Erdoğan Toprak: "Alan Bazlı Fındık Desteği 2014'ten Bu Yana Arttırılmadı, İktidar Ülke Tarımını Bitiriyor"
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, "Alan bazlı fındık desteği, 2014’ten bu yana artırılmadı. İktidar, ülke tarımını bitiriyor. Çaresizliğe terk edilen yerli üreticiye üç kuruşluk desteği çok gören, ‘ne halin varsa gör’ diyen iktidar, bir yandan da üreticiyi ithalatla tehdit ediyor. Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi, ithal tarım ve gıda ürünlerine milyarlarca dolar ödemeye hazır olduğunu bugünden ilan ediyor. Yerli üretici, mazota parası yetmediği için ürününü piyasaya ulaştıramazken, iktidar ‘ya bu şartlarda üretmeye razı olursun ya da her şeyi Hans’tan, George’dan alırım’ mesajıyla üreticiye sopa gösteriyor" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, "Alan bazlı fındık desteği, 2014'ten bu yana artırılmadı. İktidar, ülke tarımını bitiriyor. Çaresizliğe terk edilen yerli üreticiye üç kuruşluk desteği çok gören, 'ne halin varsa gör' diyen iktidar, bir yandan da üreticiyi ithalatla tehdit ediyor. Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi, ithal tarım ve gıda ürünlerine milyarlarca dolar ödemeye hazır olduğunu bugünden ilan ediyor. Yerli üretici, mazota parası yetmediği için ürününü piyasaya ulaştıramazken, iktidar 'ya bu şartlarda üretmeye razı olursun ya da her şeyi Hans'tan, George'dan alırım' mesajıyla üreticiye sopa gösteriyor" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Haftalık Değerlendirme Raporu'nu bugün yayınladı. Rapordan önce çıkan başlıklar şöyle:
"Suç örgütü lideri servetini, 'yurt dışında kumar ve bahisten kazanıp varlık barışı-servet affıyla getirdiğim paralar' diyerek izah ediyor. Bu ifadeyle, iktidarın Türkiye'nin gri listeye alınmasına zemin hazırlayan varlık barışı adı altındaki kara para-suç gelirlerinin aklanması yasalarının kimler için çıkarıldığını, neye hizmet ettiğini de gözler önüne seriyor. Avrupa Parlamentosu (AP) tarafından kabul edilen Türkiye Raporu'nda demokrasi ve hukuk devletinden uzaklaşma vurgusu yapılırken, AB'ye üyelik sürecinin devam edemeyeceği kaydedildi. Türkiye ile müzakerelerin kesilmesi önergesi reddedilerek kapı aralık bırakıldı. İktidar, raporu 'çöp' olarak nitelendirdi.
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖĞRETMEN ADAYLARINI ALDATTI: İktidar, AB'nin yıllardır Türkiye'yi oyaladığından yakınıyor ancak 18 yıldır demokratikleşme kriterlerini karşılamak için bir çaba göstermiyor. Aksine otokrasiyi, yargı kararlarını tanımama tavrını yaygınlaştırıyor. AB, İstanbul Sözleşmesi'ni tüm üye ülkeler için 'bağlayıcı' kabul ederken; iktidar, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararı aldı. İktidarın AB ile normalleşme, ilişkileri yeniden geliştirme söylemleri samimi değil. Avrupa Parlamentosu Raporu, yakın ve orta vadede Türkiye ile olumlu bir gelişmenin söz konusu olamayacağını sergiliyor. Seçimde kamuya personel alımında mülakatı kaldıracağını vaat eden iktidar; milyonlarca genç işsizi, üniversite mezununu ve öğretmen adaylarını aldattı. İktidarın partizan kadrolaşmadan vazgeçmeyeceği, Milli Eğitim Bakanının her öğretmen için 45 dakika 'Mülakat gibi mülakat yapacağız' sözleriyle açığa çıktı.
ORTA VADELİ PROGRAM'DA MİLYONLARCA ÇALIŞANIN HAKLARINI ELİNDEN ALMAYA DÖNÜK HAZIRLIK YAPILIYOR: AKP'li olmayan gençlerin umutlarını çalıp geleceklerini karartmanın, açlık ve işsizliğe mahkum etmenin yöntemi 'mülakat gibi mülakatlarda' ömür tükettirmek. Atadığı Milli Eğitim Bakanı'nın açıklamalarına sessiz kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'sükut ikrardan gelir' deyişini doğruluyor. Parti devleti ve partizan kadrolaşma zihniyetinden vazgeçmediklerini teyit eden bu suskunluk, iktidarın işsiz gençleri ve onlara emek veren ailelerini yalan vaatlerle kandırdıklarını sergiliyor. Orta Vadeli Program'da (OVP) yerel seçim sonrası milyonlarca çalışanın sosyal güvenlik, emeklilik, kıdem tazminatı haklarını elinden almaya dönük hazırlık yapılıyor. IMF literatüründeki 'güvenceli esnek çalışma ve tamamlayıcı emeklilik sistemi' modeli OVP'de yer alıyor. OVP'deki emekçiyi yoksullaştırma-haklarını elinden alma düzenlemeleri, iktidarın alın teri ve emek karşıtlığının belgesidir.
