Ergenekon" Davası Temyiz Duruşması
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever, gerek Silivri'de, gerekse dışarıda yürüttükleri mücadeleyle kumpasçıların maskesini indirdiklerini, "Ergenekon" palavrasını fiilen bitirdiklerini belirterek, "Nerede o 'Beşiktaş Terör Örgütü'nün hakim ve savcıları? Bir kısmını ellerinde bavulları yurt dışına kaçarken görüyoruz.
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever, gerek Silivri'de, gerekse dışarıda yürüttükleri mücadeleyle kumpasçıların maskesini indirdiklerini, "Ergenekon" palavrasını fiilen bitirdiklerini belirterek, "Nerede o ' Beşiktaş Terör Örgütü'nün hakim ve savcıları? Bir kısmını ellerinde bavulları yurt dışına kaçarken görüyoruz. Onlar Pensilvanya'ya ve CIA'cı efendilerine sığınırken, biz Strazburg'da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden (AİHM) Türkiye lehine tarihi kararı çıkartıyoruz" dedi.
"Ergenekon" davasının temyiz duruşmasında savunmasını yapan İlsever, 2008'de emniyetteki sorgusundan 13. Ağır Ceza Mahkemesinin hakkındaki hükmüne ve bu hükmün gerekçeli kararına kadar sorgulamanın ve yargılamanın en önemli bölümünü "Talat Paşa Komitesi"nin oluşturduğunu söyledi.
"Ermeni soykırımı" yalanıyla mücadele eden Talat Paşa Komitesi'nin, bu belgelerde sürekli "Ergenekon Terör Örgütü"nün bir yan örgütü olarak suçlandığını, faaliyetinin de bir "psikolojik savaş" şeklinde adlandırıldığını belirten İlsever, "Savcılık ve 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu psikolojik savaş suçlamasıyla, 'Ermeni soykırımı' yalanına karşı verdiğimiz mücadeleyi karalamaya çalışmaktan başka amacı yoktu. Sekiz yıldır bu zevata Ermeni soykırımının emperyalist bir yalan, tarihi bir yalan ve uluslararası bir yalan olduğunu anlatmaya çalıştık. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine altı ayda anlattık, anladılar da bunlar anlamadılar" diye konuştu.
Ferit İlsever, Talat Paşa Komitesi'nin varlığından ve mücadelesinden rahatsız olunduğunu, çünkü komitenin ABD emperyalizminin Türkiye'yi bölme ve Cumhuriyeti çökertme operasyonuna göğsünü siper ettiğini belirtti.
" Beşiktaş'ta üstlenmiş F-Tipi kumpas karargahı"
"ABD emperyalizminin Türkiye'yi, PKK ve F-Tipi Gladyo ile bölmeye çalıştığını, bunu defalarca söylediklerini" aktaran İlsever, şöyle devam etti:
" Beşiktaş'ta üstlenmiş F-Tipi kumpas karargahı Ergenekon, Balyoz gibi bütün sahte operasyonları bu amaçla sahneye koydular. Burada hiçbir zaman hak hukuk ve adalet olmadı. Burada sadece ABD Devlet Başkanı Bush'un Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında AKP iktidarının önüne koyduğu Türkiye'yi bölme görevinin memurları vardı. Bu amaçla TSK yıpratılacak, hatta çökertilecek ve başta İşçi Partisi olmak üzere vatanseverler susturulacaktı. Bunlara hiçbir zaman boyun eğmedik. Operasyonların daha ilk gününde halkımıza bu emperyalist komployu açıkladık. Kumpası 2014 yılında değil, 2008'de ilan ettik. Gerek Silivri'de, gerekse dışarıda yürüttüğümüz kararlı mücadeleyle kumpasçıların maskesini indirdik ve Ergenekon palavrasını fiilen bitirdik. Nerede o Beşiktaş Terör Örgütü'nün hakim ve savcıları? Bir kısmını ellerinde bavulları yurt dışına kaçarken görüyoruz. Onlar Pensilvanya'ya ve CIA'cı efendilerine sığınırken, biz Strazburg'da AİHM'den Türkiye lehine tarihi kararı çıkartıyoruz."
-Talat Paşa Komitesi'nin kuruluşu
Talat Paşa Komitesi'nin kuruluş sürecine de değinen İlsever, her şeyin İsviçre mahkemelerinin eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu hakkında soruşturma açmasıyla başladığını, Halaçoğlu'nun İsviçre'de bir toplantıda "Ermeni soykırımı yoktur, yapılmamıştır" demesi üzerine hakkında soruşturma başlatıldığını hatırlattı.
