Erdoğan: Terörle Mücadeleden Taviz Yok
Başbakan Erdoğan, terörle mücadele konusunda hiçbir tavizin mümkün olmadığının altını çizdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bu süreç, terörle mücadelenin askıya alınacağı, ya da terörle mücadeleden taviz verilecek bir süreç asla değildir ve olmayacaktır. Topraklarımıza kastedenler, askerimize, polisimize, diğer güvenlik güçlerimize alçakça saldıranlar, köy korucularımıza saldıranlar, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da cevaplarını mutlaka alacaklardır" dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyon kanallarında yayınlanan "Millete Hizmet Yolunda" konuşmasında, gündeme ilişki konularda açıklamalarda bulundu. "Bölücü teröre karşı Ocak ayında da mücadelenin en yoğun şekilde devam ederken, terörü sonlandırmaya, teröristlerin silahlarını bıraktırmaya yönelik kararlı adımların da atılması için girişimler sürüyor" diyen Başbakan Erdoğan, "Şiddet, hiç bir şekilde mazur ve meşru gösterilemez. Şiddetin hiç bir bahanesi olamaz. Şiddet, kendisini ve taleplerini haklı görenler için asla bir yöntem olamaz. Nitekim ülkemizde şiddet, bugüne kadar hiç bir şekilde hedefine ulaşamamış, hiç bir sonuç elde edememiştir. Demokratik toplumlarda, meselelerin çözüm yeri dağlar değil, parlamentolardır, çözümün aracı da silahlar değil, siyasettir. Meşru bir zeminde üretilen siyaset, er ya da geç bütün meselelere bir çözüm yolu, bir çıkış yolu bulacaktır. Bir takım bahaneler arkasına sığınanların şiddeti yol olarak benimsiyor, bazı siyasi partilerin de şiddetin gölgesinde siyaset üretme gayretinde" şeklinde konuşarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Silahlar konuşurken, takdir edersiniz ki, çözüm üretmek zorlaşır. İşte biz, 10 yıl boyunca bir yandan bütün vatandaşlarımıza hizmet üretmenin mücadelesini verirken, diğer yandan da bu şiddeti sonlandırmanın, silahları susturmanın kararlı mücadelesini verdik. Bir yandan kardeşliği pekiştirirken, diğer yandan kardeşliğimize kasteden teröre karşı dik durduk, birlik içinde olduk, terörün önünde set olduk. Şu anda biz, terörün bir çözüm yolu olmadığını, Türkiye'nin meselelerini siyasetle, konuşarak, istişare ederek çözeceğini
vurguluyor, akan kanı dindirmek, yaraları tedavi etmek için adımlar atıyoruz."
"NİFAK VE FİTNE KAYBEDECEK"
"Bu süreç, terörle mücadelenin askıya alınacağı, ya da terörle mücadeleden taviz verilecek bir süreç asla değildir ve olmayacaktır" diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Topraklarımıza kastedenler, askerimize, polisimize, diğer güvenlik güçlerimize alçakça saldıranlar, köy korucularımıza saldıranlar, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da cevaplarını mutlaka alacaklardır. Ancak, tahribat kangrene dönüşmeden, kardeşler arasına husumet girmeden, nifak tohumları yeşermeden, bizim artık bu süreci sona erdirmemiz gerekiyor. Milletin, terörün bitmesi, kardeşliğin egemen olması için bu süreçte kendilerine verdiği destekten duyduğu memnuniyeti de ifade etmek isterim. Terörden beslenenlere, terörden kazanç ve rant sağlayanlara rağmen, bizler sizlerden aldığımız güçle, terörle mücadele etmeyi, kardeşliği yüceltmeyi sürdüreceğiz. Terörün sona ermesi için yürütülen süreçte meşru dairede kalmak, anayasal ve yasal dairede kalmak, milletimizin değerlerine hürmet göstermek, bu süreçte de bizim sarsılmaz şiarımız olacaktır. Milletimiz bize güvendiği, bize inandığı sürece, inşallah, nifak ve fitne kaybedecek, kardeşlik mutlaka ama mutlaka galip gelecektir."
