Haberler
Aliağa'daki Tüpraş Rafinerisi'nde patlama

Aliağa'daki Tüpraş Rafinerisi'nde korkutan patlama

Malatya'nın Doğanşehir ilçesinde 4,6 büyüklüğünde deprem

Malatya'da şiddetli deprem! Sarsıntı çevre şehirlerden de hissedildi

Kabine sonrası Erdoğan'dan yetkisiz çakar kullananlara net mesaj: Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız

Erdoğan'dan Kabine sonrası net mesaj: Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız

İşte 7 kişiyi öldüren Bahtiyar Aladağ'ın son görüntüleri

İşte 7 kişiyi katleden caninin son görüntüleri

Ergenekon Davası Gerekçeli Kararı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Kararın önsözünden: (5) "Kurum ve mensuplarıyla alakalı en küçük isnatları dahi aras¸tıran ve sorus¸turan, yapısı geregˆi buna yapması da gayet dogˆal olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, üst düzey generallerin agˆzından anlatılan ve ordu içindeki hiyerars¸ik yapı dıs¸ında illegal olarak örgütlenip, birçok yasadıs¸ı icraatlar yaptıgˆı belirtilen bir yapı hakkında herhangi bir is¸lem yap(a)mamasının bir izahı olamaz" "Her ne kadar belli meslek ve siyasi gruplara mensup bir kısım sanıklar icra ettikleri mesleki faaliyetleri ve AKP Hükümeti'ne muhalif kimlikleri dolayısıyla yargılandıklarını savunsalar da bunun dogˆru olmadıgˆı ortadadır.

Ergenekon Davası'nın gerekçeli kararının önsözünde, Genelkurmay Başkanlığının Ergenekon veya derin devlet konusunda hiçbir işlem yapmadığı öne sürülürken, "Kurum ve mensuplarıyla alakalı en küçük isnatları dahi aras¸tıran ve sorus¸turan, yapısı geregˆi buna yapması da gayet dogˆal olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, üst düzey generallerin agˆzından anlatılan ve ordu içindeki hiyerars¸ik yapı dıs¸ında illegal olarak örgütlenip, birçok yasadıs¸ı icraatlar yaptıgˆı belirtilen bir yapı hakkında herhangi bir is¸lem yap(a)mamasının bir izahı olamaz" denildi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararının önsözünde, Ergenekon terör örgütünün isminin çok uzun süredir kamuoyunun gündeminde olmasına, Susurluk kazası sonrası bu örgüt hakkında üst düzey generallerin açık beyanlarına ve dosyadaki benzeri somut olaylara ragˆmen, özellikle Genelkurmay Bas¸kanlıgˆı'nın "Ergenekon/derin devlet/kontrgerilla" konusunda "hiçbir is¸lem yapmadıgˆı" öne sürüldü.

Gerekçeli kararın önsözünde, şunlar kaydedildi:

"Kurum ve mensuplarıyla alakalı en küçük isnatları dahi aras¸tıran ve sorus¸turan, yapısı geregˆi buna yapması da gayet dogˆal olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, üst düzey generallerin agˆzından anlatılan ve ordu içindeki hiyerars¸ik yapı dıs¸ında illegal olarak örgütlenip, birçok yasadıs¸ı icraatlar yaptıgˆı belirtilen bir yapı hakkında herhangi bir is¸lem yap(a)mamasının bir izahı olamaz. Bu durum açıkça Ergenekon terör örgütünün gücünü ve kendisiyle ilgili mensupları tarafından yapılan propagandanın ne kadar etkili sonuç dogˆurdugˆunu gösteren dikkat çekici bir örnektir. Ergenekon terör örgütü, özellikle Susurluk kazası sonrası yapılan yargılamayı müteakip 1999-2000 yıllarında reorganize olma faaliyeti kapsamında örgüt temel belgesini (Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Gelis¸tirme Projesi I·stanbul/29 Ekim 1999) yeniden düzenlemis¸ ve olus¸turulan Lobi Belgesi dogˆrultusunda sivil unsurlarla irtibatı belli bir düzene sokmus¸tur. Dosyada bu ana belgelerle paralel digˆer birçok örgüt belgesi de mevcuttur. Ergenekon belgesinin 'Amaç' bas¸lıklı bölümünün son cümlesindeki 'Ergenekon'un gerçek ve çagˆdas¸ anlamda ve organizasyonunun sagˆlanabilmesi için talep edilmesi halinde daha birçok ayrıntılı etüt hazırlanması mümkündür' ifadesine dayanılarak ve bu iki ana belgede belirtilen esasların ayrıntılı olarak ele alındıgˆı etüt, analiz çalıs¸ması, eylem planı, degˆerlendirme raporu ve aras¸tırma metinleri gibi alt belgeler hazırlanmıs¸tır. Ergenekon terör örgütü ile ilgili olan örgüt belgeleri özel bir önem arz etmektedir. Örgüt, bu belgelerdeki ilkeler dogˆrultusunda örgüt faaliyetlerini sürdürmüs¸tür. Örgütün felsefesi, iç is¸leyis¸i, tes¸kilatlanması, PKK gibi terör örgütleriyle ilis¸kisi ve sair özellikleri bu belgeler kapsamında daha iyi anlas¸ılmaktadır."

