'Ergenekon" Davası Hakimleri Taraflı Davrandı"
"Ergenekon" davasına bakan 8 eski hakim ve savcı hakkında hazırlanan iddianamede, eski hakimler Hasan Hüseyin Özese, Hüsnü Çalmuk ve Sedat Sami Haşıloğlu'nun müşteki Hasan Atilla Uğur'un istemlerini CMK'ya aykırı olarak reddederek, savunma hakkını kısıtladıkları ve bu şekilde dava...
"Ergenekon" davasına bakan 8 eski hakim ve savcı hakkında hazırlanan iddianamede, eski hakimler Hasan Hüseyin Özese, Hüsnü Çalmuk ve Sedat Sami Haşıloğlu'nun müşteki Hasan Atilla Uğur'un istemlerini CMK'ya aykırı olarak reddederek, savunma hakkını kısıtladıkları ve bu şekilde dava kapsamında taraflı davranarak, usul ve yasaya aykırı işlemler yaptıkları belirtildi.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan iddianamede, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) 24 Ağustos 2016 tarihli kararıyla şüpheliler Hasan Hüseyin Özese, Hüsnü Çalmuk, Sedat Sami Haşıloğlu, Ercan Fırat, Fatih Mehmet Uslu, Nihat Topal ile cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Mehmet Murat Dalkuş'u meslekten çıkardığı hatırlatıldı.
Şüpheliler Hasan Hüseyin Özese, Hüsnü Çalmuk ve Sedat Sami Haşıloğlu'nun 2 Nisan 2014 günü telefonla arayarak İstanbul'dan Silivri'ye basın mensuplarını çağırdığı ifade edilen iddianamede, şüphelilerin basın mensuplarını Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü içinde bulunan anılan mahkeme binasına aldıktan sonra, henüz davanın taraflarına dahi tebliğ edilmemiş olan gerekçeli kararla ilgili olarak, kamuoyu mesajı amacıyla ve tarafsızlıklarına ilişkin etik kurallara aykırı olarak, adeta kitap tanıtımı şeklinde ayrıntılı değerlendirme şeklinde basın açıklaması yaptıkları kaydedildi.
İddianamede, "Şüpheli Hasan Hüseyin Özese, hukuka aykırı olarak jandarma personeline verdiği talimatla, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü içinde bulunan anılan mahkemenin tüm işlemlerinin yapıldığı Yazı İşleri Müdürlüğünün bulunduğu binanın kapılarını kilitli tutturmuş ve kimseyi içeri aldırmamıştır. Bu sebeple 28 Mart 2014 günü gerekçeli kararın temini için dilekçe sunmak üzere gelen Hüseyin Ersöz isimli müşteki avukatın da dilekçesini sunamamasına neden olduğu gibi, ilgilinin söz konusu dilekçesini Bakırköy Nöbetçi 9. Ağır Ceza Mahkemesi aracılığıyla göndermesine sebep olduğu, aynı şekilde İlker Başbuğ vekili Avukat İlkay Sezer'in de 24 Mart 2014 günü gerekçeli kararın talebi için geldiği bahse konu bina içine alınmadığı, o tarihte HSYK Birinci Daire Başkanı olan İbrahim Okur ile yapılan telefon görüşmesi sonucunda binaya girerek dilekçe sunabilmesine sebep olmuştur." denildi.
Eski savcı olan şüpheliler Mehmet Ali Pekgüzel ve Mehmet Murat Dalkuş'un söz konusu davanın yargılaması sırasında, iddia makamını temsilen katıldıkları 13 Ocak 2012 tarihli duruşmada, internet ortamında yayınlanan dava konusu ile hiçbir bağlantısı olmayan yasa dışı ses kayıtlarının dava dosyasına celbini talep ettikleri belirtilen iddianamede, bir kısım şüphelilerin ilgisiz birçok davayı birleştirmek suretiyle maddi gerçeğin ortaya çıkmasının gecikmesine neden oldukları ifade edildi.
"Gerekçesiz kararla tutukluluk halinin devamına karar verildi"
"Şüpheliler Hasan Hüseyin Özese, Hüsnü Çalmuk, Sedat Sami Haşıloğlu, Fatih Mehmet Uslu, Ercan Fırat ve Nihat Topal'ın kamuoyunda 'Ergenekon Davası' olarak bilinen CMK'nın 250. maddesi ile görevli İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava kapsamında taraflı davranarak, usul ve yasaya aykırı işlemler yapmış, savunma hakkını kısıtlamış, ihsas-ı rey anlamına gelebilecek sözler sarf etmişlerdir." denilen iddianamede, savunma tanıklarının isimlerini bildirerek dinlenilmeleri yönündeki dilekçelerine sözlü ve yazılı taleplerine cevap vermedikleri ve gerekçesiz kararlar ile tutukluluk halinin devamına dair karar verdikleri anlatıldı.
