Erdoğan Toprak'ın Haftalık Değerlendirme Raporu: PKK Liderleri ve Mensuplarına Yasa Güvencesi, Yargılanmama, Dokunulmazlık Sağlanması İstenmektedir

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, “Türkiye ve Dünya Gündemine” ilişkin haftalık değerlendirme raporunda, “Kamuoyuna açıklanan Öcalan’ın özel notunda silahların bırakılması ve PKK’nın kendini feshi için ‘demokratik siyaset ve hukuki boyutun’ tanınması gereği vurgulanıyor. Bunun anlamı, ‘PKK istenenleri yaparsa devlet de üzerine düşenleri yapsın’ demektir. İktidarın süreci yasal zemine oturtması, PKK liderleri ve mensuplarına yasa güvencesi, yargılanmama, dokunulmazlık sağlanması vs. istenmektedir” ifadelerine yer verdi.

(ANKARA) - CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, "Türkiye ve Dünya Gündemine" ilişkin haftalık değerlendirme raporunda, "Kamuoyuna açıklanan Öcalan'ın özel notunda silahların bırakılması ve Pkk'nın kendini feshi için 'demokratik siyaset ve hukuki boyutun' tanınması gereği vurgulanıyor. Bunun anlamı, ' Pkk istenenleri yaparsa devlet de üzerine düşenleri yapsın' demektir. İktidarın süreci yasal zemine oturtması, PKK liderleri ve mensuplarına yasa güvencesi, yargılanmama, dokunulmazlık sağlanması vs. istenmektedir" ifadelerine yer verdi.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, "Türkiye ve Dünya Gündemine" ilişkin haftalık değerlendirme raporu yayınladı. Raporda, PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın İmralı'dan yaptığı çağrıya da değinerek, şunları kaydetti:

"İmralı'dan yapılan çağrı kamuoyuna açıklandı. PKK, silah bıraktığını ancak Öcalan'ın PKK kongresine katılıp fesih sürecini yönetmesini, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını istedi. Açıklamada, PKK'nın kendisini feshetme kararı için toplanacak kongreyi Abdullah Öcalan'ın katılarak yönetmesi talebine yer verildi. Şiddet ve terörün sonlandırılması, silahların bırakılması pozitif bir durum olarak görülse de bunun hangi mekanizmayla yürüyeceği belirsiz. Silahlar kime teslim edilecek? PKK'nın kendisini feshetmesi durumunda lider kadroları ve örgüt mensubu silahlı teröristler kime teslim olacak, nereye gidecek? Heyetteki DEM Parti Eş Başkanları, süreçlerin Abdullah Öcalan'ın da yer alacağı bir mekanizma tarafından izlenerek denetlenmesini, devletin oluşturacağı bir mekanizmanın süreci 'doğrudan Kandil ile irtibat içerisinde yürütmesini' ifade ediyorlar.

Tüm bu süreçler, mekanizmalar konusunda asıl inisiyatifin TBMM'de olması gerekirken şu ana kadar bu yönde bir adım atılmış değil. Perde gerisinde neler olduğu, hangi müzakere ve pazarlıkların yapıldığı bilinmiyor. Kamuoyuna açıklanan Öcalan'ın özel notunda silahların bırakılması ve PKK'nın kendini feshi için 'demokratik siyaset ve hukuki boyutun' tanınması gereği vurgulanıyor. Bunun anlamı, 'PKK istenenleri yaparsa devlet de üzerine düşenleri yapsın' demektir. İktidarın süreci yasal zemine oturtması, PKK liderleri ve mensuplarına yasa güvencesi, yargılanmama, dokunulmazlık sağlanması vs. istenmektedir. Fesih Kongresine Öcalan'ın katılıp yönetmesi koşulu, aynı zamanda Öcalan'ın serbest bırakılması talebidir.

"Kapalı kapılar ardında çok daha derin ve farklı pazarlıkların işareti var"

Cumhurbaşkanı Erdoğan Anayasa'nın ilk 4 maddesine bağlılık ifade etmesine karşılık, eski Başbakan ve eski AKP Genel Başkanı Binali Yıldırım'ın bu aşamada Türkiye'de Türkler, Kürtler, Süryaniler, Çerkezler, Abazaların yaşadığını vurgulayıp Anayasa'da Türk vatandaşlığının gözden geçirilmesini gündeme getirmesi tesadüf değildir. Kapalı kapılar ardında çok daha derin ve farklı pazarlıkların işaretidir."