"Devasa"

Ergenekon davasının I·talya'daki Gladio davası dıs¸ında, dünyada bilinen digˆer tüm davalarla hacim ve içerik olarak kıyaslanamayacak kadar devasa bir özelligˆe sahip olduğu kaydedildi.

Davada Genelkurmay Bas¸kanı, ordu komutanı gibi üst düzey askeri sanıklar oldugˆu gibi, siyasi parti yöneticiligˆi, avukatlık, gazetecilik, akademisyenlik, taksicilik ve çaycılık gibi meslekleri icra eden toplumun hemen hemen her kesim ve meslegˆinden kis¸ilerin de bulundugˆu belirtilen önsözde, "Her ne kadar belli meslek ve siyasi gruplara mensup bir kısım sanıklar icra ettikleri mesleki faaliyetleri ve AKP Hükümeti'ne muhalif kimlikleri dolayısıyla yargılandıklarını savunsalar da bunun dogˆru olmadıgˆı ortadadır. Çünkü yargılanan sanıklarından çok daha keskin muhalefet yapan gazeteciler ve siyasiler dosyamız sanıgˆı degˆillerdir. Mahkememiz verdigˆi kararında sanıkları mesleki veya siyasi faaliyetlerinden dolayı degˆil, Ergenekon terör örgütü mensubu olarak is¸ledikleri eylemlerden dolayı cezalandırmıs¸tır. Sanıklar birçok terör örgütünün yaptıgˆı gibi, siyasal, basın ve örgütlenme özgürlüklerini Ergenekon terör örgütünün amaçları dogˆrultusunda kullanmıs¸lardır" ifadelerine yer verildi.

"Sanıkların ortak savunma stratejileri"

Gerekçeli kararın önsözünde "Sanıkların ortak savunma stratejileri" başlığıyla 6 maddeden oluşan bir bölüm yer aldı. Sanıkların bu "ortak savunma stratejilerine" bağlı kaldıkları dile getirilirken, bu 6 madde şöyle açıklandı:

"1. Bu davanın polis içindeki bir çetenin tertibi oldugˆu ve MI·T ile bir kısım mensuplarının oyunlarıyla bas¸latıldıgˆını devamlı tekrarlama. Bu bagˆlamda aramalarda çıkan aleyhteki delillerin hiç birini kabul etmeyip, polisin koydugˆunu ifade etme, ikrar mahiyetindeki beyanların kasıtlı olarak polis tarafından yazıldıgˆını söyleme.

2. Her türlü suçlamayı devamlı olarak reddetme, suç unsuru içeren açık telefon konus¸malarında s¸aka yaptıkları veya öyle demek istemediklerini savunma, sorus¸turma makamlarının müdafii refakatında aldıgˆı ifadelerden aleyhe olanları kabul etmeme.

3. Ergenekon diye bir örgütün oldugˆu iddiasının dogˆru olmadıgˆını ısrarla ifade etme, yargılananların büyük çogˆunlugˆunun vatansever ve masum olduklarını yineleme.

4. ' Tuncay Güney gibi güvenilmez kis¸inin beyanları dosyadan çıkarıldıgˆında aleyhte hiçbir s¸ey kalmıyor' beyanını sıklıkla is¸leme.