YILSONU ENFLASYON BEKLENTİSİ YÜZDE 70'E YAKLAŞTI: Kartlı harcamaların kısıtlanması, ekonomide talep ve tüketimin düşmesine, çarkların yavaşlayıp durmasına neden olacaktır. Yap-boza çevrilen ekonomi politikalarıyla başlatılacak bu deneyden, büyük ihtimalle bir süre sonra yaşanacak ağır kart borcu yükü ve geri ödemelerde tıkanıklıkla vazgeçilmek zorunda kalınacaktır. Eylül ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçları, Orta Vadeli Program hedeflerinin inandırıcı bulunmadığını gösterdi. Yılsonu enflasyon beklentisi yüzde 70'e yaklaştı. İktidarın 2024'te yüzde 33 olarak hedeflediği gelecek yıla dönük enflasyon beklentisi yüzde 45'e tırmandı. Yılsonu dolar/TL kuruyla ilgili beklentiler 30 liranın üstüne çıktı.
PİKA EYLÜL ANKETİ, İKTİDARIN İNANDIRICILIK SORUNUN ARTTIĞINI GÖSTERİYOR: Pika Anketi'nde cari açık beklentisindeki kötüleşme, iktidarın gerek rasyonel ekonomi politikalarına geçiş söylemlerinin gerekse OVP'deki cari açığı düşürme hedefinin tıpkı enflasyon, döviz kuru, faizde olduğu gibi 'gerçekçi ve inandırıcı' bulunmadığını sergiliyor. PİKA Eylül Anketi, iktidarın inandırıcılık sorunu yanında, piyasa profesyonellerinin beklentilerinde kötümserlik ve endişelerin de arttığını gösteriyor. OVP'nin mürekkebi kurumadan en iddialı hedeflerden birisi olan cari açıkta yılsonu için öngörülen tutarın aşılacağı, temmuz ayı rakamlarıyla netleşti. Haziranda 627 milyon dolar cari fazla verilmesini yeni ekonomi programının başarısı olarak sunan iktidar, temmuzda gerçekleşen aylık 5,5 milyar dolarlık cari açığa suskun.
ALAN BAZLI FINDIK DESTEĞİ, 2014'TEN BU YANA ARTIRILMADI: Daha yedinci ayın sonunda cari açıkta yılsonu için belirlenen hedefe yaklaşılması, OVP'de yılsonu için ilan edilen dış ticaret açığı, ihracat ve ithalat hedeflerinin de tutturulamayacağını gösteriyor. Cari açığın finansmanının büyük ölçüde MB rezervlerinden yapılması, Hazine ve Maliye Bakanının 'rezerv biriktirme' planının zora gireceğini işaret ediyor. İktidarın yılsonu için yegane beklentisi, Birleşik Arap Emirlikleri'ne yapılacak tahvil satışından gelecek 8-11 milyar dolar. Üç haneye giden Tarım-ÜFE'ye, yüzde 60'a varan resmi enflasyona karşılık, Resmi Gazete'de yayınlanan 2023-2024 Tarım Destekleri kararında gübre desteği sıfır zamla 2022 ile aynı tutuldu. Alan bazlı fındık desteği, 2014'ten bu yana artırılmadı. İktidar, ülke tarımını bitiriyor. Çaresizliğe terk edilen yerli üreticiye üç kuruşluk desteği çok gören, 'ne halin varsa gör' diyen iktidar, bir yandan da üreticiyi ithalatla tehdit ediyor. Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi, ithal tarım ve gıda ürünlerine milyarlarca dolar ödemeye hazır olduğunu bugünden ilan ediyor. Yerli üretici, mazota parası yetmediği için ürününü piyasaya ulaştıramazken, iktidar 'ya bu şartlarda üretmeye razı olursun ya da her şeyi Hans'tan, George'dan alırım' mesajıyla üreticiye sopa gösteriyor.
TAM ÜYELİK MÜZAKERE SÜRECİNDE TÜRKİYE'DEN SÖZ EDİLMİYOR: 2030'da tamamlanacak yeni genişlemede 'tam üyelik müzakere sürecindeki' Türkiye'den söz edilmiyor. Bunda, başta demokratikleşme kriterlerinin yıllardır karşılanmamasını, AB üyesi Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin (GKRY) tanınmamasını, yine Doğu Akdeniz ve Ege'de AB üyesi Yunanistan ve GKRY ile süren anlaşmazlık ve gerilimleri kriz başlıkları olarak görmek olanaklı. Güney Kafkasya'da Azerbaycan-Ermenistan arasında Dağlık Karabağ'da yeni bir sıcak savaş ihtimali artıyor. Dağlık Karabağ'ın Ermenistan'a yakın bölgesinde devlet başkanlığı seçimi yapılması gerilimi tırmandırırken, ABD-Ermenistan arasında ortak askeri tatbikat, bölgede 'Barış Gücü' bulunduran Rusya'nın tepkisine yol açtı.
İRAN, SINIRLARINDA YAŞANABİLECEK BİR ÇATIŞMAYA MÜDAHALE EDECEĞİNİ AÇIKLADI: İran, sınırlarında yaşanabilecek bir çatışmaya müdahale edeceğini açıkladı. Bölgede bugüne kadar Ermenistan'a destek veren İran, Rusya ile siyasi-askeri iş birliğini önemsiyor. Ermenistan topraklarında ABD ile gerçekleştirilen ortak tatbikat Rusya gibi İran'ın da sert tepkisine neden oldu ve Ermenistan'a desteğini mesafeli tutmasına zemin hazırladı. Yeni gelişmelerin olası bir sıcak savaşa dönüşmesi, Güney Kafkasya'daki bölgesel dengeler üzerinde Türkiye'yi de yakından ilgilendiren farklı etkilere yol açabilir.