"Türk hakemlik müessesinin yetkinlik ve tarafsızlığının yara almasına zemin yaratıldı"

Toprak, derbiye ithal-yabancı hakem atanması, ülke futbolunun "ithalata bağımlı" hale geldiğinin göstergesi olduğunu belirterek, konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bugüne kadar devşirme yabancı sporcuları millileştirerek madalya peşinde koşulurken şimdi en üst ligde 'ithal hakem' sürecine girilmesi, spordaki siyaset gölgesinin sonucudur! Türkiye dış ticaretinde ve ihracatında yüzde 70'e varan ithalat bağımlılığına benzer şekilde özellikle en köklü asırlık kulüplerin mücadele ettiği, ülkemizdeki en kitlesel sporların başında gelen futbolda da ithal yabancı hakem sürecine girilmesi ve bunun bir çözüm olarak görülmesi ülke sporu ve spora gönül veren milyonlarca taraftar adına üzücüdür. Geçtiğimiz hafta oynanan Süper Lig maçının Sloven hakem triosu tarafından yönetilmesi, Türk hakemlik müessesinin yetkinlik ve tarafsızlığının yara almasına zemin yarattı.

İktidar, bugüne kadar pek çok alanda olduğu gibi sporda da siyasallaşmanın, partizanlaşmanın, federasyon ve kulüp yönetimlerine müdahalenin yolunu açtı. Sportif başarı ve ticarileştirilen madalya sayısının artırılması için 'devşirme yabancı sporcu' ithaline girişildi. Pek çok olimpik spor branşında yabancı ithal sporculara Türk vatandaşlığı verilerek milli takımlarda yer almaları sağlandı ve getirdikleri madalyalarla övünüldü.

"Asıl ağır kayıp ülke sporunun, Türk hakemlerinin güven ve itibar kaybıdır"

Türk futbolu açısından yaşanan kayıp sadece son derbide orta hakeme 3 bin 200 euro (121 Bin TL) ücret ödenmesi değildir. Asıl ağır kayıp ülke sporunun, futbolunun, köklü kulüplerin, özerk federasyonların, Türk hakemlerinin güven ve itibar kaybıdır ki, bunun bedeli lirayla, dolarla, euro ile ölçülemez."

"Getirilecek kısmi af, suç işlemeyi alışkanlık haline getirenleri ödüllendiriyor"

İnfaz Yasası'nda yapılması düşünülen değişikliklere ilişkin görüşlerini açıklayan Toprak, şunları kaydetti:

"Yeni İnfaz Yasası düzenlemesi ile getirilecek kısmi af, suç işlemeyi alışkanlık haline getirenleri ödüllendiriyor. Yapılacak değişiklik suç örgütü ve mafya liderlerini salan 2020 ve 2023 düzenlemelerinin devamı niteliğinde. Cezaevlerinde yeni alan açmayı hedefleyen değişiklikler yine düşünce, ifade, eleştiri ve siyasi suçları kapsamıyor! Adalet Bakanlığı'nın 10'uncu Yargı Paketi adı altında hazırladığı yeni infaz düzenlemesinin TBMM'ye gönderileceği açıklandı. 2020'de COVID19 salgını nedeniyle yapılan infaz düzenlemesiyle binlerce tutuklu ve hükümlü salınmış, çok sayıda tutuklu ve hükümlü de açık cezaevlerine geçirilerek cezalarını bir süre burada çektikten sonra salıverilmişti. 2023'teki Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi öncesinde 2020 düzenlemesinin devamı olduğu vurgulanan yeni infaz düzenlemesiyle yine yaklaşık 100 bin dolayında tutuklu ve hükümlü salındı. Serbest kalanlar arasında mafya ve organize suç örgütü liderlerinin de yer alması uzun süre tartışıldı ve kamuoyunun tepkisini çekti.