5. Hakkında dava açılan asker kis¸ilerin ne ile suçlandıgˆını göz ardı ederek, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin suç örgütü kabul edildigˆini iddia etme, TSK ile kendilerini özdes¸les¸tirerek avantajlı durum elde etme.

6. AKP muhalifi olduklarından dolayı yargılandıklarını savunmaları."

"Yıpratıcı ve sindirici psikolojik propaganda içerikli bir savunma"

Bu ortak savunma stratejisinin, başka örgütlü suçların yargılamasında sıklıkla rastlanıldığı belirtilirken, şöyle denildi:

"Böyle bir yöntem her ne kadar bizzat sanıkları motive etse ve kamuoyunda belli bir dönem etki olus¸tursa da dosya ve içindeki delillere hakim olan yargılama heyetleri için ne kadar anlam ifade etmesi gerekiyorsa o kadar dikkate alınmaktadır. Öncelikle bu davanın sorus¸turması Ümraniye'de bir gecekonduda bulunan bombalarla bas¸lamıs¸tır. Bombaların bulunma süreci sanıkların sıgˆındıgˆı polis tertibi savunmasını tamamıyla bos¸a çıkaracak özelliktedir. Çünkü bombalarla ilgili ilk ihbar, ses kayıtlarıyla da sabit oldugˆu üzere Trabzon I·l Jandarma Alay Komutanlıgˆına yapılmıs¸tır. Bu ihbarı alan Trabzon'daki jandarma birimleri, ihbar  içerigˆini yine bir jandarma birimine, yani I·stanbul il Jandarma Alay Komutanlıgˆı'na bildirmis¸tir. I·stanbul'daki bu jandarma birimi de kendisine iletilen ihbarı I·stanbul Terörle Mücadele S¸ube Müdürlügˆüne bildirmis¸, bunun üzerine Ümraniye Savcılıgˆı aracılıgˆıyla alınan arama iznine istinaden Terörle Mücadele S¸ube Müdürlügˆü ve Ümraniye I·lçe Emniyet Müdürlügˆü birimlerince yapılan aramada bomba bulunması üzerine, olay Bes¸iktas¸'taki CMK 250. madde ile yetkili Bas¸savcıvekilligˆine intikal ettirilmis¸tir. Yani olaya ilk olarak vakıf olan birimler emniyet degˆil, jandarma birimleridir. Yine daha sonraki as¸amada da olaya vakıf olan TEM S¸ube Müdürlügˆü, yerel emniyet ve yerel bas¸savcılık birimleridir. Son as¸amada özel yetkili başsavcılık olay hakkında bilgi sahibi olabilmis¸tir. Ancak sanıklar tüm bu safahatı gözardı ederek sorus¸turmayı derinles¸tiren, dava açan ve davaya bakan makamlara yönelik yıpratıcı ve sindirici psikolojik propaganda içerikli bir savunma gelis¸tirmis¸lerdir."

"Sanıkların 'Delilleri polis yerleştirdi' iddiası soyut"

Sanıkların aramalarda ele geçen aleyhlerindeki delillerin polis tarafından koyulduğu yönündeki iddialarının "soyut" olduğu, dosya kapsamında bunu doğrulayacak nitelikte en küçük delile rastlanmadığı öne sürülen önsözde, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Bunun yanında bir çok sanıkla ilgili ev ve is¸ yerlerinde yapılan aramalarda ve incelenen dijital unsurlarda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadıgˆı çokça ifade edilmis¸tir. Bilindigˆi gibi bu davadaki en önemli eylemlerden biri Danıs¸tay saldırısını gerçekles¸tiren sanık Alparslan Arslan'ın eylemidir. Sanıklarda yapılan aramalarda ele geçen dijital ve yazılı hiçbir belgede sanık Alparslan Arslan'ın is¸ledigˆi bu eylemle sanıkların arasında bagˆı gösterecek bir belge ele geçmemis¸tir. Bir an için sanıkların kolluk birimlerine yönelttikleri 'polis yerles¸tirdi' s¸eklindeki isnadın geçerli oldugˆu bir an için düs¸ünüldügˆünde, söz konusu polislerin böyle bir olayın yazılı delili olabilecek uydurma bir belgeyi de sanıkların es¸yaları arasına koymaları beklenirdi. Ancak böyle bir s¸ey söz konusu olmamıs¸tır. Yine sanıklar kendileriyle ilgili yapılan aramalarda belge yerles¸tirme iddiasının en azından daha makul kars¸ılanabilecegˆi yerlerde niçin aleyhte hiçbir s¸ey bulunamadıgˆını da kendi mantıklarına göre izah edememektedirler. Sorus¸turmadaki kendi beyanları içinde aleyhlerine olanları, polisin, savcının ve hatta hakimin yazdıgˆı/yazdırdıgˆı iddiasının hukuki hiçbir geçerligˆi olmadıgˆı gibi, bu gibi bir savunmanın da olumsuz degˆerlendirilecegˆi ortadadır. Yargıtay içtihatları da bu dogˆrultudadır. Sanıkların as¸amalardaki tüm ifadelerinin müdafileri huzurunda alındıgˆı gözönünde bulunduruldugˆunda soyut bir iddiadan öteye geçmeyen bu tür isnatların hukuki bir geçerligˆi yoktur."