SAĞLIK YATIRIMLARI
Erdoğan, "Başarılı öğrencilerimize başarılarının devamını; karnelerinde kırıklar olan öğrencilerimize de, ikinci dönemde çok çalışmak suretiyle bu kırıkları telafi etmelerini diliyorum" dedi. Erdoğan, "Ocak ayında ekonomide üst üste gelen başarılar yaşandı. Bu yıl ilk olarak İstanbul'da, Florence Nightingale Hastanesi'nin açılışını gerçekleştirdik Enerji tasarrufu ve tabiatı koruma esasına dayanan ve Türkiye'nin ilk "Yeşil Hastanesi" olma ünvanını elde eden bu tesisin, sahip olduğu imkanlar ve sunduğu yüksek standarttaki sağlık hizmetlerin yanında, uluslararası bir sağlık eğitimi merkezi işlevi de görecek. Eğitim ve sağlık alanında yapılan her hizmet, her eser, her yatırım bizleri ziyadesiyle memnun ediyor. Bu alandaki tesisleri, her şeyden daha çok önemsiyoruz" şeklinde konuştu. Sağlık hizmetlerine büyük önem verdiklerini kaydeden Erdoğan şöyle devam etti:
"Ülkemizde sağlık alanında çalışan insan gücü sayısı 2002 yılında 178 bin iken, bu rakamı bugün 462 bine yükselttik. Sadece kamudaki uzman hekim sayısını, 10 yılda 20 binden 33 bine, pratisyen hekim sayısını ise 24 bin 558'den 31 bin 136'ya çıkardık. Yine bu dönemde, 87 bin olan kamudaki ebe ve hemşire sayısını, 131 bine ulaştırdık. Bugün Türkiye genelinde 20 bin 274 aile hekiminin vatandaşlara hizmet veriyor. Kamu hastanelerini yeniden yapılandırdık ve güçlendirdik. Devlet hastanelerindeki nitelikli yatak sayısını 6 bin 839'dan 40 bin 716'ya, yoğun bakım servislerindeki yatak sayısını 665'den 3 bin 86'ya çıkartarak, hizmet kalitesini fevkalade artırdık. Hastanelerimizi, fiziki olarak yenilemenin yanında en modern cihazlarla donattık. Acil Sağlık Hizmetleri konusunda da çok önemli gelişmeler sağladık. 112 istasyonlarının sayısını 481'den 1.854'e, ambulans sayısını 617'den 2 bin 936'ya çıkardık. Türkiye, helikopter ve uçak ambulans hizmetleriyle ilk defa bizim dönemimizde tanıştı. Bugün 4'ü uçak, 19'u helikopter olmak üzere 23 hava ambulansıyla Türkiye'nin her yerinde bu hizmeti veriyoruz. 'Şehir hastaneleri' kavramını gündeme aldık. İlk etapta Kayseri, Ankara-Bilkent ve Ankara-Etlik'te şehir hastanelerini 3 yıl içinde faaliyete geçireceğiz. İstanbul-İkitelli Şehir Hastanesi'nin ve Elazığ Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi'nin hazırlıkları tamamlandı. Bu hastanelerin yapımına en kısa sürede başlanacak. 29 büyükşehirde 29 şehir hastanesi kurulacak. Bunlarla birlikte Elazığ'da bölge eğitim araştırma hastanesi kurulacak. Son yıllarda dünyanın pek çok yerinden sağlık uzmanları gelip, Türkiye'deki sağlık hizmetlerini inceliyor. Kamu kurumlarımızla, özel sektörümüzle, sivil toplum kuruluşlarımızla, üniversitelerimizle bu alanda çok daha büyük başarılara hep birlikte imza atacağız. Türkiye'yi, sadece bölgesinin ve Avrupa'nın değil, dünyanın en önemli sağlık merkezlerinden biri haline getireceğiz. 17 Ocak'ta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından tamamlanan 365 tesis ve yatırımı resmi olarak hizmete açtık. 19 Ocak'ta Gaziantep'te, 64 farklı eser ve hizmetten oluşan, 1 milyar 184 milyon lira bedelle üretilen yatırımları hizmete açtık."