İsviçre'de o dönemde Meclisin yeni kabul ettiği bir ceza maddesiyle Ermeni soykırımının inkarının suç olarak kabul edildiğini aktaran İlsever, "Bunu ve diğer gelişmeleri dikkate alan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek Mayıs 2005'te İsviçre'ye gitti ve basını davet ederek, 'Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır. Emperyalist bir yalandır. Tarihi bir yalandır' dedi. İsviçre'nin özgürlük düşmanı ceza maddesini bilerek ve isteyerek çiğnedi. Bunun üzerine KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş'ın başkanlığında Talat Paşa Komitesi'ni kurduk ve eylemlerimize başladık" diye konuştu.
İlsever, "Ergenekon" kapsamındaki sorgusunda, Talat Paşa Komitesi'nin Genel Sekreteri olarak kendisine yöneltilen soruların yüzde 35'inin komiteyle ilgili olduğunu belirtti.
AİHM kararı
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in başvurusu üzerine AİHM'den mükemmel bir sonuç elde ettiklerini belirten İlsever, AİHM kararında, "1915 olayları soykırım değil" kararına varıldığını anlattı. İlsever, AİHM Büyük Dairesi'nin, İsviçre'nin itirazını reddetmesinin durumu daha da netleştirdiğini ifade etti.
Ferit İlsever, "Bu davayla ilgili çok şey yazıldı çizildi. Çok şey konuşuldu. İşte son olarak AİHM'nin de Talat Paşa Komitesi'ne ve eylemlerine yaklaşımını öğrenmiş
bulunuyoruz. 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin hakkımızda verdiği kararın esastan bozulmasını talep ediyorum" diyerek sözlerini bitirdi.
Avukat Mehmet Cengiz'in savunması
İlsever'in avukatı Mehmet Cengiz de "Ergenekon" iddianamesinde, Talat Paşa Komitesi'ne üye olmanın terör örgütüne üye olmak şeklinde görüldüğünü ve 20 civarında sanığın bu kapsamda suçlandığını kaydetti.
Davanın ilk gününden itibaren Talat Paşa Komitesi'nin Türkiye'nin çıkarlarını koruyan faaliyetlerinin hedef alındığını belirten Cengiz, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Dışişleri Bakanlığının, Talat Paşa Komitesi faaliyetleri kapsamında "Ermeni soykırımı yoktur" dediği için İsviçre'de mahkum edilen Doğu Perinçek'in safında AİHM'de müdahil olduğunu ve aynı tezi savunduğunu anlattı.
AİHM'deki dosyada, karşı tarafın, İsviçre, Ermenistan ve müdahil kesimlerin dayandığı önemli kanıtlardan birisinin "Ergenekon" davası olduğunu aktaran Cengiz, "Düşünebiliyor musunuz, bir ülkenin Cumhuriyet savcılığının hazırladığı iddianame ve bir ülkenin mahkemesinin verdiği karar Türkiye düşmanı faaliyetlerde karşı tarafın kanıtı olarak kullanılmaya çalışılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümeti, Strazburg'da doğru söylemiş Beşiktaş'ta, Silivri'de şaşmıştır, Strazburg'da doğru söyleyecek, Silivri'de şaşacak, böyle şey olmaz" ifadelerini kullandı.
AİHM Büyük Dairesi'nin "Perinçek-İsviçre" kararının çevirisinin sürdüğünü belirten Cengiz, kararın bir bölümünü heyete sundu.
Bu davada müvekkilinin beraat etmesinin bir hukukçu olarak kendisini tatmin etmeyeceğini dile getiren Cengiz, "Çünkü bu dava sıradan bir dava değildir. Son tahlilde müvekkilimin beraatiyle sonuçlanması, Türk yargısını içine düştüğü girdaptan kurtarmaz. Bu davanın sonuçlanması, bu kumpasın sahibi olan F tipinin yargılanması sonucunu doğurmadığı sürece bizi tatmin etmeyecektir. Sayın mahkemenizden, usul tartışmalarına boğulmaksızın işin esasına girilmesini ve mahkumiyet kararının tertipçilerin yargılanmasını sağlayacak şekilde esastan bozulmasını arz ediyorum" diye konuştu.