Aralarında MİT ve savcılık yazılarının da bulunduğu 2009 yılında mahkemeye ulaşan evrakın savunma makamından gizlendiği kaydedilen iddianamede, şüpheliler Özese, Çalmuk, Haşıloğlu, Fırat, Uslu ve Topal'ın bir kısım tutuklu sanık veya müdafilerinin yazılı veya duruşmalarda sözlü olarak tahliye talebinde bulunmalarına rağmen yapılan çok sayıda celsede bu konuda karar vermediği bildirildi.
"Savunma hakkı kısıtlandı"
Şüpheliler Özese, Çalmuk ve Haşıloğlu'nun öngörülen 15 günlük sürenin 21 Mart 2014 günü sona ermesine rağmen yine gerekçeli kararı yazmadıkları aktarılan iddianamede, şüpheliler Özese, Uslu ve Fırat'ın dava kapsamında müşteki Hasan Atilla Uğur'un, dinlenilmesini istediği tanıklarından sadece birini dinlemeleri üzerine, diğer tanıklarını duruşma salonu dışında hazır bulunduran ve dinlenilmeleri gerektiği yönünde talepte bulunan müştekinin istemlerini CMK'nın 178. maddesine aykırı olarak reddederek savunma hakkını kısıtladıkları ve bu şekilde dava kapsamında taraflı davranarak usul ve yasaya aykırı işlemler yaptıkları tespitlerine yer verildi.
İddianamede, şüpheli Hasan Hüseyin Özese'nin davanın 1 Kasım 2012 tarihli duruşmasında, gizli tanık Mart'ın ifadesinin alınmasından önce müşteki Mustafa Hüseyin Buzoğlu'nun söz alma talebini reddettiği, taleplerin yazılı olarak iletilmesine karar verdiği, gizli tanık Mart'ın dinlenilmesinden sonra ise söz hakkı verdiği ancak müştekinin, gizli tanığın ifadesinin savcılık tarafından alınmasından mahkemenin ne şekilde haberdar olduğuna ilişkin sorular sorması üzerine CMK'nın 203. maddesi uyarınca müştekinin duruşmadan çıkartılmasına karar verdiği, bu kararın geri alınması yönündeki müştekinin dilekçe ile yaptığı başvurularını da kabul etmediği anlatıldı.
"Milyonlarca evraka on beşer dakika söz hakkı"
İddianamede, şüpheli Özese'nin dosyada bulunan, sayfa sayısı milyonları bulan evraka karşı sanıklara ve müdafilerine ayrı ayrı on beşer dakika konuşma süresi verileceğini söylediği, sanıklara ve müdafilerine ayrı ayrı on beşer dakika konuşma süresi verileceğine ilişkin uygulamanın hukuka aykırı olduğu sanıklar ve avukatlar tarafından ifade edilmeye çalışıldığı sırada, bu konuyla ilgili söz talep eden avukat Celal Ülgen ve diğer sanık müdafilerinin mikrofonlarını açmamak suretiyle söz vermediği ve duruşma tutanağına geçirmediğine dikkat çekildi.
İddianamede, şüpheliler Hasan Hüseyin Özese, Ercan Fırat ve Nihat Topal'ın sanıkların, tanıklara soru sormasını yazılı olarak mahkemeye bildirmesi şartına bağladıkları, tanığın soru sormak isteyen sanık hakkında beyanda bulunmaması durumunda soru sorulmasına müsaade etmedikleri belirtildi.
"Köksal Şengün'ün eylemleri, disiplin suçudur"
Eski İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün hakkında HSYK Teftiş Kurulunca "görevi kötüye kullanmak", "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçlarından kovuşturma açılması talep edildiği anımsatılan iddianamede, "Dosya kapsamından Köksal Şengün'ün FETÖ Terör Örgütü üyesi olduğuna ya da terör örgütü lehine kasten işlem yaptığına dair delil bulunmamıştır. Ergenekon Davası diye tabir edilen dosyada FETÖ Terör Örgütü üyesi olduğu dosya içerisindeki bilgilerden tespit edilen diğer üye hakimlerin aksine birçok kararda karşı görüş bildirmesi, dava süreci içerisinde FETÖ Terör Örgütü lehine dosyada kararlar verilmemesi üzerine Bolu iline düz hakim olarak tayin edilmesi hususları nazara alındığında, suçu kasten işlediğine dair delil ve emare olmadığı, eylemin disiplin suçunu gerektirebileceği hususları nazara alınarak kovuşturma kararı verilmemesi talep olunur." ifadelerine yer verildi.
(Bitti)