EKMEK İSRAFI Başbakan Erdoğan, Ekmek İsrafını Önleme Kampanyası'na da değinerek şunları kaydetti:
"Toprak Mahsulleri Ofisi'nin yaptırdığı araştırmaya göre, Türkiye'de yılda 37 milyar adet ekmek üretiliyor. Tüketilen ekmek miktarı ise yılda 35 milyar adet. Maalesef, günde 6 milyon adet, yılda 2 milyar adet ekmek, çöpe gidiyor. Parasal olarak ifade edildiğinde, yılda 1,5 milyar liralık bir kaynak çöpe atılıyor. Daha da vahimi, Türkiye zenginleştikçe, milli gelir artışına bağlı olarak refah arttıkça, tüketim arttıkça, alım gücü arttıkça; ekmek israfı da artıyor. 2011 yılında günde 5 milyon ekmek çöpe atılıyor. 2012 yılında, çöpe atılan ekmek miktarı 1 milyon artışla 6 milyon adete çıktı. Bir tarafta yiyecek bir dilim ekmek bulamazken, diğer tarafta, tıka basa doyan, yediği önünde yemediği ardında duran, yemediğini çöpe atan bir kitlenin olması ne adaletle, ne kalkınmayla, ne de refahla bağdaştırılabilir. İsrafın yerine tasarrufu, ziyan etmenin, zayi etmenin yerine paylaşmayı, bölüşmeyi koymalıyız. Kendi öz değerlerimize sıkı sıkıya sarılmalı, medeniyetimizin temel ilkelerine, temel dinamiklerine sahip çıkmalıyız. Dolayısıyla herkesin, aziz milletimin, ekmek kullanımı konusunda çok daha duyarlı olmasını ben özellikle rica ediyorum. Ekmeği alırken, ekmeği bölerken, bir değil, birkaç defa düşünülmesini, o ekmeğe sahip olmayanların hatırlanmasını, ona göre davranılmasını özellikle rica ediyorum. Başlatılan kampanyanın bu hissiyatı çoğaltmasını, ekmek israfının önüne geçmesini yürekten temenni ediyorum."
"AFRİKA KITASI'NDA YER ALAN ÜLKELERLE İLİŞKİLERİMİZİN GELİŞTİRİLMESİNE ÖZEL BİR ÖNEM ATFEDİYORUZ"
Ocak ayında dış politikada yaşanan gelişmelere değinen Başbakan Erdoğan, Singapur Dışişleri ve Adalet Bakanı Şanmugam, Irak Meclis Başkanı Nuceyfi, Kosova Başbakanı Haşim Taci, Bosna-Hersek Reis-ül Uleması Kavazoviç, Gana Cumhurbaşkanı Mahama ile görüşmeler gerçekleştirdiğini ifade eden Erdoğan, Afrika'da Gabon, Nijer ve Senegal'e resmi ziyaretleri hakkında bilgi vererek şınları kaydetti:
"Bizler, hükümet olarak, Afrika'ya açılım politikamız çerçevesinde Afrika Kıtası'nda yer alan ülkelerle ilişkilerimizin geliştirilmesine özel bir önem atfediyoruz. Geçmişte, Afrika ile, Afrika ülkeleri ile, Afrika insanı ile aramızda çok köklü ilişkiler, çok derin bağlar vardı. Bugün bu bağları, bu ilişkileri güçlendirmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Karşılıklı çabalar neticesinde, son birkaç yıl içinde, bu alanda gerçekten takdire şayan bir ivme yakaladık. Şu anda Türk Hava Yollarımız, Afrika;da 23 ülkede 32 noktaya uçuş gerçekleştiriyor. Önümüzdeki dönemde açılması planlanan yeni hatlarla birlikte, İstanbul, Afrika ülkeleri için dünyanın tüm ülkelerine en kolay ve en uygun koşullarda bağlantı sağlayan bir merkez, bir havaalanı konumuna gelecek. Bundan dört yıl önce Afrika Kıtası'nda sadece 12 Büyükelçiliğimiz mevcuttu. Şu anda, Afrika'da, 26'sı Sahra'nın Güneyi'nde olmak üzere, 31 Büyükelçiliğimiz var. İnşallah, birkaç ay içinde bu rakam 34'e ulaşacak. Afrika ülkeleriyle 2003 yılında sadece 5 milyar golar olan ticaret hacmimiz, küresel ekonomik krize rağmen, 2011 yılı sonunda 17 milyar doları aştı. 2015 yılı itibarıyla Afrika ülkeleriyle olan ticaret hacmimizi 50 milyar dolar seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz."