"Türkiye Interpol'ün aradığı uluslararası suçluların ikamet adresi oldu"

Cumhurbaşkanı Erdoğan bugüne kadar ortaya atılan genel af taleplerine ilişkin olarak ısrarla 'Devlet ancak kendisine karşı işlenen suçları affedebilir. Bunun dışında kişilere karşı işlenen suçları affetmek devletin yetkisinde değildir, kamu vicdanını yaralar' söylemini dile getirdi. Ancak iktidarın 'infaz düzenlemesi' adı altındaki kısmi af icraatlarıyla kişilere karşı işlenen cinayet, uyuşturucu, organize suç, taciz, tecavüz, kadın cinayeti vb. suçlar işlemiş binlerce kişi salındı. Suç işleme oranları katlandı. Suç yaşı 14-15'e düştü. Uyuşturucu tacirleri, sanal bahis ve organize suç şebekeleri, motorize tetikçiler, haraç çeteleri ülkeyi sardı. Türkiye Interpol'ün aradığı uluslararası suçluların ikamet adresi oldu. Yakalanan zanlıların daha önce onlarca suç kaydı olduğu ortaya çıkıyor."

"İktidar sürekli olarak yeterli kaynak olmadığı bahanesinin ardına sığındı"

Raporunda, kamu ve özel sektörde çalışan yüz binlerce işçinin toplu sözleşmelerinin bu yıl yenilenecek olmasına da değinen Toprak, şöyle devam etti:

"Türk-İş ve Hak-İş, kamuda istihdam edilen 600 bin işçi adına yürütülecek toplu pazarlığa ilişkin talepleri iktidara sundu. İki yıl süreli yeni toplu sözleşme için ilk 6 ayda yüzde 50 zam talep ediliyor. Kamu ve özel sektörde çalışan işçiler ve kamu kurumlarında çalışan memurların toplu sözleşmeleri sendikalarla iktidar arasında yapılacak pazarlıklarla yenilenecek. Kamu kurumları ve Kamu İktisadi Teşebbüslerinde (KİT) çalışan 600 bin işçi adına bu kurumlarda örgütlü Türk-İş ve Hak-İş konfederasyonları tarafından yürütülecek toplu pazarlıklarda işçiler adına talep edilen ücret zamları ve sosyal haklara ilişkin çerçeve anlaşma protokolü geçen hafta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na iletildi. İki işçi konfederasyonu ile iktidar arasında başlayacak toplu iş sözleşmesi pazarlıkları mayısa kadar sürecek. Çalışanları, emeklileri enflasyona ezdirmediğini iddia eden iktidarın vaatlerini tutması açısından bu toplu sözleşme süreci samimiyet ve güven testidir. Bugüne kadar düşük tutulan maaş ve ücret zamlarıyla enflasyona yenik düşen, yaşam koşulları kötüleşen, refah düzeyi gerileyen işçi ve memurlara verilen sözlerin hiçbirisi tutulmadı. İktidar sürekli olarak yeterli kaynak olmadığı bahanesinin ardına sığındı. Muhtemelen kamuda çalışan 600 bin işçinin toplu sözleşme pazarlığı için talep ettikleri ücret artışları ve refah payı talepleri iktidar tarafından aynı bahaneyle savuşturulmaya çalışılacak."

"OVP hedefinin altında kalan büyüme hızında tüketim, faiz etkili oldu"

Toprak, büyüme hızının Orta Vadeli Program hedefinin altında kaldığını belirterek, şunları söyledi:

"Büyüme hızı 2024 yılının son çeyreğinde yüzde 3, yılın tamamında yüzde 3,2 oldu. Orta Vadeli Program (OVP) hedefinin altında kalan büyüme hızında tüketim, inşaatfinans (faiz) etkili oldu. Kişi başı milli gelirin 15 bin 463 dolar olması yüksek enflasyon ve kurların baskılanmasıyla yaratılan sanal bir artıştır! Geçen yılın son üç aylık döneminde yüzde 3, yılın tamamında ise yüzde 3,2 oranında büyüme gerçekleşti. GSYH artışı geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,4, ikinci çeyreğinde yüzde 2,4 ve üçüncü çeyrekte yüzde 2,1 olmuştu. Son çeyrekteki büyüme bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 1,7 oranında artış kaydetti. 2024 yılında GSYH (Milli Gelir) cari fiyatlarla bir önceki yıla göre yüzde 63,5 artarak 43 trilyon 410 milyar 514 milyon TL oldu. TL bazında kişi başı milli gelir (KBMG) 507 bin 615 olurken döviz cinsinden ise 15 bin 463 dolar olarak hesaplandı. TL cinsi KBMG'nin aylık tutarı 42 bin 301 TL'ye karşılık geliyor. Asgari ücret 22 bin TL ile KBMG'nin yarısı düzeyinde. En düşük emekli aylığı (14 bin 469 TL) TL bazlı KBMG'nin dörtte biri.