"Genelkurmay Başkanı nasıl terörist olur?"

Önsözde, sanıkların "Vatansever oldukları" ve "Her s¸eyi vatan için yaptıkları" şeklinde ifadeler kullandıkları kaydedilerek, Prof. Dr. Çetin Özek'ün "Bu tür suçları is¸leyen kis¸ilerin kendilerini gerçekte bir suç is¸lemis¸ olarak kabul etmediklerini düs¸ünüyorlar" şeklinde beyanlarına yer verildi.

Önsözde, şu ifadelere yer verildi:

"Bu bagˆlamda eski Genelkurmay Bas¸kanı sanık Mehmet I·lker Bas¸bugˆ'un durumu ön plana çıkmaktadır. Sanıklar tarafından 'Bir Genelkurmay Bas¸kanı'ndan nasıl terörist olur?' söylemleriyle olus¸turulan bir algı söz konusu olmus¸tur. Öncelikle ifade etmek gerekir ki, 'terörist' kelimesi hukuki degˆil, basın yayın organlarının kullanmayı tercih ettigˆi siyasi bir kavramdır. Hukukta ise terör suçlusu kavramı tercih edilir. Terörle Mücadele Yasası kapsamında 'terör örgütü' olarak degˆerlendirilen suç örgütlerinin mensuplarının belirli eylemleri de terör suçu sayılmaktadır. Bu kapsamda yasa koyucu devlet aleyhine is¸lenen TCK 309, 311, 312 gibi maddelerdeki suçları 'terör suçu' olarak kabul etmektedir. Anayasal düzene, yasama organı ve yürütme organına kars¸ı is¸lenen bu tür suçların gerek is¸lenis¸ biçimi ve gerekse vahim sonuçları dikkate alınarak doktrinde, yazılı hukukta ve uygulamada bunlar terör suçları arasında yer almaktadır. I·kinci olarak gerek teoride ve gerekse pratikte herkesin, her türlü suçun sanıgˆı olması mümkündür. Terör suçları siyasi içerigˆi de olan suçlardır. Bu yüzden yukarıda da degˆinildigˆi üzere bu suçun failleri is¸ledikleri eylemleri suç kapsamında kabul etmezler. Bu suçların hemen hemen tüm sanıklarının sahip oldugˆu ortak düs¸ünce, 'is¸ledikleri eylemlerin insanlık, vatan ve memleket için' faydalı oldugˆu yönündedir. Bu yüzden bu suçların sanıkları kendilerini bir terör suçlusu saymazlar."

Eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral S¸ener Eruygur, eski Birinci Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurs¸it Tolon, eski Genelkurmay İkinci Bas¸kanı emekli Orgeneral Hasan Igˆsız, emekli generaller Nusret Tas¸deler, Mehmet Eröz, Veli Küçük ve daha bazı alt rütbe mensubu komutanların da sanık I·lker Bas¸bugˆ ile aynı cezaya çarptırıldığı hatırlatılan önsözde, şöyle denildi:

