devam edecek.