"Ekonomik Güven Endeksi, yeniden gerileyerek 'güvensizlik' sınırının altına indi"

Ekonomik Güven Endeksi, 10 ay sonra yeniden gerileyerek 'güvensizlik' sınırının altına indi. Merkez Bankası'nın Sektörel Enflasyon Beklentileri Anketi'nde hanelerin 12 ay sonrasına dönük yıllık enflasyon beklentisi yüzde 59'a yükseldi. Enflasyonun düşeceğine inananlar önceki aya göre 2,5 puan azaldı! Şubat ayı Ekonomik Güven Endeksi (EGE) ve Sektörel Enflasyon Beklentileri Anketleri iktidarın ekonomik politikalarının toplum genelinde güvenilir bulunmadığını ilan edilen hedeflere inanılmadığını gösterdi. EGE sonuçlarına göre ocakta 99,7 olan güven endeksi puanı,şubatta yüzde 0,5 oranında azalarak 99,2 puana geriledi. EGE'yi oluşturan alt güven endekslerinde de şubat ayı sonuçları ağırlıkla güven sınırı olan 100 puanın altında kaldı. EGE'nin 10 ay sonra yeniden ekonomiye ve uygulanan politikalara güven açısından 'kırmızı çizgi' olan 100 puanın altına inmesi ve şubat ayında da gerilemenin devam etmesi ve karamsarlığın yaygınlaştığının göstergesi."

"İsrail ordusu Suriye ve Ürdün'e su sağlayan kaynakların ve barajların bulunduğu bölgeyi kontrole aldı"

İsrail'in Suriye'de ağırlığını artırdığını kaydeden Toprak, şunları söyledi:

"Şam'daki Ulusal Diyalog Konferansı'na Kürtlerin, Şiilerin, Türkmenlerin çağrılmaması etnik ve mezhepsel ayrışmayı derinleştiriyor! Suriye'de Esad rejiminin devrilmesiyle Golan Tepelerini ve ülkenin güneyini işgale girişen İsrail ordusu geçen hafta işgali genişleterek başkent Şam'ın 20 kilometre yakınına geldi. İsrail savaş uçakları Şam çevresini bombaladı. Bölgedeki silah ve mühimmat depolarının imha edildiği duyuruldu. İsrail, 8 Aralık'ta Esad'ın ülkeyi terk etmesinin ardından askeri üsleri, silah depolarını, araştırma merkezlerini, Lazkiye ve Tartus limanlarında Suriye donanmasına ait savaş gemilerini, Şam'daki Tapu ve Nüfus idarelerinin de aralarında olduğu kamu binalarını imha etmişti. İsrail ordusu Golan Tepelerinin ardından Suriye ve Ürdün'e su sağlayan kaynakların ve barajların bulunduğu bölgeyi de kontrole aldı.

"Önümüzdeki süreçte Türkiye açısından sıkıntılı bir tablo ortaya çıkabilir"

Suriye'nin yeni yönetim süreci, yeni anayasa çalışmaları vb. konuları ele almak üzere Cumhurbaşkanı Ahmed el Şara'nın çağrısıyla geçen hafta Şam'da toplanan Ulusal Diyalog Konferansı'na Şiilerin, Türkmenlerin ve Kürtlerin temsilcileri davet edilmedi. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed el Şara'nın İsrail'le savaşmayacaklarını daha önce dile getirdiği anımsandığında önümüzdeki süreçte Türkiye açısından sıkıntılı bir tablo ortaya çıkabilir."

Kaynak: ANKA / Güncel
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title