"Yukarıda belirtilen algı referans alınarak bir sonuç çıkarılması gerekirse, o zaman hiçbir üst düzey generalin veya digˆer askeri kis¸ilerin cezalandırılmaması gerekirdi. Bunun yanında bir Genelkurmay Bas¸kanı'nın bu tür bir örgütün içinde olabilecegˆi algısı ilk olarak mahkememizdeki yargılama ile de olus¸mus¸ degˆildir. Sanık Erol Mütercimler 1997 yılında, emekli general ve amiraller Memduh Ünlütürk, Kemal Kayacan ve isimleri zikredilmeyen bir kısım üst düzey generalin 'Ergenekon Örgütü içinde Genelkurmay Bas¸kanlarının da oldugˆunu, bu örgüte mensup olmayan Genelkurmay Bas¸kanlarının da örgüte ragˆmen hareket edemedigˆini' anlattıklarından bahsetmektedir. Genelkurmay Bas¸kanlıgˆı tarafından ara kararlarımıza verilen cevaplarda Memduh Ünlütürk ve Kemal Kayacan'ın beyanları konusunda herhangi bir adli veya idari tahkikatın yapılmadıgˆı ve kamuoyunda gündeme gelen bu iddialarla ilgili olarak herhangi bir tekzipte bulunulmadıgˆı bildirilmis¸tir. 'Genelkurmay Bas¸kanı'ndan terörist mi olurmus¸' söylemi bir bas¸ka açıdan da çelis¸ki içermektedir. Çünkü bir mahkeme egˆer böyle bir kis¸inin hiyerars¸ik olarak altındaki kis¸ilere aynı eylem dolayısıyla ceza vermis¸se, 'yasalar önünde herkes es¸ittir' ilkesi geregˆi bu kis¸ilerin eylemlerinin ortagˆı olan komutana da ceza vermesi kaçınılmazdır."

" Tuncay Güney'in mülakatı dışında aleyhte delil yok iddiası"

Gerekçeli kararın önsözünde, sanıkların " Tuncay Güney'in mülakatı dıs¸ında sanıkların aleyhine bir delil yoktur", "O beyanları çıkarırsanız dava çöker" s¸eklindeki "ortak savunma stratejisinin" ise "tam anlamıyla bir psikolojik harp uygulaması" olduğu öne sürüldü. Önsözde, şunlar kaydedildi:

"Öncelikle Tuncay Güney ile 2001 yılında I·stanbul Emniyeti'nde yapılan mülakat metni, dosyada bulunan sanıkların aleyhinde olan yüzlerce yazılı evraktan sadece birisidir. Sadece bu mülakat hiçbir sanıgˆın suçunun sübutunda belirleyici olmamıs¸tır, olamaz da. Bunun yanında 2001 yılında bir adi suçtan dolayı gözaltına alınan Tuncay Güney ve sanık Ümit Ogˆuztan'ın ev ve is¸yerlerinde yapılan aramalarda Ergenekon terör örgütünü ilgilendiren, daha sonraki aramalarda dosyamız sanıklarından da çıkan birçok örgüt belgesi ve örgüte dair bilgiyi içeren evrak ele geçmis¸tir. Ayrıca bu sorus¸turma sürecindeki bir takım olaylar ve Tuncay Güney ve Ümit Ogˆuztan'ın savcılık ve mahkeme beyanlarında da dava dosyamıza dair bilgiler bulunmaktadır. Bunun dıs¸ında gerek mülakatı yapan polis müdürlerince ve gerekse sanık Ümit Ogˆuztan tarafından içerigˆi dogˆrulanan kendisiyle yapılan mülakat metninde de Ergenekon Terör Örgütü ve bir kısım üyeleriyle ilgili birçok beyanlar mevcuttur."

"Sanıkların, 'TSK yargılanıyor' yönündeki beyanı taktik"

Önsözde, sanıkların yargılanan bir kısım asker sanıklardan dolayı "Bu davada Türk Silahlı Kuvvetleri yargılanıyor" şeklindeki beyanlarının "bir savunma taktigˆi" olduğu iddia edildi. "Bu tür söylemler hem suçun s¸ahsiligˆi prensibiyle bagˆdas¸mamaktadır. Her kurum içinde yasadıs¸ı eylemi olan kis¸iler bulunacagˆı gibi TSK mensupları arasında da suça karıs¸anlar olabilir. Geçmis¸te olmus¸tur. Gelecekte de olması muhtemeldir" ifadelerine yer verildi.

- İstanbul

Kaynak: AA / Güncel
title