Türkiye olarak, Afrika Kıtası'na, Batılı ülkelerin baktığı gibi asla bakmadıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: "Oradaki insanları köleleştirmek, oradaki insanları katletmek, oradaki ülkeleri, toplumları birbirine kırdırmak suretiyle Afrika'nın zenginliklerine, elmasına, altınına, petrolüne sahip olmak gibi bir tutum, bizim tarihimizde olmamıştır, olamaz da. Bizim anlayışımız, bizim kültürümüz insanları köleleştiren değil, insanı yaratılmışların en şereflisi gören, insanları özgürleştiren, eşitlikçi bir anlayıştır. Bizim anlayışımızda, bizim kültür ve medeniyetimizde beyazın siyaha, siyahın beyaza karşı bir üstünlüğü yoktur. Bizim anlayışımızda, bütün insanlar eşittir. İşte, bu nedenle, bizler oraya sadece ekonomi ve ticaret için değil, insanlık için gidiyor; dostluk ve kardeşlik için orada bulunuyoruz. Hastalıklarla mücadelede, tarımsal gelişmede, sulamada, enerji ve eğitim alanlarında Afrika'ya teknik ve insani yardımlar düzenli olarak sürüyor. Burada sadece Türkiye Cumhuriyet Devleti olarak değil, TİKA'mızla, bunun yanında sivil toplum kuruluşlarımızla el ele omuz omuza oraya ulaşıyoruz. Dünyanın yükselen gücü olarak, Türkiye, 37 Afrika ülkesinde projeler gerçekleştiren Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığımız TİKA eliyle, Afrika'nın, Afrika ülkelerinin kalkınmasına ciddi katkılar sağlıyor. 2005 yılında Afrika Kıtası'nda TİKA tarafından gerçekleştirilen resmi kalkınma yardımları sadece 3 milyon dolar iken, bu oran 2011 yılı sonu itibarıyla yaklaşık 156 milyon dolara ulaştı. Biz şuna inanıyoruz: 21'inci yüzyıl, Afrika'nın şahlandığı, Afrika medeniyetinin tarih sahnesine geri döndüğü bir yüzyıl olacaktır."
"GÖREVİ DEVREDEN HER 4 BAKANIMIZ DA SON DERECE BAŞARILIYDI"
Başbakan Erdoğan, konuşmasında 4 bakanlıkta yapılan görev değişikliklerine değinerek şöyle devam etti:
"Bir bayrak değişimini, bir tazelenmeyi hayata geçirdik. İçişleri, Milli Eğitim, Sağlık ve Kültür Turizm Bakanlığı yapan arkadaşlarımız, görevlerini devrettiler ve yeni arkadaşlarımız görevlerine başladılar. Görevi devreden her 4 bakanımız da son derece başarılıydı. Kendilerine bir kez de sizlerin huzurunda şükranlarımı ifade ediyorum; yeni bakanlarımıza üstün başarılar diliyorum. Bizim
için hizmet, her zaman makamların önünde oldu. Makamların gelip geçici olduğuna, hizmet ve eserlerin kalıcı olduğuna, önemli olanın milletin kalbinde sarsılmaz bir yer edinmek olduğuna biz yürekten inandık. Bu bir bayrak yarışıdır. Biz, Hükümet olarak, nasıl ki görevi bizden öncekilerden devraldıysak, vakti zamanı geldiğinde, sizler takdir ettiğinizde, aynı şekilde görevlerimizi yeni gelenlere
devredecek, ama sizin gönlünüzde yer edinmiş olmanın huzurunu da daima yüreğimizde taşıyacağız."